Whatsapp Tekstil Kursları Destek Hattı

DOKUNMUŞ HAVLU KUMAŞLARIN ÜRETİM PARAMETRELERİ VE PERFORMANS ÖZELLİKLERİNİN OPTİMİZASYONU 3

4 e3. HAVLU VE HAVLU KUMAŞLAR Belkıs ZERVENT ÜNAL
33
Şekil 3.6. Havlu dokuma makinası tarağı (Yılmaz ve Powell, 2005) 
Havlu dokuma işleminde hav yüksekliğinin homojenliğini korumak amacıyla 
çözgü ipliklerinin mümkün olduğunca daha az engelli bir yol izlemesi 
gerekmektedir. Bu nedenle hav çözgü ipliklerinde genellikle düz tahar tercih 
edilmekte, ancak çözgü sıklığının yüksek olması halinde hav ve zemin çözgüleri için 
atlamalı tahar kullanılabilmektedir. 
Havlu kumaşların dokunmasında tasarıma göre belirli bir bölgenin havsız 
olarak dokunması ile kenar veya bordür oluşturulması da istenebilmektedir. Bordür 
veya kenar bezi dokunurken tefenin veya kumaş çizgisinin değişken hareketi devre 
dışı bırakılmakta olup, bu durumda geçiş bölgelerinde normalden yüksek veya kısa 
havlar oluşabilmektedir. 
3.3.4.2.Havlu Dokuma Makinalarındaki Teknolojik Gelişmeler 
Havlu dokuma makinaları, hav oluşturma mekanizmaları ve hav çözgü iplik 
besleme sistemleri ile diğer dokuma makinalarından farklılık göstermektedirler. 
Genel olarak hav oluşumu amacıyla tarağın periyodik olmayan bir hareket yapması
kam mekanizmalarıyla sağlanmaktadır. Ancak bu durumun yarattığı pek çok 
olumsuzluktan dolayı son yıllarda özellikle bu konu üzerinde çalışmalar 
yürütülmüştür. Bu amaçla servo motor tahrikli hav oluşturma mekanizmaları
geliştirilmiştir. Bu mekanizmalar ile havlu kumaşların desenlendirilmesinde, kalite 
düzeyinde ve üretim verimliliğinde önemli gelişmeler sağlanmıştır. 
Aynı kumaş üzerinde değişken hav yükseklikleri havlu kumaş tasarımında 
istenen bir özelliktir. Kam tahrikli hav oluşturma mekanizması kullanılan 3. HAVLU VE HAVLU KUMAŞLAR Belkıs ZERVENT ÜNAL
34
makinalarda kumaşın her bir yüzünde iki farklı hav yüksekliği elde edilebilmektedir. 
Servomotor tahrikli hav oluşturma mekanizmaları ise atkı boyunca (tezgah eni 
doğrultusunda) iki farklı hav yüksekliğinin çalışılabilmesine olanak sağlamaktadır. 
Söz konusu durum Şekil 3.7’de açıkça görülebilmektedir. 
Şekil 3.7. Farklı hav yüksekliğine sahip havlu yapısı (Vamatex kataloğu, 2005) 
Kam tahrikli havlu dokuma makinalarında 3 atkı gruplu havlu dokumadan
4-atkı gruplu dokumaya veya tersine geçiş aynı havlu üzerinde mümkün 
olamamaktadır. Ancak servo motor tahrikli mekanizmaların kullanılmasıyla aynı
havlunun dokunması sırasında farklı atkı grupları arasında geçiş yapılabilmektedir. 
Örneğin; havlunun düz olarak dokunduğu kısımlarda 3-atkı gruplu dokuma, hav 
çözgü ipliklerinin yüzey değiştirdiği yerlerde 4-atkı gruplu dokuma, atkı yönünde 2 
farklı hav yüksekliği istenen kısımlarda 5, 6 ve 7 atkı gruplu dokuma ve gerektiğinde 
hav içinde bordür dokuma aynı kumaş yapısında problemsiz olarak elde 
edilebilmektedir. Böylelikle hav çözgülerinin yüzey değişim noktalarında, bordür 
veya beze geçiş ve çıkış bölgelerinde oluşacak kısa hav problemi ortadan kaldırılmış
olmaktadır. Ayrıca Şekil 3.8’de görülen dalga formu da bu sistem yardımıyla 
sağlanabilmektedir. 
Şekil 3.8. Dalgalı hav formuna sahip havlu kesiti (SmitTextile kataloğu, 2005) 3. HAVLU VE HAVLU KUMAŞLAR Belkıs ZERVENT ÜNAL
35
Havlu kumaşların dokunmasında bordür oluşumu havlı bölgeye nazaran çok 
daha yüksek atkı sıklığında gerçekleştirilmektedir. Bu yüzden dokuma makinası hızı
bordürlü bölgeye göre ayarlanmakta olup bu durum havlı kısmın olabileceğinden 
daha düşük hızda dokunmasına ve bundan dolayı üretim kaybına neden olmaktadır. 
Bu sorun dokuma makinası ana motorunda hız kontrol ünitesi kullanılmasıyla 
giderilmektedir. Bu ünite sayesinde bordür ve hav kısımlarının dokunması esnasında 
makina farklı hızlarda çalıştırılabilmektedir. 
Servo motor tahrikli hav oluşturma mekanizması ile havlu kumaş üretiminde 
elde edilen diğer bir kazanım, kam tahrikli mekanizmalara sahip makinalarda bordür 
kısmında meydana gelen boncuklanma probleminin ortadan kaldırılmasıdır. Bu 
hatanın sebebi gerginliği nispeten düşük olan hav çözgülerinin bordür oluşturulurken 
daha yüksek kıvrım alarak kumaş yüzeyine çıkmalarıdır. Ancak servo motor tahrikli 
hav oluşturma mekanizmalarında, bordür kısmında iplik gerginliği ve örgü yapısının 
daha iyi kontrol edilebilmesinden dolayı, kumaş üzerinde bu hatalar 
görülmemektedir. 
