1. GİRİŞ
1960’lı yıllarda üretilmeye başlanan bir malzemedir. Yüksek dayanımlı ve pahalı bir malzeme olan bor
lifleri, günümüzde özellikle metal motris elemanlarıyla birlikte metal motris malzemesi olarak
kullanılmaktadırlar. Elyaf çapı 0,1 mm ile 0,2 mm arasında olan ve diğer bir çok life göre oldukça kalın
bir lif özelliği gösteren malzeme, yüksek çekme mukavemetine ve elastik modüle sahiptir. Elastik modülü
ise 400 Gpa’dır. Bu değer S camının elastik modülünden 5 kat daha fazladır. Üstün mekanik özelliklere
sahip bor elyaflar, uçak yapılarında kullanılmaktadır. Ancak maliyetinin çok fazla olması nedeniyle
üretim ve kullanımı yaygınlaştırılamamaktadır (1).
Bu yüzyılın en önemli madenleri arasında yer alan bor rezervinin yarısından fazlası Türkiye’de
bulunmaktadır. Dünyanın en stratejik madeni olarak kabul edilen bor, nükleer sanayinden uzay araçlarına,
gübre sanayinden ilaç sanayine, kimya sanayinden otomobil sanayine kadar 400’ü aşkın alanda
kullanılmaktadır.
İlk olarak Fransız Kimyacı Gay-Lussac ve İngiliz kimyacı Humphry Davy tarafından 1808’de
keşfedilmiştir. Daha sonra Henri Moissan, Boroksitin magnezyum ile indirgenmesi ile % 86 saflıkta bor
üretmiştir. 1909’da Weintraub, BCl3’ün elektrik arkında bozunması ile % 99 saflıkta bor elde etti.
Dünyada bor rezervlerinin % 72’sine sahip olan ülkemiz, dünya üretiminin % 32’sini
gerçekleştirmektedir. Türkiye dışındaki ülkelerde bor rezervlerinin ömrü son 50 yıllık iken ülkemiz tüm
dünyanın 450-500 yıllık ihtiyacını karşılayabilecek bor rezervlerine sahip konumdadır. Türkiye’de
devlete ait olan Eti holding A.Ş. aracılığı ile bor madenleri, Burhaniye’den Savaştepe’ye, Susurluk’tan
Dursunbey’e, Bigadiç’ten Sultançay’ına, Bursa Kestelek’ten Sındırga’ya, Kütahya Emet’ten Eskişehir
Kırka’ya kadar 1 milyon 700 bin hektarlık bir bor maden rezervleri alanı kamulaştırılmış durumdadır. Bu
alanlardaki bor rezervleri yaklaşık 2,5 milyar tonluk kapasiteyle dünyanın en zengin ülkesi Türkiye’dir.
Bu Bor’un ülkemiz için ekonomik değer olarak 1 trilyon dolardan daha fazla zenginliğe sahiptir. Türkiye
bor madenlerinin ihracatının % 50’sini ham madde halinde, % 50’sini işlenmiş olarak satmaktadır(2).
2. BOR MİNERALLERİNİN TARİHÇESİ, POTANSİYELİ VE GENEL KULLANIM
ALANLARI
2.1. Borun Tarihçesi
Bor bileşikleri binlerce yıldır bilinmesine rağmen elementer borun keşfi 1808 yılında Sir Humphry ve
Gay Lussac tarafından keşfedilmiştir. Tarihte ilk olarak 4000 yıl önce Babiller Uzak doğudan borak ithal
etmiş ve bunu altın işletmeciliğinde de kullanmışlardır. Mısırlarında boru, mumyalamada, tıpta ve
metalürji uygulamalarında kullandıkları bilinmektedir. İlk boraks kaynağı Tibet göllerinden elde
edilmiştir. Eski Yunanlılar ve Romalılar ise boratları temizlik maddesi olarak kullanmıştır. İlaç olarak ilk
olarak Arap doktorlar tarafından M.S. 875 yılında kullanılmıştır (2).
Genel olarak bor içeren doğal minerallere boratlar denilmekte ve boratlar insanoğlu tarafından binlerce
yıldır kullanılmaktadır. Boratlar ise 13. yüzyıldan bu yana bilinmesine rağmen son zamanlara kadar çok
az miktarda kullanılmıştır. 1772 yılında İtalya’nın Scany bölgesindeki sıcak su kaynaklarında doğal
olarak borik asit “sasolit” minerali keşfedilmiştir. 1836 yılında ise Şili ve Arjantin’deki boratlar bulunmuş
ve bu yataklar 19. yüzyılın sonlarına kadar dünyada bor elde edilen en büyük kaynaklar haline gelmiştir.
