İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, yerli kumaş üreticilerini eleştirdi ve ”Yüzde 20’nin üzerinde vergiler var. Şifon bile üretilmiyor. 54.07 koduyla satılan sentetik kumaşı çok pahalı ithal ediyoruz. Ömür boyu koruma olmaz” dedi.
Türkiye, hazırgiyim ve tekstil birlikte düşünüldüğünde geçen yıl 27 milyar dolarlık ihracat rakamına imza attı. Hazırgiyim 17.3 milyar, tekstil ihracatı ise 10 milyar dolara yakındı. Cari açık değil, cari fazla verdiler. Bu olumlu gidişata rağmen kumaş üreticileri ile hazır giyimciler arasında bitmeyen bir tartışma mevcut.
Vergiler memnun etmedi
Kumaş üreticilerini korumak amacıyla getirilen yüzde 20’lik ek vergiler, hazır giyimcileri uygulamanın başından bu yana memnun etmedi. Çünkü, dünya modasında trendi kumaşları ithal etmek çok pahalıya gelmeye başladı. O kumaşların ülkemizde yeterli üretiminin olmadığını savundular.
Şifon üretemiyoruz
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) başkanlığına 4 yıllık bir dönem için yeniden seçilen Hikmet Tanrıverdi, görüşmemizde bu tartışmanın iyice su yüzüne çıktığını söylerken, “Ömür boyu koruma olamaz. Yüzde 20 – 30’lara ulaşan ek vergiler ve antidamping nedeniyle sıkıntı çekiyoruz, dış rekabette zorlanıyoruz” dedi.
Tanrıverdi, kumaşçıları eleştirirken, Türkiye’de hâlâ “şifon” bile üretilemediğini, özellikle sentetik filament iplikle dokunan ve “54.07” No.lu kodla tanımlanan kumaş türünün de yerli olarak temin edilemediğinden yakındı. Dünya modasında kullanılan bu kumaşların yüzde 90’ının Uzakdoğu’dan ithaline gidildiğini ve vergilerle çok pahalı hale geldiğini ifade eden Tanrıverdi, şöyle konuştu: “Mesela, geçen kış çok moda olan kaz tüyünden kabanlar sürekli ithal edildi. Bizde yoktu. Ben bile New York’tan satın aldım. Derdimizi anlatamıyoruz. Bursa’da çalışan büyük ölçekli kumaş üreticilerinin siyasilerle lobileri çok iyi. Bizler daha küçük işletmeler olduğumuz için politikacılar tarafından kaale alınmıyoruz.”
SaSA’yı alamadık
Sabancı Grubu’nun bünyesinde olan ve sentetik elyaf üreten SaSA’nın Hintlilere satıldığını, konunun hala Rekabet Kurumu’nda olduğunu kaydeden Tanrıverdi, “Aslında, biz ihracatçılar SaSA’yı almak istedik ama olmadı, bunun için kolaylıklar sağlanabilirdi” yorumunu yaptı.
Paris’te Osmanlı nostaljisi abartıldı
Yurtdışı fuarlar ile yurtdışından gelen alım heyetleriyle daha aktif bir diyalog içinde olacaklarını da söyledi. Geçen yıl Rusya’da başkent Moskova’da ve İtalya’da Milano’daki sektör fuarlarında, bu yıl ise Paris’te Türkiye’nin “onur konuğu” olarak ağırlandığına dikkat çeken Tanrıverdi, Paris’te yaşanan üzücü konulara ise açıklık getirdi ve şöyle konuştu:
“Aslında Fransızlar ceplerinden 400 bin euro civarında para harcadılar. Fuar da çok başarılı oldu. İdarenin bilgisi dışında düzenlenen partide Osmanlı nostaljisi fazla abartıldı. Bu işe küçük bir yol kazası diyebiliriz.”
PERİHAN ÇAKIROĞLU - BUGÜN GAZETESİ