Whatsapp Tekstil Kursları Destek Hattı

DOKUNMUŞ HAVLU KUMAŞLARIN ÜRETİM PARAMETRELERİ VE PERFORMANS ÖZELLİKLERİNİN OPTİMİZASYONU 1

1. GİRİŞ
Tekstil ve konfeksiyon ürünleri genel olarak çevresel koşullardan, dış
etkenlerden korunmak, yaşamı kolaylaştırmak, giyinmek, diğer insanlardan farklı
görünmek vb. amaçlar doğrultusunda kullanılmaktadır. Tekstil, elyafın elde 
edilmesinden tüketicinin istediği özelliklere sahip bir mamul haline gelinceye kadar 
geçen aşamaları kapsayan bir terimdir. Konfeksiyon (hazır giyim) ise satışa hazır 
hale gelmiş mamul kumaşın kullanılacağı yere uygun olarak şekillendirilmesi ve 
kullanılabilir hale getirilmesi işlemi olarak ifade edilmektedir. Bu işlem ile elde 
edilen materyallere dış giyim, iç giyim ürünleri, üniformalar ve ev tekstili ürünleri 
örnek olarak verilebilmektedir. Konfeksiyon, tekstil sektörünün bir alt kolu gibi 
değerlendirilebildiği gibi tekstilin devamı niteliğinde olan ayrı bir sektör olarak da 
kabul edilebilmektedir. 
Tekstil ve konfeksiyon sektörünün içerisinde önemli bir yere sahip olan
ev tekstili ürünleri (nevresim takımları, perdeler, havlular, bornozlar, masa örtüleri 
vb.) ise günlük hayatta pek çok yerde karşılaşılan, hem yaşanılan mekanlara estetik 
açıdan olumlu özellikler katan hem de ihtiyaçları karşılamak amacıyla kullanılan 
ürünlerdir. Ev tekstili ürünleri içerisinde havlu ve havlu kumaşların kullanımı ilk 
sırada yer almakta olup günümüzde çok geniş bir kullanım alanına sahip olan 
havlular genellikle kurulama amaçlı olarak kullanılmaktadırlar. 
Tekstil teknolojisinin kapsadığı işlemler en genel haliyle, lif (elyaf) üretimi, 
iplik oluşumu, dokuma, örme veya dokusuz yüzey yapısında bir tekstil yüzeyinin 
elde edilmesi, bu yüzeyin renklendirilmesi ve kullanım yerine göre bazı özelliklerin 
kazandırılması işlemlerini kapsayan terbiye prosesinden geçirilmesi şeklinde 
sıralanabilmektedir. Konfeksiyon aşamasında ise genel olarak serim, kesim, dikim, 
kalite kontrol ve paketleme prosesi takip edilmektedir. 
Türkiye 1920’li yıllarda pamuk üretip ihraç eden buna karşılık iplik, kumaş
ve giysi ithal eden bir ülkeyken, 1970’lerin başında hazır giyim ürünleri ihraç eden, 
bugün ise dünyada önemli tekstil ve konfeksiyon üreticileri arasında yer alan bir ülke 
konumuna gelmiştir. Günümüzde Türkiye tekstil ve konfeksiyon sanayisi, iç 
piyasanın ihtiyacını önemli oranda karşılamanın yanı sıra ihracatta da önemli 1.GİRİŞ Belkıs ZERVENT ÜNAL
2
gelişmeler kaydetmiştir. 2005 yılı verilerine göre tekstil ve konfeksiyonun ülkemiz 
genel ihracatı içerisindeki payı 18.569 milyon dolar ile %25,3 olarak gerçekleşmiştir. 
Aynı yıl tekstil ve konfeksiyon sektörü, toplam 6.698 milyon dolarlık ithalat miktarı
ile genel ithalat içerisinde %5,7’lik paya sahip olmuştur (www.itkib.org.tr,2006). 
Türkiye’de havlu kumaşları da içerisine alan ev tekstili üretimi ve dış ticareti 
son yıllarda artış göstermiş olup ev tekstili ürünleri ihracatı tekstil ve konfeksiyon 
ihracatının yaklaşık %10’unu oluşturmuştur. Sektör üretiminin yoğunlaştığı başlıca 
iller; Bursa, Denizli, İstanbul, İzmir ve Uşak olarak sayılabilmektedir. 
Havlu ve havlu kumaşların Türkiye’deki üretim merkezleri ise Denizli, Bursa, 
Kayseri ve Gaziantep’tir. Türkiye’de 2005 verilerine göre yaklaşık 381 firmada yılda 
100.000 ton havlu ve bornoz üretimi gerçekleştirilmekte ve bunun yaklaşık
70.000 ton’u ihraç edilmekte olup sektör yaklaşık 40.000 kişiye istihdam 
sağlamaktadır. Sadece Denizli’de havlu ve bornoz üretimi yapan 181 firma 
bulunmakta olup 2005 yılında dünyanın pamuklu havlu ihracatının %8,1 bu 
ilimizden gerçekleştirilmiştir (www.igeme.gov.tr, 2006). 
Türkiye’nin ev tekstili ihracatında havlu, oldukça yüksek bir paya sahip olup 
ilk sırada yer almaktadır. 2001-2004 döneminde yıllık ortalama %25 gibi oldukça 
yüksek bir artış oranı elde edilen havlularda 2005 yılı ihracatı 2004’e göre %12,6’lık
artış göstermiştir. Havlu ithalatı ise son yıllarda düzenli bir şekilde artarak 2005 
yılında 2.6 milyon dolar civarında gerçekleşmiş olup ev tekstili ithalatı içindeki payı
%4,5 civarında olmuştur (www.igeme.gov.tr, 2006).
2005 yılında havlu kumaş ihracatının Türkiye tekstil ihracatı içerisindeki payı
yaklaşık 612 milyon dolar ile %12,6 olmuş, tekstil ve konfeksiyon ihracatı birlikte 
değerlendirildiğinde ise sözkonusu pay %3,2 olarak gerçekleşmiştir 
(www.igeme.gov.tr, 2006). 