1864 yılında da Amerika’nın Kaliforniya ve Navada eyaletlerindeki bor yatakları keşfedilmiştir(3).
2.2. Borun Genel Özellikleri
Periyodik sistemin üçüncü grubun başında bulunan ve atom numarası 5 olan bor elementi, kütle
numaraları 10 ve 11 olan iki karalı izotopundan oluşur. Kimyasal sembolü (B) olup, periyodik cetvelin,
III A grubunun metal olmayan tek elementidir(4). Bor madeni ilk bakışta beyaz bir kaya şeklinde olup,
çok sert ısıya dayanıklı, doğada serbest bir element olarak değil, tuz bileşikleri şeklinde bulunmaktadır.
Bor elementinin amorf bir toz halindeki rengi koyu kahverengidir. Ancak çok gevrek ve sert yapılı
monoklinik kristal halinin rengi ise sarımsı kahverengidir. Elmastan sonra en sert elementtir(3).
Yeryüzünün 51. yaygın elementi olan bor, yeryüzünde toprak, kayalar ve suda yaygın olarak bulunan bir
elementtir. Toprağın bor içeriği genelde ortalama 10-20 ppm, deniz suyunda 0,5-9,6 ppm, tatlı sularda
0,001-1,5 ppm aralığındadır. Yüksek konsantrasyonda ve ekonomik boyutlardaki bor yatakları, borun
oksijenle bağlanmış bileşikleri olarak daha çok Türkiye ve Amerikanın kurak volkanik ve hidrotermal
aktivitesinin yüksek olduğu bölgelerde bulunmaktadır(2). Tablo 1’de bor elementinin fiziksel özellikleri
verilmiştir.
Borun, karbon ve silisyum elementlerine benzerliği en fazla olan ve oksijene karşı afinitesi çok yüksek
olan bir elementtir. Bor suda çözülen, renksiz ve bülursuz bir maden olan boraks, ısı etkisiyle önce ısı
kaybetmekte, sonra erime özelliğine sahip bir elementtir(5).
Bor elmastan sonra ametaller arasında elektropozitifliği en yüksek olan elementtir. Oda sıcaklığında
elektrik iletkenliği zayıftır fakat yüksek sıcaklıklarda çok yüksektir. Proton ve elektron sayısı 5, nötron
sayısı 6, atom çapı 1.78 A’’dır. Bor’un nükleon başına bağlama enerjisi mega elektron volt cinsinden
6,9’dur. Bor atomlarının yer kabuğunda çok fazla bulunmamasının yanı sıra özellikle canlı hayat için çok
önemli elementer olan karbon, azot ve oksijenin bolluk oranlarından daha az olması çok faydalı
olmaktadır şöyle ki nükleon başına bağlama enerjisi düşük olan atomlar hidrojen ve helyumla daha kolay
birleşme reaksiyonlarına girerler. Bor atom çekirdekleri yıldız kütlesi içinde bu tür reaksiyonlarla C, N ve
oksijenin sentezlerine yol açarlar (2). Bor 2.33 gr/cm3 yoğunluklu kristal ve 2.3 gr/cm3 yoğunluklu amorf
olmak üzere iki şekilde bulunur(6). Kristal borun yapısı ve kafes parametreleri tablo 2’de verilmiştir.
Bor, yanıcı fakat tutuşma sıcaklığının yüksek olmasından dolayı, yanma sonucunda kolaylıkla
aktarılabilecek kan ürün vermesi ve çevreyi kirletecek emisyon açığa çıkarmaması gibi bir özelliğe sahip
olduğundan kan yakıt hücresi olarakta kullanılmaktadır. Bor mineralleri yapılarında bulunan Ca, Na veMg elementlerine göre sınıflandırılırlar. Na kökenli olanlara tinkal(boraks), Ca kökenli olanlara kolemanit
ve Na-Ca kökenli olanlara üleksit denir(2).
Kimyasal olarak ametal olan kristal bor, normal sıcaklıklarda su, hava ve hidroklorik/hidroflorik asider ile
soy davranışlar göstermekte, sadece yüksek konsantrasyonlu nitrik asit ile sıcak ortamda borik asite
dönüşebilmektedir. Öte yandan yüksek sıcaklıklarda saf oksijen ile reaksiyona girerek bor oksit (B2Oj),
aynı koşullarda nitrojen ile bor nitrat (BN) ve titanyum diyorit (TiBj) gibi endüstride kullanılan bileşikler
oluşabilmektedir. Bor elementi doğada değişik oranlarda bor oksit ile 150’den fazla mineralin içerisinde
yer almasına rağmen ekonomik anlamda bor mineralleri Cad, Nah ve MGK elementleri ile hidrat
bileşikler halinde teşekkül etmiş olarak bulunur(7).
