Milliyet'ten Eylem Türk'ün haberine göre son 30 yılda Türkiye’de kendini ‘muhafazakâr işadamı’ olarak tanımlayanlar için iki önemli süreç yaşandı. Bunlardan birincisi Özal dönemine rastlar. Özal hem başbakanlığı hem de cumhurbaşkanlığı sırasında çoğunluğu Anadolu sermayesinden olan bu kesimin öne çıkması için çaba sarfetti. MÜSİAD’ın Erol Yarar başkanlığında kurulması da bu sürece denk gelir.
İkinci önemli süreç ise 28 Şubat’ta yaşandı. Aralarında Türkiye’nin köklü markalarının da bulunduğu pek çok şirket ‘rejimle sorunlu’ olarak ilan edildi. Bunlardan alışveriş yapılmaması kampanyaları yürütüldü. Küçülmeler, el değiştirmeler yaşandı.
Şimdi yeni bir süreç var. Bu kesim kendini ‘sistemle sorunu olmayan’ hatta ‘sistemin sunduğu olanaklarla büyüyen, değişen’ ekonomik-sosyal gruplar olarak konumluyor, sunuyor.
Kimileri bunu ‘muhafazakâr kesimin merkeze yakınlaşması’ olarak olumlarken bazıları iktidarın gücüyle büyüdüklerini ileri sürüyor. Hangi taraftan bakılırsa bakılsın ortada yeni bir fotoğraf var...
İşte bu yeni fotoğrafta muhafazakar kesimin önlenemez yükselişi görülüyor. Bu da en net olarak İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) ‘Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2009’ raporunda ortaya çıktı. TUSKON ve MÜSİAD listede 70’i aşkın firmayla yer alırken, örgüt başkanları bu büyümenin yatırım ortamının iyileşmesine bağlı doğal bir gelişme olduğunu belirtiyor.
Not: Tablo, ilk incelemeye göre her iki örgütten İSO 500 listesine giren şirketlerin bilgileri dikkate alınarak hazırlanmıştır. Tabloda adlarını ya da bazı bilgilerini açıklamayan şirketlere ait veriler yer almamaktadır.
MÜSİAD'DAN 31 FİRMA
İSO 500 listesine göre 2009’da MÜSİAD üyelerine ait 31 firma girdi. Dernekten verilen bilgiye göre derneğin ilk kurulduğu yıl (1990) bu sayı 8 idi. İlerleyen yıllarda bu sayı giderek arttı ve İSO’nun 2007 yılı ilk 500 listesine 23, 2009 yılı ilk 500 lisetsine de MÜSİAD’dan 31 firma girdi.
TUSKON’DAN 45 FİRMA
Öte yandan 2000’li yıllara gelindiğinde muhafazakâr dernekler bir araya gelerek federasyonları, federasyonlar da biraya gelerek konfederasyonları kurdu. TUSKON da bu şekilde 4 federasyon bir araya gelerek 2005’te kuruldu.
Bu kadar kısa bir süre önce kurulmasına rağmen TUSKON’un ilk incelemelere göre İSO 500’deki üye sayısı 45. Ancak konfederasyon yetkilileri bu rakamın TUSKON’un alt örgütlerinden alınacak detay verilerle daha fazla sayıda çıkabileceğini belirtiyor.
MÜSİAD ÜYELERİNİN ŞİRKETLERİ
AGT Ağaç, AB Gıda, Küçükbay Yağ, Çınar Boru, Naksan Plastik, Tosçelik Profil, Tosyalı Demir, Ülker Çikolata, Ülker Bisküvi, Datateknik, Gübre Fabrikaları, Viko Elektrik, Aydınlı Hazır Giyim, Ertaş Metal, Boyçelik Metal, Helvacızade Gıda, Hekimoğlu Un, Yeşilyurt Demir, Boytaş Mobilya, İstikbal Mobilya, Aytaç Gıda, Teverpan Mobilya, HES Kablo, Merkez Çelik, Boyteks, Form Yatak, Akova Süt, Pamukkale Kablo
TUSKON ÜYELERİNİN ŞİRKETLERİ
Sarkuysan, Tosçelik Profil, Kastamonu Ent. Ağaç, Kayseri Şeker Fab., Ekinciler Dem. Çel., Boytaş Mobilya, Abalıoğlu Yem, HES Hacılar Elek., Erciyas Çelik Boru, Kent Gıda, Merkez Çelik, Naksan Plastik, Koza Altın İşl., Tosyalı Demir Çel., Küçükbay Yağ, İstikbal Mobilya, Oltan Fındık, Tiryaki Agro Gıda, Keskinkılıç Gıda, Feza Gazetecilik, Küçükçalık Tekstil, Boyteks Tekstil, Aydınlı Giyim, Boyçelik Metal, Beşler Makarna, Mem Tekstil, Helvacızade Gıda, Kumtel Day. Tük., Vatan Kablo, Viko Elektrik, Biofarma İlaç, Arbel Bakliyat, Selçuk İplik, Gürteks İplik, Akteks İplik, Aynes, Gıda, Köksan Plastik, Pamukkale Kablo, Aytaç Gıda, Royal Halı, Hekimoğlu Un, Form Yatak, Aymar Yağ
MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan:
İhracatın yüzde 15’ini biz yapıyoruz
“MÜSİAD olarak bizim vazifemiz, üyelerimizin imkânlarının gelişeceği ortamları hazırlamak, onların ticaretlerini nasıl artırabileceklerine dair çalışmalar yapıp, hem onlarla hem de kamuoyuyla paylaşmak. Bu gaye ile çalışılan 20 yıllık sürece baktığımızda, birçok üyemizin zaman içinde cirolarının ve kapasitelerinin arttığını sevinerek görüyoruz. Bu bağlamda en son açıklanan ilk 500 listesinde üye firmalarımızın sayılarının artmasını, bugüne kadar yapılan yoğun çalışmaların doğal bir sonucu olarak görüyorum. Öte yandan, Türkiye’nin yaptığı ihracatın yaklaşık yüzde 15’inin üyelerimiz tarafından yapıldığı düşünüldüğünde, ilk ve ikinci 500 listelerinde firmalarımızın bulunması gayet normal.
