Whatsapp Tekstil Kursları Destek Hattı

Aşkın Kandil ile İpekiş üzerine röportaj

Türkiye’nin ilk yünlü kumaş fabrikası İpekiş; Versace, Moschino, Cavalli, Marella, Zadig, Christian Dior, Marina Rinaldi, Fendi gibi markalarla çalışıyorlar. Dünyanın her yerine İpekiş’in ürettiği yünlü kumaşlar ulaşıyor. İpekiş’in Genel Müdürü Aşkın Kandil, “Devler bizden kumaş alıyorlar. Bizden aldıkları kumaşları hazır giyime dönüştürüyorlar. Biz de burada hazır giyimcilerle onların buluşmasını çok istiyoruz. Türkiye’de üretilen kumaşlar Türkiye’de giysiye dönüşsün istiyoruz” dedi. Vatan gazetesinden Elif Ergu'nun Aşkın Kandil ile yaptığı röportajdan birkaç kesiti sizlere sunuyoruz.

İpekiş de 1990’lardan sonra satıldı. Kendini yenilemeyi başarmış bir işletme oldu.
Evet. İpekiş çok köklü ve yenilikçi bir şirket. Kendini hep yeniliyor. Ama hep yünlü kumaşa odaklı. Bu çok önemli bir özellik. Bu yüzden de dünyanın en önde gelen markalarına veriyor kumaşlarını. Siz de biliyorsunuz, İpekiş 1 Ekim 1925 yılında kuruldu. Kuruluş kararı da 1. İktisat Kongresi’nde verilmiş bir şirket. İpekiş’in kurulması için İş Bankası görevlendirilmiş, müteşebbisleri organize etme görevi verilmiş. Bu da Bursa için çok önemli.

- Versace’den Armani’ye birçok ünlü markaya yıllardır yünlü kumaş satıyorsunuz, değil mi?
Evet. Birçok marka var daha. Dünyanın en önde gelen markalarına veriyoruz. Bundan da gurur duyuyoruz. En az bizim kadar geçmişi olan markalar var müşterilerimiz içinde. Biz onlara yalnızca kumaş vermiyoruz. Birlikte iş yapıyoruz. Hatta her şeyi birlikte yapıyoruz. Satışımızın artık büyük bölümü erkek hazır giyim markalarına.

- Yıllık üretiminiz ne kadar?
Biz yılda 2 milyon 200 metre kumaş üretiyoruz. Tamamı yüzde 100 yün. Bu çok yüksek bir oran. Bizim gibi bir şirket bu anlamda yalnızca İtalya’da var. Bizim üretimimizin yüzde 40’ı doğrudan bizim tarafımızdan kumaş olarak ihraç ediliyor. Bir de bizden alan ama daha sonra ihraç eden önemli bir yüzde var, o da yüzde 40. Bu oran hazır giyim olarak çıkıyor. Türk müşterilerimiz kumaşı alıp takım elbise üretip yurtdışına satıyor. Biz bundan da çok memnunuz. Direkt ve endirekt yurtdışına kumaş satışlarımızın toplamı yüzde 80. Biz yurtiçindeki hazır giyim üreticisi olan müşterilerimizi yurtdışında çalıştığımız şirketlerle de buluşturuyoruz. İtalya ve Fransa’daki önemli müşterilerimiz üretimlerini bizim buluşturduğumuz hazır giyimcilere yaptırıyorlar.

- Hangi markalar var?
İtalya’da Versace, Moschino, Cavalli, Armani, Patrizia Pepe gibi müşterilerimiz var. Bizden kumaş alıyorlar. Onların bizden aldıkları kumaşları hazır giyime dönüştürüyorlar. Biz de burada hazır giyimcilerle onların buluşmasını çok istiyoruz. Bizim üretimimiz kumaşlar burada hazır giyimciler tarafından alınıp dışarı satılırsa katma değerimiz artar. Ülkemiz için bunu çok önemsiyoruz. Türkiye’de üretilen kumaşlar Türkiye’de giysiye dönüşsün istiyoruz. Türkiye’de bu işi çok başarılı yapanlar var.

- Bu markalar için tasarımlar da çok önemli. 
Biz ünlü markalarla çalışıyoruz uzun süredir. Aramızda güven ilişkisi var. Versace’nin 2011 koleksiyonunun yüzde 80’i bizim kumaşlarımızla yapıldı.

- Ürün geliştirmeye odaklısınız. Nasıl bir kadronuz var?
15 uzman arkadaşımız var. Ama bence bizim şirketimizde çalışan 270 kişi bu işin ortağı. Planlamadan üretime lojistiğe kadar her şey vizyonumuzda gizli. Bu da şu: Müşteri, kalite ve moda odaklı tasarım ve ürünlerimizle dünya markası olmak.

- Hedefiniz rakamsal olarak nedir?
2025 yılında 100 yaşında olacağız. Bu bizim için çok değerli. Rakamlarla çok ilgili değiliz. Katma değerli iş yapmaya odaklıyız. Önemli olan sürdürülebilir katma değer yaratmak. 2025 yılında Türkiye’nin ilk 100 yaşına gelmiş sınai markası olacağız.

- Büyüme oranlarınız nedir? 
Ortalama yüzde 12 büyüyoruz. Bu sene de yüzde 15 büyüyeceğiz. Yapımız da buna uygun daha fazlasına uygun değil. Geçen yılarda yabancı bir müşterimizle görüşürken sohbet ediyoruk. Biz standart bir soru sorduk fuarda, ‘Nasıl kumaşları beğendiniz mi? memnun musunuz?’ diye. Müşterim, yıllardır müşterimiz olan büyük bir markadan söz ediyorum, oranın yöneticisi bana şöyle dedi: ‘Evet memnunuz ancak son teslimatınızdan memnun olduğumuz kadar memnunuz’ Bence aldığımız yanıt çok manidar. Biz artık tüm müşterilerimizin böyle düşündüğünü varsayıyoruz. 20 teslimat yapmış olabilirim ama son teslimatta bir sorun yaşasak her şey bitebilir, bozulabilir. Bu yüzden yaşadığımız süreçler çok önemli. Hiçbir şey hiçbir zaman vazgeçilmez değildir. Ve bilinen bir ifadeyle değişmeyeni değiştirirler. Hep iyi olmak zorundasınız.