Havlular, tek veya iki yüzünde hav denilen ilmek formundaki yapılar 
bulunan, dört tarafı bez doku ile çevrili, farklı en ve boylarda, farklı gramajlarda, 3 
iplik sistemiyle (hav, zemin çözgüsü ve atkı) dokunmuş veya örülmüş tekstil 
mamulleridir. Havluların temel fiziksel özellikleri, havlulara özel bazı kavramlar 
dışında düz dokunmuş kumaşlarla hemen hemen aynıdır. Sadece havlular için geçerli 
olan kavramlar kısa hav mesafesi, hav yüksekliği, bordür olarak ifade
1.GİRİŞ
Belkıs ZERVENT ÜNAL
3
edilebilmektedir. Buna göre, diğer tekstil mamullerine benzer şekilde havlu 
kumaşların temel fiziksel özellikleri gramaj, hav yüksekliği, atkı ve çözgü sıklıkları, 
hav-zemin çözgü iplikleri ile atkı iplik numaraları, atkı ve zemin çözgü krimpleri 
şeklinde sıralanabilmektedir. 
Ayrıca diğer tüm tekstil mamullerinde olduğu gibi havlu kumaşlarında 
kullanım yerine göre bazı performans özelliklerine sahip olmaları gerekmektedir. 
Sözkonusu özelliklere yumuşaklık, hidrofilite, atkı ve çözgü kopma mukavemetleri, 
deniz suyuna, tere, yıkamaya ve sürtünmeye karşı renk haslıkları örnek olarak 
verilebilmektedir. 
Önceleri sadece kurulama amaçlı olarak kullanılan havlu kumaşlara son 
yıllarda giyim eşyalarından çarşafa kadar pek çok alanda rastlanmaya başlanmıştır. 
Kullanımı gün geçtikçe yaygınlaşan bu ürünler doğrudan cilde temas ettiği için 
yumuşaklık derecesinin yüksek olması, genellikle kurulama amaçlı olarak 
kullanıldığından yüksek emicilik göstermesi vb. gerekmektedir. Bu sebeple üretimi 
gerçekleştirilecek mamulün sıklık, gramaj, hav yüksekliği, iplik numaraları gibi 
fiziksel özelliklerinin tespitinde havludan istenen performans özelliklerinin göz 
önünde bulundurulması gerekmektedir. 
Bu nedenle belirli fiziksel özelliklerdeki mamullerinin performans 
özelliklerinin, çeşitli matematiksel ifadeler kullanılarak önceden tahmin edilmesi ve 
elde edilen sonuçlar doğrultusunda üretim yapılması zorunlu hale gelmiştir. Bu 
kapsamda deneysel olarak tespit edilen gerçek verilere istatistiksel paket programlar 
kullanılarak çeşitli analizlerin uygulanmasıyla bağıntılar oluşturulabilmekte ve elde 
edilen bu denklemler, özelliklerin önceden tahmin edilmesinde kullanılabilmektedir. 
Ayrıca benzer işlemler ile, yine tahminleme amaçlı kullanılmak üzere, havlu 
kumaşın seçilmiş fiziksel özelliklerini diğer fiziksel büyüklükler cinsinden ifade 
edecek eşitliklerde oluşturulabilmektedir. Böylelikle havlu kumaşların fiziksel ve 
performans özellikleri üretime geçmeden tahmin edilerek deneme üretimleri ortadan 
kaldırılacak, zaman kaybı ve denemelerden kaynaklanacak maliyet artışı da önlenmiş
olacaktır. 
Mamulün kullanım yerine ve tüketici isteklerine göre belirlenen özelliklere 
sahip olmasının yanı sıra kumaş üretiminde önemli hususlardan biri de üretimin 1.GİRİŞ Belkıs ZERVENT ÜNAL
4
mümkün olan en düşük maliyetle gerçekleştirilmesidir. Havlu kumaş üretiminde de 
ürünün sadece istenen kullanım özelliklerine sahip olması yetmemekte, üretim 
maliyetinin de düşük olması istenmektedir. Sözkonusu üretim maliyeti ifadesi, birim 
havlu kumaş üretimi için gerekli olan hammaddenin maliyeti ve genel imalat 
giderlerinden oluşmaktadır. Ham havlu kumaş maliyeti esas alındığında hammadde 
maliyeti, birim alandaki hav-zemin çözgü ve atkı ipliklerinin toplam maliyeti olup, 
genel imalat giderleri ise işçilik, enerji ve amortisman maliyetleri olmak üzere üç ana 
kalemi kapsamaktadır. 
İstenilen özelliklere sahip havlu kumaşların mümkün olan minimum 
maliyette üretimini sağlayacak fiziksel özelliklerin belirlenebilmesi amacıyla
yöneylem araştırması konusu kapsamında yeralan çeşitli matematiksel modeller 
oluşturulabilmektedir. Bu modellerde, istatistiksel analizler ile elde edilen eşitlikler 
kısıt olarak kullanılmakta, fiziksel ve performans özelliklerine alt ve üst sınır 
değerleri verilmekte ve modelin çözümüyle, sözkonusu özellikleri bu sınırlar 
içerinde olan bir havlu kumaşın minimum maliyetle üretilebilmesi için kullanılması
gereken fiziksel büyüklükler tespit edilebilmektedir. Benzer şekilde herhangi bir 
performans özelliğinin optimize edilmesi veya hem maliyet hem de bir veya birden 
fazla performans özelliğinin aynı anda en iyilenmesinin amaçlandığı modeller 
oluşturulabilmektedir. 
