Mağazaların en çarpıcı ürünleri vitrinde yer alır, ancak Erenköy’deki butikler, en güzel tasarımlarını ne vitrinlerine koyuyor ne de reklamını yayımlatıyor. Tasarım ürünler, mağazaların arka köşelerinde ya da alt katlarda hazine gibi saklanıyor.
Yeni koleksiyonları pazarlamanın yollarından biri, ürünler arasından en göz alıcı olanı mağaza vitrinine koymaktır. Ki müşteriyi içeri çekebilesiniz… Kadıköy-Erenköy’de ise yöntem tersi yönde işliyor. Sezonun en kötü diyebileceğiniz ürünleri vitrinlerde ama içeride adeta hazine saklı. Hafta içi yolum Erenköy’e düşünce fark ettim bu durumu. Bir haber konusu için butik sahipleriyle görüşüp birkaç fotoğraf çekmemiz gerekiyordu. Doğal olarak en güzel parçaları fotoğraflamak istedik. Ancak birçok butik sahibi ‘kopyalanacağı’ kaygısıyla beğendiğimiz ürünlerin fotoğrafını çektirmek istemedi. İlginç değil mi? Birçok modacı, tasarımlarının basın-yayın organlarında yer alması için can atar ama Erenköy’dekiler gazetede yer almak istemiyor! Daha doğru bir ifadeyle, gazetede yer almak istiyor ancak sıradan ürünleriyle…
Bu konu hakkında kendileriyle biraz daha konuşunca bambaşka bilgiler de öğrendim. Mesela mağazalarını iki katlı tercih etmelerinin sebebi de kopyalanma kaygısından kaynaklanıyor. Bu yüzden giriş katlarına piyasada bulunabilir ürünleri yerleştiriyorlar. Alt katlara ise (-1) özel tasarım ürünlerini koyuyorlar. Tek katlı olanlar ise özel ürünlerini girişe en uzak köşelere yerleştiriyor. Bir de özel tasarımların olduğu katlara öyle herkes giremiyor. Bu saklı bölümler özellikle diğer butiklerden gelenlere kapalı! Gerçi ‘sistem’ o kadar oturmuş ki birçoğu birbirinin butiğine gitmiyor, çalışanlarını göndermiyor hatta mümkünse önünden bile geçmiyor. Yine de “Ya bir yakınını gönderir de modelimizi çalarsa!” kaygısı yaygın.
Dikkat çeken bir diğer mevzu, bir butiğe ürün veren tasarımcının civardaki diğer butiklerle çalışmaması. Bu durum birçok mevki için geçerli tabii. Ama Erenköy’ün butik işletmecileri, anlaştıkları tasarımcılara civardaki başka işletmecilere ürün vermemeleri konusunda bilhassa tembihte bulunuyor. Buna rağmen butiklerde hangi tasarımcıların ürünlerinin olduğu sır gibi saklanıyor. Sanırım bu da, tasarımcıların kendi mağazalarına gidilip ürünler taklit edilir korkusundan…
Paylaşımcı butikler de yok değil!
Her şeye rağmen ürünlerini paylaşmaktan çekinmeyen butikler de var tabii. Noor Butik mesela. İşletmecilerinden Buket Balaban, hiçbir tasarımını sakınmıyor. Sebebini sorduğumda, “Ne yaparsanız yapın, taklit edilmenin önüne geçemezsiniz. Ama ben düşünmüyorum bunları. Ürün sirkülasyonumuz o kadar hızlı ki, bir butik bendeki ürünü taklit edene kadar ben zaten o üründen 200 tane satmış oluyorum. 200 adet sattığım ürünü tekrar mağazaya getirmediğim için ben de olan ürün, hiçbir zaman diğerlerinde olmuyor.” diyor.
Geçen eylül ayında açılan Mor İnci butik de taklit edilme kaygısı taşımayanlardan. Onlar, daha çok Avrupa ülkelerinden ithal parçalar getiriyorlar mağazalarına. Ya da yalnızca yurtdışına satış yapan Türk firmalarını ikna edip onların ürünlerini satıyorlar. Ancak Mor İnci’nin en büyük farkı stil danışmanlığı hizmeti vermesi. İşletmeci Meltem Yıldızlı, “Ürünlerimiz daha çok yurtdışından geldiği için kumaşların bulunması çok zor. Ayrıca bizdeki ürünler taklit edilse bile, butikler stil danışmanlığı vermediği için bizim yaptığımız kombini yapabilmeleri mümkün değil.” diyor.
Ladybug ise hem kafe hem de butik hizmeti veren farklı bir butik. Onlar da birçok ürününü kendi tasarımcılarına yaptırıyor. Ve her tasarımdan bir tane tasarlanıyor. Dolayısıyla taklit edilmesi kolay değil. Taklit edilseler bile, ürün kopyalanana kadar onlar mağazalarındaki stoklarını bitirmiş oluyor.
Bu tasarım Kayra’nın en çok taklit edilen ürünlerinin başında geliyor.
Kayra kopyalanmayı fırsata çeviriyor
Erenköy’deki birçok butik gibi muhafazakâr giyim sektöründeki hazır giyim firmaları da tasarım hırsızlığından oldukça şikâyetçi. Büyük bir uğraş ve emek sonucu ortaya çıkan tasarımlar, bazı firmalar tarafından hiçbir değişiklik yapılmadan üretiliyor ve haksız kazanç elde ediliyor. Bu tasarım hırsızlıklarından en çok muzdarip olan firmalardan biri de Kayra. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ortakaya, “Bazen öyle örneklerle karşılaşıyoruz ki, taklitçi firma bizim ürünümüzü bizden daha fazla üretmiş olabiliyor. Ancak bizi asıl üzen, firmaların birbirlerini taklit etmelerinin artık kanıksanmış bir durum haline gelmesi.” diyor. Tüm bunlara rağmen Kayra, son yıllarda ürünlerinin taklit edilmesini fırsata çevirmeyi başarmış. Ortakaya, taklitçi firmalara karşı açtıkları davalarla her yıl yüz binlerce TL tazminat almaya hak kazandıklarını söylüyor.