Denim Kumaşın Tanımı
Yüzyıllar önce kullanılmaya başlanan fakat hala güncelliğini kaybetmeyen
efsanevi kumaş olan denimin en belirgin özelliği; çözgü ipliğinin indigo boyar
madde ile boyanmış, atkı ipliklerinin ise boyanmamış yani beyaz olmasıdır
Denim kumaş, blue jeans olarak da anılmaktadır. Fakat blue jeans, denim
kumaşlardan üretilmiş, özellikle pantolon, olan tüm giysilere verilen addır. Denim
ise, spor giyim ve blue jeans yapımında kullanılan kaba, dayanıklı ve kullanışlı bir
kumaş olup genellikle tek kat % 100 pamuk ipliğinden üretilenleri tercih
edilmektedir.
İndigo boyar maddesi ile boyanmış iplikler değişik dokuma kumaş örgüleri
ile dokunsa da klasik denim kumaşları örgüsü gabardin olarak adlandırılan D 2/1 Z
(sağ yollu) veya D 3/1 Z (sağ yollu) dimi örgüsü ile üretilmektedir. Sol (S) yollu
dimi örgülü kumaşlar, sağ yollu (Z) dimi kumaşlara göre daha yumuşak olur.
Genellikle denim kumaşlarda kullanılan iplikler Z bükümlüdür. Tercih edilen örgü
sol (S) yollu dimi örgü olur ise iplik üzerindeki büküm ile örgü ters yönlü
olacağından iplikteki büküm kaynaklı gerilim azalır ve büküm açılır. Bu durum da
dokunan kumaşın yumuşak olmasına yol açar. Sağ (Z) yollu dimi örgüsünün tercih
edilmesinin nedeni ise daha az esneme yapmasıdır.
Kumaşın yüzeyinde hem örgü gereği hem de sıklık açısından çözgü
ipliklerinin yoğun olmasından dolayı, kumaş görünümüne çözgü ipliğinin rengi
hâkimdir.
Denim kumaşlar indigo boyar maddesi nedeniyle diğer klasik dokuma kumaş
üretimlerinden farklı bir proses izlenerek üretilirler. Bu farklılık genelde dokuma
hazırlık dairesinde kendini gösterir. İplikler halat halinde veya çözgü halinde indigo
boyar maddesi ile boyanır, haşıllanır ve dokumaya gönderilir. “Yaşayan renk”
olarak anılan indigo boyar maddesi günümüzde sentetik olarak üretilmekte ve bu
boyar madde ile boyanmış mamulün zamanla ve yıkamayla renk değiştirip
beyazlamasını sağlamaktadır.
Denim dokumacılığında büyük oranda rotor ipliği (OE) az oranda da ring
karde ipliği tercih edilir. Bunların dışında fantezi ve özel ipliklerin kullanıldığı denim
kumaşları da bulunmaktadır.
Piyasada farklı adlar verilerek anılan birçok denim çeşidi mevcuttur.
Bunların bazıları şunlardır;
1.Natürel Denim : Çözgü ve atkı iplikleri boyanmamış olan kumaştır.
2. Antik Denim : 19.y.y. sonlarında atkı ve çözgü iplikleri ring ipliği olan
mekikli tezgâhlarda dokunan denim kumaştır. Günümüzde aynı etkiye
sahip kumaş oldukça zor bulunmaktadır.
3. Fish Net Denim : Çözgüsü ve atkısı şantuklu Ring iplikten dokunan
kumaştır.
4. Stretch / Lycralı Denim : Pamukla, elastik karakterli lycra ipliklerinin
bükümünden oluşan atkı iplikleri ve %100 pamuk ipliğinden üretilen
çözgü ipliklerinden dokunan kumaştır.
Denim kumaşların tanımlanmasında ağırlık birimi olarak ounce/yrd2
kullanılmaktadır. Metrik sisteme göre karşılığı 1 ounce/yrd2 = 33,91 g/m2’dir.
Denim kumaşlarının birim ağırlıkları kullanım yerlerine göre 3,5 - 16,5 oz/yd2 (118 –
560 g/m2 ) arasındadır. Denim kumaşlarda kullanılan ağırlık birimi oz (ounce),
kumaşların gruplanmasında ve kullanım alanının belirlenmesinde de yardımcı olur.
Bunlara örnek olarak aşağıdaki grup verilebilir.
4,5 oz - 7,5 oz Denim: Gömleklerde kullanılan denim kumaşıdır.
9 oz - 13,5 oz Denim: Yazlık pantolonlarda kullanılan denim kumaşıdır.
14 oz – 15 oz Denim: Pantolon ve montlarda kullanılan denim kumaşıdır.