Çalışma kapsamında yapılan literatür taraması sonucu tekstil mamullerinin 
çeşitli özelliklerinin üretim öncesi tahmin edilmesi konusundaki çalışmaların 
genellikle iplikçilik teknolojisi ile ilgili olduğu ve düz dokunmuş kumaşlarla ilgili 
olarak da kısıtlı sayıda çalışmanın varlığı tespit edilmiş olup havlu kumaşlarla ilgili 
benzer bir çalışmaya rastlanamamıştır. Tekstil sektöründe maliyet veya karın 
optimizasyonu çalışmalarının ise genellikle belirli bir zaman dilimi için minimum 
maliyet veya maksimum karlılık amacıyla üretimin planlanması şeklinde 
gerçekleştirildiği belirlenmiştir. Ayrıca minimum maliyet için optimum iplik üretim 
koşullarının veya iki iplikli sistemle oluşturulan düz dokunmuş kumaşların 
parametrelerinin belirlenmesine yönelik gerçekleştirilen çalışmalara da rastlanmıştır. 
Bu çalışmada belirli özelliklere sahip havlu kumaşların birim üretim 
maliyetinin ve/veya performans özelliklerinin maksimizasyonunun ve/veya 1.GİRİŞ Belkıs ZERVENT ÜNAL
5
minimizasyonunun amaçlandığı optimizasyon modelleri oluşturulması
hedeflenmiştir. Bu amaçla öncelikle birim ham havlu kumaş üretim maliyetini veren 
bir maliyet ifadesi oluşturulmuştur. Sözkonusu maliyet ifadesi 1 m2
alanındaki havlu 
kumaşın üretilebilmesi için gerekli olan ipliklerin toplam maliyetini ve üretim 
prosesinden kaynaklanan maliyet kalemlerini (işçilik, enerji ve amortisman 
maliyetleri) içermektedir. 
Maliyet ifadesinin oluşturulmasının yanı sıra SANKO Havlu A.Ş. 
işletmesinde farklı fiziksel özelliklere sahip 47 adet numune havlu üretimi 
gerçekleştirilmiş ve daha sonra sözkonusu numunelerin fiziksel ve performans 
özelliklerini belirlemek amacıyla standartlaştırılmış test yöntemleriyle deneysel 
çalışma yürütülmüştür. Bu kapsamda fiziksel özellik olarak gramaj, hav yüksekliği, 
sıklıklar, iplik numaraları ve krimp değerleri, performans özelliklerinden ise 
yumuşaklık, hidrofilite, atkı ve çözgü kopma mukavemeti değerleri belirlenmiştir. 
Daha sonra elde edilen bu değerler veri olarak kullanılarak SPSS paket programı
yardımıyla çeşitli istatistiksel analizler (K-S testi, Runs testi, regresyon ve 
korelasyon analizleri) gerçekleştirilmiş ve fiziksel özelliklerle performans 
büyüklüklerinin üretime geçilmeden, bilinen fiziksel özellikler kullanılarak tahmin 
edilmesini sağlayacak çok sayıda eşitlik elde edilmiştir. Daha sonra bu denklemlerin 
geçerlilik düzeyleri korelasyon analizi yardımıyla test edilmiş ve oluşturulacak 
optimizasyon modellerinde kısıt olarak kullanılmak üzere her bir özellik için en 
yüksek güvenilirliğe sahip birer eşitlik seçilmiştir. 
Tez çalışmasının esas amacı maliyetin ve/veya performans özelliklerinin en 
iyilenmesinin hedeflendiği optimizasyon modelleri elde etmek olduğundan, öncelikle 
maliyet ifadesinin, amaç fonksiyonu, diğer eşitliklerin ise kısıt olarak kullanıldığı bir 
maliyet minimizasyonu modeli kurularak “ana/temel model” olarak tanımlanmıştır. 
Daha sonra ana model esas alınarak, her bir performans özelliğinin ayrı ayrı
eniyilenmesinin amaçlandığı ve maliyetle birlikte bir veya daha fazla performans 
özelliğinin aynı anda optimize edilmeye çalışıldığı toplam 16 adet nonlineer 
matematiksel model oluşturulmuş ve bunların optimum çözümleri LINGO 8.0 
optimizasyon yazılımı kullanılarak belirlenmiş ve sonuçlar irdelenmiştir. Sözkonusu 1.GİRİŞ Belkıs ZERVENT ÜNAL
6
modellerin oluşturulması, çözümü ve çözüm raporlarının yorumu, ilgili bölümlerde, 
detaylı olarak irdelenmiştir. 
Tez çalışmasında yeralan ana bölümler aşağıda kısaca özetlenmiştir. 
Tez çalışmasının “Önceki Çalışmalar” isimli 2. bölümünde, yapılan literatür 
taraması sonucu konuyla ilgili olarak ulaşılan yayınlar özetlenmiştir. Sözkonusu 
yayınlar genel olarak, havlu kumaşların üretimi ve özellikleri, dokunmuş kumaşlarda 
fiziksel ve performans özelliklerinin arasındaki etkileşim, üretim öncesi sözkonusu 
özelliklerin tahmin edilmesi ve maliyet hesabı ile optimizasyonu konularını
içermektedir. 
“Havlu ve Havlu Kumaşlar” isimli 3. Bölümde öncelikle havlu kumaş
üretimi ve dış ticaretinin Türkiye’deki durumunu ortaya koyacak sayısal veriler 
sunulmuştur. Ayrıca havlu kumaşların temel özellikleri, havlu üretiminde kullanılan 
hammadde, iplik özellikleri ve doku türü bilgileri özetlenmiş ve havlu dokuma 
işleminin temel prensibi ile havlu dokuma makinalarındaki teknolojik gelişmeler 
verilmiştir. 
Yöneylem araştırması konusunun ele alındığı “Yöneylem Araştırması” 
başlıklı 4. Bölümde matematiksel model oluşturma süreci ve matematiksel model 
türleri ile oluşturulan bir modelin çözümüne ve sözkonusu çözümün yorumlanmasına 
yer verilmiştir. 
Birim havlu kumaş üretim maliyetinin hesaplanmasında kullanılabilecek 
eşitliğin detaylı olarak oluşturulma şekliyle birlikte verildiği "Havlularda Üretim 
Maliyeti Hesabı” bölümünde (5.Bölüm) elde edilen maliyet ifadesi, çalışma 
kapsamında oluşturulan maliyet minimizasyonu modelinde amaç fonksiyonu olarak 
kullanılmıştır. 