Yeni bir kumaş tasarlayıp dokumaya geçildiği zaman gramajın ilk denemede 
tutturulması mümkün olmamakta, bir miktar kumaş dokunduktan sonra numune 
alınarak, hav yüksekliği değiştirilmek suretiyle gramaj ayarlanmaktadır. Kam tahrikli 
hav oluşturma mekanizmasında hav yüksekliğinin ayarlanması hareket iletim 
sistemindeki kol uzunluklarının ayarlanmasıyla sağlanmakta olup bu işlemle hassas 
bir ayar yapılamamakta, zaman kaybı ve telef miktarı fazla olmaktadır. Hav 
oluşturma mekanizmasında servo motor tahriki kullanıldığında ise istenen gramajda 
bir havlu kumaş için hav uzunluğu makina bilgisayarı tarafından analitik olarak 
hesaplanabilmekte ve hesaplanan hav yüksekliği hassas bir şekilde elde 
edilebilmektedir. 
Havlu dokuma makinalarında hav oluşum, kumaş çekme ve çözgü salma 
sistemleri dışında da bazı yenilikler söz konusudur. Havlu dokuma makinası
üretiminde öncü markalardan biri kesme aparatını tüm havluların arasına 
yerleştirmiştir. Buna bağlı olarak tezgah enince tüm havluların iki kenarına ayrı ayrı
cımbar konulmuş olup, bu durum terbiye sonrası boy kesim aşamasını ortadan 
kaldırmıştır (Vamatex kataloğu, 2005).3. HAVLU VE HAVLU KUMAŞLAR Belkıs ZERVENT ÜNAL
36
Bir başka firmanın makinasında ise “atkı kesici kontrolü” sistemi ile atkı
ipliğinin ağızlığa yatırıldıktan sonraki kesim işlemi elektronik olarak kontrol 
edilmeye ve böylece kesme şartları, ipliğin numarasına ve türüne göre otomatik 
olarak ayarlanmaya başlanmıştır (SmitTextile kataloğu, 2005).4. YÖNEYLEM ARAŞTIRMASI Belkıs ZERVENT ÜNAL
37
4. YÖNEYLEM ARAŞTIRMASI 
4.1. Yöneylem Araştırmasına Giriş ve Tarihçe 
“Yöneylem araştırması” terimi farklı şekillerde tanımlanmakta olup genel 
olarak “insan, makina, para ve malzemeden oluşan endüstriyel, ticari, resmi ve 
savunma sistemlerinin yönetiminde karşılaşılan problemlere modern bilimi 
kullanarak çözüm bulup, sistemi bulunduğu konumdan daha iyi bir konuma 
getirmeyi amaçlayan bilim dalı” olarak ifade edilmektedir. Ayrıca yöneylem 
araştırması (YA) “eldeki olanaklardan ençok yararlanmayı sağlamak için bilimsel 
tekniklerin problemlere uygulanışı” olarak da tanımlanabilmektedir. Bunun yanı sıra 
YA’nın bir diğer tanımı ise “bir sistemde ortaya çıkan problemlere, sistemin 
denetlenebilir bileşenleri cinsinden bilimsel yöntem, teknik ve araçların kullanılması
ile en iyi (optimum) çözümün bulunması” şeklindedir. 
İlk YA çalışması 1940’da II. Dünya Savaşında İngilizler tarafından askeri 
alanda gerçekleştirilmiştir. Daha sonra da uzun yıllar bu alanda kullanımına devam 
edilen YA’nın savaş döneminde yarattığı olumlu etki, diğer alanlarda da 
kullanılmaya başlanmasını sağlamıştır. Üretimin makinalaşması, organizasyonların 
büyümesi, insan-makina sistemlerindeki karmaşıklık YA çalışmalarına endüstride de 
ihtiyaç olduğunu ortaya çıkarmıştır. YA çalışmalarının gelişmesinde anahtar rol 
oynayan iki faktör olup bunlardan biri bilim adamlarının YA tekniklerini geliştirerek 
bu teknikleri gerçek hayata uygulamaya başlamaları, diğeri ise bilgisayarlardaki 
gelişmedir. Bilgisayar donanımı ve yazılımı alanındaki hızlı gelişmeler YA 
tekniklerinin gerçek hayat problemlerine uygulanışını kolaylaştırmış, elle çözümü 
çok uzun zaman alan ve hata oranının arttığı problemlerin çözümünü kolaylıkla 
gerçekleştirilebilir hale getirmiştir. 
Türkiye’de ilk YA çalışmaları ise 1960 yılında askeri amaçlı olarak 
başlatılmış, 1965’te TÜBİTAK’da ilk YA grubu kurulmuş, 1964’ten sonra ise 
üniversitelerde YA konusu anlatılmaya başlanmıştır (Tinli, 2005). 
YA çalışmaları öncelikle askeri alanda kullanılmaya başlanmış olup zamanla 
yönetim bilimleri, finans, pazarlama, üretim teknolojisi, maliyet muhasebesi, 4. YÖNEYLEM ARAŞTIRMASI Belkıs ZERVENT ÜNAL
38
davranış bilimleri gibi disiplinleri de içine almıştır. Ancak işletmeler dikkate 
alındığında muhasebe, tasarım, üretim, pazarlama, finans, organizasyon, satın alma 
ve araştırma-geliştirme departmanları YA çalışmalarının yapıldığı bölümler olarak 
sayılabilmektedir. 
