Whatsapp Tekstil Kursları Destek Hattı

FARKLI BİTİM (APRE) İŞLEMLERİNİN KUMAŞ RENGİNE OLAN ETKİSİNİN İNCELENMESİ VE UYGUN TAHMİN MODELLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ

 

1. GİRİŞ
Günümüzde moda artık stillerden, kalıplardan çok, müşteri ve kullanıcılarda 
albeni yaratacak, ürünün katma değerini artıracak, pazarını genişletecek renk olgusu 
ile şekillenmektedir. Bu nedenle renk artık işletmelerden, mağaza vitrinlerine kadar 
tekstilin her kademesinde vazgeçilmez bir kavramdır. 
Renk, fiziksel, haslık özellikleri gibi tekstilde son üründe aranan önemli 
parametrelerden biridir. Tekstil materyalleri hammaddenin üretimi aşamasından 
başlayarak, hazır giyim prosesine kadar renklendirilebilmektedir. Renklendirme 
işlemi eriyikten, boyama veya baskı yöntemleriyle gerçekleştirilebilmektedir. 
Boyama ile yapılan renklendirmelerde, işlem hangi aşamada yapılırsa yapılsın 
birçok parametre renk üzerinde etkilidir. Bu parametreler elyafın ve ipliğin 
özelliklerinden başlayarak mamul aşamasına kadar genişletilebilmektedir. 
Konvansiyonel üretimde kumaş formunda boyamada uygulayıcılar, boyama 
sonrası rengi tutturmayı hedeflemektedir. Reçeteler oluşturulurken, ara kontrol adı
verilen ve boyama sonrası, apre öncesi bir ara proses olan kontrol dairesindeki 
sonuçlar, müşteri isteği olarak değerlendirilmektedir. 
Boyama sonrası, ara kontrol dairesinde renk tutturulduğu ve CIELab değerleri 
müşteri isteğine, toleranslar içinde yakın olduğunda, kumaş apre dairesine sevk 
edilmektedir. Ancak bu durumda, çoğu zaman kimyasal ve mekanik apre 
işlemlerinin materyal ve rengi üzerindeki etkisi göz ardı edilmiş olmaktadır. Apre 
işlemlerinin materyalin rengini etkilediği düşünüldüğünde, ara kontrolde tutturulmuş
olarak kabul edilen renk değerleri, kabul limitlerinin dışına çıkmış olacaktır. Bu da 
fiziksel ve kimyasal özellikleri açısından müşteri isteklerine uygun üretilen 
mamulün, renkten dolayı ret edilmesi anlamına gelecektir. İstenilen standartlarda 
üretilemeyen mamul, işletmede düzeltme işlemine alınmakta ve hatası düzeltme 
işlemleriyle giderilerek yeniden mamul kalite kontrol dairesine sevk edilmeye 
çalışılmaktadır. Bu düzeltme işlemleri, üretim prosesleri kadar maliyetli, ürün 
kalitesinde beklenmedik sorunlar yaratabilecek ve işletmenin verimini düşürecek 
işlemler topluluğudur. Daha bilimsel bir yaklaşımla, günümüzde tekstilde boyama 
reçetesi çıkarmada kullanılan yazılımlar bile ara kontrol rengini hedeflemektedir. 
Yazılımlarda reçete çıkarılırken, materyal, boyarmadde ve yöntem ile ilgili sorular 1. GİRİŞ Onur BALCI
2
bulunmaktadır. Herhangi bir apre prosesi ile ilgili parametreyi yazılımlar 
içermemektedir. 
Bu nedenle, işletmelerde apre işlemlerinin renk üzerindeki etkisi, apre çeşidi, 
uygulama şartları ve boyama-kumaş parametreleri de göz önünde bulundurularak 
bilinmeli ve gerekli önlemler reçeteler yazılırken alınmalıdır. 
Şu an uygulamada bu önlemler, bazı yöntemler ile alınmaktadır. Bunların en 
önemlileri uygulayıcının tecrübesine ve önceden yaşadığı sorunlardan çıkardığı
know-how’a dayanarak aldığı önlemlerdir. 
Bu doktora tez çalışmasında, bu uygulamalara bilimsel bir yaklaşım 
getirilmeye çalışılmıştır. Çalışmada, sırasıyla aşağıda belirtilen sorulara yanıtlar ve 
çözümler aranmaya çalışılmıştır. 
Bunlar; 
- Kimyasal apre uygulamaları boyanmış kumaşın rengi üzerinde etkili 
midir? 
- Eğer etkiliyse bu, uygulanan apreye bağlı olarak değişmekte midir? 
- Kumaşın yapısal özelliklerinin (hammadde, iplik, dokuma vs..) bu etkiye 
katkısı var mıdır? 
- Kumaşın rengi, dolayısıyla boyama reçetesinin içeriği ve kullanılan 
boyarmaddelerin derişimi (rengin şiddeti) bu etkiyi nasıl 
değiştirmektedir? 
- Uygulanan apre kimyasallarının derişimi, renk üzerinde etkili bir 
parametre midir? 
- Apre sonrası uygulanan ısıl işlemler ve bunların uygulama periyotları
rengi etkileyen birer parametre midir? 
- Apre işlemlerinin tümünü oluşturan apre kimyasalının yapısı ve 
uygulanan ısıl işlemler rengi etkileyen faktörler arasında mıdır? 
- Eğer renk yukarıdaki parametrelerden etkileniyor ise, bu etki istatistiksel 
olarak anlamlı mıdır? 
- Apre proseslerinden önceki tüm işlemler ve farklı seviyeleri girdi olarak 
kabul edilip, boyama sonrası CIELab değerleri ve boyanmış kumaşa göre 
renkteki değişim tahmin edilebilir mi? 1. GİRİŞ Onur BALCI
3
- Tahmin için nasıl bir model kullanılmalıdır? Bu yöntem son zamanlarda 
tekstilde sık olarak kullanılan yapay sinir ağları (YSA) mı, yoksa 
konvansiyonel regresyon modelleri mi olmalıdır? 
- Uygun YSA modelleri kurulurken, sezgisel olarak bilinen bu tekniğe bazı
kabuller getirilebilir mi? 