“Materyal ve Metot” bölümünde (6.Bölüm) tezin deneysel çalışma kısmında 
numune olarak kullanılan havluların seçilmiş fiziksel ve performans özelliklerinin 
tespitinde kullanılan test yöntemleri, varsa test cihazlarıyla birlikte verilmiştir. 
Ayrıca materyal olarak kullanılan numunelerin üretim prosesi, dokuma işleminde 
kullanılan makinanın teknik özellikleri ve uygulanan ön terbiye işlemleri de 
özetlenmiştir. Bunun yanı sıra çalışmanın istatistiksel kısmında yapılan analizlerin 
gerçekleştirildiği SPSS paket programı ile çalışma kapsamında oluşturulan 1.GİRİŞ Belkıs ZERVENT ÜNAL
7
optimizasyon modellerinin çözümünde kullanılan LINGO 8.0 optimizasyon yazılımı
da menüleri ile birlikte kısaca tanıtılmıştır. 
6. Bölümde verilen test yöntemleri kullanılarak yürütülen deneysel çalışma 
sonucu her bir özellik için belirlenen değerler “Deneysel Çalışma ve Bulgular” 
isimli 7. Bölümde çizelgeler halinde ayrı ayrı verilmiştir. 
Önceki bölümde verilmiş olan değerlerin veri olarak kullanıldığı istatistiksel 
analizler ve sonuçları 8. Bölüm olan “İstatistiksel Çalışma ve Sonuçlar”
bölümünde detaylı bir şekilde sunulmuştur. Sırasıyla Kolmogorov-Smirnov testi, 
Runs testi, histogram grafiklerinin oluşturulması, regresyon ve korelasyon 
analizlerinin uygulanması hakkında bilgiler verilmiş ve elde edilen sonuçlar 
değerlendirilmiştir. 
“Optimizasyon Modelleri ve Çözümleri” isimli 9. Bölümde istatistiksel 
analizler yardımıyla oluşturulan eşitliklerin kısıt olarak kullanıldığı optimizasyon 
modelleri ile çözümleri verilmiş ve bu modellerin çözümleriyle elde edilen sonuçlar 
toplu olarak irdelenmiştir. 
İstatistiksel analizlerle ve kurulan optimizasyon modellerinin çözümleriyle 
elde edilen sonuçlar toplu olarak “Sonuçlar ve Öneriler” olarak isimlendirilen
10. Bölümde verilmiş ve daha sonra yapılabilecek çalışmalar için öneriler 
sunulmuştur.2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Belkıs ZERVENT ÜNAL
8
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 
Tekstil ve konfeksiyon sektörünün teknolojik açıdan geçirdiği evreler ve 
gösterdiği gelişmeler yıllardır araştırılmakta ve bunlar yapılan bilimsel çalışmalarla 
ortaya konulmaktadır. Ancak tekstilin bir alt kolu olan havlu ve havlu kumaşların 
günlük hayatta kullanım alanlarının gün geçtikçe artması, araştırmacıların ilgisini son 
yıllarda bu alana yönlendirmeye başlamıştır. Dolayısıyla havlu üretimi ve bu 
aşamada kullanılan makinalarla ilgili çalışmalar yakın geçmişte artış göstermiştir. 
Literatür taraması ile genel olarak havlu dokuma işlemi, üretim maliyetinin 
optimizasyonu, tekstil mamullerinin fiziksel özelliklerinin birbiriyle etkileşimi ve 
mamulün kullanım özelliklerine ve kaliteye etkisi ile bu özelliklerin üretim öncesi 
tahmin edilebilmesi konularında daha önce yapılmış çalışmalar, yurtiçi ve yurtdışı
makale, kitap ve tez gibi yayınlar tespit edilmeye ve bunlara ulaşılmaya çalışılmıştır. 
Yapılan araştırmalar sonucu elde edilen çalışmaların genellikle iplik üretimi 
ve ipliklerin performans özelliklerini etkileyen parametrelerin belirlenmesi 
konularını içerdiği sonucuna varılmıştır. Özellikle iplik üretim makinalarındaki 
çeşitli üretim parametrelerinin, kullanılan hammadde türünün, karışım oranlarının, 
iplik eğirme yönteminin, fitil ve cer şeridi özelliklerinin üretilen ipliğin 
performansına etkisini belirleme amaçlı çalışmalara ulaşılabilmiştir. Ayrıca sıklık, 
iplik numarası, gramaj gibi özelliklerin dokunmuş kumaşların seçilmiş performans 
özelliklerine etkisinin de araştırıldığı görülmüştür. 
Havlu kumaşlarla ilgili olarak yapılmış önceki çalışmalarda ise genellikle su 
emicilik özelliği değerlendirilmiş ve kumaş ile iplik parametrelerinin emiciliğe etki 
şekilleri belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca özellikle havlu dokuma işlemi ve 
dokunmuş havlularda yumuşaklığa etki eden parametrelerle ilgili çalışmalar da tespit 
edilmiştir. 
Bunun yanısıra bazı özelliklerin üretim öncesi tahmin edilmesi konusunda 
yapılmış olan çalışmaların da genellikle iplik üretimi ve ipliklerin kullanım 
özelliklerinin seçilmiş fiziksel özelliklere bağlı olarak tahmin edilmesi alanında 
olduğu görülmüş olup havlu kumaşlarla ilgili benzer çalışmalara ulaşılamamıştır. 
Tekstil sektöründe maliyet optimizasyonu konusunda yapılan çalışmalarda ise 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Belkıs ZERVENT ÜNAL
9
genellikle, maliyetin mümkün olan en düşük seviyeye getirilmesi amacıyla belirli 
zaman dilimleri için üretim planlaması yapılmıştır. Ayrıca minimum maliyet veya 
maksimum karlılık için optimum iplik üretim koşullarının veya bez dokuma 
parametrelerinin belirlenmesine yönelik çalışmalar da yürütülmüştür.