4.2. Yöneylem Araştırması İşleyiş Süreci
Yöneylem araştırması bir işletmenin/örgütün problemini çözmek için 
kullanıldığında genel olarak aşağıda kısaca özetlenen işlem adımlarının sırasıyla 
takip edilmesi gerekmektedir. 
1) Problemin tanımlanması: Problemin tanımlanması, ulaşılmak istenen amaçları ve 
sistemin kısımlarını belirleme işlemlerini kapsamaktadır. 
2) Sistemin gözlenmesi: Problem tanımlandıktan sonra probleme etkisi olan 
parametre değerlerinin tahmininde kullanılmak üzere veri toplanmalıdır. 
3) Matematiksel modelin kurulması: Bu aşamada, belirlenen problemi en iyi şekilde 
temsil edecek bir matematiksel modelin oluşturulması gerekmektedir. Bu amaçla 
problemin değişkenleri saptanmalı ve çerçevesi belirlenmelidir. Bir modelde 
kontrol edilebilen (karar vericinin kontrolünde olan) ve kontrol edilemeyen 
(sistemin işleyişini etkileyen fakat değerleri karar verici tarafından 
belirlenemeyen) değişkenler olmak üzere iki tip değişken bulunmaktadır. Kontrol 
edilebilen değişkenlere tesisin yeri, kapasitesi, kontrol edilemeyenlere ise birim 
üretim başına maliyet, talep vb. değişkenler örnek olarak verilebilmektedir. Bu 
aşamada söz konusu değişkenlerle matematiksel bağıntılar kurularak, problem 
matematiksel semboller ve ifadelerle sunulmaktadır.
4) Modelin çözümü ve doğrulanması: Matematiksel modelin kurulmasından sonra 
bu modelin çözüm aşamasına geçilir. Elle veya genellikle bilgisayar kullanılarak 
çözümü gerçekleştirilen modeldeki amacın sağlanıp sağlanmadığı, kısıtların 
amaç üzerindeki etkileri, değişkenlerin aldıkları değerlerin yorumu çözümden 
sonra mutlaka değerlendirilmelidir. Ayrıca parametreler üzerinde yapılacak 
herhangi bir değişikliğin modeli nasıl etkilediği de araştırılmalıdır. 4. YÖNEYLEM ARAŞTIRMASI Belkıs ZERVENT ÜNAL
39
Modelin çözümünden sonra dikkat edilmesi gereken nokta çözümün 
güvenilirlik düzeyidir. Modeli kurarken yapılan bir hata çözümün tüm 
aşamalarına yansıyabilmektedir. Çözüm bulunduktan sonra modelin tamamı
değerlendirilerek uygulanabilirliğinin kanıtlanması gerekmektedir. Ayrıca gerçek 
hayatta sürekli koşullar değiştiğinden bu değişikliklerin modele yansıtılabilmesi 
başka bir ifadeyle modelin güncelleştirilebilmesi de oldukça önemlidir. 
4.3. Matematiksel Modeller 
“Model” ifadesi bir sistemin değişen koşullar altındaki davranışlarını
incelemek, kontrol etmek ve geleceği hakkında varsayımlarda bulunmak amacı ile 
elemanlar arasındaki bağıntıları kelimeler veya matematiksel terimlerle belirleyen 
ifadeler topluluğu şeklinde tanımlanabilmektedir. 
Modeller ele alınan konuya ve amaca göre çeşitli şekillerde 
sınıflandırılabilmekte olup, öncelikle soyut ve fiziki modeller olarak ikiye ayrılmakta 
ve sonrada soyut modeller matematiksel, dinamik ve statik olarak 
gruplandırılmaktadır. Bunların her biri de doğrusal ve doğrusal olmayan olmak üzere 
iki grupta incelenebilmektedir. 
Ancak nicel karar vermede ve yöneylem araştırmalarında daha çok 
matematiksel modeller kullanılmaktadır. Bu modellerin diğer modellere göre sahip 
oldukları üstünlükler aşağıda özetlenmiştir (Öztürk, 1997):
1) Matematiksel modellerde ele alınan problemin değişkenleri arasındaki 
ilişkiler sayısal olarak ifade edildiklerinden karmaşık durumların bile 
kolayca anlaşılması ve uygulanması sağlanmaktadır. 
2) Matematiksel modellerde yanlış yorum olasılığı düşüktür ve açık, esnek 
ve tutarlı bir yapıya sahiptirler. 
3) Bu modeller temel değişkenlerin tümünün aynı zamanda ele alınmasına 
olanak sağlamaktadırlar. 
4) Matematiksel modeller ile karardan elde edilecek sonuçlar daha net 
gösterilebilmektedir. 4. YÖNEYLEM ARAŞTIRMASI Belkıs ZERVENT ÜNAL
40
Bir yöneylem araştırması probleminin amacı genel olarak Z değerini en iyi 
(optimum) yapan Xi değerlerinin bulunmasıdır. “En iyi” kelimesinin anlamı, belli bir 
ölçüte göre mevcut koşullar içinde en büyük veya en küçük Z değerinin 
bulunmasıdır. 
Matematiksel programlama teknikleri genel olarak doğrusal ve doğrusal 
olmayan olmak üzere iki gruba ayrılmaktadırlar. Aşağıda söz konusu programlama 
teknikleri detaylı olarak ele alınmıştır. 
4.3.1. Doğrusal Programlama
Doğrusal Programlama (DP), sınırlı kaynakların kullanımını optimum 
yapmak için geliştirilmiş bir matematiksel modelleme yöntemidir. Problemden 
kaynaklanan bazı özel durumlar dışında tüm DP modelleri aşağıdaki üç temel 
elemana sahip olup amaç fonksiyonu ve kısıtların mutlaka doğrusal ifadeler olması
gerekmektedir. 