- Bu çalışmadaki gibi bir problemi çözmek için en verimli YSA tahmin 
modeli kurulurken hangi noktalara dikkat edilmelidir? 
- Bu tür tahmini yapmak için regresyon mu YSA mı en uygun modeldir? 
Deneysel çalışma boyunca bu sorunların doğru yanıtları aranmıştır. Bunun 
için de bir dizi deneysel çalışma yapılmıştır. Tez kapsamında deneysel çalışma 
aşağıda verilen sistematikte yürütülmüştür.
1. Çalışmada, katkı sağlayan Çukurova Bölgesindeki BERDAN Tekstil 
işletmelerinin ürün yelpazesi içerisinde bulunan 6 tip dokuma kumaş
seçilmiştir. Kumaşlar seçilirken sadece hammadde orijinlerinin aynı
olmasına dikkat edilmiştir. Diğer parametreler girdi olarak 
kullanılacağından, sabitlenmesi gerekmemiştir. Her kumaştan 100’er 
metre çalışma boyunca kullanılmak üzere alınmıştır. 
2. Seçilen altı kumaştan üçü polyester/viskon, diğer üçü pamuk esaslıdır. 
3. Ham olarak terbiye dairesine alınan kumaşlardan, hammadde açısından 
özellikleri aynı olan polyester/viskon ve pamuk esaslılar birbirlerine 
ardına dikilerek, tek seferde ön terbiye işlemlerine maruz kalmışlardır. 
Böylece ön terbiyeden kaynaklı materyaller arasında fark olması
engellenmiştir. 
4. Ön terbiyesi yapılan kumaşların kahverengi ve bordo olmak üzere 2 renge 
boyanmasına karar verilmiştir. Kahverengi renkten dört, bordo renkten üç 
ton boyama yapılmasına karar verilmiştir. Bu bağlamda uygun boyama 
reçetelerin oluşturulması için laboratuarda çalışılmış ve reçeteler 
çıkarılmıştır. 
5. Çıkarılan yedi farklı reçete ile altı kumaş boyanmış, neticede 39 adet 
renkli numune elde edilmiştir. Boyanırken polyester/viskon esaslılar 
birbirine, pamuklular birbirine dikilerek boyanmıştır. 1. GİRİŞ Onur BALCI
4
6. Boyanan numuneler, laboratuar şartlarında apre işlemine uygun şekilde 
küçük parçalar halinde kesilmiştir. Kesilen numuneler, daha sonra ikişer 
ikişer önlerine birer astar kumaş eklenerek dikilmiştir. 
7. Boyanan numunelere altı farklı kimyasal apre uygulanmasına karar 
verilmiştir. Bu apreler seçilirken konvansiyonel uygulamalar olmasına 
dikkat edilmiştir. Bu bağlamda makro-mikro silikon yumuşatıcı, makro 
silikon yumuşatıcı, mikro silikon yumuşatıcı, katyonik yumuşatıcı, su 
iticilik ve buruşmazlık apreleri seçilmiştir. 
8. Bazı apre uygulama parametrelerinin de boyama sonrası rengi 
değiştirdiğine, literatür de taranarak karar verilmiş ve çalışmaya dahil 
edilmiştir. 
9. Bu bağlamda apre reçetesinin derişimi, kurutma sıcaklığı ve süresi de 
değişken olarak alınmış ve 3 seviye halinde, düşük-orta-yüksek olarak 
deneysel çalışmaya dahil edilmiştir. 
10. Oluşturulan deneysel tasarım esas alınarak 2106 deney, laboratuar 
şartlarında ikişer tekrar halinde yapılmıştır. Böylece 4212 deneme 
gerçekleştirilmiştir. 
11. Laboratuar denemeleri bitirildikten sonra tüm numunelerin CIELab 
değerleri MINOLTA marka, CM 3600 D model spektrofotometrede 
RealColor 1.3®
kullanılarak ölçülmüştür. Daha sonra boyanmış
kumaşların rengi referans olarak kabul edilmiş ve apre olmuş numuneler 
ile arasında renk farkı değerleri CHROMA CMY®
yazılımı kullanılarak 
hesaplanmıştır. Her deney noktasından dört ölçüm alınmıştır. Böylece 
toplam 16848 ölçüm yapılmıştır. 
12. Apre uygulamaları apre maddesinin kimyasal yapısı, kullanılan yardımcı
malzemeler ve apre sonrası kurutma, kondense gibi ısıl işlemlerden 
oluşmaktadır. Çalışmada bu detayların da renk üzerindeki etkisini 
ölçebilecek bir deney seti oluşturulmuş ve laboratuar şartlarında 39 adet 
numuneye uygulanmıştır. 
13. Laboratuar denemeleri bitirilip, renk verileri (çıktı-bağımlı değişken) elde 
edildikten sonra, bu çıktıların istatistiksel özeti çıkarılmış ve sonuçlar 1. GİRİŞ Onur BALCI
5
üzerine tek yönlü varyans analizi yapılarak seçilen girdilerin ve 
seviyelerinin, çıktı üzerindeki anlamlılık seviyesi test edilmiştir. 
Çalışmada toplam 39 adet girdi kullanılmıştır. Bu girdiler, hammadde, 
iplik, kumaş, boyama reçetesi, orijinal renk, proses, apre çeşidi-reçetesi 
ve apre sonrası ısıl işlem parametrelerinden oluşmaktadır. 
14. Bu girdiler ile çıktıları tahmin edebilecek modeller oluşturulmaya 
çalışılmıştır. Modeller, regresyon ve YSA teknikleri ile kurulmuştur. 
Regresyon modelleri SPSS 15.0, YSA modelleri ise NeuroSolutions 5.0 
paket programları kullanılarak kurulmuştur. 
15. YSA modelleri kurulurken, ağ performansını etkileyebilecek unsurlar da 
tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda ağ performansını
etkileyebilecek veri seti, öğrenme oranı, momentum katsayısı, gizli 
katman sayısı ve katmandaki düğüm sayısı değişken olarak alınmıştır ve 4 
farklı girdi seti için 48’er ağ kurulmuştur. Bu dört farklı veri seti TÜM, 
PES, PAM ve REG olarak belirlenmiştir. TÜM bütün girdiler, PES 
sadece polyester, PAM sadece pamuklular için, REG ise regresyon 
modelinin çarpanları ile, karşılaştırma amaçlı oluşturulan ağlardır. 