Bor elementinin kimyasal özellikleri morfolojisine ve tane büyüklüğüne bağlıdır. Mikron ebadındaki
amorf bor kolaylıkla ve bazen şiddetli olarak reaksiyona girerken, kristalin bor kolay reaksiyona girmez.
Bor yüksek sıcaklıkta su ile reaksiyona girerek borik asit ve diğer ürünleri oluşturur. Mineral asitleri ile
reaksiyonu, konsantrasyona ve sıcaklığa bağlı olarak yavaş veya padama şeklinde olabilir ve ana ürün
olarak borik asit oluşur(8).
Bor doğada serbest olarak bulunmamaktadır. Doğada 250’den fazla mineralle bileşik halinde
bulunmaktadır. Bu oluşan bor minerallerinden en önemlileri yapılarında (bünyelerinde) değişik oranlarda
bor oksit (B2Oj) içeren bor minerallerinin en önemlileri tinkal, kolemanit ve üleksittir.
2.3. Bor Mineralleri
2.3.1. Boraks (Tinkal)
Tabiatta genellikle renksiz ve saydam olarak bulunur. Ancak içindeki bazı maddeler nedeniyle pembe,
sarımsı ve gri renklerde de bulunabilir. Sertliği 2- 2,5, özgül ağırlığı 1.7 g/cm3
. Tinkal suyunu kaybederek
kolaylıkla tinkalkonite dönüşebilir. Kille ara katkılı tinkalkonit ve üleksit ile birlikte bulunur. Ülkemizde
Eskişehir-Kırka yataklarından elde edilmektedir.
2.3.2. Kolemanit
Monoklinik sistemde kristallenir. Sertliği 4-4,5, özgül ağırlığı 2,42 g/ cm3’ dür. Suda yavaş bir şekilde,
HCl asitte ise hızlı bir şekilde çözünür. Bor bileşikleri içinde en yaygın olandır.
2.3.3. Üleksit
Tabiatta lifsi ve sütun şeklinde bulunur. Saf olanı hali beyaz rengin tonlarındadır. İpek parlaklığında
olanları da vardır. Genelde kolemanit, hidroboraksit ve probertit ile birlikte teşekkül etmiştir.
2.3.4. Probertit
Kirli beyaz, açık sarımsı renklerde olup ışınsal ve lifsi şekilli kristaller şeklinde bulunur. Kristal boyutları
5 mm ile 5 cm arasında değişmektedir.
2.3.5. Kernit (Razorit)
Tabiatta renksiz, saydam uzunlamasına iğne şeklinde küme kristaller halinde bulunur. Sertliği 3, özgül
ağırlığı 1.95 g/ cm3’ dür. Soğuk suda az çözünür.
2.3.6. HidroborasitBir merkezden ışınsal ve iğne şeklindeki kristallerin rasgele yönlenmiş ve birbirini kesen kümeler
halinde bulunur. Lifsi bir dokuya sahiptir. Beyaz renkte, bazen içerisindeki safsızlıklara bağlı olarak sarı
ve kırmızımsı renklerde (arsenik içeriğine göre) kolemanit, üleksit, probertit ile birlikte bulunur.
2.3.7. Pandermit
Beyaz renkte ve yekpare olarak teşekkül etmiş olup, kireçtaşına benzemektedir.
2.4. Bor Minerallerinin Rezerv Durumu
Dünya’da bor mineralleri rezervlerinin toplam 1.241 milyar ton-B2O3 olduğu tahmin edilmektedir. Tablo
3’de dünya bor rezervlerinin ülkelere göre dağılımı gösterilmektedir. Dünya bor rezervlerinin % 71.3’ü
Türkiye’de bulunmaktadır. Önem sırasına göre % 8.2 payla Kazakistan ve % 6.5 payla Amerika en fazla
rezerve sahip olan ülkelerdir.
*ROSKILL 2010 verilerine göre hazırlanmıştır.