1. Doğrusal amaç fonksiyonu 
2. Doğrusal kısıtlar 
3. Pozitiflik koşulu 
Amaç Fonksiyonu: Tüm organizasyonların varmak istediği bir veya birden 
fazla amaç bulunmakta olup genellikle karın maksimizasyonu veya maliyetin 
minimizasyonunu amaçlanmaktadırlar. Karar değişkenlerinin amaç üzerindeki 
etkilerinin analitik olarak gösterilmesi ile amaç denklemi oluşturulmaktadır. 
x1, x2,.....,xn değişkenler ve c1, c2,......,cn sabit katsayılar olmak üzere amaç 
fonksiyonu Z; 
1 1 2 2 ........ Z n n = c x + c x + + c x veya /
1
n
enb enk j j
j
Z c x
=
şeklinde yazılabilmektedir. Problemin amacı, Z’yi maksimum veya minimum yapan 
“x” değerlerinin bulunmasıdır. 4. YÖNEYLEM ARAŞTIRMASI Belkıs ZERVENT ÜNAL
41
Kısıtlar: Bütün doğrusal fonksiyonlar pozitif sonsuza kadar maksimum, 
negatif sonsuza kadar minimum değerini alabilmektedirler. Dolayısıyla doğrusal 
amaç fonksiyonlarının aynı maksimum ve minimuma sahip oldukları
söylenebilmektedir. Matematiksel olarak anlamsız olan bu sonuçtan kaçınmak için 
değişkenler üzerinde bazı kısıtlamalar yapılması gerekmektedir. Organizasyonların 
kaynaklarının da sonsuz olmadığı düşünülürse bu kısıtlamaların modelde yer alması
normal kabul edilmektedir. 
 Kısıtlayıcılar, kontrol edilebilen veya edilemeyen değişkenlerin ve ilgili 
parametrelerin birbirleriyle olan ilişkilerinin matematiksel olarak ifade edilmesiyle 
oluşturulmaktadır. Bütçe kısıtı, talep kısıtı, girdi kısıtı vb. örnek olarak 
verilebilmektedir. DP problemlerinde kısıtlar, doğrusal eşitsizliklerden meydana 
gelmekte olup en genel haliyle aşağıda verilmiştir. 
11 1 12 2 1 1 ............... ( ,,)
n n
a x + a x + + a x b £ = ³
21 1 22 2 2 2 ............... ( ,,)
n n
a x + a x + + a x b £=³
............ 
............ 
1 1 2 2 ............... ( , , ) m m mn n m
a x + a x + + a x b £ = ³
Burada; 
 x1, x2,..........., xn : Karar değişkenleri (kontrol edilebilen değişkenler) 
 a11, a12, ......., amn : Karar değişkenlerinin katsayıları
 b1, b2,.........., bm : Sabit sayılar 
olarak ifade edilmektedir. 
 Kısıtları ifade eden eşitsizlikler, problemin çözümü olabilecek “x” 
değişkenlerinin de içinde bulunduğu “çözüm bölgesini” belirlemekte ve sonuçta tüm 
kısıtları sağlayan optimum (en uygun) çözüm bulunmaktadır. 
Pozitiflik koşulu: DP’nin problemlere uygulanmasını kolaylaştırmak 
amacıyla çözümde karar değişkenlerinin negatif değer alamayacağı koşulu 
getirilmektedir. Matematiksel olarak problem çözüldüğünde; 
 x1, x2,.........,xn ≥ 0 olmalıdır. 4. YÖNEYLEM ARAŞTIRMASI Belkıs ZERVENT ÜNAL
42
DP problemlerinin formülasyonu değişik şekillerde gösterilebilmekte olup 
oluşturulan bir modelin genel görünümü aşağıda verilmiştir (Tinli, 2005). 
/
1
n
enb enk j j
j
Z c x
=
=å Amaç fonksiyonu 
1
( , , )
n
ij j i
j
a x b
=
å <= = >= i=1,2 3,....,m Kısıtlar 
xj>=0 Pozitiflik koşulu 
Yukarıdaki genel gösterimden anlaşılacağı gibi, doğrusal karar modelinin 
kısıtları eşitsizliklerin yönleri itibariyle farklılık gösterebilmektedir. Modelin çözüm 
işlemine geçebilmek için kısıtların ve karar değişkenlerinin yönlerinin aynı
özelliklere dönüştürülmesi gerekmektedir. Buna göre “≤” şeklindeki kısıtı eşitlik 
haline dönüştürmek amacıyla eşitsizliğin sol tarafına bir değişken eklenmeli, “≥” 
şeklindeki kısıtı eşitlik haline dönüştürmek için ise kısıtın sol tarafından bir değişken 
çıkarılmalıdır. Burada eklenen değişken “aylak değişken”, çıkarılan değişken ise 
“artık değişken” olarak ifade edilmektedir. 
Örneğin; modelin i. kısıtı, 
1
n
ij j i
j
a x b
=
å £ iken 1
1
n
ij j n i
j
a x x b +
=
å + = şekline 
dönüştürüldüğünde (xn+1≥0 olmak üzere) kısıta eklenen “xn+1” değişkeni “aylak veya 
gevşek (slack) değişken” olarak ifade edilmektedir. Modelin i. kısıtı
1
n
ij j i
j
a x b
=
å ³
iken 1
1
n
ij j n i
j
a x x b +
=
å - = haline dönüştürülmesini sağlayan “xn+1” değişkeni ise “artık 
(surplus) değişken” şeklinde tanımlanmaktadır. Aylak ve artık değişkenler, modelin 
kısıtlarını eşitlik haline dönüştürmek için kısıt ifadelerine eklendiklerinden amaç 
fonksiyonuna herhangi bir katkıları yoktur. 
