Whatsapp Tekstil Kursları Destek Hattı

cam elyaf takviyeli kompozitlerde dolgu maddesi kullanımının mekanik özelliklere ve maliyetlere etkisini incelenmesi

 

ÖZET 
Bu çalışmanın amacı, cam elyaf takviyeli kompozitlerde dolgu maddesi 
kullanımının mekanik özelliklere ve maliyetlere etkisini incelemektir ve bu inceleme 
sonucunda kompozit üretiminde hangi durumlarda hangi dolgu maddesinin 
kullanılabileceğini belirlemektir. Bu çalışmada 4 farklı dolgu maddesi kullanılmıştır. 
Bunlar; Kaolen, Kalsit A30, Talk ET5 (Mısır Talkı) ve Mikro Talk AT-200’dür.
Kompozit malzemelerde iki farklı amaçla dolgu maddesi kullanılabileceği 
bilinmektedir. Bunlardan biri mekanik özellikleri iyileştirmek için kullanılan takviye 
edici nitelikte dolgu maddeleridir. Diğeri ise ticari alanda yaygın olarak kullanılan ve 
maliyet düşürücü nitelikte olan dolgu maddeleridir. Bu çalışmada kullanılan dolgu 
maddeleri maliyet düşürücü nitelikte olduklarından, mekanik değerleri çok fazla 
etkilemeden daha düşük bir maliyetle kompozit üretiminin nasıl gerçekleştirilebileceği 
araştırılmıştır. Bunun için bir adet dolgusuz cam elyaf takviyeli kompozit ve 4 adet 
farklı dolgu maddesi içeren cam elyaf takviyeli kompozit yapılmıştır. Tüm 
kompozitlerde cam elyaf oranı aynıdır ve dolgulu kompozitlerdeki dolgu miktarı
polyester miktarının ağırlıkça %10’u kadardır. Mekanik özellikleri incelemek için 
çekme, eğme testleri, Izod ve Charpy darbe testleri yapılmıştır. Ayrıca kompozitlerin 
üretiminde kullanılan keçe, polyester ve dolgu maddelerinin fiyatları belirlenerek bir 
maliyet hesabı yapılmıştır. Sonuç olarak mekanik değerler ve maliyet için çeşitli 
tablolar elde edilmiştir. 
Deneysel çalışma anlatılmadan önce genel olarak kompozitler ve kompozit 
sistemlerinin bileşenleri anlatılmıştır. Daha sonra bunlar iki ana başlık olan termoset 
ve termoplastikler adı altında ayrıntılı olarak incelenmiş ve üretim yöntemleri 
anlatılmıştır. Devamında ise dolgu maddeleri ve dolgu maddelerinin mekanik 
özelliklere etkileri anlatılmıştır. 
Numune hazırlamak için kullanılan el yatırması yöntemi ayrıntılı olarak 
anlatılmış ve bu üretim yöntemini etkileyen faktörler sonuç kısmında ayrıntılı olarak 
açıklanmıştır. Ayrıca çekme testlerinde kopan numunelerin SEM görüntüleri alınarak iii 
mekanik değerlerin nelerden etkilendiği bir de SEM görüntüleri üzerinden incelenerek 
sonuç kısmında ayrıntılı bir şekilde ifade edilmiştir. 
Bu çalışmanın sonucunda dolgusuz polyesterin mekanik değerleri dolgulu diğer 
numunelere göre daha yüksek çıkmıştır. Bu çalışmada kullanılan dolgu maddelerinin 
maliyet düşürücü nitelikte olduğu ve bunun için mekanik değerlere negatif yönde 
etkileri olduğu belirlenmiştir. 
Dolgulu 4 numuneyi mekanik özellikleri açısından kendi içlerinde 
karşılaştırırıldığında, en yüksek çekme mukavemeti Mikro Talk At-200 ve Kalsit 
dolgulu numunelerde, en yüksek eğme mukavemeti talk ET5 dolgulu numunede, en 
yüksek izod darbe mukavemeti talk ET5 dolgulu numunede ve en yüksek Charpy 
darbe mukavemeti ise kalsit dolgulu numunede görülmektedir. 
Maliyetin % 25 önemli olduğu bir uygulamada dolgu maddesi kullanılmayan 
(dolgusuz) kompozit tercih edilmelidir. Dolgusuz kompozit maliyeti en yüksek olandır 
ve maliyetin fazla önemsendiği bir uygulamada dolgusuz kompozitten önce Kalsit 
veya Talk ET5 dolgulu kompozitler tercih edilmelidir. 
Deneysel çalışmalar Cam Elyaf A.Ş. AR-GE laboratuarlarında 
gerçekleştirilmiştir ve numune hammaddeleri olarak Cam Elyaf A.Ş’de üretilmiş
polyester (CE 92) ve cam elyaf keçesi (Mat8-450, toz bağlayıcılı) ve Omya 
Madencilik A.Ş, Mondo Minerals OY ve Esen Mikronize Maden San. ve Tic. A.Ş’den 
alınan dolgu maddeleri kullanılmıştır. iv 
1.GİRİŞ ve TEMEL BİLGİLER
Kompozit malzemeler artık gittikçe artan oranlarda ve yeni sektörlerde 
kullanılmaya başlanmıştır. Uzun zaman uçak sanayisindeki ihtiyaçların yönlendirdiği 
kompozit malzeme gelişmeleri son dönemde yeni birçok sektörde birçok farklı amaç 
için kullanılmaktadir.[15] 
Malzeme bilimi önderliğinde daha üstün teknolojilerin üretildiği günümüzde 
özellikleri daha üstün olan malzemelerin ve buna paralel olarak da kompozit 
malzemelerin kullanımının önemi artmıştır. Bu çalışmada cam elyaf takviyeli 
kompozit malzemelerinde dolgu maddesi kullanımının mekanik özelliklere etkisinden 
bahsedilecektir. 
1.1.Kompozit Malzemeler 
Karma manasına gelen kompozit kelimesi fransızcadaki composite kelimesinden 
gelmektedir. 