Denim kumaşlar dünyada “jeans”, “blue-jeans”, “jeans wear” ve “sports
wear” gibi isimlerle ifade edilmektedir. Türkiye’de ise farklı bir şekilde, denim
kumaşa “kot” kumaş ve denim kumaştan dikilmiş pantolona da “kot pantolon”
denilmektedir.
Denim ile ilgili tanımlardaki bu kavram karışıklığını giderebilmek için
hepsinin ayrı ayrı tanımları ve açıklamaları yapılmıştır. Jeans terimi; Genoa limanı
gemicilerinin ve diğer sanayi işçilerinin gündelik olarak giydiği yıpranmış mavi
pantolonlardan türemiştir. Jeans yüzeyde çözgü veya atkı ipliklerinin egemen olduğu
D 2/1 Z veya D 3/1 Z dimi örgülü, sağlam iplikler ile dokunan ve değişik renklerde
boyanan, ağır pamuklu kumaşlara denir. Blue-jeans ise çözgü ipliklerinin indigo
boyar maddesi ile mavi renge boyandığı, atkı ipliklerinin boyasız, D 2/1 Z veya D
3/1 Z dimi örgü ile dokunmuş, sağlam, ağır pamuklu kumaşlara ve bu kumaşlardan
yapılmış pantolonlara denir. Jeans-wear ise; jeans tipi kumaşlardan yapılmış
pantolon, gömlek, etek, yelek ve ceket gibi giysilere denilmektedir. Sports Wear ise;
spor giyim, rahat giyim veya serbest zaman elbisesi olarak anılan her türlü giysiye
denilmektedir.
Denim Kumaşın Tarihçesi ve Günümüzdeki Yeri
Denim kumaşın tarihi 16. yüzyıla dayanmaktadır. 16. y.y.’da “serge” olarak
adlandırılan ve (Hindistan'da yetişen) indigofera bitkisinden elde edilen indigo boyar
maddesi ile boyanmış ve yün karışımlı bir kumaş Fransa’nın (çok eski bir tekstil
merkezi olan) Nimes kasabasında üretilmiştir. Bundan dolayı üretilen kumaş
“Serge de Nimes” adıyla anılmış ve zamanla bu isim “denim” haline gelmiştir. Aynı
dönemlerde, İtalya’daki denizciler basit bir kumaştan üretilen pantolonlar
giymekteydiler. Bu pantolonlara İtalya’daki “Genoa kasabasından gelen” anlamına
gelen “genes” denilmiştir.
Denim kumaşı Amerika’ya ilk götüren kişi Christopher Colombus, Santa
Marina adlı gemisinin (Fransa’da hazırlanan) yelkeninde bu kumaşı kullanmıştır.
18. y.y.’da pamuk elyafından dayanıklı denim kumaş üretilmiştir. Yine
aynı yy.da pamuk tarlalarında çalışan köle işçiler tarafından dayanıklı ve kolay
yıpranmadığından dolayı denim kumaşlar işçi kıyafeti olarak yaygın bir biçimde
kullanılmıştır .
Jeans tarihi Levi Strauss olmadan düşünülemez; Levi Strauss, Jeans’i
keşfeden kişi olarak bilinir. Levi 1847’de New York’a ailesi ile göç etmiş burada
ticaret hayatına atılarak tecrübe kazanmış ve 1853’te San Francisco’ya taşınıp bir
malzeme dükkânı açarak kuru gıda ve top kumaşlar satmaya başlamıştır . Kısa
bir süre sonra denim kumaşından maden işçileri için iş elbisesi üretmeye başlamıştır.
1873 yılında Jacob Davis isimli bir terzi, müşterilerinden diktiği pantolonların
ceplerinin çok çabuk yırtıldığına ilişkin şikâyetler almaya başlamıştır. Bunu önlemek
için ceplerin dikildiği köşelere rivet adı verilen küçük metaller çakmış, böylelikle bu
yoğun gerilim noktaları artık çok dayanıklı hale getirmiştir. Jacob Davis bu fikrinin
çalınmasını önlemek için patentini almaya karar vermiş, fakat patent almak için
yeterli parası olmadığından dolayı Levi Strauss’a gidip patenti alması için teklifte
bulunur ve böylelikle ortak olurlar. 20 Mayıs 1873’te resmi olarak patent alınmış ve
bu tarih de jeans pantolonun doğum tarihi olmuştur . 1891’de patent hakları
bittiğinde piyasaya başka jeans üreten rakipler de girmiştir .