Genel olarak bir karar modeli seçeneklerin neler olduğunu belirleyen “kısıt 
bağıntıları” ve en iyi seçeneği bulmak amacıyla işleme giren “amaç fonksiyonundan” 
oluşmaktadır. Karar değişkenleri X=(x1,x2,....xn) ile gösterildiğinde, kısıtların 
tamamını sağlayan herbir X, karar problemi açısından bir “çözüm”, bunların içinden 4. YÖNEYLEM ARAŞTIRMASI Belkıs ZERVENT ÜNAL
43
amaç fonksiyonunu eniyileyen (en büyük veya en küçük yapan) X ise “en iyi çözüm” 
olarak ifade edilmektedir. 
Doğrusal karar modelleri kısıt ve değişken sayısına bağlı olarak grafik 
yöntemle, simpleks algoritması kullanılarak veya bilgisayar yazılımları yardımıyla 
çözülebilmektedir. 
Yukarıda verilen yöntemlerden biriyle gerçekleştirilen çözüm gerçekle 
bağdaşmıyorsa modelin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Çözümüm 
gerçekleşmemesi veya gerçeğe aykırı olması halinde yaygın olarak yapılan hatalar 
aşağıda özetlenmiştir. 
1) Modele probleme etkisi olmayan değişkenler alınmış olabilir. 
2) Problem için önemli bazı değişkenler modele dahil edilmemiş olabilir. 
3) Bazı karar değişkenleri doğru hesaplanmamış olabilir. 
4) Modelin yapısı hatalı olabilir. 
5) Birbiriyle çakışan/çelişen kısıtlar olabilir. 
4.3.2. Doğrusal Olmayan Programlama
Gerçek hayatta karşılaşılan problemler için geliştirilen karar modellerinin 
çoğunun kısıtlarında ve amaç fonksiyonunda tamamen doğrusal ilişkiler gözlemek 
oldukça zordur. Karar modelinin kısıtlarından enaz birinin veya amaç fonksiyonunun 
doğrusal olmaması halinde “doğrusal olmayan programlama” tekniğinin 
uygulanması gerekmektedir. 
Doğrusal olmayan matematiksel modeller de bir amaç fonksiyonu ve karar 
değişkenlerini içeren kısıtlardan oluşmaktadır. Bu tür modellerin çözümü için genel 
bir algoritma ve etkin bir çözüm geliştirilemediğinden doğrusal olmayan (nonlineer) 
matematiksel modellerin çözümü için genellikle bilgisayar paket programları
kullanılmaktadır. 
Doğrusal olmayan modellerin elemanları, modelin oluşturulması, çözümü ve 
çözümün yorumlanışı doğrusal modellerle prensip olarak büyük benzerlik 
göstermektedir. 4. YÖNEYLEM ARAŞTIRMASI Belkıs ZERVENT ÜNAL
44
Uygulamada doğrusal ve doğrusal olmayan programların yanısıra “tamsayılı
programlama” olarak ifade edilen teknik de yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu 
modelin çatısı doğrusal modellerle hemen hemen aynı olup söz konusu model 
aşağıda kısaca özetlemiştir. 
Tamsayılı Programlama: Bazı problemlerde karar değişkenlerinin bir 
kısmının tamsayı değer alma zorunluluğu olabilir. Bu durumda oluşturulan 
modellerde “tamsayılı programlama” kullanılmaktadır. Kimi problemlerde ise karar 
modeli geliştirme aşamasında modelin bilinen bir teknikle çözülebilirliğini sağlamak 
amacıyla, tamsayı değer alması öngörülen ara değişkenler kullanılması gerekmekte 
ve bu durumda da tamsayılı programlama tercih edilmektedir. 
4.3.3. Optimizasyon Modellerinin Çözümü ve Çözümün Yorumlanışı
Doğrusal karar modelleri daha öncede belirtildiği gibi kısıt ve değişken 
sayısına bağlı olarak grafik yöntemle, simpleks algoritması kullanılarak veya 
bilgisayar yazılımları yardımıyla çözülebilmektedir. Ancak grafik çözüm tekniği en 
fazla üç değişkenli problemlerin çözümünde kullanılabilmekte olup uygulamada 
karşılaşılan problemlerin değişken ve kısıt sayıları genellikle daha fazla olduğundan 
bu yöntem yetersiz kalmakta ve simpleks yöntemine başvurulmaktadır. Ancak kısıt 
ve değişken sayısı çok fazla olduğu taktirde modellerin bu yöntemle çözümü de pek 
mümkün olmamakta ve geliştirilen modelin bilgisayar ortamında çözülmesi 
zorunluluğu doğmaktadır. Bu amaçla 1950’li yıllarda doğrusal karar modellerinin 
çözümü için simpleks algoritmasına dayalı bilgisayar paket programları geliştirilmiş
olup izleyen yıllarda da özellikle büyük ölçekli modellerinin daha kısa zamanda 
çözülmesini sağlayacak programların oluşturulması amaçlanmıştır. Bunun sonucunda 
günümüzde kişisel bilgisayarlarda çalıştırılabilen, kullanımı oldukça kolay, çok 
sayıda kısıt ve karar değişkeninden oluşan her türlü doğrusal karar modelini çözen 
paket programlar kullanılmaktadır. 