Tahmin edilmek istenen her çıktı için kurulan ağlar arasından en iyileri 
belirlenmiş ve ağlar eğitilirken kullanılmayan test ve kontrol veri setleri 
ile ağların performansları sınanmıştır. 
16. Böylece çalışma sonunda incelenen tipler için seçilen girdileri kullanarak, 
apre sonrası numunelerin CIELab ve oluşan renk farkı değerlerini 
önceden tahmin edebilecek modeller kurulmuştur. 
Çalışma yedi temel bölüm ile kaleme alınarak anlatılmıştır. 
“Giriş” bölümünde çalışmanın gerekliliği ve sistematiğine yer verilmiştir. 
“Önceki Çalışmalar” bölümünde konu ile ilgili, internet sitelerinde yer alan 
ulusal ve uluslar arası yayın, bildiri, haber, katalog gibi veriler taranmış ve özetlerine 
yer verilmiştir. Ayrıca bu literatürden çıkarılan sonuçlar özetlenmiştir. 
“Materyal ve Metot” bölümünde kullanılan numuneler, kimyasal maddeler 
tanıtılmış ve deneysel çalışmanın esasları, kullanılan standartlar ve değerlendirme 
metotlarına yer verilmiştir. 1. GİRİŞ Onur BALCI
6
“Bulgular” bölümünde apre öncesi ve apre uygulamaları sonrası
numunelerin CIELab değerlerine ve hesaplanan renk farkı değerlerine yer verilmiş, 
sonuçlar yorumlanmıştır. 
“İstatistiksel Değerlendirme” bölümünde çıktıların analizi yapılmış, 
sonuçlara tek yönlü varyans analizi uygulanmıştır.
“Uygun Tahmin Modellerinin Kurulması” bölümünde tahmin yapmak 
amacıyla kullanılacak regresyon ve YSA modellerinin kurulması esaslarına ve 
ağların sonuçlarıyla, regresyon-YSA kıyaslamasına yer verilmiştir. 
“Değerlendirme ve Sonuç” bölümünde ise toplu olarak sonuçlar 
yorumlanmış, değerlendirilmiş ve öneriler getirilmiştir. 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Onur BALCI
7
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 
Tez konusu ile ilgili literatürde yer alan çalışmaları, konunun geniş bir 
yelpazeyi kapsaması ve değerlendirmenin daha objektif yapılabilmesi açısından 5 
başlık altında ve kendi aralarında kronolojik sıraya göre sınıflandırılması
mümkündür. 
Bunlar; 
1. Tekstil terbiye prosesleri rengi etkileyen faktörler üzerine yapılan çalışmalar, 
2. Tekstil terbiyesinde bitim işlemleri ve uygulamaları üzerine yapılan çalışmalar, 
3. Tekstilin farklı dalları içerisinde genel olarak YSA ve regresyon modellerinin 
uygulanması üzerine yapılan çalışmalar, 
4. Renk tahmini ve reçete çıkartması için YSA ve regresyon modellerinin 
uygulanması üzerine yapılan çalışmalar, 
İlk olarak yukarıda da belirtildiği gibi tekstil terbiye prosesleri esnasında 
rengi etkileyen faktörler üzerine yapılan çalışmalar verilmiştir. 
Cockett ve Hilton (1961); kitaplarında selülozik elyafların boyanması ve ard 
işlemleri üzerinde durmuşlardır. Ayrıca bitim işlemlerinin boyarmadde üzerinde 
etkisini incelemişlerdir. 
Aspland (1997); kitabında karışım boyama ve renk ölçümü üzerinde detaylı
olarak durmuştur. 
Burkinshaw ve Katsarelias (1997); selülozik boyanmasında kullanılan 
monoklortriazin gruplu boyarmaddeyle renklendirilmiş pamuklu bir kumaşa 
uygulanan ard yıkama işlemlerini ve bu işlemlerin kumaş rengi üzerindeki etkilerini 
incelemiştir. Renkte tespit edilen değişime bağlı olarak yıkamanın etkinliği üzerine 
çeşitli yorumlar getirmişlerdir. Deneysel çalışma sonucunda, kumaş üzerindeki 
bağlanmamış boyarmaddenin uzaklaştırılmasına bağlı olarak rengin yıkama 
işlemlerinden etkilendiği ve bu etkinin rengin kuvvetini düşürücü, koyuluğunu ve 
parlaklığını azaltıcı ve yeşil ve sarıya doğru dönüştürme eğiliminde olduğu sonucuna 
varılmıştır. Ayrıca renkteki değişimin, kullanılan boyarmadde ve boyarmaddenin 
derişimine de bağlı olduğu vurgulanmıştır. 
Burkinshaw ve Son (2000), çalışmalarında ticari olarak kullanılan 8 farklı
1:2 metal kompleks boyarmaddesi ile Naylon 6.6 elyafından elde edilmiş kumaşı2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Onur BALCI
8
boyamışlar ve ardından 3 tip ard işlem uygulamışlardır. Uygulama sonrası ard 
işlemlerin, numunelerin CIELab değerlerine olan etkisi irdelenmiştir. 
Xin ve diğerleri (2001), yumuşatma ve çekmezlik bitim işlemlerinin renge 
olan etkisini, CMC (2:1) renk ölçüm sistemini kullanarak tespit etmeye çalışmıştır. 
Çalışmalarında bu işlemlerin renk üzerinde uygulama parametrelerine bağlı olarak 
etkili ve ∆E (toplam renk farkı) üzerinde 0.31 ile 0.71 arasında bir değişime neden 
olduğunu tespit etmişlerdir. Çalışmada yumuşatıcı olarak sadece 1 çeşit yumuşatıcı
ele alınmış, çalışma parametresi olarak ise sadece yumuşatıcı derişimi göz önünde 
bulundurulmuştur.