Yapılan fuarlar, kabul edilen heyetler, yurtdışına yapılan seyahatler, yeni pazarlara yönlendirme çabaları, Ar-Ge ve inovasyona geçme tavsiyeleri, verilen kişisel ve kurumsal eğitimler, iş ortamının iyileştirilmesine yönelik hazırlanan raporlar ve bunlara ilişkin geliştirilen öneriler başta üyelerimizin ve beraberinde de tüm ülkemizin kalkınmasına katkı sağlıyor.
Bununla beraber zaman içinde Türkiye’nin topyekun gelişmesinin de üyelerimizin gelişmesine yarar getirdiğini de görmek lazım. Tabii ki, bu sadece bizim üyelerimiz için değil herkes için de geçerli olmuş olsa dahi, yarış içinde bazen birileri öne çıkabiliyor. AK Parti’nin sürece etkisini bu anlamda, yani ülkenin tamamının gelişmesine katkı anlamında düşünmek lazım. AK Parti tarafından yapılan icraatlar neticesinde ülkemizdeki firmaların hemen hepsinin gelişen ekonomik şartlara uyum göstermeleri halinde ilerledikleri görebiliriz. Bizler MÜSİAD yöneticileri olarak, bundan sonra da üyelerimizin ve ülkemizin gelişmesine yönelik çalışmalarımıza devam edecek ve geçmişte yaşanan olumsuzlukların bir daha tekrarlamaması ve ülkemizi bir daha menfi etkilememesi için gayret sarf edeceğiz.”
TUSKON Başkanı Rızanur Meral:
28 Şubat süreci en çok ekonomiye zarar verdi
“Bunu sadece TUSKON üyelerinin yükselişi şeklinde yorumlamak yanlış olacaktır. Buradaki başarı Türk sanayisinin ve Türk şirketlerinin başarısıdır. İSO 500 ile ilgili geçen yıl ve bu yıla ilişkin üyelerimiz arasında bir kıyaslama yapma fırsatımız olmamıştır. TUSKON üyeleri geçtiğimiz yıllarda İSO 500 listesinde yer almıştır. Türkiye genelinde TUSKON’a bağlı dernek ve konfederasyonlardan bilgi akışının önümüzdeki günlerde sağlanması ile kaç TUSKON üyesinin listede yer aldığını net şekilde belli olacaktır. Ama şu da bir gerçektir ki; Avrupa ve dünya ekonomilerine baktığımızda Türkiye ekonomisinde bir dinamizm ve canlılık gözlenmekte.
Bünyesindeki 7 federasyonu 150 derneği ve 15 bin işadamının oluşturduğu 50 bin şirketle TUSKON, Türkiye ekonomisine yön veren kuruluşlar arasında ön sıralarda yerini almaktadır.
Üyelerimiz arasında büyük kuruluşların yanı sıra küçük ve orta boy işletmeler de bulunmaktadır. TUSKON bir sivil toplum kuruluşu olarak hem üyelerine hem de ülke ekonomisine katkı sağlamayı kendine amaç edinmiştir. Bu doğrultuda yurtiçinde ve dışında yapmış olduğumuz organizasyonlarda sadece üyelerimizin değil üyemiz olmayan şirketlerimizin de iş yapmalarını sağlamaya çalışmakta ve onları yönlendirmekteyiz.
Ekonominin iyi yönetilmesi ve iş dünyasının dinamizmi başarının sinerjisini daha da artıracaktır. Ayrıca üyelerimiz arasında devlet ile iş yapan firma sayımız da oldukça azdır. Bu dönemde ekonominin iyi yönetilmesi pozitif bir etki oluşturmuştur.
Biz şirketlerin muhafazakâr olamayacaklarını ve sermayenin renklere veya sınıflara ayrılmasının sağlıklı bir yaklaşım olmayacağını düşünüyoruz. Bünyemizde her türlü görüşe sahip kişiler ve onların temsil ettiği şirketler bulunmaktadır. Aynı aileden birkaç üyemiz olmasına rağmen, kimi sosyal demokrat, kimi muhafazakâr, kimi ise liberal görüşe sahip olmakta. 28 Şubat süreci ülkemiz için talihsiz bir dönemdir. Bu tip darbe ve postmodern darbelerin siyasete ve demokrasiye açtığı yaralar daha çok ekonomiye zarar vermiştir. Bu tür ortamlarda iş dünyasının yatırım yapma ve istihdam oluşturma kabiliyeti de kalmamaktadır. Bu da üretime dayalı ekonominin olmaması anlamına gelmektedir.”
Eylem Türk/Milliyet
haberler.com