İlk olarak 19.y.y.’da Levi Strauss tarafından dayanıklı iş elbisesi olarak
dikilen ve o günlerden günümüze kadar gelen denim kumaş, bugün tekstilde rakipsiz
konforu ve çekiciliği ile geniş bir kullanım alanı bulmuştur. Denim kumaş, dünyaya
1940’larda 2.Dünya Savaşı’nda Amerikan askerleri tarafından tanıtılmıştır. Savaş
sonrasında ise Amerikan sinemasının yayılması ve bu filmlerde Marlon Brando ve
James Dean gibi ünlülerin denim kumaştan dikilmiş ürünler kullanması dünyada
özellikle gençler arasında jeans akımının hızlı bir şekilde yayılmasına sebep olmuştur.
1980’lerde blue jeans’ın modayı belirleyen önemli bir etken olduğunu fark
eden ünlü modacılar onu kendi stilleri ile üretmeye başlamış ve onlara kendi
markalarını vermişlerdir. Artık jeans önemli bir moda malzemesi olmuştur. Bu
dönemde jeans satışlarında patlama yaşanmıştır. 1990’larda denim kısa süreli bir
düşüş yaşamış olsa da; tam olarak moda dışında kalmamış ama ebeveynlerini taklit
etmek istemeyen gençler tarafından tercih edilmez olmuştur. Daha sonra gençler özel
olan tasarımlara ve ikinci el jeans satan mağazalara yönelmişlerdir. 2000’lerde ise
jeans artık tüm ünlü modacıların kreasyonlarını süsler olmuştur. Artık insanların
evde, işte, özel bir davette kısaca günün her anında vazgeçemeyeceği bir ürün haline
gelmiştir.
Dünya denim ithalatı 2003 yılı rakamlarıyla 31,5 milyar $, denim ürünlerinin
değeri ise 55 milyar $ olmuştur. Dünyada yılda yaklaşık 2 milyar civarında denim
pantolon satılmaktadır. Dünya nüfusunun üçte biri yılda bir denim pantolon
almaktadır.
Dünya jeans üretiminde en büyük payı USA almaktadır. Bu tespitte
Amerika’nın en büyük jeans tüketicisi olduğu gerçeği yatmaktadır. Dünya’daki jeans
tüketimlerine bakıldığında Amerika’nın 1,6 adet/yıl ile başı çektiği görülmektedir.
Amerika’nın jeans üretimdeki payı % 40 civarındadır. Daha sonra Çin ve Brezilya
gelmektedir. Hindistan da önemli bir ihracatçı ülkedir. Bu ülkede kişi başı tüketim
% 0,03 adet/yıl’dır. Bu ise 3,7 cm denime karşılık gelmektedir. Ülkemizde de denim
ürün tüketimi düşük düzeylerdedir. Fakat Türkiye bölgesel olarak önemli bir jeans
ihracatçısıdır. Son yıllardaki Rusya krizi bu ihracatı olumsuz etkilemiştir.
Türkiye 2003 yılında 1,8 milyar $’lık denim ihracatıyla dünyada 5. sırada yer
almıştır. Türkiye, 70 milyonu erkek-çocuk, 100 milyonu bayan-çocuk olmak üzere
2004 yılında 170 milyon pantolon ihraç etmiştir. 2005 yılındaki hedef ise en az 200
milyon adet denim pantolon ihraç etmektir.
2004 yılında ülkemizin denim kumaş ve pantolon ihracatı % 23,9 artarak
2,2 milyar $’a ulaşmıştır.
Denim kumaşı gelişen teknolojiden ve tüketim trendlerinden etkilenerek;
gelişmeye, değişmeye ve her zaman pamuk ipliği bazlı bir kumaş olarak kalmaya
devam etmektedir.
Türkiye’de Denimin Yeri ve Önemi
Türkiye’nin denim ile tanışması ise II. Dünya Savaşı sonralarına
rastlamaktadır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’daki gibi Türkiye’de de
Amerikan üsleri kurulmuştur. Amerikan askerinin üniformalarıyla birlikte sivil
hayatta giydiği blue jeans rağbet görmeye başlamıştır. Az olduğu için de ikinci el
edinmek önemli olmuş ve askerlerden kullanılmış blue jeans’ler satın alınmıştır. O
zamanlar “yıkanmış jeans” diye bir kavram yoktur. Üretimin nihai aşaması olarak da
yıkanması söz konusu değildir. Son derece sert olan denim kumaş; ancak uzun bir
kullanım süreci sonucunda o tatlı, herkesi peşinden koşturan, denim mavisi halini
almaktadır. Bu süreci çabuklaştırmak için deniz kıyısında taşlamak, tahta fırça ile
fırçalamak, vücuda otursun diye denize pantolonla girmek gibi yöntemler
denenmiştir.