Kompozit, birbirinden biçimleri ve kimyasal bileşimleriyle ayrılmış ve esas 
olarak birbiri içinde çözünmeyen iki veya daha çok mikro ve makro bileşenin karışımı
veya bileşimiyle oluşan malzemedir. [1]
Fakat uygulamada kompozitler, bileşenlerin makro düzeyde bir araya geldiği 
malzemeler olarak anılmaktadır. [2] 
Kompozit malzemeler aslında prensip olarak uzun yıllar önce kullanılmaya 
başlanmıştır. Kerpiçin bileşimindeki kil, dayanıklığının artması için saman ve bitkisel 
liflerle harmanlanmıştır. Günümüzde ise en çok kullanılan kompozitlerden biri 
betondur. Çimento ve kumdan meydana gelen matris çelik çubuklar ile 
takviyelenir.[15] 
İlk modern sentetik plastiklerin 1900'lerin başında gelişitirilmesinin ardından, 
1930'ların sonunda plastik malzemelerin özellikleri diğer malzeme çesitleri ile rekabet 2 
edecek düzeyde gelişmeye başlamiştir. Kolay biçim verilebilir olmaları, metallere 
oranla düşük yoğunlukta olmaları, üstün yüzey kalitesi ve korozyona karşı dayanımı
plastiklerin yükselmesindeki en önemli özelliklerdir. Bir çok üstün özelliğinin yanı
sıra sertlik ve dayanıklılık özelliklerin düşük olması plastik malzemelerin 
güçlendirilmesi için çalışmalar yapılmasını sağlamıştır. Bu eksikliğin giderilmesi 
amacıyla 1950'lilerde polimer esaslı kompozit malzemeler geliştirilmiştir. [15] 
Bir malzemede aynı anda bir çok özellik istenebilir. Fakat ne yazık ki 
malzemeler kendi başlarına istenen özelliklerin tümünü gösteremeyebilir. Yüksek 
performanslı bir malzemeye ihtiyaç duyulan bir alanda aynı anda sağlamlık, aşınma 
dayanımı, rijitlik, darbe dayanımı, hafiflik istenebilir. Ve bu özelliklerin sadece 
metallerle, sadece seramiklerle veya sadece polimerlerle elde edilmesi güçtür. Böyle 
bir durumda her biri belli bir özelliği ile iyi olan malzemeler kompozitin bir fazını
oluşturacak şekilde bir araya getirilip üretilen kompozit denen karma malzemelere 
ihtiyaç vardır. Her bir fazın kompozitteki görevi farklıdır. Fazlar birbiri içinde 
çözünmeden bir araya gelmesi gerektiğinden aralarındaki arayüzeyle fiziksel olarak 
belirlenebilir. Fazlar arasındaki arayüzeyler ve her fazın özelliği kompozitte görünür. 
Kompozitler, özellikle polimer kompozitler yüksek mukavemet, boyut ve termal 
kararlılık, sertlik, aşınmaya karşı dayanıklılık gibi özellikleriyle pek çok avantajlar 
sağlar. Ayrıca kompozit malzemeler nerdeyse metaller kadar dayanıklı ve sert 
olmalarının yanında çok da hafiftirler.[15] 
Bir kompozitte 2 temel faz vardır: matris ve takviye faz. Bu 2 unsurun 
özellikleri, ihtiyaç duyulan nitelikleri karşılayacak şekilde kontrol edilebilir. 
1.2.Takviye Edilen Faz 
Matris fazı, takviye eden fazın takviye ettiği fazdır. Son ürüne şeklini verir ve 
takviye malzemesini bir arada tutup dış ortamdan da korur. Yük uygulandığında ise 
yükü takviye malzemeye aktarır. Matris aynı zamanda kompozitin darbe, mukavemet, 
tokluk gibi mekanik özelliklerinde de çok önemlidir. 3 
Matris fazında istenen özellikler: yüksek mukavemet, yüksek elastik uzama, 
yüksek kayma mukavemeti, kullanım sıcaklığında düşük sürünme, yüksek tokluk ve 
darbe dayanımı, düşük ısıl iletkenlik, takviye ile iyi bağ oluşturma, kimyasallara ve 
çözücülere dayanım, düşük nem emme, hızlı kür etme / katılaşma, kür etme 
sıcaklığının kullanım sıcaklığından çok yüksek olması, düşük çekme oranı, uzun raf 
ömrü, düşük öz kütlesi ve fiyat. [4]
Kompozitleri matrislerine göre 3 sınıfa ayırabiliriz: metal matrisli kompozitler, 
seramik matrisli kompozitler ve polimer matrisli kompozitler. Polimer matrisli 
kompozitler 2. bölümde genişce anlatılacaktır. 
1.2.1.Metal Matrisli Kompozitler 
Metaller saf halde yumuşaktır ve mukavemetleri düşüktür, fakat 
alaşımlandırılmış, sıcak- soğuk şekillendirilmiş metaller mukavimdir. Metal 
malzemeler yüke maruz kaldıkları zaman birden kırılmazlar sadece akıp yükü bütün 
sisteme dağıtırlar, bu da kullanımı güvenilir hale getirir. Tokluk ve mukavemet özellik 
çiftinin en uygun olduğu grup olduğu metaller, makine ve metalurji mühendisliği 
alanında yaygın olarak kullanılan malzemelerdir. 
Bazı metaller liflerle veya taneciklerle takviyelendirilerek kompozit olabilirler. 