Çalışma süresince yapılan literatür taraması sonucu ulaşılan yayınlar (tez, 
makale vb.) dört ana başlık altında sınıflandırılmış ve seçilmiş olanlar aşağıda kısaca 
özetlenmiştir. 
2.1. Havlu Kumaşların Özelikleri ve Havlu Üretimi 
1972 yılında yapılmış olan çalışmada (Anon) tekrarlanan çamaşır 
yumuşatıcısı uygulamalarının hidrofilite başta olmak üzere havlu kumaşların 
özellikleri üzerindeki etkisi deneysel olarak belirlenmeye çalışılmıştır. Deneylerde 
materyal olarak %100 pamuk ve %75-25 pamuk-rayon karışımı havlular kullanılmış, 
numuneler 10 kez yıkamaya tabi tutulmuş ve özelliklerdeki değişim gözlemlenmiştir. 
Bu amaçla altı farklı yumuşatıcı türü kullanılarak denemeler yapılmış ve sonuçlar 
değerlendirilmiştir. 
1975 yılında Cary ve Sproles tarafından hazırlanmış olan çalışmada havlu 
kumaşların su emiciliği ölçümü için kullanılan beş ayrı test metodu karşılaştırılmıştır. 
Her bir test metodunun kapsamlı olarak avantajlarını belirlemek için laboratuvar 
şartlarında uygulama yapılmıştır. Sonuçlar, “Gözenekli Yüzey Metodu” ve “Kayan 
Blok Metodu” testlerinin havlunun su emiciliğinin ölçülmesi için en uygun 
yöntemler olduğunu göstermiştir. Bunun yanısıra çalışmada bütün test yöntemlerinin 
birtakım zorluklara ve kısıtlamalara sahip olduğu belirtilmiştir. 
Swani, Hari ve Anandjiwala tarafından 1984 yılında yapılan bu çalışmada 
ring ve Open-End eğirme sistemleriyle üretilmiş iplikler kullanılarak dokunan 
havluların su emicilik ve aşınma direnci özellikleri karşılaştırılmıştır. Yapılan 
deneyler sonucu ring ve open-end iplikli havluların su absorbsiyon oranlarında 
önemli bir farklılık tespit edilmemiştir. Ancak düşük kumaş sıklığı ve aynı gramajda 
OE havluların maksimum absorbsiyonu ring havlulardan daha yüksek çıkmış ve 
yüksek hav yüksekliği, gramaj ve hav sıklığı değerlerinin yüksek hidrofilite 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Belkıs ZERVENT ÜNAL
10
dereceleri sağladığı görülmüştür. Bunların yanısıra ring iplikli havluların aşınma 
direncinin kuru ve yaş hallerde OE havlulardan daha yüksek olduğu ancak yaş halde 
önemli ölçüde düştüğü sonucuna varılmıştır. Ayrıca çalışmada uzun hav 
yükseklikleri ve orta düzeyde hav sıklığının maksimum aşınma direnci için uygun 
olduğu belirtilmiştir. 
Havlu kumaşları diğerlerinden ayıran en belirgin yapısal özelliği yüzeyindeki 
hav tabakasıdır. Göksel (1987), çalışmasında havlu dokuma makinalarında hav 
oluşumunu sağlayan sistemleri ve havlu kumaşlarda bulunması gereken özellikleri 
tanıtmıştır. Bunun yanısıra havluların hidrofilitesine etki eden yapısal özelliklerin; 
çözgü sıklığı, atkı sıklığı, hav yüksekliği ve iplik kalitesi (büküm miktarı, elyaf cinsi, 
iplik numarası vs.) olduğu belirtilmiştir. 
Aniş (1989) tarafından yapılan çalışmada havlu kumaşlar genel olarak 
tanıtılmış ve su alma kabiliyetine etki eden temel yapısal özellikler tek tek gözden 
geçirilmiştir. Elde edilen verilerle optimum özellikleri sağlayan havlu kumaşın 
bilgisayarda programlanması yapılmıştır. Son olarak kurulan modelin pratikte 
uygulanabilirliği araştırılmış ve sonuçlar değerlendirilmiştir. 
Yapılan analizler sonucunda; birim alandaki uzun yüzmelerin sayısının, hav 
yüksekliğinin, atkı sıklığının, iplik katının, bükümün, numaranın ve iplik üretim 
yönteminin su emiciliği etkileme şekli hususunda bir takım sonuçlara varılmıştır. 
Buna göre atkı sıklığının, atkı iplik bükümünün ve atkı ipliğinin inceliğinin
artmasıyla hidrofilitenin azaldığı, çift katlı ipliklerin tek katlı ipliklere oranla daha 
hidrofil oldukları tespit edilmiştir. 
Bozgeyik (1991), havlu kumaşlarda aranan kalite parametrelerinden boyutsal 
değişim ve hidrofiliteye etki eden faktörleri ve değişik fiziksel yapılardaki havluların 
bu faktörlerden etkilenme şekillerini belirlemeye çalışmıştır. Standartlara uygun 
olarak, değişik özellikteki havlulara uygulanan deneyler sonucunda; hidrofilitenin 
iplik numarası ve gramajdan etkilenmediği ancak sıklık ve hav yüksekliği artıkça 
kumaşta bir hidrofilleşme olduğu belirlenmiştir. 
Zervent (2002) tarafından yapılan çalışmada dokunmuş havlu ve havlu 
kumaşların fiziksel özelliklerinin ve seçilmiş üretim parametrelerinin performans 
özelliklerine olan etkileri yapılan bir deneysel çalışma ile ortaya konulmaya 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Belkıs ZERVENT ÜNAL
11
çalışılmıştır. Çalışmanın sonucunda gramaj ve hav yüksekliğindeki artışın 
yumuşaklığı azalttığı tespit edilmiştir. Kadife havluların bukle olanlardan, topu 
boyalı havluların ise ipliği boyalı havlulardan daha yumuşak olduğu belirlenmiştir. 