Türkiye’de, bilinen bor yatakları özellikle Eskişehir-Kırka (Tinkal), Balıkesir-Bigadiç (Üleksit,
Kolemanit), Bursa- Kestelek (Kolemanit) ve Kütahya-Emet (Kolemanit)’te bulunmaktadır. Tablo 4’de ,
Türkiye’deki bin ton- B2O3 olan bor mineralleri rezerv dağılımı verilmektedir.
2.5. Borun Kullanım Alanları
Son yıllarda insanlar için de önemi anlaşılan ve kanser tedavisi, kemik erimesi, prostat tedavisi, anti
bakteriyel olarak kullanılmaya başlanan borun başlıca kullanım alanları:
2.5.1 İnşaat MalzemeleriÜlkemizde tekstil cam elyafı üretiminde kullanılan bor ürünleri ayrıca, çatı kaplama malzemeleri,
selülozik izolasyon malzemeleri, çimento katkı maddesi olarak da kullanılmaktadır. Atık gazete kağıtları,
pamuk v.b. kırpıntılarının borik asit veya borik asit + boraks karışımı ile muamelesi gibi basit prosesler
ile elde edilen selülozik izolasyon malzemelerinin A.B.D. ve özellikle İskandinav ülkelerinde geniş bir
kullanım alanı vardır.
2.5.2. Alev Geciktiriciler
ABD’de alev geciktirici olarak çinko borat tüketimi giderek artmaktadır. Bunun yanında çeşitli boraks +
borik asit karışımlarının da su ile karşılaşmayacakları ortamda alev geciktirici olarak kullanılmaları
mümkündür.
2.5.3. Tarım
Bor birçok bitki için mikro besleyici özelliktedir. Meyve ve sebzelerde mikro besleyici olarak bor
takviyesi bitkilerin gelişimi ve optimum miktar ve kalitede ürün için önemlidir. Suda çözünürlüğü
yüksek, bor içeriği zengin, farklı ebatlarda bor kristalleri bu amaçla kullanılabilmektedir.
2.5.4. Ahşap Koruma
Ahşap malzemenin emprenye edilmesi ile hem böceklenme ve buna benzer ahşabın ömrünü kısaltıcı
etkenler önlenmekte, hem de alevlenme geciktirilebilmektedir. Suda çözünen ve çözünmeyen çeşitli bor
bileşikleri ve karışımlarını bu amaçla kullanmak mümkündür. Ülkemizde bu ürünlerin üretimi henüz
yapılmamaktadır.
2.5.5. Cam Endüstrisinde Kullanımı
Boratların ana kullanım yeri cam endüstrisidir. Bütün dünyada bor kullanımının % 42’si cam
endüstrisindedir. Bor oksit; boro silikat camlar, tekstil cam elyafı ve yalıtım cam elyafının önemli bir
bileşiğidir. Bu üç ürün cam endüstrisinde bor bileşiklerinin ana tüketim yeridir. Düz cam ve konteynır
cam gibi birçok üründe az miktarda bor bileşikleri bulunabilir. Bor oksit, susuz boraks, borik asit gibi bor
bileşikleri halinde veya boraks ya da kolemanit gibi mineraller şeklinde cama katılır. Bor oksit, çok
kuvvetli bir cam yapıcıdır. Diğer bir ifade ile devitrifikasyonunu (kristallenme) önler. Genleşmeyi
düşürdüğünden ısıl şoklara dayanımı arttırır(10).
Ülkemizde üretilen ham bor ürünlerinin tamamına yakın kısmı A.B.D., Avrupa ve Uzak Doğu’daki cam
ve cam elyafı üreticilerine satılmaktadır. Uygulama alanına göre çeşitli tipleri bulunan ve değişik
oranlarda bor içeren cam elyafı ülkemizde yalnızca Cam Elyaf Sanayi A.Ş. tarafından üretilmektedir.
Cam elyafı; inşaat, otomotiv ve taşımacılık, elektrik ve elektronik, denizcilik, endüstriyel uygulamalar,
havacılık, savunma, spor, eğlence, boru, tank, altyapı, anti korozif uygulamalar, tarım ve gıda sektörleri
gibi hayatın her alanında çok yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
2.5.6. Seramik Endüstrisi
Seramik Sanayi’nde bor mineral ve ürünleri çoğunlukla seramik sırı ve porselen emaye yapımında frit
üretimi aşamasında kullanılmaktadır. Dünya seramik sektöründeki gelişme ve yeniliklere bağlı olarak bu
alanda, çeşitli üretim aşamalarında bor ve bor ürünleri tüketimine yönelik Ar-Ge çalışmaları da devam
etmektedir.