Örnek olarak tungsten alaşımından yapılan liflerle takviye edilmiş metal alaşım 
kompozitleri 1000oC gibi yüksek sıcaklıklara dayanabilmektedir ve bu kompozitler jet 
motorlarında kullanılmaktadır.[6] 
1.2.2.Seramik Matrisli Kompozitler 
Seramikler düşük yoğunluklu, mukavim ve sert olmalarına rağmen çok 
gevrektirler diğer bir deyişle plastik olarak akmazlar. Kırılgan olmaları seramikleri 
potansiyel olarak güvensiz yapmaktadır. Ayrıca seramiklerin genellikle termal ve 
kimyasal dayanımları yüksektir. Fakat ergime sıcaklıklarının yüksek olması ve sert 
olmaları işlenmelerini zorlaştırır. Daha yüksek maliyetleri yanında bu malzemelerden 
yapılan parçaların çok daha dikkatli ve doğru tasarlanma zorunluluğu vardır. Seramik 4 
kompozitler Li2O2-Al2O3-SiO2, SiO2 ve BaO-SiO2-Al2O3-Si3N4 gibi matrislerden 
hazırlanır. Takviye edici olarak ise daha çok Al2O3, SiC, Si3N4 kullanılır.[6] 
1.3.Takviye Eden Faz 
Takviye faz (takviye eden faz) , kompozitlerde yük taşıyıcı olarak görev yapar. 
Yükün %70-80’ini taşıyarak kompozitleri mukavim yapan takviye fazdır. Bu 
mukavemetlenme takviye fazla matris fazın birbiriyle uyumuna ve bağlanma 
kuvvetlerine bağlıdır. Takviye faz tanecik veya elyaf formunda olabilir. 
Kompozitlerdeki mukavemetlenme elyafın tipine, kompozitteki oranına 
yönlenmesine ve dağılımına bağlıdır. 
Elyafın kompozite mukavemet kazandırması için elyafın matris fazıyla 
sarılaması yani ıslanma olayının olması gerekmektedir. Belirli miktarda matris fazın 
ıslatabileceği elyafın bir sınırı vardı. Bu sınıra kadar elyaf miktarı arttıkça mukavemet 
artar. Daha fazlasında ise ıslanma sorunları oluşacağından mukavemet düşer. 
Kompozitte kullanılan elyafın oluşturacağı arayüzey arttıkça mukavemet de artar.
Elyaflar yükü uçları arasında taşıyacağından kompozitin mukavim olabilmesi 
için elyafların uygulanacak yükle aynı doğrultuda olması gerekir. Eğer yük elyaflara 
dik uygulanırsa kompozit istenen mukavemeti gösteremez. Yük çeşitli yönlerden 
gelecek ise kompozitteki elyafların yönlenmesi 2 ya da 3 boyutta olabilir. 
Kompozit malzemelerde kullanılan başlıca elyaf türleri [3,15,18]:
- Cam elyafı
- Karbon (Graphite) elyafı, (PAN -polyacrylonitrile- ve zift kökenli) 
- Aramid (Aromatic Polyamid) elyafı, (Ticari ismi: Kevlar-DuPont) 
- Bor elyafı
- Oksit elyafı
- Yüksek yoğunluklu polyetilen elyafı
- Poliamid elyafı
- Polyester elyafı
- Doğal organik elyaflar 5 
- Seramik elyaflar 
Cam en çok kullanılan takviye malzemesidir ve en ucuzudur. Yüksek dayanıma 
ve düşük yoğunluğa sahip aramid ve karbon elyaflar yüksek maliyetlerine rağmen, 
hava uzay sanayi başta olmak üzere geniş bir kullanıma sahiptir. [1] Cam elyafı
3.bölümde genişce anlatılacaktır. 
1.3.1. Karbon Elyafı [15,18] 
Karbon lifi ilk defa karbonun çok iyi bir elektrik iletkeni olduğu anlaşıldıktan 
sonra üretilmistir. Cam elyafının metale göre sertliğinin çok düşük olmasından dolayı
sertliğin 3-5 kat artırılması çok belirgin bir amaçtı. Karbon elyafları çok yüksek ısıl 
işlem uygulandığında elyaf tam anlamıyla karbonlaşırlar ve bu elyaflara grafit elyafı
denir. Günümüzde ise bu fark ortadan kalkmaktadır. Artık karbon elyafı da grafit 
elyafı da aynı malzemeyi tanımlamaktadır. Karbon elyafı epoksi matrisler ile 
birleştirildiğinde olağanüstü dayanıklılık ve sertlik özellikleri gösterir. Karbon fiber 
üreticilerinin devamlı bir gelişim içerisinde çalışmalarından dolayı karbon elyaflarının 
çeşitleri sürekli değişmektedir. Karbon elyafının üretimi çok pahalı olduğu için ancak 
uçak sanayinde, spor gereçlerinde veya tibbi malzemelerin yüksek değerli 
uygulamalarında kullanılmaktadır. 
Şekil 1.1: Karbon Elyaf Örnekleri [18] 
Karbon elyafı piyasada 2 biçimde bulunmaktadır: 
1) Sürekli elyaf: Dokuma, örgü, tel bobin uygulamalarında, tek yönlü bantlarda, 
ve prepreg‘lerde kullanılmaktadır. Bütün reçinelerle kombine edilebilirler. 6 
2) Kırpılmış elyaf: Genellikle enjeksiyon kalıplamada ve basınçlı kalıplarda 
makine parçaları ve kimyasal valf yapımında kullanılırlar. Elde edilen ürünler 
mükemmel korozyon ve yorgunluk dayanımının yanısıra yüksek sağlamlık ve 
sertlik özelliklerine de sahiptirler. 
Karbon elyafı genellikle ziftten veya PAN’den (Poliakrilonitril) elde edilir. 
Zift tabanlı karbon elyafları göreceli olarak daha düşük mekanik özelliklere 
sahiptir.Buna bağlı olarak yapısal uygulamalarda nadiren kullanılırlar. PAN tabanlı
karbon elyafları kompozit malzemeleri daha sağlam ve daha hafif olmaları için sürekli 
geliştirilmektedir. PAN’ın karbon elyafına birbirini takip eden dört aşamada 
dönüştürülmektedir: 
1. Oksidasyon: Bu aşamada elyaf hava ortamında 300oC’de ısıtılır. Bu işlem 
elyaftan hidrojenin ayrilmasini daha uçucu olan oksijenin eklenmesini sağlar. 
Ardından karbonizasyon aşaması için elyaflar kesilerek grafit teknelerine 
konur. Polimer, merdiven yapısından kararlı bir halka yapısına dönüşür. Bu 
işlem sırasında elyafın rengi beyazdan kahverengiye döner ve ardından siyah 
olur. 