Doğrusal olmayan (nonlineer) matematiksel modellerin çözümü genellikle 
elle mümkün olamadığından yaygın olarak bilgisayar paket programları
kullanılmaktadır. 4. YÖNEYLEM ARAŞTIRMASI Belkıs ZERVENT ÜNAL
45
Doğrusal ve/veya doğrusal olmayan optimizasyon modellerinin çözümünde 
genel olarak LINDO, GINO, MPL ve LINGO yazılımları kullanılmaktadır. Ancak 
bunlardan LINDO ve LINGO yaygın olarak tercih edildiğinden bu yazılımlar aşağıda 
tanıtılmıştır. 
LINDO: LINDO (Linear Interactive Discrete Optimizer) programı lineer 
matematiksel modellerin çözümünde kullanılan bir paket programdır. Bu programda 
formülasyonda yapılacak küçük düzeltme ve değişikliklerle yeni çözümlere 
ulaşılabilmekte ve elde edilen çözümlere duyarlılık analizi (en iyi çözüm 
değişmeyecek şekilde kısıtların sabitlerinde veya amaç fonksiyonundaki 
değişkenlerinin katsayılarında ne kadarlık bir değişimin yapılabileceğinin 
belirlenmesi) uygulanabilmektedir. 
Windows tabanlı bir yazılım olan LINDO temel olarak “File, Edit, Solve, 
Reports, Windows ve Help” menülerinden oluşmaktadır. “Solve” ve “Reports” 
menüleri dışındaki diğer menüler herhangi bir Windows programı ile benzer 
özelliklere sahiptir. 
“SOLVE” menüsü içindeki tüm komutlar çözümle ilgiliyken, “REPORTS” 
menüsü ise problemin çözümü sonucu alınacak rapor ile ilgili komutları
içermektedir. 
Problemin gerekli komutlar kullanılarak yazımından sonra “Solve” menüsü 
yardımıyla gerçekleştirilen çözüm sonucu elde edilen çıktı raporunda “amaç 
fonksiyonu” değerinin yanı sıra “Value”, “Reduced cost”, “Slack or Surplus” ve 
“Dual Prices” başlıklarından oluşan bölümler de yer almaktadır. LINGO yazılımı ile 
gerçekleştirilen çözümün çıktı raporunda da aynı başlıklar bulunmaktadır. Çalışma 
kapsamında LINGO kullanıldığından söz konusu bölümler bu yazılımın tanıtıldığı
bölümde detaylı olarak anlatılmıştır. 
LINGO: LINGO (Language for Interactive General Optimization) yazılımı, 
GINO ve LINDO’nun geliştirilmiş hali olup doğrusal modellerin yanı sıra doğrusal 
olmayan ve tamsayılı matematiksel modellerinde çözümüne olanak sağlamaktadır. 
Genel olarak LINGO lineer ve lineer olmayan optimizasyon teknikleri kullanarak 
formüle edilen büyük boyuttaki problemlerin çözümü ve çözümün analizinde 
kullanılan bir araç olarak ifade edilebilmektedir. 4. YÖNEYLEM ARAŞTIRMASI Belkıs ZERVENT ÜNAL
46
LINGO’da problemler açık ve kapalı formda yazılabilmektedir. Model, 
değişken ve kısıt sayısı açısından küçük boyutluysa açık formda yazılması, büyük 
boyutluysa kapalı formun kullanılması önerilmektedir. Açık formda, kısıtlar ve amaç 
fonksiyonu matematiksel bir ifade şeklinde yazılırken kapalı formda özel fonksiyon, 
komut ve operatörler kullanılmaktadır. 
Modelin kapalı formda yazımında 3 ana grubun oluşturulması gerekmektedir. 
İlk grup, modelde kullanılacak indislerin, değişkenlerin ve parametrelerin 
tanımlandığı “Sets” bölümüdür. İkinci grup, modelin amaç fonksiyonunun ve 
kısıtların yazıldığı, değişkenlerin serbest, tamsayı vb. biçimlerde tanımlandığı
gruptur. Üçüncü grup ise modelde kullanılacak sayısal değerlerin verildiği “Veri 
(data)” grubudur. Kapalı formda yazılmış örnek bir model aşağıda verilmiştir 
(Sipahioğlu ve Saraç, 2002).
Sets: 
urun/A, B, C, D, E/:a, c, x; 
end sets 
Max=@sum (urun:c*x); 
@sum(urun:a*x)<=25; 
@for (urun: @gin(x)); 
Data:
a=1, 3, 4, 3, 3; 
c=2, 9, 3, 8, 10; 
end data 
end 
Burada “@sum”, “@for” ve “@gin” kapalı formda yazımda kullanılan özel 
fonksiyonlardandır. “@for” fonksiyonu kısıtların tüm küme elemanlarını kapsayacak 
şekilde genelleştirilebilmelerini sağlarken, “@sum” fonksiyonu toplam alma işlemini 
ifade etmekte, “@gin” fonksiyonu ise söz konusu değişkenin tamsayılı değer 
alacağını göstermektedir. Yukarıda kapalı formda yazılmış modelin açık formda 
yazılmış hali ise aşağıda verilmiştir (Sipahioğlu ve Saraç, 2002).4. YÖNEYLEM ARAŞTIRMASI Belkıs ZERVENT ÜNAL
47
MAX=2*X(A)+9*X(B)+3*X(C)+8*X(D)+10*X(E); 
SUBJECT TO 
X(A)+3*X(B)+4*X(C)+3*X(D)+3*X(E)<=25; 
END 
@GIN X(A); 
@GIN X(B); 
@GIN X(C); 
@GIN X(D); 
@ GIN X(E); 
Bir matematiksel modelin açık formda yazımı sırasında uyulması gereken 
bazı kurallar bulunmakta olup bunlar aşağıda özetlenmiştir. 
- Genellikle modelin amaç fonksiyonu ilk satırda, kısıtlar diğer satırlarda 
yazılmaktadır. 