Toprakkaya (2002), çalışmasında ilk olarak tekstil endüstrisinde kullanılan 
yumuşatıcılara ve etki mekanizmalarına değinmiştir. Teorik yaklaşımın ardından üç 
tip kumaş üzerinde, farklı yapılardaki yumuşatıcılarla denemeler yapmıştır. Üretilen 
kumaşlar üzerinde kopma mukavemeti, yırtılma mukavemeti, hava şartlarına karşı
renk haslığı, ter haslığı, yıkama haslığı ve sürtünme haslığı testleri uygulanarak, apre 
işlemlerinin bu performans kriterleri üzerine etkisi incelenmiştir. Yapılan 
araştırmada, kopma mukavemetinde büyük düşüşler, yırtılma mukavemetinde ise 
artışlar gözlenmiştir. Ayrıca renk haslıkları yumuşatıcı uygulamalarından olumsuz 
olarak etkilenmemiştir. 
Kanık ve Çelikbilek (2002), pamuk elyafından elde edilmiş ürünlerin 
boyanması esnasında pamuk lifinin önemli karakteristik özelliklerinden olan 
olgunluk derecesinin, boyama verimi üzerinde etkili olabileceğini vurgulamışlardır. 
Özellikle olgunlaşmamış ve ölü pamuğa bağlı olarak oluşan nepslerin boyamayı
olumsuz yönde etkilediği belirtilmiştir. 
Vik (2003), tekstil için yeni toplam renk formüllerinin geliştirilmesi üzerine 
çalışmalar yapmıştır. 
Yurdakul ve diğerleri (2003), boyama sonrasında kullanılan fiksatör, 
yumuşatıcı gibi ard işlem kimyasallarının, kumaşların haslık özellikleri ve renk 
üzerindeki etkilerini incelemek için bir deneysel çalışma yapmıştır. Çalışmada %100 
pamuklu örme kumaş kullanılmış ve kumaşlar sadece çektirme yöntemiyle 
renklendirilmiştir. Tüm boyama ve ard işlem uygulamaları laboratuar şartlarında 
gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın sonuçları incelendiğinde, uygulanan ard işlemlerin 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Onur BALCI
9
rengi standartların üzerinde etkilediği tespit edilmiş ve etkinin kullanılan 
boyarmadde, renk tonu, apre maddesi cinsi gibi parametrelerle değiştiği 
vurgulanmıştır. Çalışma işletme şartlarında tekrarlanmamıştır. 
Wiener ve Krystufek (2003), melanj iplik karışımları üzerine çalışmışlardır. 
Bunun için renkli 11 karışım hazırlanmıştır. 
Wiener ve diğerleri (2003), yün elyaf inceliğinin renk özellikleri üzerine 
etkisini incelemişlerdir. Bunun için farklı lif inceliğine sahip 8 çeşit hammadde temin 
edilmiştir. Bu lifler, asit boyarmadde kullanılarak uygun reçetede, farklı boyama 
zamanları kullanılarak, çektirme yöntemine göre boyanmıştır. Denemeler sonucunda 
liflerin boya alımları ve K/S değerleri incelenmiştir. 
Gabrijelcic ve Dimitrovksi (2004); iplik numarası ve atkı-çözgü yönü 
kumaş sıklığı gibi kumaşın konstrüktif özelliklerinin, renk değerlerine olan etkilerini 
deneysel bir çalışma ile incelemişlerdir. Çalışmanın sonucunda, kumaşın konstrüktif 
özellikleri ve kullanılan ipliklerin rengi bilindiği taktirde, kumaşın renginin tahmin 
edilebileceği vurgulanmıştır. Yapılan istatistiksel değerlendirmede hesaplanan renk 
değerleri ile ölçülen renk değerleri arasında yüksek bir korelasyon olduğu 
belirlenmiştir. 
Özçelik ve Duran (2004); farklı kumaş yapılarının boyama verimliliği 
üzerine etkisini, 6 farklı çeşit örme ve dokuma kumaş, üç farklı boyarmadde ve 
bunların 7 farklı konsantrasyonu için araştırmıştır. Sonuçlara göre kumaş yapısının, 
renk verimi ve farklılığı üzerine çok önemli bir etkisi olduğu belirlenmiştir. 
Sonuçların özellikle reçete yazma işleminde hataları minimize etmek için 
kullanılabilir çıktılar olduğu vurgulanmıştır. 
Demir ve Mutlu (2004), boyahanede kumaş rengine etki eden faktörlerin 
istatistiksel deney tasarımı yöntemi ile belirlenmesi üzerine bir çalışma yapmışlardır. 
Deney verilerinin analizi için varyans analizi tekniği kullanılmıştır. 
Ömeroğlu ve Becerir (2005); çalışmalarında ring ve kompakt sistemlerle 
eğirilmiş ipliklerden dokunan pamuklu kumaşların renk verilerinin kıyaslanması
üzerine bir çalışma yapmışlardır. Çalışmada, iplik eğirme sisteminin cinsinin ve 
dolayısıyla iplik özelliklerinin renk verilerini etkilediği belirlenmiştir. 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Onur BALCI
10
Parvinzadeh ve Kiumarsi (2005), sülfür boyarmaddeleriyle boyanmış
pamuklu materyallere uygulanan yumuşatıcıların renk ve haslık değerleri üzerindeki 
etkilerini incelemişlerdir. Yumuşatıcı uygulamaları çektirme yöntemine göre
yapılmıştır. Denemeler 4 farklı sülfür boyarmaddeler ile boyanmış numuneler 
üzerinde 5 farklı yumuşatıcı kullanılarak yapılmıştır. Sonuçlar incelendiğinde 
yumuşatıcı uygulamalarının renk değerleri ve ışık-yıkama haslıkları üzerinde etkisi 
olduğu tespit edilmiştir. Çalışma sonuçlarına göre, apre uygulamalarının L* değerini 
düşürdüğü yani rengi koyulaştırdığı söylenebilmektedir. Ayrıca numunelerin 
parlaklık değerinin artığı da vurgulanabilecek bir diğer noktadır. 