2.5.7. Temizletme ve Beyazlatma SanayiModern deterjanlar birçok maddeden oluşur. Bunlardan yüzey aktif maddeler (sülfonatlar), suyun yüzey
gerilimini düşürür. Böylece kumaşın ıslanmasını sağlar, yağ ve diğer lekeleri kumaştan uzaklaştırır.
Deterjan geliştiriciler (zeolit), sert sularda kullanıldığı zaman kalsiyum ve magnezyum iyonlarını sudan
uzaklaştırır. Böylece yüzey aktif maddesinin verimini arttırır. Ağartıcılar (perborat ve hipoklorit),
oksidasyon ile lekeleri uzaklaştırır. Ağartma aktivatörü TEAD (tetraacetyl ethylene daimine) veya
sodyum tuzları, düşük sıcaklıkta ağartma verimini artırmak için kullanılır. Dünya deterjan endüstrisinde
oksijen bazlı sodyum perborat ve sodyum hipoklorit olmak üzere iki ana ağartıcılı deterjanlar
kullanılmaktadır. Hipokloritlerin 40 ºC sıcaklıkta etkinliği yüksektir. Perborat ağartıcıların ise 60 ºC
sıcaklık üzerinde kullanıldıklarında etkinlikleri en yüksektir. Ancak 40 ºC sıcaklıkta etkinliği düşürür.
Sodyum perboratın düşük sıcaklıkta etkinliği arttırmak için yıkama süresi veya ağartıcı miktarı
arttırılabilir. Günümüzde perborat ağartıcıların 40 ºC sıcaklıktaki etkinliğini arttırmak için aktivatörler
(TEAD gibi) kullanılmaktadır(11).
Genele olarak
bor, güçlü bir
beyazlatıcıdır, lekeleri çözer, ph’ı dengeler, suyu yumuşatır, yağları parçalar, aktif oksijeni dengeler ve
anti bakteriyel özelliğe sahiptir.
2.5.8. Tekstil Sanayi
Bor, yanmayı geciktirici özelliğinden dolayı, cam elyaf halinde, tekstil sektöründe kullanılır. Bunun yanı
sıra, kumaş boyalarında ve aprelemede de kullanılabilmektedir.
2.5.9. Tekstil cam elyafı
Tekstil cam elyafının en önemli özelliği, gerilmelere, darbelere ve kimyasallara yüksek mukavemeti ve
hafifliğidir. Bu özelliklerden dolayı tekstil cam elyafı plastik ve kompozitlerde kuvvetlendirici olarak
kullanılır. Kolemanit minerali alkali içermez ve bu özelliği nedeniyle düşük alkali borosilikat cam (Eglas) üretiminde tercih edilir. Bor, tekstil cam elyafına, kolemanit minerali veya bor bileşiklerinden borik
asit olarak eklenir. Modern E-glass % 6-10 oranında B2O3 içerir. Bor oksit cama kararlılık verir. Borik
asit pahalı olduğundan sodyum içermeyen kolemanit mineralinin kullanımı tercih edilmektedir. Düşük
alkali camın erimesini kolaylaştırır. Kolemanit minerali harmana Cao olarak da katkıda bulunur. Böylece
kireç katkısı için daha az gereksinme olur. E-glass bot, uçak, otomobil gibi endüstrilerde kullanılmaktadır
(10).
2.5.10. Metalürji Sanayi
Metalürji sanayinde borun erime sıcaklığını düşürme, çeliği sertleştirme ve fırın tuğlalarının aşınmasını
azaltma özelliklerinden yararlanılmaktadır. Bor, kaplama sanayinde kullanılan elektrolitlerin
oluşturulmasında ve lehimleme işlemlerinde de kullanılmaktadır.2.5.11. Nükleer Sanayi
Bor izotopları nükleer reaksiyonların denetlenmesine yardımcı olur, çünkü B10 ve B11 izotopların nötron
absorblama tesir kesiti yükselir. Bazı tip reaktörlerde fazla reaktiviteyi önlemek için soğutma suyuna
borik asit ilave edilir.
Yukarıda belirtilen kullanım alanları dışında bor; tıpta, antibakteriyel ve dezenfektan olarak, diş
macunlarında, parfümlerde, şampuan ve lens solüsyonlarında da kullanılmaktadır. Kimya sanayinde
çeşitli tür boyalarda, elektrolitik işlemler de, korozyon önleyicilerin üretiminde bordan
yararlanılmaktadır.