- Bütün matematiksel ifadeler mutlaka “;” işareti (noktalı virgül) ile 
sonlandırılmalıdır. Başka bir ifadeyle kısıtlar birbirinden ve amaç 
fonksiyonundan bu işaret ile ayrılmalıdır. 
- Anlaşılırlığı sağlamak için her kısıtın yeni bir satıra yazılması önerilmektedir, 
ancak kısıt sırasının önemi yoktur. 
- Değişken isimleri bir harf ile başlamalı ve en çok 32 karakter uzunluğunda 
olmalıdır. 
- Değişken ve parametreler arasında mutlaka çarpı (*) işaretinin olması
gerekmektedir (2*X1+3*X2<=10 gibi). 
- LINGO’da ≤/≥ işaretleri <=/>= veya olarak kullanılabilmektedir. 
- LINGO, doğrusal karar modellerinde aksi belirtilmedikçe modeldeki bütün 
değişkenleri sıfırdan büyük veya eşit olarak kabul etmektedir. Doğrusal olmayan 
modellerde ise değişkenlerin negatif olmama koşulu varsa bunun mutlaka ayrı bir 
kısıt olarak modele eklenmesi gerekmektedir. 
- Model yazımında anlaşılabilirliği artırmak amacıyla satır başına ünlem işareti 
konarak çeşitli açıklamalar yazılabilmektedir. LINGO “!” işareti ile başlayan 4. YÖNEYLEM ARAŞTIRMASI Belkıs ZERVENT ÜNAL
48
satırları dikkate almamaktadır, ancak açıklama satırları da mutlaka noktalı
virgülle sonlandırılmalıdır. 
- Bazı durumlarda modeldeki parametrelerin hangi değeri alması gerektiği kesin 
olarak belirlenemeyebilmektedir. Örneğin “iplik fiyatı” parametresine sahip bir 
model hazırlandığında ileride iplik fiyatının ne olacağı kestirilemiyorsa “DATA” 
bölümünde bu değerin karşılığı olarak “?” yazılır. Bu durumda model 
çalıştırıldığında iplik fiyatı için bir değer girilmesini isteyecek ve böylelikle 
model farklı iplik fiyatları için kolaylıkla çözülebilecektir. 
LINGO optimizasyon yazılımı “File, Edit, Lingo, Windows ve Help” olmak 
üzere 5 ana menüden oluşmaktadır. Bu menüler hakkında bilgi “Materyal ve Metot” 
bölümünde verilmiştir. 
Açık veya kapalı formda yazılmış olan modelin çözümü için model 
girildikten sonra LINGO menüsü altında yeralan “Solve” komutu kullanılmaktadır. 
Çözüm sırasında model öncelikle yazım hatalarına karşı denetlenmektedir. Eğer bir 
yazım hatası bulunursa, hatanın hangi satırda olduğu ve hata türü bilgisini içeren bir 
pencere açılmaktadır. Hatası olmayan/düzeltilmiş model için çözüm hakkında genel 
bilgilerin yer aldığı “Solver Status” penceresi oluşmaktadır. Aşağıdaki şekilde örnek 
bir pencere görülmektedir (Şekil 4.1). 4. YÖNEYLEM ARAŞTIRMASI Belkıs ZERVENT ÜNAL
49
Şekil 4.1. LINGO Solver Status penceresi 
Yukarıdaki pencerede yeralan Variables bölümünde, modelde yeralan 
tamsayılı, doğrusal olmayan ve toplam değişken sayıları verilmektedir. 
Optimizer Status bölümünde aşağıdaki bilgiler yer almaktadır. 
- “State” alanında çözümün türü belirtilmektedir. Çözüm sonucu bu alanda yer 
alabilecek muhtemel ifadelerin anlamları aşağıda verilmiştir. 
Global optimum : Modelin en iyi çözümünün bulunduğunu ifade eder. 
Local optimum : Modele ait yerel en iyi çözümün elde edildiğini belirtir.
Feasible : Tüm kısıtları sağlayan ancak en iyi olmayan çözümü 
tanımlar. 
Unbounded : Sınırsız çözüme ulaşıldığını ifade eder. 
Interrupted : İşlemlerin durdurulduğunu belirtir. 
Undetermined : Henüz bir çözümün üretilemediğini ifade eder. 
- “Iterations” alanı gerçekleşen iterasyon sayısını tanımlamaktadır. 
- “Infeasibility” alanı kısıtların sağlanamadığı çözümsüz bir modelde, 
çözümsüzlüğün derecesini göstermektedir. 
- “Objective” alanı çözüm sonucu amaç fonksiyonunun aldığı değeri vermektedir. 
- “Best IP” alanı tamsayılı modelin en iyi çözümünü göstermektedir. 4. YÖNEYLEM ARAŞTIRMASI Belkıs ZERVENT ÜNAL
50
- “IP Bound” alanı tamsayılı modelin o ana kadar elde edilmiş olan en iyi çözüm 
değerini ifade etmektedir. 
Diğer bölümlerde sırasıyla kısıt sayısı, sıfırdan farklı değişken sayısı, 
kullanılan hafıza ve çözüm süresi bilgileri bulunmaktadır. 
Modelin çözümü sonuçlandıktan sonra “Solver Status” penceresinin yanı sıra 
çözüm raporunun yer aldığı yeni bir pencere daha oluşturulmaktadır. LINGO; 
doğrusal, doğrusal olmayan ve tamsayılı modellerin çözümünde, çözüm raporunu 
standart bir biçimde sunmaktadır. Ancak bütün modeller için yapılan yorumlar aynı
olmamaktadır. Aşağıda verilen bilgilerde doğrusal olmayan modeller için varolan 
farklılıklar metin içerisinde ayrıca belirtilmiştir. 