2. Karbonizasyon: Elyafların yanıcı olmayan atmosferde 3000°C’ye kadar 
ısıtılmasıyla liflerin 100% karbonlaşma sağlanması aşamasıdır. Karbonizayon 
işleminde uygulanan sıcaklık üretilen elyafın sınıfını belirler. 
3. Yüzey iyileştirmesi, karbonun yüzeyinin temizlenmesi ve elyafın kompozit 
malzemenin reçinesine daha iyi yapışabilmesi için elektrolitik banyoya 
yatırılır. 
4. Kaplama: Elyafın sonraki işlemlerde aşınmasını önlemek için yapılan nötr bir 
sonlandırma işlemidir. Elyaf reçine ile kaplanır. Genellikle bu kaplama işlemi 
için epoksi kullanılır. Kompozit malzemede kullanılacak olan reçine ile elyaf 
arasında bir arayüzey görevi görür. 
Karbon elyafının diğer tüm elyaflara göre en önemli avantaji yüksek modülüs 
özelliğidir. Karbon elyafı bilinen tüm malzemelerle eşit ağırlıklı olarak 7 
karşılaştırıldığında en sert malzemedir. Buna rağmen karbon elyafının bazı
dezavantajları vardır: [3] 
- Etkili bir bağlayıcı ajanın olmaması
- Yüksek sıcaklıkta oksitlenmeye hassas olması
- Fiyatının yüksek olması
1.3.2.Aramid Elyafı [15,18] 
Aramid kelimesi bir çesit naylon olan aromatik poliamid maddesinden 
gelmektedir. Aramid elyafı piyasada daha çok ticari isimleri Kevlar (DuPont) ve 
Twaron (Akzo Nobel) ile bilinmektedir. Farklı uygulamaların ihtiyaçlarını karşılamak 
için birçok farklı özelliklerde aramid elyafı üretilmektedir. 
Önemli özellikleri: 
- Yüksek çekme dayanımı
- Yüksek darbe dayanımı
- Yüksek aşınma dayanımı
- Yüksek yorulma dayanımı
- Yüksek kimyasal dayanımı
- Kevlar elyaflı kompozitler cam elyaflı kompozitlere göre %35 daha hafif 
olması
- E cam türü elyaflara yakın basınç dayanıklılığı
- Genellikle renginin sarı oluşu 
- Düşük yoğunluklu oluşu 
Dezavantajları ise şöyle sıralanabilir:
- Bazı tür aramid elyafı ultraviole ışınlara maruz kaldığında bozulma 
göstermektedir. Sürekli karanlıkta saklanmaları gerekmektedir. 
- Elyaf çok iyi birleşmeyebilirler. Bu durumda reçinede mikroskopik çatlaklar 
oluşabilir. Bu çatlaklar malzeme yorulduğunda su emişine yol açmaktadır. 8 
Genellikle polimer matrisler için takviye elemanı olarak kullanılan aramid elyafının 
bazı kullanım alanları:
- Balistik koruma uygulamaları: Askeri kasklar, kurşun geçirmez yelekler 
- Koruyucu giysiler: Eldiven, motosiklet koruma giysileri, avcılık giysi ve 
aksesuarları
- Yelkenliler ve yatlar için yelken direği, tekne gövdesi 
- Hava araçları gövde parçaları
- Endüstri ve otomotiv uygulamaları için kemer ve hortum 
- Fiberoptik ve elektromekanik kablolar 
- Debriyajlarda bulunan sürtünme balatalarında ve fren kampanalarında 
1.3.3. Polyester Elyafı
Polietilen tereftalat bazlı polyester elyaflar genellikle cam elyafıyla birlikte 
kullanılırlar ve malzemeye daha yüksek sertlik, aşınma ve darbe mukavemeti 
sağlar.[3] 
1.3.4. Seramik Elyaflar
Seramik elyaflar metal oksitlerden üretilmişlerdir. Yüksek termal dayanıma, 
yüksek elastik modülüne ve kimyasal dirence sahiptirler. Genellikle alüminyumoksit, 
alüminyum-bor-silikat, alüminyum-bor-krom’dan üretilirler. Genellikle bez ve keçe 
formunda üretilirler.[3] 
Uygulamada en önemli kompozitler, elyaf takviyeli kompozitlerdir. [2]
Tablo 1.1: Bazı lif takviyeli polimer kompozitlerin özellikleri [2] 
Malzeme Yoğunluk, g/cm3 Çekme mukavemeti, N/mm2 Elastik Mukaveti, N/mm2
Karbon lifi-epoksi 1.5-1.8 1860 145000 
Kevlar-epoksi 2.36 2240 76000 
Boron lifi-epoksi 1.4 1240 176000 9 
Tablo 1.2: Kompozitlerde kullanılan elyaf çeşitlerinin özelliklerine göre kıyaslaması
[1,4] 
Özellik E Camı Karbon (HT türü) Aramid (Kevlar 49) 
Çekme dayanımı, MPa 2410 3100 3617 
Çekme modülü, GPa 69 220 124 
Kopmada uzama % 3.5 1.4 2.5 
Yoğunluk (g/cm3) 2.54 1.75 1.48 
Fiyat (USD/lb) 1 12 19 10 
2.POLİMER MATRİSLİ KOMPOZİTLER 
Polimer kelime olarak çok parçalı manasına gelir. Bir polimer malzeme, 
kimyasal olarak birbirine bağlı birçok parça veya birimi içeren bir katı olarak veya 
birbirine bağlanarak bir katı meydana getiren parçalar veya birimler olarak 
düşünülebilir. Plastikler, belirli biçimde şekillendirilen veya kalıplanan bir yapay 
malzeme grubudur. [1] 
Plastiklerin ana maddesini organik polimerler oluşturur. Bunlar genellikle büyük 
moleküllü organik bileşiklerdir. Kimyasal bakımdan incelendiğinde plastiklerde 
genelde karbon (C), hidrojen (H), azot (N), oksijen (O), silisyum (Si), kükürt (S), klor 
(Cl) ve flor (F) elementlerinin bulunduğu görülür. Bu elementlerin çeşitli yöntemlerle 
tepkimeye girmesiyle makromolekül adını taşıyan çok büyük ve kompleks moleküller 