Yürütülen testlerin sonucunda hav yüksekliğindeki artışın hidrofiliteyi artırdığı
belirlenmiş olup hidrofilite ile gramaj arasında ise sistematik bir ilişki tespit 
edilememiştir. 
Zervent, Çelik ve Koç tarafından 2003 yılında yapılan çalışmada dokuma 
havlu üretim prosesi incelenmiştir. Ayrıca gerçekleştirilecek bir dokuma işlemi 
öncesi gerekli iplik miktarı, çekilecek levent sayısı gibi bilgilere ulaşmak amacıyla 
kullanılacak eşitlikler belirlenmeye çalışılmış, hesapların yapılabilmesi için gerekli 
olan teknik parametreler ve mamul özellikleri üzerinde de durulmuştur. 
Eren, Alpay ve Karahan, 2004 yılında yaptıkları çalışmalarında havlu 
dokuma teknolojisini genel olarak değerlendirmişlerdir. Hav oluşturma 
mekanizmalarında servo motor tahrikinin kullanılması ile daha önce üretilmesi 
olanaksız olan havlu kumaş yapılarının üretiminin ve havlu kumaş kalitesinin 
artırılmasının olanaklı hale getirilebildiği belirtilmiştir. Ayrıca havlu kumaşlarda 
yaygın olarak kullanılan iplik özellikleri ve kumaş konstrüksiyonları da 
özetlenmiştir. Çalışmada, en çok tercih edilen zemin çözgü iplik numarasının
Ne 20/2, atkı iplik numaralarının Ne 20/1, 16/1 ve 12/1, hav çözgü iplik 
numaralarının ise Ne 16/2, 20/2, 30/2, 8/1, 16/1 ve 20/1 olduğu, gramaj aralığının 
380-650 gr/m2
şeklinde olduğu belirtilmiştir. Atkı, zemin ve hav çözgü sıklıklarının 
ise sırasıyla 12-24 atkı/cm, 9-12.5 tel/cm, 9-12.5 tel/cm aralıklarında tercih edildiği 
ifade edilmiştir. 
2004 yılında yapılan çalışmada Frontczak-Wasiak ve Snycerski havluların 
seçilmiş kullanım özellikleriyle yapı parametreleri arasındaki ilişkileri 
incelemişlerdir. 3 atkılı sistemle dokunmuş 10 farklı dokunmuş havlu kumaş
numunesinin su emicilik ve yumuşaklık özellikleriyle, hammadde türü, yapısal 
özellikler ve bitim işlemleri arasındaki ilişkiler tespit edilmeye çalışılmıştır. Sonuç 
olarak gramaj artıkça yumuşaklığın arttığı ve yıkama işleminden sonra hidrofilite 
derecesinin yaklaşık %10 civarında yükseldiği belirlenmiştir. 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Belkıs ZERVENT ÜNAL
12
Eren, Alpay ve Karahan (2005) havlu dokuma makinalarında hav oluşturma 
mekanizmalarını detaylı olarak inceledikleri çalışmalarında mekanik ve elektronik 
hav oluşum prensiplerini şekil destekli olarak tanıtmışlardır. Ayrıca son yıllarda 
üretilen havlu dokuma makinalarında hav ve zemin çözgü gerginlik kontrol 
sistemlerinin geliştirildiği, bilgisayar kontrollü hav oluşturma mekanizmalarının 
kullanılmaya başlandığı ve makina hızının hav ve bordür kısımlarında farklı
değerlere ayarlanabildiği belirtilmiştir. Ayrıca yeni servo motor tahrikli hav oluşum 
sistemlerinin kullanılması halinde yeni bir havlu tipine geçişte zaman kaybı ve telef 
oranının minimum olacağı ifade edilmiştir. 
Karahan, Eren ve Alpay tarafından 2005 yılında yapılmış olan çalışma 
dokunmuş havlu kumaşların yapısal özelliklerinin belirlenmesini amaçlayan bir 
yaklaşımı içermekte olup teorik ve deneysel olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. 
Teorik kısımda havlu kumaşların metrekare gramajı, havlu kumaş parametreleriyle 
analitik olarak değerlendirilmiş ve sıklıklar, hav yüksekliği ve iplik numaraları
cinsinden ifade edilmiştir. Ancak havlu endüstrisinde çözgü sıklığı ve iplik 
numaraları çok fazla değişmediği için sadece atkı sıklığı ve hav yüksekliğinin 
hesaplanmasında kullanılabilecek bağıntılara da yer verilmiştir. 
Deneysel kısımda ise 6 farklı çözgü sıklığı, 4 atkı sıklığı ve 3 farklı hav 
yüksekliğinde toplam 72 farklı yapıda kumaş dokunmuştur. Dokuma makinası
çıkışında ve yıkama işlemi sonrası genişlik ve uzunluktaki kısalmalar, m2
gramajı, 
atkı, hav ve zemin çözgü ipliği oranları ölçülmüş ve yapısal parametrelere bağlı
olarak değişimleri analiz edilmiştir. Bu büyüklükler arasındaki etkileşimlerin 
anlamlılığının test edilmesi amacıyla verilere ANOVA testi uygulanmıştır. 
Çalışma sonucunda havlu kumaşlarda dokuma çekmesinin %1.2-2 arasında, 
yıkamadan sonraki çekmenin ise %5-11 arasında değiştiği belirlenmiştir. Ayrıca hav 
yüksekliğinin söz konusu kısalmalar üzerinde çok fazla etkili olmadığı, atkı
sıklığının enine kısalmaya olan etkisinin düşük anlamlılıkta olduğu ifade edilmiştir. 