1940’lardan itibaren hazır giyim eşyası üreticileri için başta Silahlı Kuvvetler
olmak üzere diğer büyük kamu kuruluşlarının personel giysisi ihtiyaçlarını
karşılamaya yönelik açtığı ihaleler, denim kumaş pazarının önemli bir bölümünü
oluşturmuştur.
Daha sonraki yıllarda Türk blue jeans’ine marka olarak soyadını veren
Muhteşem Kot, Avrupa’ya yaptığı bir gezi sırasında blue jeans ile karşılaşmış ve
araştırdığında blue jeans’in Amerika’da kovboylar ve tarım işçileri tarafından
giyildiğini öğrenmiştir. Türkiye’de de işçi ve köylünün giyebileceği sağlam, rahat ve
bakımı kolay bir pantolon olabileceğini düşünüp blue jeans üretimine başlamıştır .
“Kot” bir marka olarak 1958 yılında tescil edilmiştir. Böylece Muhteşem
Kot’un girişimiyle blue jeans, yaklaşık yüzyıl sonra Amerika’dakinin aynı işleviyle
İstanbul’daki tarihine başlamıştır. Henüz bir moda nesnesi olarak sayılması
beklenemeyen bu yıllardaki kot, tam anlamıyla bildiğimiz blue jeans gibi değildir. İlk
jeans’ler bugünküleri andırmakla birlikte günümüzdeki görünümüne sahip değildir.
Çünkü denim kumaşı Hindistan’da doğal yollardan elde edilen “indigo” boyar
maddesi ile boyanan iplikle dokunmadığından yıkanma ve aşınma sonucu rengi
açılmamakta hep koyu lacivert kalmakta, sadece zamanla güneşin etkisiyle
sararmaktaydı.
İndigo yerine naftal boyayla blue jeans kumaşı Akfil firması tarafından
üretilmeye başladığında ise üretim kapasitesi ihtiyacın % 10’unu bile
karşılayamıyordu; çünkü piyasa koşulları yatırımcının serbest hareketlerine izin
vermiyordu. Akfil, naftal boyayla denemeler yapmış fakat indigo efektini elde
edememiştir. Yine de “Naftallı indigo” adı altında satış yaparak piyasada yer
almıştır.
Blue jeans talebinin hem iç pazarda hem bütün Avrupa’da patlaması ve iç
pazar için istenilen oranda kumaş bulunamaması, üretimi düşürmemek için dış
pazara yönelmeyi gündeme getirmiştir .
Tekstil sanayinde 80’li yıllarda yapılan büyük atılım, denim üretimine de
yansımış ve birçok uluslar arası markanın, üretimlerini Türkiye’ye kaydırmasıyla
başlayan ihracata yönelik blue jeans üretimi büyük bir artış kaydetmiştir.
Türkiye, özellikle 1980’lerin başından itibaren bir tekstil ülkesi olarak
nitelendirilmiştir. Bu oluşumun temelinde sadece Türkiye’de yaşanan gelişmeler
değil, Avrupa Birliği ve ABD’nin daha ucuz üretim olanakları bulmak için Doğu’ya
yönelmesi de yatmaktadır. Başta işgücü olmak üzere üretim girdisi maliyetlerinin
düşük olduğu Çin, Rusya, Hong Kong gibi ülkeler, hazır giyim pastasından pay
alırken; bunlar arasından Türkiye sivrilmiştir. İthalat politikasını değiştiren Türkiye,
piyasalarını ithal markalara açmış, bunların üretimini de sınırları içine çekmiştir.
Birçok uluslar arası hazır giyim kuruluşunun ekonomik ve kaliteli üretim koşulları
arayışında, kendileri için aynı zamanda bir pazar da olan Türkiye’yi tercih etmesi
kaçınılmaz olmuştur.
Bu gelişmelere paralel olarak tekstilin her kolu bir anda gözde sektör
oluvermiştir. Ama tekstildeki patlamanın nedeni; sadece bu firmaların pazarlama
politikalarının başarısından değil, Türkiye’nin, Avrupa’ya yakınlığını coğrafi bir
avantaj olarak değerlendirmesinden de kaynaklanmaktadır. Üretimde hız çok önemli
olduğu için, talep edilen kapasiteye ve kalite standartlarına uyum sağlayabilen
sanayiciler, hiç zorlanmadan ihracata yönelik üretim yapabilmişlerdir. Daha birkaç
yıl öncesinde bir orijinal blue jeans bulmak için akla karayı seçen tüketici de şaşırmış
bir duruma gelmiştir.
tekstiltime.blogcu.com