meydana gelir ve böylece polimerler oluşur. [8] 
Kimyasal olarak büyük polimer moleküllerinin doğrudan elde edilmesi mümkün 
olmaz. Öncelikle monomer adı verilen aktif grupların üretilmesi gerekir. Örneğin 
kimyasal formülü (CH3- CH3) olan etan molekülüne sıcaklık ve basınç uygulandığında 
2 hidrojen atomunu kaybeder ve elektronların molekül içinde yeniden 
düzenlenmesiyle karbon atomları arasında çift bağ (CH2 = CH2) oluşur. Bu şekilde 
karbon atomunun dört enerji bağı doymuş olur ve “etilen monomeri” olarak 
adlandırılan kararlı bir bileşik elde edilir. [8] 
Monomerlerden polimerizasyon yoluyla polimer denilen yüksek moleküllü 
organik bileşikler elde etmek amacıyla bir reaktörde milyonlarca monomer, sıcaklığın 
ve basıncın etkisi altında tutulur. Belli katalizörlerin de mevcut olduğu bu ortamda, 
monomerleri oluşturan karbon atomlarının çift bağları yeniden düzenlenir ve karbon 
atomlarının her iki tarafında birer serbest bağ oluşturması suretiyle karbon atomlarının 
arasındaki çift bağ tek bağa dönüşür. Serbest bağlar başka monomerlerin serbest 
bağları ile bağlanır ve zincir şeklinde kararlı bir bileşik meydana gelir. Monomerin 
devamlı olarak bağlanması ile zincir gittikçe büyür ve reaksiyon zincirin serbest 11 
uçlarına bağlanan başıboş hidrojenlere rastlayıncaya kadar devam eder. Bu anda 
reaksiyon durur ve zincir tamamlanmış olur. [8] 
Zincirin uzunluğu, plastik malzemenin özelliklerini ve teknolojisini önemli 
ölçüde etkiler. Zincir uzunluğunun büyümesiyle plastiğin tokluğu, sünme mukavemeti, 
erime sıcaklığı ve vizkositesi büyür. Plastiği oluşturan tüm zincirler aynı uzunlukta 
üretilemez, bu nedenle aralarında belirli farklar mevcuttur. Bu bakımdan polimeri 
oluşturan zincirlerin uzunluğu belirli bir istatistik dağılım gösterir. [8]
Plastiklerin fizikokimyasal özelliklerini incelemek gerekirse: 
- Özgül ağırlık: Plastiklerin en önemli özelliklerinden biri bir yapı malzemesi 
olarak hafif oluşlarıdır. Plastiklerin çoğunun özgül ağırlıkları 1-2 arasındadır ve 
özgül ağılıkları 1.7-12 arasında olan metallere göre bu durum büyük bir avantaj 
sağlamaktadır. 
- Özgül ısı: Plastiklerden çeşitli eşyaların üretimi genellikle hammaddenin 
ısıtılmasını gerektirdiğinden malzemenin özgül ısısı arttıkça ısıtma işleminin 
maliyeti de artar ve plastiklerin özgül ısıları metallere göre genellikle 
yüksektir. Bu durumda plastikler metallere göre daha güç ısınmakta ve daha 
geç soğumaktadır. 
- Termal Özellikler: Plastiklerin diğer malzemelerden farklı olan özelliği ısıl 
iletkenliğidir. Plastiklerin ısı iletim katsayıları çok düşüktür ve bu nedenle ısıl 
yalıtım işlerinde kullanılırlar. 
- Termal genleşme katsayısı: Plastiklerin metallere göre termal genleşme 
katsayıları çok daha büyüktür, birçok halde sıcaklık değişimleri sonucunda 
meydana gelen genleşmeler sorun yaratır. Özellikle kalıplı üretimde çekme 
(büzülme) nedeniyle önemli problemler ortaya çıkar ve bu yüzden plastikler, 
metaller gibi küçük toleranslarda kalıplanamazlar ve dökülemezler. 
- Yararlı sıcaklık sınırları: Termal bozunma sıcaklığı; plastiğin belirli bir 
bozunmaya başlama sıcaklığıdır. Plastikler de önemli olan diğer bir sıcaklık da 
Vicat yumuşama sıcaklığıdır ve bu sıcaklığa bağlı olarak kullanılan plastik 
malzemenin hangi sıcaklıkta yumuşamaya başlayacağı tespit edilir ve malzeme 
bu sıcaklığı aşmayan uygun alanlarda kullanılır. 12 
- Eriyik indeksi (Melt Indeks): Bir plastiğin eriyik indeksi değeri, polimerin 
ortalama molekül ağırlığına bağlıdır. Buna göre molekül ağırlığı arttıkça, MI 
değerinde azalma olacaktır, plastik malzeme daha az akışkanlığa sahip 
olacaktır. 
- Yanıcılık: Plastiklerin yanma karakteristikleri çok önemlidir. Yanmanın 
başlama sıcaklık derecesi kadar, plastik yanmaya başladıktan sonra yanmanın 
kendiliğinden yayılma hızı da önemlidir. 
- Hava etkisiyle bozulma: Polimerlerin zamanla yıpranmasına kimyasal 
bozulmaları neden olur. Bu bozulma termik, mekanik, fotokimyasal, biyolojik 
ve kimyasal faktörler nedeniyle meydana gelebilir. 
- Işık ve geçirgenlik 
- Kırılma indisi 
- Yüksek enerjili ışınım etkileri 
- Su emilimi: Plastiklerin çoğu suda çözünmezler, fakat bir miktar suyu 
bünyelerine katabilirler. Su emilimi özelliklerde değişim getirebilir ve bu 
nedenle plastiğin etkinliği düşebilir. Mesela; elektriksel özelliklerde belirgin 
bir bozulma gözlemlenir, mekanik dayanımın düştüğü görülür. Ham plastikte 
ise rutubet üretimi güçleştirir ve son üründe hatalara yol açar. 