Parvinzadeh (2005), sülfür ve reaktif boyarmaddelerle boyanmış pamuklu 
kumaşların çekmezlik bitim işlemi ardından fiziksel, mekanik ve renk özelliklerini 
test etmiştir. İki farklı yapıdaki kumaş, reaktif ve sülfür boyarmaddelerle boyanmış
ve farklı şartlarda sanforize edilmiştir. Denemeler sonunda numunelerin sıklık, 
krimp, çekmezlik, kalınlık, abrasyon, dökümlülük, mukavemet ve renk özelliklerine 
değinilmiştir. Sonuç olarak, sanfor işlemlerinin kumaşın fiziksel ve mekanik 
özelliklerini değiştirdiği tespit edilmiştir. 
Mangine ve diğerleri (2005), 26 çift naylon kumaş üzerinde 4 farklı renk 
farkı formülünün (CIELab, CMC, CIE94, CIEDE2000) iki farklı ışık seviyesinde 
karşılaştırılması yapılmıştır. 
Özgüney ve diğerleri (2005); farklı eğirme sistemleriyle elde edilmiş
ipliklerden dokunmuş kumaşların terbiye işlemlerindeki performanslarını
karşılaştırmışlardır. Eğirme sistemi olarak klasik ring ve kompakt eğirme sistemleri 
seçilmiştir. Çalışmanın sonucunda, farklı eğirme sistemleriyle elde edilen ipliklerden 
dokunmuş kumaşların, terbiye işlemlerine göstermiş oldukları davranışın ve boyama 
verimlerinin farklılık gösterdiği ispatlanmıştır. 
Öner (2006), seminerinde renk üzerine yaptığı çok detaylı bir çalışmaya yer 
vermiştir. Bu çalışma teorik olup, renk üzerine tüm formüllere, teorik yaklaşımlara 
yer verilmiştir. Ayrıca bir spektrofotometre yazılımında kullanılabilecek bazı
modülleri oluşturan formüllere de çalışma içerisinde yer verilmiştir. 
Acar (2006), deneysel çalışmasında renk ölçümü ve spektrofotometrelerin 
düzgün kullanımı, karşılaşılabilecek hatalara değinmiştir. Bu çalışmada açılım 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Onur BALCI
11
boyamaları, renk ölçümü, açılım setlerinin kontrolü, reçete seçimi, reçete düzeltme, 
renk arşivleme ve laboratuar-işletme arasındaki uyum gibi konulara değinilmiştir. 
Çay ve diğerleri (2007); kumaşın atkı ve çözgü sıklığı ve kumaş
gözenekliliğinin, renk üzerine etkilerini araştırmışlardır. Deneysel çalışmada reaktif 
boyarmaddelerle boyanmış pamuklu kumaş kullanılmıştır. 
Burkinshaw ve Son (basımda); standart ve koyu olarak asit 
boyarmaddelerle boyanmış Naylon 6,6 elyafının, ard arda uygulanan yıkama 
işlemlerine bağlı olarak renk kuvveti ve haslık performanslarını deneysel bir çalışma 
ile incelemişlerdir. Çalışmada 5 farklı asit boyarmadde ve 4 farklı boyama 
konsantrasyonu için uygulama yapılmıştır. Yıkama işlemi 60°C’de ard arda 5 defa 
uygulanmıştır. Tüm numuneler için K/S, L*
, a
*
, b*
gibi kolorimetrik parametreler 
incelenmiştir. Sonuçta uygulanan yıkama işlemlerinin ve işlem sayısının materyalin 
rengini etkilediği spektrofotometrik olarak ispatlanmıştır. 
Oğulata ve Balcı (2007); ekstra yıkama işlemlerinin boyalı
polyester/viskon/elastan esaslı kumaşların haslık ve renk özellikleri üzerine etkisini 
incelenmeye çalışmışlardır. Özelikle toz indirgen maddelerin yüksek potansiyelleri 
nedeniyle rengi oldukça olumsuz etkilediği tespit edilmiştir. Haslıkların ise iyileştiği 
belirlenmiştir. 
Kretzschmar ve diğerleri (2007), çalışmalarında kompakt ve ring iplik 
eğirme sistemleriyle eğrilmiş ipliklerden örülmüş kumaşların boyama öncesi ve 
sonrası performans özellikleri karşılaştırmıştır. 
İkinci olarak, tekstil terbiyesinde uygulama alanı bulan fiziksel ve kimyasal 
bitim işlemlerinin ve bu işlemlerin kumaşın renk dışında farklı özelliklerine 
etkisinin incelendiği çalışmalara yer verilmiştir. 
Carr (1995), kitabında güç tutuşur, buruşmazlık, yumuşatıcı apre 
maddelerinden, uygulamalarından ve renklendirme esaslarından bahsetmiştir. Bu 
apre maddelerinin seçim kriterlerinden, kimyasal yapılarından ve özelliklerinden 
bahsetmiştir. 
Ajayi ve Elder (1995); örme ve dokuma kumaş yüzeylerinin sürtünme 
özellikleri üzerinde, bitim işlemlerinin etkileri incelenmiştir. Çalışmada, kinetik 
sürtünme kuvvetlerindeki küçük değişikliklerin, yüzeyde düzgünleşmeye neden 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Onur BALCI
12
olduğu tespit edilmiştir. Bu da bitim işlemlerinin, numunelerin sürtünme 
özelliklerinde etkili olduğunu göstermektedir. 
Menceoğlu (1999), çalışmasında farklı yumuşatıcı bitim uygulamaları
üzerinde durmuştur. İlk önce bu konuyu teorik olarak incelemiştir. Teorik 
incelemede, yumuşatıcıların oksidasyonu ve sararma riskleri üzerinde durmuşlardır. 
Deneysel incelemede ise yumuşatıcı maddelerin sararma risklerine ve bu apre 
uygulamaların kumaşların haslık performansı üzerine etkileri incelenmiştir. 