2.5.12. Sağlık
Bor Nötron Yakalama Terapisi (BNTC) kanser tedavisinde kullanılmaktadır. Özellikle; beyin
kanserlerinin tedavisinde hasta hücrelerin seçilerek imha edilmesine yaraması ve sağlıklı hücrelere
zararının minimum düzeyde olması nedeniyle tercih nedeni olabilmektedir. BNTC’nin fiziksel temeli
basittir. Nükleer reaksiyon temelinde ikili bileşenli bir sistemdir. Kararlı bor izotopuna (10B), düşük
enerjili veya termal nötronlar ışınlandığında Helyum-4 (4He) (yani α partikülü) ve Lityum-7 (7
Li)
çekirdekleri meydana gelir. Bu yüksek enerji yüklü parçacıklar çok uzağa hareket edemezler ve tümör
hücresine tüm enerjilerini bırakırlar, böylece direkt DNA’ya zarar vererek hücrelerin yeniden üremesine
engel olurlar. 10B’un ışınlanması sonucu oluşan bu ürünler yüksek doğrusal enerji aktarım (lineer energy
transfer) karakteristiklerine sahiptirler (He partikül yaklaşık 150 keVμm
-1
; Li ise yaklaşık 175 keVμm
-1
).
Bu ürünlerin yol uzunluğu 4.5- 10 μm arasındadır ve bu uzunlukta yaklaşık bir hücrenin çapı kadardır
(12).
3. BORUN ÇEVREYE ETKİSİ
Bor ürünlerinin çevreye olumsuz etkileri diğer sanayi sektörlerine oranla çok daha düşük düzeydedir.
Hatta, kemoterapi sonrası radyoaktif maddelerin etkisini azaltmak üzere kullanımı, insan ve canlılara
gerekliliği nedeniyle çevre dostu sayılabilecek elementlerdendir(13).
3.1. Borun İnsanlara Etkisi
İnsanlar solunum, temas ve sindirim yolu ile bor bileşiklerini vücutlarına almaktadırlar. Bor madeninin
çıkarıldığı veya işlendiği yerlerde gaz veya toz halinde vücuda alınması solunum veya temas yolu ile
olmaktadır. Borun sindirim yolu ile alınması, bor açısından zengin topraklarda yetiştirilen bitkilerin
yenilmesi, yüksek miktarda bor içeren sularda avlanan balık gibi su ürünlerinin tüketilmesi, bor içeren
tarım ilaçları ile ilaçlanan veya bor gübresi uygulanan bitkilerin yenilmesi, veya bor kaynaklarına yakın
bölgelerden elde edilen içme sularının içilmesi ile gerçekleşmektedir. Borun temas yoluyla alınmasında
temizlik, kozmetik maddeleri ve ilaçlardan kaynaklanmaktadır. Bor ile sürekli temas edilmesi halinde
borik asitin deriye zarar verdiği deney hayvanları, yetişkin ve çocuklar üzerinde yapılan araştırmalar ile
ortaya çıkarılmıştır (14).
1899’da Merc Manual’ın yayınladığı bir yayında kadınlarda adet yokluğu, adet düzensizliği, epilepsi, ürik
asit yüksekliği ve vücuttaki tüm düzensizliklerin tedavisinde borun en yaygın formu olan borik asitin
kullanıldığı vurgulanmaktadır. Son yıllarda daha çok borun eklem ve kemik sağlığı açısından önemi
üzerinde durulmaktadır. Ayrıca beyin fonksiyonları ile ilgili çalışmalar da yapılmaktadır. Bor vücuttaki
kalsiyum, magnezyum ve fosfor absorpsiyonunu dengeleyici rolü ile kemik sağlığı açısından önemli bir
elementtir (15).
Bor hangi yolla vücuda girerse girsin karaciğer, beyin ve böbreği de içine alan vücudun değişik
parçalarını dolaştıktan sonra bağırsaklara gelir. Borun insan vücuduna girmesini hızlandıran etkenlerin ne olduğu konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Borun vücuttan atılma şekli insan ve hayvanlarda
aynıdır. Vücuttan atılma süresi birkaç günden birkaç saate kadar değişmektedir. Ancak genelde vucüda
alınmış borun yarısı ilk birkaç saat veya en geç 1-2 gün içerisinde uzaklaşmaktadır. İnsanlar üzerinde
yapılan bir araştırmada, sindirim yolu ile verilen düşük dozdaki borik asitin % 90’dan fazlasını 96 saat
içerisinde böbreklerden atıldığı saptanmıştır (16).
