Mesleğe genç yaşta adım atan Nadir Demir, kısa sürede İzmir’de kişiye özel terzinin adresi haline geldi. Mesut Sancak’tan Cem Bakioğlu’na pek çok işadamını o giydiriyor.
Kişiye özel terzi Nadir Demir, fark yaratan tasarımlarıyla şimdilerde ünlü işadamlarının da gözdesi oldu. Mesut Sancak, Nail Özkardeş, Cem Bakioğlu, Bülent Şenocak, Deniz Barçın, Ender Yorgancılar ve Çetin Koçak’ı da o giydiriyor. Hatta bir dönem Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da müşterileri arasındaymış. ‘Giyim insanın ismi kadar önemlidir’ diyen Demir, “Provalar için işadamlarının ofisine gidiyorum. Onlara baktığımda neyin yakışacağını biliyorum. Erkekler de bir davette pişti olmaktan hoşlanmıyor. Bu yüzden kişiye özel terziye gidiyor, çorabından gömleğine her şeyi kendi isteğine göre seçip diktiriyor” diyor.
- Terziliğe nasıl başladınız?
Aslında iyi bir öğrenci değildim. Lisedeydim, okumaktan vazgeçince babam, “Ne iş yaparsın?” diye sordu. Önüme berber, terzi ve tamircilik seçeneğini koymuştu. Ben de terziliği seçtim.
- Ne düşünerek seçtiniz?
O an pek birşey düşünmedim sanırım. Belki daha güzel bir pantolon giyerim diyedir. Bir şey yaratmak ayrı bir zevk veriyordu zamanla onu keşfettim.
- Nerelisiniz?
Erzurumluyum ama olay İzmir Menemen’de oluyor.
- Kaç yıl önce geldiniz İzmir’e?
1976’da geldik. 4 kardeşiz. Ben İzmir’de doğdum.
- Peki, terziliğe nerede başladınız?
Babam, Menemen’de ceket, takım elbise diktirdiği erkek terzisine verdi beni. Vedat ustam çok iyiydi. Ama onun iyiliğinden öte içimde de varmış. 5 yıl sonra Alsancak’ta çalışmaya başladım. Oradan da askere gittim. Sonra da Konak’a geçtim, Barçın Mağazası’na. Ufak bir atölye açtık, uzun süre çalıştık. Sonra Konak’ta kendi atölyemi açtım.
- Kişiye özel terzi fikri nasıl oluştu?
2013-2014 yıllarında kişiye özel terziliğin büyük bir ihtiyaç olduğunu fark ettim. İzmir’de toplasanız 2-3 kişi var bu işi yapan.
- Kişiye özel terzinin farkı nedir?
İnsanlar kendi modasını yaratabiliyor. Gelip kumaşınızı, renginizi, tarzınızı kendiniz seçiyorsunuz. Mağazalarda genele hitap eden ürünler var. Oralarda bulamayacağınız şeyleri yaptırabiliyorsunuz. Bizim kitlemiz genelde üst düzey isimler. Genelin giydiği şeyleri giymek istemiyor. Geçen bir müşterim anlattı. Hilton’da bir davet varmış. Gidip ünlü bir markadan güzel bir takım, mendil, kravat kombin yapmış. Fakat davette, 3 kişinin daha aynı takımı giydiğini görmüş. En iyi marka da olsa üretti mi en az 100 tane üretiyor. Sonuç olarak sizden başka insanlar da alıyor. Giyinmeyi sevenler, buna para harcamayı sevenler “pişti” olmayı sevmiyor. O yüzden kişisel bir terziye gidiyor ve çorabından gömleğine her şeyi kendi isteğine göre seçip diktiriyorlar. Biz de yardımcı oluyoruz.
- Bir yerde imaj maker gibi...
Evet, yeni nesil öyle isimler koyuyor.
- Peki, ürettiğiniz modeller var mı?
Evet. Biz modayı hem takip ediyor hem de yaratıyoruz. Müşterinin vücut ölçülerine göre giysinin kalıbını belirliyoruz. Bir müşteri bir kere geldikten sonra, o kalıbı aldığımız için bir daha gelmesine gerek kalmıyor. Sonrasında sadece renk seçeneğini belirliyor.