Denemeler %100 pamuk, %100 polyester, %50-50 polyester-pamuk ve %100 yünlü 
kumaşlar üzerinde, reaktif, dispers, vat ve asit boyarmaddeler kullanılarak 
yapılmıştır. Kumaşların boyama işlemleri işletme şartlarında, apre uygulamaları ise 
laboratuar şartlarında gerçekleştirilmiştir. Ayrıca bu çalışmada anyonik, katyonik, 
silikon ve elastik yumuşatıcı maddelerin, orijinal kumaşın rengine olan etkileri de 
tespit edilmeye çalışılmıştır. Sonuçlar incelendiğinde yumuşatıcı apre 
uygulamalarının haslık performansını çoğu zaman etkilemediği, etkilediği 
durumlarda ise, haslığı artırdığı belirlenmiştir. Aynı uygulamaların renk değerleri 
üzerinde de etkili olduğu tespit edilmiştir. Bu etkinin kumaş cinsine, boyarmaddeye 
ve yumuşatıcı apre maddesinin cinsine göre değişiklik gösterdiği belirlenmiştir. Renk 
değerlerinin ise önemli miktarlarda değişim gösterdiği ve dikkat edilmesi gereken bir 
nokta olduğu vurgulanmıştır. 
Lickfield ve diğerleri (2000), ilk olarak %100 pamuklu kumaşlar için 
buruşmazlık bitim işleminin yetersiz aşınma direncine ve kopma mukavemetinde 
düşüşlere neden olduğunu vurgulamışlardır. Bu çalışmanın amacı, buruşmazlık 
uygulanmış %100 pamuklu kumaşların yüzey karakterlerini C–13 NMR spektoro 
kullanarak incelemek ve aşınma dayanımındaki düşüşün nedenini ve mekanizmasını
tespit etmektir. Ayrıca çarpa bağlayıcıların kimyasal yapılarıyla uygulandıkları
materyalin fiziksel özellikleri arasındaki ilişki incelenmiştir. 
Kim ve diğerleri (2000), çalışmalarında buruşmazlık bitim işleminde çapraz 
bağlayıcı olarak malik asit kullanmıştır. Araştırma sonucunda, malik asidin 
derişiminin, hazırlanan banyonun pH’sının, fikse sıcaklığı vb.. gibi üretim 
değişkenlerinin kumaş kırışma dayanımı ve beyazlığı üzerindeki etkisi incelenmiştir. 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Onur BALCI
13
Ujevic ve diğerleri (2001), kullanılan yumuşatıcıların örme kumaşların 
konfeksiyonunda dikiş iğnesinin penetrasyonuna ve ilmek deformasyonlarına olan 
etkisini incelemişlerdir. Bu inceleme yapılırken, kumaş bitim işlemi, yumuşatıcı
maddenin tipi ve konsantrasyonu, iplik numarası ve kumaş katmanlarının sayısı girdi 
olarak alınmıştır. 
Mamalis ve diğerleri (2001), çalışmalarında kalıcı yanmazlık bitim işleminin 
%100 örme kumaşların kopma, yırtılma mukavemeti, dökümlülük, dikilebilirlik ve 
patlama kuvveti ve yüzey performansı gibi bazı mekanik özellikleri üzerine olan 
etkisini incelemişlerdir. Sonuçlar incelendiğinde, kumaşların tümünün yanmaz 
olduğu ancak, bitim işlemine bağlı olarak diğer özelliklerinde değişme olduğu tespit 
edilmiştir. 
Ganssauge ve Donath (2001), terbiye işlemlerinin kumaşın özellikleri ve 
konfeksiyon üzerindeki etkilerini incelemişlerdir. Çalışmada higral ekspansiyonun 
konfeksiyon üzerindeki etkileri incelenmiştir. Farklı higral ekspansiyon değerinde 
numune kumaşlar elde edebilmek için, numunelere farklı bitim işlemleri 
uygulanmıştır. 
Farideh ve Ian (2003), çalışmalarında polietilen esaslı yumuşatıcıların 
pamuklu kumaş fiziksel özellikleri üzerine etkisini incelemişlerdir. Deneysel 
çalışmada genel olarak tekstilde kullanılan yumuşatıcı maddelere, kimyasal 
yapılarına değinilmiş ve polietilen esaslı olanlardan detaylı olarak bahsedilmiştir. 
Polietilen esaslı yumuşatıcı maddeler kullanılarak yapılan denemelerden elde edilen 
pamuklu kumaşların %çekme, hava geçirgenliği, katlanma açısı, kumaş kalınlığı, 
sürtünme katsayısı gibi performans özellikleri test edilmiştir. 
Frydrych ve Matusiak (2003), çalışmalarında farklı eğirme sistemleri ve 
iplik numaralarında üretilmiş 25 adet kumaşa 2 çeşit apre uygulamış ve bu aprelerin 
genel tutum üzerindeki etkisine değinmişlerdir. 
Frydrych ve diğerleri (2003); deneysel çalışmalarında bazı bitim 
işlemlerinin kumaşın estetik ve kullanım özelliklerine etkisini incelemişlerdir. 
Çalışmada 20 numune kumaş ve 2 çeşit apre incelenmiştir. Performans özelliği 
olarak numune kumaşların yıkama stabilitesi, kırışma dayanımı, dökümlülük ve hava 
geçirgenliği özellikleri test edilmiştir. Yapılan apre işlemleri sonucunda kumaşın 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Onur BALCI
14
çekmezlik değeri iyileşmiştir. Kırışmaya karşı direnci ise artmıştır. Dökümlülükte 
benzer bir durum gözlenmiştir. Kumaşın performansı yanında konstrüktif özellikleri 
de değişmiştir. Kumaşın gözenekliliği azalmış, sıklığı artmıştır. Ayrıca apre 
çeşidinin, incelenen performans özelliklerinin değiştirdiği tespit edilmiştir. 
Jeong ve An (2003), çeşitli bitim metotlarıyla elde edilmiş nefes alan su 
geçirmez kumaşların dikiş karakterlerini incelemişlerdir. Tüm bitim işlemleriyle 
kumaş elastikiyetinin ve dikiş karakterinin iyileştiği tespit edilmiştir. 
Kayatürk (2003), çalışmasında florokarbon esaslı su, yağ ve kir itici apre 
uygulamaları üzerine teorik bir yaklaşım sergilemiştir. 