4. TEKSTİL SEKTÖRÜNDE YAPILAN BOR ÇALIŞMALARI
Kalın yaptığı çalışmada Alfa-x adlı yanmayı geciktirici bir kimyasala borlu bileşikler ilave ederek
kumaşların güç tutuşurluk özelliklerinin arttırılmasını amaçlamıştır. Yapılan çalışmada, borlu
bileşiklerden borik asit, boraks ve çinko borat; alfa-x adlı kimyasala alfa-x oranı sabit (%50) olarak üç
farklı oranda (%5, %7,5, %10) ilave edilerek çözeltiler hazırlanmıştır. Elde edilen sonuçlarda borlu
bileşiklerin kumaşın güç tutuşurluk özelliğini arttırdığı ve en az yanma ile % 7,5 boraks- % 50 alfa-x
çözeltisinde gözlendiği sonucuna varılmıştır.
Yılmazer önemli bor bileşikleri arasında yer alan Sodyum Bor Hidrür’ün tekstil terbiyesi alanında
kullanım olanaklarının araştırılması amacı ile yaptığı çalışmada, sodyum bor hidrürün tekstil terbiyesinde
yüksek performanslı ve güvenli bir bileşik olduğunu, SBH ile yapılan işlemler sonucu mamulde kimyasal
hasarın düşük ve haslıkların yüksek olduğunu ortaya koymuştur.
Gemci ve Gülşen, % 100 polyester esaslı perdelik kumaşa güç tutuşur özellik kazandırmak amacı ile
kumaşa çektirme yöntemine göre dispers boyama işlemi ile farklı oranlarda borik asit ve boraks
dekahidrat kimyasalları ilave etmiştir. Yapılan çalışma sonucunda, en fazla güç tutuşurluk özelliği 30 g/l
borik asit ile muamele edilen numulerde sağlandığı belirtilmiştir. Renk ölçüm sonuçlarına göre, en az
renk farkı 20 g/l borik asit ile muamele edilen numunelerde gözlendiği belirtilmiştir. Işığa ve yıkamaya
karşı renk haslığı değerlerine bakıldığında ise dikkate değer bir değişme söz konusu olmadığı
belirtilmiştir.
Akyurt, boyalı kumaşların soldurulmasında sodyum bor hidrürün kullanım şartlarını incelemiş ve
çalışma sonucunda SBH, zor soldurulan Remazol Br Blue BB boyarmaddesinde TUDO ve sodyum
hidrosülfite göre daha iyi, Remazol Turquoise G133 ve Remazol Br Blue R Special boyarmaddelerinde
ise TUDO ve hidrosülfit ile yaklaşık sonuçlar verdiği sonucuna varılmıştır.
5. SONUÇ
Türkiye, yüzyılımızda petrol kadar önemli olabileceği düşünülen bor madeninin dünyadaki en büyük
rezervine sahip olan ülkesidir. Ancak bu zenginliğinin avantajını tam anlamıyla değerlendirememekte,
gerek rafine bor ürünleri, gerekse bor uç ürünleri ihracatından potansiyelinin altında gelir elde etmektedir.
Bor uç ürünlerine dayalı ileri teknoloji gerektiren yatırımların yapılmasının, Türkiye’yi katma değeri
düşük ham cevher satmak yerine katma değeri çok yüksek rakamlara ulaşabilen uç ürünleri üretip
satmasının ihracat gelirlerini arttırmada önemli rol oynayacağı düşünülmektedir. Türkiye’nin bor
ihracatından azami geliri elde edebilmesi ancak teknolojiye ve pazara hakimiyet ile sağlanabilir.
Sanayi Tuzu olarak da adlandırılan bor madeni, özelliklerinden dolayı sanayide yüzlerce üründe
kullanılmaktadır. Yüksek ısıya dayanması, bilgisayar ve iletişim yüksek teknolojileri için zorunlu olması,
deterjanların beyazlatıcı özelliği, yanmaz kumaşların özelliği yine bu maden sayesindedir. Diş
macunundan ilaca, fayanstan gübreye, kaporta cilasından çelik janta, ahşaptan bor cama kadar her üründe
bor madeni kullanılmaktadır. Ayrıca geleceğin yakıtı olarak öngörülen ve halen uzay teknolojilerinde
kullanılan bor bu sebeple stratejik bir öneme sahiptir.Bor liflerinin son zamanlarda ön plana çıkmasındaki bir diğer sebepse üstün kullanım özellikleri
sağlamalarıdır. Sodyum borhidrürlü yakıt pilleri, Nd-Fe-B mıknatısları ve Maglev teknolojisinden
yararlanılan hızlı trenler, borun nötron tutucu özelliği ve BNCT yöntemi Özel Bor Ürünlerinin
kullanıldığı bazı ileri teknoloji projeleri arasında gösterilebilir.