- Çözücüye dayanıklılık: Bir çözücünün plastiği çözebilmesi için, bu çözücünün 
plastikteki moleküller arası kuvvetleri yenmesi gerekmektedir. Çözücüler 
plastik molekülleri arasına girip onları ayırarak çözerler. Plastik malzemede 
moleküller arası bağlar ne kadar zayıf ise, çözücünün ayırma işlemi o kadar 
kolaydır. 
- Distorsiyon (Biçim değiştirme): Bir malzemeye gerilim uygulandığında 
malzemede bir şekil değişimi (kesitte bir daralma) meydana gelir ve bu 
deneysel olarak bulunabilir. Distorsiyon; malzeme içinde atom ve molekül 
ölçeğinde meydana gelen mikroskobik değişimlerin toplamıdır. 
- Elektriksel Özellikler: Genelde plastiklerin elektrik iletkenlikleri zayıftır. 
Polimerlerin elektrik iletmesi için yapısında serbest elektron veya iyon 
bulundurması gerekmektedir ve bu elektron veya iyonların yapıda serbestçe 
hareket edebilmesi gereklidir. Fakat polimerlerin yapısında sert ve bükülmez 13 
zincirlerin olması, bu zincirlerin birbirini kuvvetli etkilemesi, yüksek kristal 
yapıya sahip olma ve yönlenme yüzünden yapıdaki elektronlar serbest hareket 
edemezler ve bu da plastiklerin düşük elektrik iletkenliğine sahip olmalarına 
neden olmaktadır. [8] 
Plastiklerin kimyasal özelliklerini incelemek gerekirse ; 
Amorf yapı: Polimer zincirlerinin gelişi güzel dönme ve bükülme hareketleri 
yaparak düzensiz bir yapının oluşmasıdır. Yapı camsı ve kırılgandır. Böyle bir yapıya 
gerilim uygulandığında; çok az bir deformasyon göstermesi beklenir. 
Kristalin yapı: Kristalin polimerlerde atomlar belli noktalarda yerleşmiştir ve 
hareketsiz bir düzen içine girmişlerdir. 
Yönlenme: İntermoleküler düzenin üçüncü şekli olan yönlenme, polimerik fiber, 
film ve köpüklerde gözlenir. Eğer erimiş bir polimer soğutulursa, gelişi güzel 
yönlenmede amorf veya kristalin yapı oluşur. Katılaşma sırasında; polimerik malzeme 
çekilirse, polimer zincirleri çekme yönünde yönlenmektedirler. Yönlenmenin 
oluşabilmesi için yapı içinde zincirlerin bir hareketliliğe sahip olmaları gerekmektedir. 
Bu nedenle yönlenme, amorf bölgeler üzerinden olur. Eğer kristalin yapı yeteri kadar 
amorf bölge içermiyorsa bu malzemede yönlenme görülmez. [8]
Plastiklerin mekanik özellikleri ise sıcaklıktan çok etkilenmektedir. Buna göre 
plastiklerde mekanik özelliklerin sıcaklık kontrollü olduğu söylenebilir. Plastiklerin 
bazı mekanik özellikleri şunlardır: [8] 
- Çekme özellikleri: Bir plastiğin çekme gerilmesi – uzama deneyi metallere 
yapılan deneylere benzemektedir. Aradaki fark yükleme hızıdır. Plastiklerde 
yapılan çekme deneylerinde meydana gelen uzamanın doğru olarak 
ölçülebilmesi için sabit bir hızla yükleme yapılması zorunludur. 
- Gerilme-uzama eğrileri: Gerilme - % uzama, ikili koordinat sisteminde grafiğe 
aktarılarak elde edilen eğriler plastiklerin mekanik özellikleri hakkında 
önemli bilgiler vermektedir. [8] 
- Young (Esneklik) modülü: Bir plastik malzemenin esneklik modülü, uygulanan 
gerilimin malzemede meydana getirdiği uzama oranıdır. Ayrıca eğrinin 
başlangıçtaki doğrusal bölgesinin eğimidir. 14 
- Çekme dayanımı: Malzemenin kopmadan dayanabildiği maksimum çekme 
gerilmesidir. 
- Akma gerilmesi: Esnek olmayan deformasyonun yani plastik şekil 
değiştirmenin başladığı gerilme değeridir. 
- Kopmada Uzama: Kopma noktasında malzemenin boyut değişim miktarıdır ve 
daima ilk uzunluğun %’si olarak belirlenir. 
- Birim hacim başına kopma enerjisi (Tokluk): Çekme gerilmesi - % uzama 
eğrisi altında kalan alan miktarıdır ve malzemenin dayanıklılığının bir 
ölçüsüdür. [8] 
Yapılan deneylerde elde edilen yukarıdaki parametrelere bağlı olarak 
plastiklerin mekanik özellikleri bu terimlerle açıklanabilir: [8] 
- Sert / Yumuşak : Young modülünün yüksek veya düşük değerde olduğunu 
ifade eder. Young modülü yüksek malzeme daha kuvvetli bağlara, bu 
nedenle daha yüksek bir rijitliğe sahiptir, daha serttir. Yumuşak malzemeler 
de ise bu durumun tam tersi geçerlidir. 
- Kuvvetli / Zayıf : Akma gerilmesinin yüksek veya düşük olduğunu gösterir. 
- Gevrek : Malzemenin akma gerilmesine ulaşamadan kopacağını veya 
kırılacağını ifade eder. 