- Erkekler canlı renklere açık mı?
Tabii ilk etapta, “Bordo, mor gibi renkler giymem, bunlar kadın rengi gibi” diyorlar. Ancak üzerlerine deneyince ve yakıştığını görünce alışıyorlar. 60 yaşından sonra farklı renkler giyen var.
- Şimdi hangi renkler moda?
Taşıyabilene göre değişiyor. Bordo, kırmızı, yeşil, bej...
'Mesut Sancak’ı da bir yıldır biz giydiriyoruz'
- Müşterileriniz arasında ünlü isimler de bulunuyor değil mi?
Düzenli müşterilerimin sayısı 70’e yakın. Nail Özkardeş, Cem Bakioğlu, Bülent Şenocak, Deniz Barçın, Ender Yorgancılar, Çetin Koçak var. Aziz Kocaoğlu ile biraz çalıştık ama bu dönem ara verdik.
- Neden?
Herhalde yoğunluğundan dolayı ya da hazır giyinmeye döndü. İstanbul’dan Murat Sancak’la yaklaşık 1 yıldır çalışıyoruz. Mesut Sancak’ı da son 1 yıldır biz giydiriyoruz. Ayakkabıdan tutun mendile kadar. Mesut Bey için de iyi oldu.
‘Giyim de isim kadar önemlidir‘
- Giyim önemli bir şey değil mi?
Tabii ki. İnsanlar isminizi sormadan önce giyime bakıyor. Giyiminiz insanların sizinle tokalaşmasını bile değiştiriyor. Giyim insanın ismi kadar önemli.
- Kişiye özel terzi pahalı bir şey mi?
Çok pahalı olur algısı var ama biz bunu kırdık. 1000 liraya da 15 bin liraya da takım var. Kumaş kalitesine, kullandığın düğmeye bile göre değişiyor.
- Sizi bu alanda özel kılan nedir?
Müşterinin vücut ölçülerine baktığım zaman ne giymeleri gerektiğini fark edebiliyorum. Beni dinledikleri zaman pişman olmuyorlar. Mesela Deniz Barçın’a bir şey giydirsem ve “Bu olmamış” dese, devamı gelmezdi zaten...
- Yanıldığınız zamanlar oluyor mu?
Mutlaka oluyordur ama büyük şeyler değildir. Sonuç itibari ile provalarda fark edip değiştirebiliyoruz. Sonuçta insanlar mutlu çıkıyor buradan. Bu da beni hem keyiflendiriyor hem de başarılı olmama sebep oluyor.
- Bir takımı dikmek ne kadar zamanınızı alıyor?
Ortalama 10 günde bir takımı teslim ediyoruz. Tek olarak da her şeyi yapıyoruz. Pantolon, gömlek, ceket, çorap, şapka, ayakkabı gibi... El yapımı ayakkabılarımız, yılan, timsah derisinden.
- Ne kadar?
2 bin liradan başlıyor. İstanbul’da özel atölyelerde yapılıyor.
- Hayaliniz, hedefiniz nedir?
Hedefim İzmir’de bu işi tüm kesimlere sevdirmek, alıştırmak. İnsanların normal bir mağazaya girdiği gibi terzilere de girmesini sağlamak.
- “Giydirmek istiyorum “dediğiniz kişiler var mı?
Göz önünde olan, popüler olan herkesi giydirmek isterim. Hedefim bir markaya dönüşmek ve insanların bu markayı giymek istemesi...
- Peki, hep erkek terzisi olarak mı kalacaksınız?
Bende aslında kadın da var ama kadında kalmak istiyorum. Kadın giyimi daha zor. O yüzden erkek giyimden yürümek istiyorum.
- Kaç kişilik bir ekipsiniz?
Toplamda 12 kişi çalışıyoruz. Bunun bir de atölye kısmı var. Konak’ta ve Gaziemir’deki atölyelerimizde çalışanlarımız var. Burası merkez, diğerleri atölye. Ben genelde provalar için iş adamlarının ofislerine gidiyorum. Dükkana ben bakamıyorum. Zaten onlar da pek gelmek istemiyor.
milliyet.com.tr