Lidija ve Barbara (2004), su geçirmezlik bitim işleminin selülozik tekstil 
materyallerinin yüzey enerjilerinin üzerindeki etkisi ve kalıcılığı incelenmiştir. Su 
geçirmez bitim işlemi olarak floro esaslı kimyasallar tercih edilmiştir. Ayrıca 
denemeler sonucunda elde edilen verilere %99 güven limitleri kullanılarak varyans 
analizi uygulanmıştır. 
Ravandi ve diğerleri (2004), bio-parlatma bitim işleminin dokuma 
kumaşlarda iç kuvvetlerin dağılımının üzerindeki etkisi incelenmiştir. 
Çay ve Çoban (2004), çalışmalarında florkarbonların tekstil sanayinde 
kullanımını, bu maddelerin sentezini, materyale kattıkları özellikleri incelemişlerdir. 
Özdil ve diğerleri (2004), bu çalışmada farklı eğirme sistemlerinde (penye, 
karde, open-end) eğrilmiş %100 pamuklu ve pamuk/viskon karışımlı kumaşlar 
kullanılarak, değişik aşamalarda yapılan tüylenmeyi azaltıcı Enzimatik işlemlerin 
kumaşların boncuklanma, mukavemet, ağırlık kaybı ve boyanma özelliklerine etkisi 
işletme koşullarında incelenmiştir. Biyo-parlatma bitim işlemi ile kumaş yüzeyindeki 
tüycükler önemli ölçüde giderilmekte, boncuklanma eğilimi azaltılmakta, kumaşın 
yumuşaklık ve parlaklık özellikleri geliştirilmektedir. Bu çalışmada değinilmesi 
gereken en önemli nokta enzimatik işlem ile ölçülen renk değişimi değerleridir. 
Uygulanılan tüm proseslerde, parlatma işlemi görmemiş kumaşlara göre 0,3 ile 0,9 
dE birimi kadar renk değişimi olduğu tespit edilmiştir. 
Mortavazi ve Bounkay (2004), çalışmalarında %100 pamuklu kumaşlara 
uygulanan buruşmazlık ve yumuşaklık bitim işlemlerinin kumaşın ıslanabilirlik, 
kalınlık, kuru ve yaş katlanma açısı değerleri üzerindeki etkilerini incelemişlerdir. 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Onur BALCI
15
Bunun yanı sıra belirli bir aralıkta bu apre maddelerinin derişimlerinin ve kumaşlara 
uygulanan ev tipi yıkamaların performans üzerindeki etkileri test edilmiştir. 
Çalışmanın sonuçları incelendiğinde, bitim işlemlerinin kumaş kalınlığını artırdığı, 
yumuşaklık uygulamasında bu artışın daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Her iki 
uygulamanın da kumaşın ıslanma kabiliyetini düşürdüğü göstermektedir. Bu da su 
geçirmeliğin iyileştiğinin bir kanıtıdır. Katlanma açısı değerleri ise her iki apre 
uygulamasında farklı bir eğilim göstermiştir. Yumuşaklık apre uygulamasında, apre 
derişimi arttıkça katlanma açısı değer düşmüş, buruşmazlık apre uygulamasında ise 
tersi bir durum tespit edilmiştir. 
Mortavazi ve Bounkay (2004), çalışmalarında mikrodalga ve yüksek 
sıcaklıkta fikse işleminin, pamuklu kumaşların buruşmazlık bitim işlemi sonrası
kumaş performansındaki etkisini incelemişlerdir. Çalışmada apre reçetesi olarak 
DMDHEU, PVA, amino silikon, polisakkarit ve akrilat binderi karışımı
kullanılmıştır. Apre reçetesinde kullanılan DMDHEU, PVA ve amino silikonun 
derişiminin performans üzerindeki etkisi incelenmiştir. Apre uygulaması sonucunda, 
sanayide konvansiyonel olarak uygulanan konveksiyonlu kurutma ve bunun yanında 
mikrodalga kurutma seçilmiştir. Apre uygulamaları sonucunda beyazlık kaybı, 
ıslanabilirliği ve katlanma açısı gibi fiziksel performans kriterleri incelenmiştir. 
Milasius ve diğerleri (2005); kumaş yapısının bazı teknolojik ve son 
kullanım özelliklerine olan etkisini incelemişlerdir. Çalışmada dokuma proses 
parametreleri üzerinde kumaş yapısının ve kumaş sertliğinin hava geçirgenliği 
üzerine etkileri incelenmiştir. 
Daukantiene ve diğerleri (2005); çalışmalarında tekrar eden yıkamaların, 
pamuklu t-shirt’lük kumaşın tutum parametrelerine ve sıvı yumuşatıcı maddelerin 
kumaş stabilitesine olan etkilerini incelemişlerdir. Kumaşın tutum özellikleri KTUGriff-Tester kullanılarak test edilmiştir. Çalışmada 4 farklı numune kumaş
kullanılmıştır. Bunlardan üçü polyester/pamuk, diğeri ise %100 pamuklu kumaştır. 
Çalışma sonucunda tekrar eden yıkamaların kumaş tutum özelliklerini kötüleştirdiği 
belirlenmiştir. Tutum özellikleri üzerindeki olumsuz etki 20. yıkamadan sonra 
belirgin olarak ortaya çıkmıştır. Kullanılan sıvı yumuşatıcıların, kumaşların 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Onur BALCI
16
kullanımı sırasında tutum parametrelerinin kötüleşmesini yavaşlattığı tespit 
edilmiştir. 
Balcı ve Babaarslan (2005), çalışmalarında antibakteriyel bitim işlemlerinin 
%100 pamuklu kumaşların bazı performans özelliklerine olan etkilerini 
incelemişlerdir. Çalışmada apre cinsinin, derişiminin ve uygulama süresinin etkileri 
de incelenmiştir. Performans kriteri olarak kopma ve yırtılma mukavemeti, pilling, 
buruşma açısı ve bazı haslık özellikleri seçilmiştir. 