Ancak çözgü sıklığına bağlı olarak uzunluk boyunca meydana gelen çekmelerin 
anlamlı olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra hesaplanan ve ölçülen hav 
yüksekliği değerlerinin birbirine oldukça yakın olduğu belirlenmiştir. 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Belkıs ZERVENT ÜNAL
13
Yılmaz ve Powell tarafından 2005 yılında yapılmış olan çalışmada havlu 
karakteristiği, özellikleri, performansı ve yüksek kaliteli dokunmuş havlu kumaş
üretimi iplikten konfeksiyona kadar adım adım irdelenmiştir. Bunun yanı sıra 
havluların sınıflandırılması, yaygın kullanılan iplik ve doku özellikleri ile havluların 
çeşitli performans özelliklerinin alması gereken değerlerin özetlendiği bir çalışmadır. 
Koç ve Zervent (2006), havlu kumaşların hav yüksekliği, gramaj, yumuşatıcı
türü, renklendirme şekli gibi bazı özelliklerinin mamul yumuşaklığına etkisini 
belirlemek amacıyla numune havlular ile deneysel bir çalışma yürütmüşlerdir. Elde 
edilen sonuçlar değerlendirilerek havluların fiziksel özellikleri (hav yüksekliği, 
gramaj, iplik numaraları vb.) ve üretim parametrelerinin (yumuşatıcı cinsi, 
renklendirme türü ve kadife olma durumu) yumuşaklığa olan etkisi belirlenmeye 
çalışılmış ve sonuçlar istatistiksel olarak irdelenmiştir. 
Zervent ve Koç, 2006 yılında yapmış oldukları çalışmada havlu kumaşların 
kullanım yeri nedeniyle sahip olması gereken en önemli özellik olan hidrofilite (su 
emicilik) ve boyut değişimini incelemişlerdir. Mamullerin söz konusu özellikleri ile 
fiziksel özellikleri (hav yüksekliği, gramaj vb.) ve üretim parametreleri (yumuşatıcı
türü, renklendirme şekli gibi) arasındaki ilişkinin belirlenebilmesi amacıyla farklı
özelliklerdeki numunelerle deneysel bir çalışma yürütülmüş ve sonuçlar istatistiksel 
olarak değerlendirilmiştir. 
2.2. Dokunmuş Kumaşlarda Fiziksel ve Performans Özelliklerinin Etkileşimi 
İmer (1999), pamuklu kumaşlarda atkı sıklığının bazı kumaş özellikleri 
üzerine etkisini incelemiştir. Çalışmada, atkı sıklığı ile atkı kopma mukavemeti 
arasında doğrusal ve anlamlı bir ilişki gözlenmiş, çözgü yönündeki kopma 
mukavemetinde ise bu ilişkinin zayıf ve anlamsız olduğu ortaya çıkmıştır. 
Kurtça (2001), atkı ipliği özellikleri, sıklık ve örgü türünün kumaş mekanik 
özelliklerine etkisi üzerine bir çalışma yapmıştır. Çözgü iplik numarası ve çözgü 
sıklığı sabit tutularak atkı iplik numarası, atkı sıklığı ve örgü türü farklı olan 
(bezayağı, dimi, saten) pamuklu dokuma kumaş numunelerine standartlar esas 
alınarak testler yapılmış, numunelerin atkı yönündeki yırtılma ve kopma 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Belkıs ZERVENT ÜNAL
14
mukavemetleri incelenmiş, atkı sıklığı-yırtılma mukavemeti, atkı sıklığı-kopma 
mukavemeti ve yırtılma mukavemeti-kopma mukavemeti değişimleri için regresyon 
analizleri yapılmıştır. Yapılan çalışmanın sonucunda atkı sıklığı ile kopma 
mukavemetinin aynı yönlü ve pozitif bir ilişkiye sahip olduğu tespit edilmiş, yırtılma 
mukavemetinin ise doku (örgü) türü ve iplik özelliklerine bağlı olarak farklı
davranışlar gösterdiği gözlenmiştir. Yırtılma mukavemeti ile kopma mukavemeti 
arasındaki ilişkinin aynı yönlü olmasına rağmen ilişkinin kuvvetinin çok yüksek 
olmadığı, atkı yönünde yırtılma ve kopma mukavemetlerinin her ikisinin de 
kullanılan iplik inceldikçe düştüğü gözlenmiştir.
Shustov (2002), hazırladığı bir çalışmada pamuklu dokuma kumaşlarda kopma 
mukavemetini, kumaş yapısal faktörlerinin bir fonksiyonu olarak belirlemiştir. Ring 
iplik ve rotor iplik eğirme sistemleriyle üretilmiş pamuklu ipliklerden dokunan 
kumaşlarda, kumaş kopma mukavemetini bezayağı, 2/1 dimi, 2/2 dimi ve 3/1 dimi 
olmak üzere farklı örgü türleri için incelemiş ve kumaş kopma mukavemetininin 
örgü türünden etkilendiğini tespit etmiştir.
Kothari ve Chitale (2003), tek ve çift katlı pamuk ipliklerinden dokunan 
kumaşlarda, gerilme özelliklerini belirleyen bir çalışma yapmışlardır. Bu çalışmada, 
çift katlı çözgü ipliği ve tek/çift katlı atkı ipliklerinden dokunan kumaşlarda tek 
eksenli gerilme davranışı incelenmiş, atkı sıklığındaki artışla atkı yönlü kumaş
mukavemetinin arttığı, çözgü yönlü kumaş mukavemetinin ise azaldığı tespit 
edilmiştir. 
Primachenko ve Prokhorova (2003), pamuklu dokuma kumaşlarda kumaş
yapı parametrelerinin kopma mukavemeti üzerine etkisini incelemişlerdir. Bu 
çalışma ile kumaş konstrüksiyonu ile kopma mukavemeti arasındaki ilişki pamuklu 
kumaşların bezayağı, dimi ve saten örgüleri için belirlenmeye çalışılmıştır. Kalan 
parametrelerde küçük bir fark olması kaydıyla, örgü türünün kopma mukavemeti 
üzerine kesin bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. 
