Whatsapp Tekstil Kursları Destek Hattı

ÇAĞLA PODYUMDA YARATIK GiBiDiR

“Veliaht” adlı yarışma programında yer alan Emre Altuğ, “Çağla podyumda yaratık gibidir. Onu izlerken çok etkileniyorsun. Müthiş bir elektriği var” diyor.
 
 
Hafta Sonu Dergisi, şarkıcı Emre Altuğ ile “Veliaht” adlı  müzik-yarışma programının kulisinde buluştu. Altuğ, yarışmada destek verdiği  Muharrem Öztürk ile tanışma hikayelerini, ileriye yönelik planlarını ve mutlu giden evliliğini anlattı.
 ”Hangimiz Tertemiz” şarkısına bir single albüm çıkardınız. Bu şarkıda sizi heyecanlandıran ve single olarak çıkarma kararı verdiren tarafı neydi?
Bu şarkının en güzel tarafı bir sevgiliye yazılmış gibi görünse de dostların, arkadaşların bile birbirine söyleyebileceği sözleri içeriyor. Şarkının mesajı şu: Kimse kimseyi birbirinden üstün görmesin. Herkes bir dönüp arkasına ve kendisine baksın. Çünkü kimse kimseden daha temiz değil. 
 
Şarkıda sizden dinlemeye alışık olmadığımız bir yenilik var. Rap sanatçısı Pit10 ile çalışmışsınız. Şarkının içine rap katmaya nasıl karar verdiniz? Evet, şarkının iki versiyonu var. Bir Pit10 ile bir de sadece benim seslendirdiğim. Pit10’un söylediği şarkıların sözlerini anladığım için çok seviyorum. Bugün mesela şarkıyla ilgili haberler çıkmış; “Youtube’de tıklanma oranı bir buçuk milyona ulaştı” diye. Ama şarkının bir de Pit10’suz versiyonu var ve o da iki milyon tıklanmış. Yani toplamda üç buçuk milyon tık almış.
 
“Veliaht tayin etmiyoruz”
Şimdi de “Veliaht” adlı müzik yarışması ile karşımızdasınız. Bu yarışmayı kabul etmenizde etkili olan neden neydi?Programın adı “Veliaht” ama kimsenin veliaht tayin etme ya da bulma gibi bir derdi yok. Yarışmanın amacı, önayak olduğumuz genç ve başarılı bir arkadaşımızı Türkiye ile tanıştırmak. Biz Muharrem ile yarışmadan önce tanışmıştık. Bana teklif gelince direkt Muharrem aklıma geldi. Çünkü amatör, genç ve öğrenecek çok şeyi var. Her şeyiyle olmuş bir adamı alıp yoğuramazsınız. Ama Muharrem’in daha öğrenecek çok şeyi var. 
 
Türkiye’de popüler müzikte bir star konumundasınız. ‘Veliaht’ çok   iddialı bir kelime. Eğer sizin yarışmacınız birinci olursa, Emre Altuğ’un yerini alabileceğine inanıyor musunuz?
Evet, ben artık gidiyorum (gülüyor). Hayır tabii ki de bu sadece işin esprisi. Benim profesyonel müzik yaşantım başlayalı henüz 13 yıl olmuş.  Nereye gideceğim? İnşallah daha 40’lı yıllarımı kutlamak istiyorum. Ama 13 yıllık  tecrübemi Muharrem ile  paylaşacağım. 
 
Muharrem ile tanışma hikayeniz nasıl?Muharrem, Alaçatı’da dedesinden kalma bir dükkanda mask yapıyor. Abi-kardeş ikisi de müzisyenmiş. Ama ben ciddi ciddi müzik yaptıklarını bilmiyordum. Özel gecelerde sahneye çıkıyorlarmış. Bir baktım hem pop söylüyor hem de Napoliten. Eğitimi de yok. Bu, kendi başına bunları başarmış bir adamın yeteneğini gösterir. Ben de böyle bir yarışmaya Muharrem ile katılmam gerektiğini düşündüm. 
 
Geçtiğimiz yaz Alaçatı’da Bay Sako adında bir butik otel açtınız. Yeni işletmeci olarak yaz sezonundan memnun muydunuz?
Ben işletmeci değilim (gülüyor). Abime de söylüyorum, “Bak ben işletmeci değil, buranın müşterisiyim” diye. Yoksa ben orayı batırırım! Daha önce de işinde  iyi olan isimlerle tekstil işine  girmiştim ama battı. 
 
Eşiniz her yıl olduğu gibi bu yıl da Moda Haftası’nın yıldızıydı. Onu podyumda izlerken neler hissediyorsunuz? 
Çağla podyumda yaratık gibidir. Onu izlerken çok etkileniyorsun. Müthiş bir elektriği var. Çağla’yı ilk defa İtalya’da izlemiştim, podyumda hiç Türk yoktu. Defile bittikten sonra bir tek Çağla’yı alkışladılar. Ben o çıktığı zaman “Vay canına” diyerek izliyordum. Çağla, Türkiye’de tektir. Hâlâ daha onun yerini doldurabilecek biri gelmedi.
 
‘KUZEY’iN ALTINI iLK BEN DEĞiŞTiRDiM’
Peki bu kadar yoğunluk arasında aileye nasıl zaman kalıyor? Biz sabah 09.00, akşam 18.00 çalışan gruba dahil olmadığımız için çok iyi vakit geçirebiliyoruz. Normal insanlardan daha fazla vaktimiz kalıyor. Çağla programdan çıkıp öğleyin 13.00 civarı yanımda oluyor ve çocuklarla ilgileniyor. Kuzey zaten hafta içi okula gidiyor. Onu çoğunlukla okuldan ben alıyorum. Akşam olunca çocuklarla oynamadan olmuyor. Kuzey’in zaten “Güreş edelim” diye bir oyunu var. Bir çocuk gelip sana “Baba hadi güreş edelim” diyorsa, güreş edeceksin. Şunu da atlamayalım, çocukla ilgilendiğin zamanın çokluğu değil, kalitesi önemli. 
 
Çocuklarınızın banyo yaptırmak, yemek hazırlamak gibi özel bakımlarıyla da ilgileniyor musunuz?Hayır, hiç öyle bir şey yapmıyorum. Ama Kuzey “Baba bana sen yedirir misin?” dediği zaman yemeğini yediriyorum. Zaten çok da keyifli bir şey bu. Altını ilk değiştiren bendim, “Hemşireyi çağırın!” diye bağrışıyorlardı. Ben de, “Ne hemşiresi, benim çocuğum, ben değiştiririm” demiştim. 
 
Biz sizi izlerken sahnede yakışıklı, milyonların hayran olduğu bir pop star izliyoruz. Şimdi de baba olan Emre Altuğ’u anlatıyorsunuz. Bu iki zıt Emre’nin iç dengesini nasıl kuruyorsunuz?Sahnede hayranlar “Emre! Emre!” diye bağrıyor, sonra eve gidip çocuğu pışpışlıyorsun. Mesela evde bazı anlar var kendimizi yakalıyoruz; çok tuhaf ve komik geliyor. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz: Hangi insan pırtladı ya da gazını çıkardığı için dünyanın en mutlu insanı olabilirim? Bir tek çocukların için olur bu. Bence birçok insanın çocuk yapmaktan korkma nedeni de bu. Çünkü o zaman gerçek dünyaya geçecekler. O rüyadan çıkmak istemiyorlar. Ama neler kaçırdıklarını da bilmiyorlar.
Röportaj: Nuriye Kırma milliyet