Whatsapp Tekstil Kursları Destek Hattı

Bazı ürünlerde ihale, Ar-Ge ihalesiyle birlikte açılmalı

Dünyada ilk teknoloji ödülü
19. yüzyılın son çeyreğinde, Atatürk’ün doğumundan 1 yıl sonra (1882) verilmiş.
Bizdeyse teknolojiye önem verilmesi gereği 90’lı yılların 2. yarısında, biraz da mecburiyetten idrak edildi. Bu idrak noktasına gelinmesinde, Türkiye’nin 1 Ocak 1996’da Gümrük Birliği’ne girmesinin sanayimiz üzerinde yarattığı baskının hatırı sayılır etkisi vardı. Hemen ertesi yıl TÜBİTAK, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) ve TÜSİAD tarafından Teknoloji Yarışması açıldı ve 1998’de ilk Teknoloji Ödülleri verildi.
 
Teknoloji Ödülleri
Bu yıl 11’incisi düzenlenen Teknoloji Ödülleri’nde finale kalan 29 projenin tanıtıldığı toplantıda Teknoloji Ödülleri Yürütme Kurulu Başkanı Müjdat Altay’ı dinlerken zaman tünelinden 16 yıl öncesine gittim:    
“Bu yıl rekor başvurunun yapıldığı yarışmaya 198 proje başvurdu; yarışmanın tarihindeki en yüksek sayıya ulaşılarak, değerlendirmeye alınan 150 başvurudan 29’u finale kaldı. Finalistlerin 14’ü küçük, orta ve mikro; 15’i ise büyük ölçekli işletmeler. Başvuruların % 43’ü KOBİ,
% 57’si büyük firmalar. 150 başvurudan 107’si ürün, 43’ü ise süreç odaklı Ar-Ge
ve yenilik projeleri.”
 
16 yılda değişenler
Harika! Hemen eski yazılarıma göz attım. İlk teknoloji ödülünün verildiği 1998’deki başvuru sayısı, bugünkü finalist sayısı kadar, yani 29’muş. Finale kalabilen 5 firmanın tabii ki hepsi büyük firmalarmış. İpi göğüsleyen de o dönemin yeni nesil çamaşır makinesiyle Arçelik olmuş.
Bu yılki finale kalan 29 proje arasında ise neler-neler var bir görseniz... Örneğin Aselsan gibi bir dev kurumdan “silahın ve merminin çıkışını gören, çok uzun sınırları olan ilk milli silah radarı”nın yanında VAV Teknoloji gibi bir küçük firmanın “denim üretiminde kullanılan, 7 patent tescilli, çevreye duyarlı sprey robotu” da var. Bu açıdan baktığımızda aradan geçen 16 yılda teknoloji geliştirmede hatırı sayılır bir ilerleme olduğunu söyleyebiliriz.
 
16 yıldır değişmeyen...
Ancak madalyonun diğer yüzünde ise feci bir yerinde sayma durumu var. Bakın 14 Mayıs 1998 tarihli yazımda ne yazmışım: “1. Teknoloji Kongresi’nden çıkan sonuç şu: 21. yüzyılın global dünyasında varolabilmek istiyorsak, teknoloji üretmek zorundayız. Günümüzde artık teknolojinin yükseği-alçağı yok. Tekstil sanayiinde bile yüksek teknoloji zorunlu. Yaratıcı düşünceyi yenilikçi ürüne dönüştürmek için devlet-özel sektör-üniversite işbirliği şart. Artık önemli olan yarının teknolojisiyle bugünün ihtiyaçlarını karşılamak değil, yarının müşterisinin ihtiyaçlarının ne olduğunu bugünden tahmin edebilmek...”
Maalesef 2014 Türkiyesi’nde hâlâ aynı şeyleri konuşuyoruz. Yeni Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye’de inovasyon
açığı olduğundan, Ar-Ge harcamalarının tüm çabalara rağmen geçen yıl ancak
% 0.92’ye çıkabildiğinden yakınıyor. Müjdat Altay’ın şu uyarısına kulak verilmesi lazım: “Artık bazı ürünler için sadece ürün ihalesi değil, Ar-Ge ihalesinin de birlikte açılması çok önemli.”
Kaynak: milliyet.com.tr