Kumaşların tutum değerleri ile mekanik özelliklerinin dokuma yapı
parametrelerinden hareketle tahmin edilmesini sağlayan bir model üzerinde çalışan 
Morino ve arkadaşları (2005), bu amaçla dokuma kumaş tasarımını geliştirmek ve 
kolaylaştırmak için yeni parametreler tanıtmışladır. Çalışmanın sonucunda elde 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Belkıs ZERVENT ÜNAL
15
edilen tahmin denklemlerinin istatistiksel belirleyicilik katsayısının yüksek olduğu 
ifade edilmiştir. 
2.3. Üretim Öncesi Tahminleme 
Ratnam ve diğerleri (1968), optimum büküm değerinde pamuk/viskon 
karışımından eğrilen ipliğin mukavemet değeri için bir bağıntı geliştirmişlerdir. 
Ardından gerçek mukavemet değerleri ile tahmin edilen değerleri karşılaştırmışlar ve 
sonuçta aralarında iyi bir uyum olduğunu tespit etmişlerdir. 
Shahpurwala ve Schwarts (1989), istatistiksel demet teorisi ile dokuma 
kumaş kopma mukavemetinin modellemesi üzerine bir çalışma yapmışlardır. 
Çalışmada kumaş mukavemetinin temelini oluşturan atkı ve çözgü ipliklerinin 
mukavemet dağılımlarının bilinmesi halinde, dokuma kumaşların kopma 
mukavemetinin tahminlenmesi amaçlanmıştır. Modelin uygulanabilirliğini saptamak 
için, 4 değişik kumaş (bezayağı, dimi ve saten dokulu üç farklı pamuklu kumaş ve 
bezayağı dokulu %100 polyester kumaş) kullanılarak denemeler yapılmıştır. 
Kadoğlu, 1993 yılındaki çalışmasında farklı numara ve büküm değerlerindeki 
ipliklerin özellikleri ile lif özelliklerini MINITAB istatistiksel paket programı ile 
çoklu regrasyon analizine tabi tutmuştur. Çalışmada iplik özelliklerinin büyük oranda 
lif özellikleri, iplik numarası, büküm vb. faktörlerden yola çıkılarak üretim öncesi 
tahmin edilebileceği sonucuna varılmıştır.
Leaf ve diğerleri (1993), bazı kabuller yaparak bezayağı örgü ile dokunmuş
kumaşlar için bir model oluşturmuşlardır. Söz konusu modelde, iplik parametreleri 
(krimp, iplik bükülme rijitliği gibi) ve kumaş parametreleri ile bezayağı örgülü 
kumaşın bükülme rijitliği arasındaki ilişkiyi belirlemeye çalışmışlar ve deneysel 
sonuçlarla birlikte sunmuşlardır. 
Sağbaş (1997) tarafından yapılan çalışmada, belirli kalite kısıtlarını sağlayan 
minimum maliyetli iplik elde edebilmek için kullanılması gereken elyaf karışım 
oranlarının belirlenmesi amacıyla bir optimizasyon modeli geliştirilmiş ve bu model 
GINO paket programı kullanılarak çözülmüştür. Bunun yanısıra karışım oranının
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Belkıs ZERVENT ÜNAL
16
elyaf ve iplik parametrelerine etkisi araştırılmıştır. Bunun sonucunda iplik kopma 
kuvveti ve elyaf inceliği için uygun regresyon modelleri oluşturulabilmiştir. 
Kesikli liften üretilmiş ipliklerin yapısını araştırmak için geometrik bir model 
geliştiren Moris ve arkadaşları (1997), söz konusu modeli kullanarak iplik 
tüylülüğünü ve tüylülüğe etki eden lif ve iplik kalite parametrelerini ve etki 
derecelerini tahmin etmeye çalışmışlardır. 
Frydrych (1997) pamuk ipliği üretiminde optimizasyon konulu çalışmasında; 
iplik mukavemetini yaklaşık olarak tahmin etmek ve karışım komponentlerinin 
ağırlık dağılımlarını belirlemek için geliştirilmiş bir modeli tanıtmıştır. Ayrıca 
mukavemet değerinin tahmini için geliştirilen denklem ve bu denklemin çözümünde 
kullanılan bir bilgisayar programı ayrıntılı olarak incelenmiştir. 
Duru Baykal, 2003 yılındaki çalışmasında karışım teknolojisinde iplik 
özelliklerinin üretime geçilmeden önce lif özellikleri kullanılarak önceden tahmin 
edilmesi amacıyla kullanılabilecek bağıntılar oluşturmuş ve iplik özelliklerinin farklı
lif karışım oranlarındaki davranışını teorik olarak belirlemeye çalışmıştır. 
Frydrych ve Matusiak tarafından 2003 yılında yapılmış olan çalışmada 
dokunmuş kumaşlar için Genel Tutum Faktörü (GHF) olarak ifade edilen, Instron 
gerilim ölçme cihazı ile küçük gerilimler altında belirlenen temel mekanik 
parametrelerle saptanan bu büyüklüğü hesaplayan bir metot geliştirilmiştir. 
Uygulanan bitim işlemlerinin türü, hammadde, atkı sıklığı ve doku türü gibi bazı
faktörlerin GHF değeri üzerindeki etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Dokuma türü göz 
önüne alındığında bezayağı dokulu kumaşların en düşük tutuma, saten ve kombine 
dokumaların ise en iyi tutum derecesine sahip olduğu görülmüştür. Ayrıca en yüksek 
GHF değerinin en düşük atkı sıklığına sahip kumaşlarda olduğu tespit edilmiştir. 
Jeon, Chun ve Hong’un 2003 yılında yaptıkları çalışmalarında Peirce modeli 
kullanılarak, dokunmuş kumaşların yapısal ve mekanik özellikleri tahmin edilmeye 
çalışılmıştır. Çalışmada pamuk, yün, polyester ipliklerden dokunmuş, bezayağı, 
saten, dimi doku türlerinde çeşitli kumaş yapıları incelenmiştir. Burada söz konusu 
model kullanılarak atkı ve çözgü ipliklerinin çapları yeniden tanımlanmış ve 
modifiye edilmiş çaplar, kumaşın mekanik ve yapısal özelliklerinin (kumaş kalınlığı, 2. ÖNCEKİ &