- Dayanıklı (Sünek) : Malzemenin kopması için gerekli birim enerjinin çok 
yüksek olduğunu ifade eder. [8] 
Plastikler birçok nedenle önemli mühendislik malzemeleridir. Özelliklerinin 
birçoğuna başka malzemelerle ulaşmak mümkün değildir ve genellikle nispeten 
ucuzdur. Plastiklerin diğer tercih edilme nedenleri arasında şunlar da vardır: daha az 
sayıda parçayla tasarım olanağı, yüzey bitim işlemlerinin azalması, basitleştirilmiş
montaj yöntemleri, ağırlık kazancı (veya taşıma kolaylığı, hafif oluşu). Plastikler 
özellikle mükemmel yalıtım özelliklerine sahip oldukları için, birçok elektrik 
mühendisliği tasarımı için çok elverişlidir.[1] 15 
Yapılarındaki kimyasal bağa bağlı olarak plastikler iki sınıfa ayrılır: 
termoplastikler ve termoset plastikler. Bu sebeble polimer matrisli kompozitleri de 
matris fazı olarak kullanılan polimere bağlı olarak iki ana gruba ayrılırlar: 
termoplastik ve termoset esaslı kompozitler. [1] 
Endüstride çeşitli amaçlarla kullanılmak üzere farklı yapı ve özellikte yüzlerce 
plastik geliştirilmiştir. Ancak bunların çoğu çok pahalı veya işlenmesi zor 
plastiklerdir. Günümüzde kullanılan plastiklerin büyük bir kısmı polietilen, 
polipropilen ve polivinil klorür gibi termoplastik malzemelerdir. Son yıllarda termoset 
malzemelerden polimetil metakrilat ve akrilonitril bütadien stiren plastikleri levha, 
çubuk ve boru şeklinde mühendislik malzemesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. [8]
Polimerler çeşitli şekillerde sınıflandırılır:
1) Kimyasal bileşimine göre: Organik, inorganik 
2) Yapılarına göre: Homopolimerler, kopolimerler, terpolimerler 
3) İşleme esasına göre: Termoplastik, termoset 
4) Kullanım alanına göre: Plastikler, fiberler, kaplamalar 
5) Fiziksel yapılarına göre: Amorf, kristalin, yarı kristalin. [8] 
İşleme esasına göre polimerler önem kazandığı için bu konu ayrıntılı olarak 
incelenmiştir. 
2.1.Termoplastik Malzemeler 
Şekillendirilebilmeleri için ısıtılmaları gereken termoplastik malzemeler, 
soğuduktan sonra şeklini korur. Bu plastikler, özelliklerinde önemli değişiklik 
olmadan defalarca ısıtılarak yeni şekillere sokulabilir ve bu işlem sırasında hiçbir 
kimyasal değişikliğe uğramazlar. Isı ve basınç altındayken yumuşarlar ve 
soğutulduktan sonra sertleşirler. Uygun çözücülerde çözünebilirler ve bu şekilde 
kalıplanarak çeşitli şekiller alabilirler. Termoplastiklerin çoğu, birbirine ortaklaşım 
bağıyla bağlı çok uzun karbon atomları zincirlerine sahiptirler. Asılı atomlar ve atom 16 
grupları bu ana zincir atomlarına ortaklaşımla bağlanırlar. Bazen ana molekül 
zincirlerine ortaklaşımla azot, oksijen veya kükürt atomlarının bağlandığı da olur. 
Termoplastik polimerlerdeki uzun molekül zincirleri ise birbirine ikincil bağlarla 
bağlanır. Termoplastiklerin bünyelerindeki moleküller doğrusaldır ve çapraz 
bağlanamazlar. Termoplastik grubunu oluşturan en önemli plastikler akrilikler, naylon, 
polistiren, polietilen, selülozikler ve vinillerdir. [1,8] 
2.1.1.Genel Amaçlı Termoplastikler 
Plastik malzemelerin mühendislik uygulamalarındaki en önemli özelliklerinden 
biri nispeten düşük yoğunluğa sahip olmalarıdır. Örneğin demirin yoğunluğunun 7.8 
gr/cm³ olmasına karşın genel maksatlı plastiklerin yoğunlukları 1 gr/cm³ civarındadır. 
Plastik malzemelerin nispeten düşük çekme dayanımları bazı mühendislik 
uygulamalarında istenmeyen bir özelliktir. Plastik malzemelerin çoğu 70 MPa’dan 
düşük çekme dayanımına sahiptir. Plastik malzemelerin çekme dayanımı metaller için 
kullanılan cihazlarla yapılmaktadır. Plastik malzemeler için en çok kullanılan darbe 
deneyi çentikli sarkaç (izod) deneyidir. 
Plastik malzemeler genellikle iyi elektrik yalıtkanıdır. Plastik malzemelerin 
dielektrik dayanımları, elektrik yalıtım dirençleridir. Elektriksel yalıtkanlık dayanımı
genellikle volt-mm olarak ölçülür. 
Plastik malzemelerin kullanılabileceği en yüksek sıcaklık nispeten düşük olup, 
termoplastik malzemelerin çoğunda 50 - 150°C arasında değişmektedir. Buna rağmen 
bazı termoplastik malzemeler daha yüksek sıcaklıklara kadar örneğin teflon 288°C’ye 
kadar dayanabilmektedir. 
Bu bahsedilen özellikler aşağıdaki tabloda daha ayrıntılı olarak gösterilmektedir. 17 
Tablo 2.1: Genel Amaçlı Plastiklerin Bazı Özellikleri [1] 
Genel amaçlı olarak en çok kullanılan termoplastik malzemelere örnek olarak 
polietilen, polivinil klorür, polipropilen, polistiren, poliakrilonitril, stiren- akrilonitril 
(SAN), akrilonitril-butadin-stiren (ABS), polimetil metakrilat (PMMA) ve 
floroplastikler verilebilir. [1] 
2.1.1.1.Polietilen (PE) 
Renksizden beyaza değişen renkte saydam bir termoplastik malzemedir. 
Renklendiriciler kullanılarak çeşitli renkte ürünler elde edilebilir. 
Genel olarak düşük yoğunluk (LDPE) ve yüksek yoğunluk (HDPE) polimeri 
olarak iki tür polietilen bulunmaktadır. Düşük yoğunluğa sahip polietilenin dallanmış
bir zincir yapısı vardır. Buna karşın yüksek yoğunluğa sahip polietilenin düzgün bir 
zincir yapısı vardır. 