Juodsnukyte ve diğerleri (2005), ev tipi yumuşatıcıların, tekrar eden 
yıkamalarda kumaşın tutum özellikleri üzerindeki etkisini incelemişlerdir. Bu 
incelemeyi saf pamuk ve pamuk/polyester karışımlı üzerinde yapmışlardır. Yıkama 
sayısı olarak 20 yıkamaya kadar çıkmıştır. 
Mortavazi ve diğerleri (2005), çalışmalarında buruşmazlık bitim işleminin 
eğilme uzunluğu, kumaş gramajı ve renk değişimi üzerindeki etkilerine 
değinmişlerdir. Buruşmazlık apre reçetesinde sırasıyla amino silikon, akrilat binder, 
DMDHEU, polivinil asetat, yumuşatıcı, binder, kırışıklık önleyici ve kalınlaştırıcı
olarak kullanılmıştır. 
Kalaycıoğlu (2006), reçine apre kimyasallarına, yani buruşmazlık apre 
uygulamalarına genel bir bakış sergilemiştir. 
Manich ve diğerleri (2006), deneysel çalışmalarında yünlü, polyester/yün, 
polyester/selüloz ve atık liflerden oluşmuş 23 çeşit numune kumaşa ve 4 çeşit apreye 
yer vermişlerdir. Bitim işlemlerinin ham kumaşın basınç, çok yönlü gerilme ve 
yapısal özellikleri üzerindeki etkileri test edilmiştir. Kumaş yapısal özellikleri olarak 
yoğunluk, gramaj, kalınlık gibi parametreler ölçülmüştür. Ayrıca örtücülük, hava 
geçirgenliği de ölçülen faktörler arasındadır. Çalışmalar bu işlemlerin daha stabil ve 
daha gerilimsiz kumaşlar üretilmesine katkıda bulunduğunu göstermiştir. 
Kurtoğlu ve diğerleri (2006), çalışmalarında yağ asidi türevli ve karboksilik 
asit-alkol esterleşme ürünü yeni yumuşatıcı maddelerin sentezini yapmışlardır. 
Sentezlenen bileşikler ve piyasada mevcut bulunan katyonik, anyonik, ve noniyonik 
karakterli yumuşatıcılar, farklı görgüye sahip ve poliester katkılı pamuklu kumaşlara 
uygulanarak, yumuşatma özellikleri incelenmiştir. 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Onur BALCI
17
Tomasino (2006), kitabında genel olarak bitim işlemlerinden bahsetmiş. Bu 
bilginin ardına bitim işlemlerini mekanik ve kimyasal olarak ikiye ayırmış ve detaylı
olarak incelemiştir. Kitapta, kimyasal bitim işlemlerinden buruşmazlık, yumuşaklık, 
tutum, su iticilik, yağ iticilik ve güç tutuşurluk bitim işlemlerine yer verilmiştir. Bu 
bitim işlemlerinin esasını oluşturan apre maddelerine, kimyalarına, uygulama 
mekanizmalarına, avantaj ve dezavantajlarına detaylı olarak değinilmiştir. 
Özcan (2007), çalışmasında dokuma kumaşların su geçirmezlik 
performansının geliştirilmesi amacıyla bazı apre denemeleri üzerinde durmuştur. 5 
dokuma kumaş üzerinde, 3 farklı su geçirmezlik apresi ile denemeler yapılmıştır. 
Çalışma sonunda kumaşların renk, haslık, piling ve su geçirmezlik performansları
ölçülmüştür. 
Üçüncü olarak tekstilin farklı dalları içerisinde genel olarak Yapay Sinir 
Ağları (YSA) ve Regresyon Modellerinin uygulanması üzerine yapılan çalışmalar 
verilmiştir. Kronolojik sıraya göre düzenlenmiş bu liste incelendiğinde YSA’nın 
tekstil literatüründeki gelişimi de daha net olarak anlaşılabilmektedir. Süreç 
irdelendiğinde YSA’nın özellikle iplik üretimi alanında sıklıkla kullanıldığı göze 
çarpmaktadır. 
Ramesh ve diğerleri (1995); iplik dayanım özelliklerini tahmin etmek 
amacıyla bir yapay sinir ağı kurmuşlardır. Ağ geri yayılımlı ve 1 gizli katman 
kullanılarak kurulmuştur. Girdi olarak materyal, iplik numarası, karışım oranı, düse 
basıncı, çıktı olarak ise kopma kuvveti ve uzaması hesaplanmaya çalışılmıştır. 
Ethridge ve Zhu (1996); çalışmalarında geri yayılımlı yapay sinir ağı
kullanarak 15 adet elyaf girdisi ile çeşitli pamuk ipliği kalite parametrelerini tahmin 
etmeye çalışmışlardır. Bu tahmin işlemini YSA yanında regresyon algoritmasını da 
kullanarak gerçekleştirmişlerdir. Çalışma sonunda her iki model kullanılarak elde 
edilen sonuçların istatistiksel olarak kıyaslaması yapılmıştır. Sonuçlara bakıldığında 
YSA’nın regresyon modellerine iyi bir alternatif olabileceğine değinilmiştir. 
Chen ve diğerleri (1998); “Power Spectra” görüntüleme sistemi kullanarak 
elde edilen verilerin girdi olarak kullanıldığı geri yayılımlı yapay sinir ağı modeli 
vasıtasıyla, tekstil hatalarının sınıflandırılmasına çalışmışlardır. Toplam 12 adet hata 
(iplik kaçığı, yağ lekesi, delik, çift atkı vs..) görüntüsünün alınması suretiyle girdi 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Onur BALCI
18
olarak kullanılmıştır. Oluşturulan model, bu 12 hatanın 9’unun tahminlenmesinde 
başarılı sonuçlar vermiştir. 
Fan ve diğerleri (1998), yapay sinir ağları kullanılarak kumaş
sınıflandırılması üzerine çalışmışlardır. Yapay sinir ağı çalışmasında geri beslemeli 
yapay sinir ağı çalışılmıştır. 
Gong ve Chen (1999); çalışmalarında YSA teknolojisini hazır giyim dalı için 
kullanmışlardır. Kurulan YSA’da girdi olarak KES-FB sistemi ile ölçülen kumaş
mekanik özellikleri girdi olarak kullanılm