2000 yılından bu yana ebru sanatıyla uğraşan ve Galata’daki atölyesinde farklı objelere ebru yapan Ezgi Erol Turan’ın şu günlerdeki en büyük uğraşı ebruyla hazırladığı kumaşlardan kıyafetler yapmak. Hızlı modaya inat zamansız modelleri için şimdiden birçok butikten sipariş almış bile...
Yazının en başında söyleyeyim, Galata’ya yolunuz düşerse mutlaka uğrayın. Tatarbeyi Sokak’ta harika bir ebru atölyesi var: Galatart. Renklerin dünyasına adım atmak için müthiş bir fırsat sunuyor. Geleneksel ebrunun özünü bozmadan nasıl modernleştirileceğini net bir şekilde görebiliyorsunuz. Mumlar, kalemler, defter ciltleri, abajurlar hatta Amerikan servislerine varıncaya kadar aklınıza gelebilecek onlarca obje, ebruya boyanmış Galatart’ta. Benim dikkatimi çeken ise elbette ki ebrunun tekstille ilişkilendirilmesi. Atölyenin iki ortağından biri olan Ezgi Erol Turan, ebru çalışmalarıyla birbirinden güzel tasarımlara imza atıyor şu günlerde. Gömlek, tunik, elbise ve etekleri süslüyor onun ebruları. Modellere Turan’ın ebru sanatını anlatırkenki içtenliğini, heyecanı fazlasıyla yansımış. Tabii ki ebrunun doğası gereği her elbisede farklı ve tek oluşu da bunda etken. Modanın gelip geçiciliğine inat, geleneksel motiflerle süslenmiş modern parçalar sunuyor Turan. Butikler de bu farklılığı keşfetmiş olacak ki, tasarımlara ilgi büyük, birçok butik sahibi, Turan’a işe başlar başlamaz sipariş vermiş.
Ebru sanatıyla hazırlanan giysiler su üzerinde tamamlanan desenin direkt kumaşa alınmasıyla hazırlanıyor. Tabii bu en zor aşama aynı zamanda. Çünkü hazır giyim üreten tasarımcılar metrelerce kumaşlara pastal attırırken, Turan’ın giysilerinin her biri tek tek kesilmek zorunda. Çünkü en uzun kumaşının metrajı ebru teknesinin boyutunda, yani 1 metreye 70 santim. Bu 1 metrelik ebrunun 1 günde tamamlandığını da düşünürseniz bir elbisenin ne kadar zahmetli hazırlandığını tahmin edebilirsiniz.
Ürün değil, sanat eseri
Ezgi Erol Turan’ın tasarımlarının hiçbirine ürün diyemiyorum, her biri sanat eseri. Battal ebrusu, gel-git ebrusu, taraklı ebru ve somaki ebrusu gibi çeşitli tekniklerle hazırlanan bu giysilerin, hızlı modanın karşısında durabilecek nadir tasarımlar arasında olduğunu söyleyebilirim. Toprak tonları ebruyu daha fazla yansıttığından, bu renklerle hazırlananlar bana göre çok daha özel. Turan da modelleri hazırlarken modaya bağlı kalmadığını, ebruya daha fazla önem verdiğini söylüyor. Örneğin bir kumaşta ebruda çatlak oluşmuşsa onu kesinlikle tasarımında kullanmıyor. Zaten Turan’ın bu işi yapmasının sebebi özel şeyler ortaya koyabilmek. Ebruyla tanıştığı üniversite yıllarında da, bu sanatı sevmesinin sebebi çok yaygın olmayışı ve herkes tarafından bilinmeyişiymiş. Hatta İSMEK’lerle birlikte ebrunun yaygınlaşması, Turan’ın bu sanata biraz ara vermesine neden olmuş. Yaklaşık beş yıl kadar bankacılık sektöründe çalışmış, ebruyla yalnızca boş vakitlerinde ilgilenmiş. Daha sonra ebruyu farklı objeler üzerinde çalışması, onun yeniden bu sanatla iç içe olmasını sağlamış ve 2009’da Galata’da atölyesini kurmuş.
Bu atölyede yalnızca modern ebru sanatı yapılmıyor, öğrencilere ders de veriliyor. Turan, ebruya o kadar bağlı ki sırf ebruyu tanıtmak amacıyla onlarca workshop düzenlemiş ve bu şekilde 2 bin kişiye ulaşmış. Şimdi de hali hazırda ders verdiği yaklaşık 20 öğrencisi var. Onlara önce geleneksel ebruyu öğretiyor, sonra da kendi uğraşları sonucunda bulduğu yağlıboyanın inceltilerek objelere geçirildiği yeni bir ebru tekniğini. Tekstile ilgisi olanlar, Turan’dan ebrulu tasarımların nasıl yapılacağını da öğrenebilir tabii…
Ezgi Erol Turan kimdir?
14 senedir ebru sanatıyla uğraşan Ezgi Erol Turan, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu. Ebru çalışmalarına 2000 yılında Türk Kültürüne Hizmet Vakfı’nda Ayla Makas ile başladı, Yılmaz Enes ile devam etti. Ardından Cafer Ağa Medresesi’nde iki yıl ebru dersi aldı. 2002 yılından bu yana birçok karma ve kişisel sergiye katıldı. Özel okullarda ve atölyesinde halen ebru dersleri veriyor. Ebrulu tekstil tasarımlarını seçkin butikler için özel olarak hazırlıyor.
zaman.com