6. KAYNAKLAR
1. Kazanç, V., 2002, “Kompozit Malzemeler ve Mekanik Özellikleri”, Yüksek Lisans Tezi,
Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta
2. Çalık, A., “Türkiye’nin Bor Madenleri ve Özellikleri”, Mühendis ve Makine, Cilt:43, Sayı 508,
36-41
3. Bozkır, S., M., Çeviri 1995 , “Bor Ekonomisi”, Raskill Information Services LTD. 2 Clampharn
Road London SW9 Oja-England , Nisan 1995-Ekim 1995,145
4. Ediz, N., Özday, H., 2001, “Bor Mineralleri ve Ekonomisi”, D.P.Ü. F.B.E. Dergisi, Sayı 2,
Kütahya
5. Topal, A., 2001, “Petrol Orada İse Bor’da Burada”, Yeni Avrasya Dergisi, Mart 2001/3
6. Taşçı, A., 1993, “Borlanmış Çeliklerin Aşınma Ve Korozyon Dayanımları”, İ.Ü., E.B.E. Yüksek
Lisans Tezi, İstanbul
7. “Bor Raporu”, TMMOB Maden Mühendisleri Odası, Şubat,2002
8. DPT (Bor Tuzları- Trona- Kaya Tuzu- Sodyum Sülfat- Stransiyum) Çlaışma Grubu Raporu Cilt II,
Ankara 2001
9. http://www.boren.gov.tr/icerik.php?id=26 (Erişim Tarihi: 21.03.2013)
10. Yenialaca, Ç., 2009, “Bor ve Kullanım Alanları”, Yüksek Lisans Tezi,Gazi Üniversitesi, Fizik
Eğitimi Bilim Dalı
11. Bayça, U., S., Köseoğlu, K., Batar, T., 2004, “Bor Mineral ve Bileşiklerinin Endüstride Başlıca
Kullanım Alanları”, Soma Meslek Yüksekokulu Teknik Bilimler Dergisi, Sayı:2/2,
12. Kahraman, G., “Bor Nötron Yakalama Tedavisinde Kullanılan Hızlandırıcıya Dayalı Nötron
Kaynakları”, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Teknoloji Dairesi, Ankara.
13. Bentli, İ., Özdemir, O., Çelik, M.S., Ediz, N., 2002, “Bor Atıkları ve Değerlendirme Stratejileri”,
I. Uluslararası Bor Sempozyumu Kitabı, 250-255.
14. Velioğlu, S., Şimşek, A., 2003, “İnsan Sağlığı ve Beslenme Açısından Bor”, Anadolu
Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Dergisi, Vol:4(2), 123-130.
15. Miçillioğlu, S., 2010, “Lactuca Sativa Bitkisi Kullanılarak Bor Konsantrasyonu Yüksek Suların
Arıtılabilirliğinin Araştırılması”, Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği Anabilim Dalı, Adana16. Doğan, G., Sabah, E., Erkal, T., 2005, “Borun Çevresel Etkileri Üzerine Türkiye’de Yapılan
Bilimsel Araştırmalar”, Türkiye 19. Madencilik Kongresi, IMCET 2005, 425-431, İzmir
17. Kalın, B., M., 2008, “Tekstil yüzeylerinin yanmaya Karşı Dirençlerinin Arttırılması”, Yüksek
Lisans Tezi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Tekstil Mühendisliği, Kahramanmaraş
18. Yılmazer, D., 2009, “Sodyum Bor Hidrür’ün Tekstil Terbiyesi İşlemlerinde Kullanım
Olanaklarının Araştırılması”, Doktora Tezi, Uludağ Üniversitesi, Tekstil Mühendisliği, Bursa
19. Gemci, R., Gülşen, G., 2010, “Güç Tutuşur Kumaş Üretiminde Bor Bileşiklerinin Kullanılması”,
Tekstil Teknolojileri Elektronik Dergisi, Cilt 4, No:1, 1-10
20. Akyurt, S., 2011, “Boyalı Kumaşların Soldurulmasında Sodyum Borhidrür Kullanım Şartlarının
İncelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi, Tekstil Mühendisliği, Bursa
(Tekstil Teknolojileri Elektronik Dergisi)