LINGO çözüm raporunda sonuçlar “Values, Reduced Cost, Slack or Surplus 
ve Dual Price” olmak üzere 4 grupta sınıflandırarak verilmektedir. Şekil 4.2’de örnek 
bir model ve çözüm raporu verilmiştir
Model:
Max=2*X1+3*X2+4*X3+X4; 
2*X1+2*X2+X3+X4<=100; 
6*X1+2*X2+3*X3+2*X4>=40; 
X1+X2+X3+X4=80; 
Çözüm:
Global optimal solution found at step: 2 
Objective value : 320,000 
Variable Value Reduced cost 
X1 0,000 2,0000 
X2 0,000 1,0000 
X3 80,00 0,0000 
X4 0,000 3,0000 
Row Slack or Surplus Dual Price 
1 320,000 1,0000 
2 20,0000 0,0000 
3 200,000 0,0000 
4 0,00000 4,0000 
Şekil 4.2. Örnek model ve çözüm raporu4. YÖNEYLEM ARAŞTIRMASI Belkıs ZERVENT ÜNAL
51
Yukarıda verilen çözüm raporunda yeralan başlıkların anlamları aşağıda 
kısaca özetlenmiştir: 
Value : Asıl modeldeki değişkenler 
Reduced Cost : İkil modellerin kısıtlarına eklenen aylak/artık değişkenler
Slack or Surplus : Asıl modelin kısıtlarına eklenen aylak/artık değişkenler 
Dual Prices : İkil modeldeki ikil değişkenler 
Çözüm raporuna göre modelin amaç fonksiyonunun optimum değeri 320 
olarak belirlenmiş olup bu sonuca 2 adımda ulaşılmıştır. 
Sözkonusu çözüm raporundaki “Variable” alanında modelde kullanılan sabit 
ve değişken büyüklükler yer almaktadır. “Value” sütunu ise söz konusu 
büyüklüklerin modelin en iyi çözümünde aldıkları değerleri ifade etmektedir. Buna 
göre X3 değişkeninin 80 değerini alması halinde amaç fonksiyonunun değeri 320 
olarak gerçekleşmiş ve diğer değişkenler en iyi çözümde “sıfır” değerini almıştır. 
Modelin çözüm raporundaki “Reduced cost” sütunu modelde bulunan 
büyüklüklerden, en iyi çözümde yer almayanların (“Value” sütunundaki değeri sıfır 
olanların) mutlaka çözüme girmesi istenirse, değişkenin alacağı her birimlik değer 
için, amaç fonksiyonu değerinde ne kadar değişim olacağını göstermektedir. Örneğin 
X1 değişkenin “Reduced cost” değeri 2 olup, bu değerden söz konusu değişkenin 
çözüme 20 değerini alarak girmesi halinde amaç fonksiyonunun 2x20=40 birim 
azalıp, yeni çözümde 320-40=280 olacağı anlaşılmaktadır. Ancak bulunacak bu 
çözüm en iyi çözüm olmayacaktır. 
Çözüm raporundaki “Row” sütunu amaç fonksiyonu ve kısıtları ifade 
etmektedir. 1 nolu sıra amaç fonksiyonunu, diğerleri ise modele yazılış sırasına göre 
kısıtları tanımlamaktadır. 
“Slack or Surplus” değerleri ise kısıtlara eklenen aylak ve artık 
değişkenlerin en iyi çözümde aldıkları değeri ifade etmektedir. Eğer kısıt eşitlik 
şeklinde ise artık ve aylak değişken değerleri sıfır olmaktadır. 1. satırdaki değer olan 
320, amaç fonksiyonunun çözüm sonucu aldığı değeri temsil etmektedir. Çözüm 
raporundaki bu değerler söz konusu kısıt ifadesinin sağ tarafındaki sabit değerden 
çözümde kullanılmayan kısmı ifade etmektedir. Örneğin kurulan modelde 2. 
satırdaki ifade birinci kısıtın “slack or surplus” değeri olup “20” olarak 4. YÖNEYLEM ARAŞTIRMASI Belkıs ZERVENT ÜNAL
52
belirlenmiştir. Bu kısıtın sağ tarafındaki değerden 20 birimin çözümde 
kullanılmadığı anlaşılmaktadır. Söz konusu kısıtın sağ tarafındaki değerin (100) 
tamamının kullanılmıyor olması nedeniyle bu değerin arttırılması veya çözümde 
yeralan değere kadar azaltılması halinde modelin çözülmesiyle elde edilen optimum 
değerlerin değişmeyeceği anlaşılmaktadır. Başka bir ifadeyle bu kısıtın sağ tarafına 
girilen değerin, çözümdeki değer (100-20=80) ile +∞ arasında değişmesi halinde 
çözüm değişmeyecektir. 
Kurulan modelin çözüm raporundaki “Dual Price” değerleri ise ikil (dual) 
değişkenlerin en iyi çözümde aldıkları değerleri göstermektedir. İkil değişkenler, 
modelin sağ taraf sabitlerinde 1 birimlik artış veya azalış olması halinde amaç 
fonksiyonu değerinin bu değişiklikten nasıl etkileneceğini vermektedir. Söz konusu 
sabitlerin artışı maksimizasyon problemlerinde amaç fonksiyonunun azalmasına, 
minimizasyon problemlerinde ise artmasına neden olmaktadır. 4. sırada verilen dual 
price değeri olan “4”, bu kısıtın sabit değerinin 1 birimlik artışının amaç fonksiyonu 
değerini 4 birim azaltacağı şeklinde yorumlanmaktadır. Ancak doğrusal olmayan 
modellerde bu değişim “yaklaşık” olarak gerçekleşmekte olup kesinlikten söz 
edilememektedir. 
Duyar