Düşük yoğunluktaki polietilenin kristallik derecesini ve yoğunluğunu düşüren 
dallanmış zincir yapısı vardır. Dallanmış zincirli yapı, moleküller arası bağ
kuvvetlerini zayıflatarak düşük yoğunluk polietilenin dayanımını düşürür. Aksine 
Malzeme Yoğunluk 
( g/cm3
Çekme Dayanımı
( MPa ) 
Darbe Dayanımı
( Izod, J/m ) 
Polietilen, 
Düşük yoğunluk
Yüksek yoğunluk 
0.92-0.93 
0.95-0.96 
6.2-17.2 
20-37.2 21.35-747.3 
Bükülmez, klorlanmış PVC 1.49-1.58 51.7-62.1 53.38- 298.9 
Genel maksatlı polipropilen 0.90-0.91 33-38 21.35- 117.4 
Stiren akrilonitril ( SAN ) 1.08 69-82.8 21.35- 26.69 
Genel maksatlı ( ABS ) 1.05-1.07 40.7 320.28 
Genel maksatlı akrilik 1.11-1.19 75.9 122.77 
Selüloz, asetat 1.2-1.3 20.7-55.2 133.45-213.52 
Plitetrafloretilen 2.1-2.3 6.9-27.6 64.05-362.98 18 
yüksek yoğunluğa sahip polietilenin ana zinciri üzerindeki dallanma çok azdır, 
dolayısıyla zincirler daha sıkı bir şekilde bir araya gelerek kristalliği ve dayanımı
arttırır. Polietilenin en yaygın kullanılan termoplastik malzeme olmasının ana 
nedenleri; düşük maliyeti, oda sıcaklığında ve düşük sıcaklıklardaki tokluğu, birçok 
uygulamada yeterli dayanımı, -73°C’ye kadar düşen sıcaklıklarda bile eğilebilir 
olması, mükemmel aşınma direnci, mükemmel yalıtım özelliği, kokusuzluğu, tatsızlığı
ve su buharını az geçirmesi gösterilebilir. 
Tablo 2.2: Düşük ve Yüksek Yoğunluklu Polietilenin Bazı Özellikleri 
Polietilenin uygulama alanları olarak kaplar, elektrik yalıtımı, kimyasal tüpler, 
ev eşyaları, üfleme kalıplamayla üretilen şişeler gösterilebilir. Polietilen filmler 
paketlemede, su havuzu ve çatı astarlamada kullanılır. [1] 
2.1.1.2.Polivinilklorür (PVC) 
En yaygın kullanılan ikinci termoplastik malzemedir. PVC’nin yaygın 
kullanılmasının nedeni kimyasal direnci ve katkı malzemeleriyle karıştırılarak farklı
fiziksel ve kimyasal özelliklerde bileşiklerin yapılabilmesidir. PVC’nin ana zinciri 
üzerindeki her iki karbon atomundan birine takılan klor atomları, amorf ve 
kristallenmeyen bir polimer malzeme meydana getirir. PVC polimer zincirleri 
arasındaki yüksek çekim kuvvetlerinin başlıca nedeni, klor atomlarının çift kutup 
momentleridir. Fakat klor atomları büyük oldukları ve negatif yükle yüklü oldukları
için bir üç boyutlu engelleme ve elektrostatik itme yaratırlar ve bu nedenle polimer 
zincirlerinin eğilebilirliği azalır. Bu molekül hareketsizliğinden dolayı türdeş
polimerlerin işlenmesinde zorluk oluşacağından, PVC işlenmesini kolaylaştıran 
Özellik Düşük Yoğunluk 
Polietileni 
Çizgisel Düşük Yoğunluk 
Polietileni 
Yüksek Yoğunluk 
Polietileni 
Yoğunluk ( g/ cm3
) 0.92-0.93 0.922-0.926 0.95-0.96 
Çekme Dayanım ( MPa ) 6.2-17.2 12.4-20.0 20.0-37.2 
Uzama ( % ) 550-600 600-800 20-120 
Kristalinite ( % ) 65 _ 95 19 
katkılar eklenmeden son ürün haline pek şekillendirilemez. PVC türdeş polimeri 
nispeten yüksek dayanıma ( 51.75 – 62.1 MPa ) sahiptir ve gevrek bir malzemelerdir. 
PVC orta değerde ısıl dayanıma ( 57 - 82°C ), iyi elektriksel özelliklere ve çözücülere 
karşı yüksek çözücü direnci vardır. PVC’deki yüksek klor miktarı alevlenmeye ve 
kimyasal maddelere direnç sağlar çünkü halojen içeren plastikler yanmazlık özelliği 
kazanırlar. Şekillendirmek amacıyla PVC’ye genellikle katılan bileşikler 
yoğruklaştırıcılar, ısıl kararlaştırıcılar, yağlayıcılar, dolgu malzemeleri ve 
renklendiricilerdir. [ 1 ]
Şekil 2.1: Polivinil Klorür [1] 
2.1.1.3.Polipropilen (PP)
Satış ağırlığı yönünden üçüncü en önemli plastiktir ve petrokimyasal 
hammaddeden yapıldığından en ucuz plastiklerden biridir. Polietilenden polipropilene 
geçerken polimer zincirinde her iki karbon atomundan birinin üzerine bir metil 
grubunun takılması, zincirin dönmesinin engelleyerek, daha dayanımlı fakat daha az 
eğilebilir bir malzeme oluşturur. Zincirdeki meil grupları aynı zamanda cam geçiş
sıcaklığını da yükseltir, bu nedenle polipropilen polietilenden daha yüksek erime ve 
ısıl dayanım sıcaklığına sahiptir. Erime noktası 165–177°C arasında olan PP, 
120°C’de biçim değişikliğine uğramadan rahatlıkla kullanılabilmektedir. PP birçok 
ürün için ilgi çeken özelliklere sahiptir. Bunlar arasında iyi kimyasal, nem ve ısı
direnci, düşük yoğunluğu (0.900–0.910 g/cm³), iyi yüzey sertliği ve boyutsal 
kararsızlığı sayabiliriz. PP aynı zamanda menteşelerde mükemmel bükülme ömrüne 
s