67 yaşında olmasına rağmen hâlâ çok alımlı. Kendini dünya vatandaşı olarak adlandıran Diane von Furstenberg ile ikonik kruvaze elbisesini ve moda dünyasını konuştuk
1970'te ikonik "kruvaze elbise"yi tasarladınız. Markayla özdeşleşen bu zamansız elbiseyi tasarlarken esin kaynağınız neydi?
Bu ikonik parçanın asıl değeri tabii ki kumaşında. Kusursuz ipek jersey kumaşını keşfettim. Bu sihirli kumaş kadın vücudunu saran ve mükemmel gösteren bir kumaştı. Öncelikle eteklerde ve üstlerde bluzlar için kullandık, daha sonra bunları birleştirip bir elbise haline getirme fikri çok cazip geldi. Gerçekten ikonik bir elbise yarattık ve yıllar geçse de zamansızlığını koruyor. Tam 40 yıl oldu. Buna rağmen bu elbisenin üzerine başka bir elbise tasarlanamadı.
"Kadın olmak", bu ikonik elbiseyi yaratmanızdaki en önemli etki diyebilir miyiz?
Kesilikle dediğinize katılıyorum. Kadınların aklından geçenleri ve ne istediklerini bilmek her zaman bana yardımcı olmuştur. Ben de kadınım, benimde kusurlarım var, benim de isteklerim var ve ben ne istiyorsam kadınların da çoğu zaman bunları talep ettiğini görüyorum. Tasarım aşamasında kadınların dilinden anlamak çok önemli.
Kruvaze elbisenin sırrı nedir?
Aslında sırrını açıklamak çok zor. Ben tasarlarken de şu veya bu sebepten bu kadar ilgi göreceğini düşünmemiştim. Ama şunu biliyorum ki kadınlar bu elbiseyi giydiklerinde gerçekten kadın gibi hissediyorlar. Teksas'ta bir kadınIa tanışmıştım ve bana bu elbiseyi çok sevdiğini, elbiseyi her giydiğinde kendini gün çinde güvenli ve aynı zamanda seksi hissettiğini söyledi. Aslında bu her şeyi açıklıyor. Bu elbise güçlü, özgür, seksi, feminen ve zamansız.
Erkek ve kadınların tasarım açısından farklılıkları var mı?
Çok sevdiğim arkadaşım Christian Lacroix, "Erkekler kostüm tasarlıyor, kadınlarsa kıyafet tasarlıyor" demişti. Bu gerçekten çok ilginç bir yaklaşım.
BAŞARISI ÖZGÜRLÜĞÜNDEN
Genç yaşta bu kadar büyük bir başarıyı elde etmeyi nasıl başardınız?
Çünkü kendimi bildim bileli hep özgür ve bağımsız olmak istedim. Faturalarımı, kiramı ya da kredi kartı borçlarımı bir erkeğin ödemesini istemedim. Ve hamile kalıp Amerika'ya taşındığımda kendim için bir şeyler yapmak istedim. İtalya'da bir tekstil fabrikasında çalışırken tanıştığım birini, tasarladığım elbiseleri Amerika'da satma fikrine ikna ettim. Her şey böyle başladı. Genç yaşta özgür olabilmek ve kendi ayaklarımın üzerinde durma isteği beni buralara getirdi.
Yıllardır moda dünyasının içindesiniz. Her şeyi bırakıp uzaklaşmak istediniz mi hiç?
Hayır; çünkü ben bu düzenin bir parçasıyım. 80'li yıllarda bir kere ara verdim, Paris'e taşındım ve edebiyata merak saldım. Ancak daha sonra modayı ve New York'u deli gibi özlemeye başladım. O günden sonra moda olmadan kendimi eksik hissetiğimi anladım.
Kendinizi hep tasarımcı olarak mı düşündünüz?
Ben aslında birçok şeyim. Tasarımcı olmak bunlardan biri.
En çok neyi tasarlamaktan zevk alıyorsunuz?
Her koleksiyon ayrı bir heyecan, ayrı bir yenilik. Parçalar arasında seçim yapmam çok zor. Baştan aşağı her parça, her detay, her şey benim için farklı bir macera gibi. Kadınlar bana çok ilham veriyor. Onlar için tasarım yapmak beni çok heyecanladırıyor.
Mesleğinizde en heyecan duyduğunuz şeyler neler? Tasarım açısından nereleri örnek verebilirsiniz?
CFDA (Amerikan Moda Tasarımcıları Konseyi) Başkanı olarak genç yetenekleri gördükçe çok heyecan duyuyorum. Özellikle Amerikalı genç tasarımcılar arasında çok yetenekli olanlar var. Genç isimler ileride çok başarılı tasarımcılar olacak, bundan eminim.
İlham kaynağı annesi
Kendi tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Aslında şaşalı cümlelerle anlatamam. "Çabasız şıklık" tarzımı tanımlıyor diyebilirim. Zamansız, seksi ve cool parçalarla tarzımı oluşturuyorum.
Hayatınızda ilham aldığınız ve en çok etkilendiğiniz kişi kim?
Annem. Çok güçlü ve erdemli bir kadın. Doktorlar annemin doğum yaparken dayanamayıp öleceğini düşünmüşler ancak annem başarmış ve benden asla vazgeçmemiş. Bana hayat veren anneme her şeyimi borçluyum. Annem bana korkunun hiçbir şeye faydası olmadığını öğretti. Hayatımdaki en önemli insan annem, ilk örnek aldığım ve esinlendiğim kişi de annem. Ondan her gün ilham alıyorum.
Avrupa'da yaşadınız ve daha sonra New York'a taşındınız.. Avrupa ve Amerika'nın farklılıkları neler?
Ben dünya vatandaşıyım. Her yer benim için ev gibi. Avrupa ve Amerika'nın farkı enerjilerinde ve tempolarında. Amerika'da hayat çok hızlı, enerji çok yüksek. Avrupa'da ise daha rahat ve cool bir enerji var.
'Türk kadınları çok zarif'
Türk kadınları ve tarzları hakkında neler düşünüyorsunuz?
Nişantaşındaki ilk mağazamızı açtığımızda Türk kadınlarıyla tanıştım. Gerçekten çok zarif, elegan ve çok güzeller. Renkleri ve desenleri kullanmaktan asla çekinmiyorlar; Diane von Furstenberg kadını gibi.
Yaşlanmak hakkında ne düşünyorsunuz?
Yaş almak hayatın bir gerçeği. Bunu kabul edip en güzel şekilde yaşlanmaksa bizim elimizde.
Kadınların yaptığı moda hataları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Diğer kadınları eleştirmek bana acımasızca geliyor. Sonuçta bir kıyafetten bahsediyoruz, herkes özgür iradesiyle her şeyi giyebilir. Moda kurallarına asla inanmıyorum. Bence bir kadın seksi, rahat ve güvenli hissetiği kıyafetleri giymeli; bu kadar basit.
Yaz gardırobunuzda neler var? Okurlarımıza yaz alışverişleri için ipuçları verebilir misiniz?
Siyah ve beyaz yazın en favori renklerinden. Ayrıca vucudu saran elbiseler bu yazın favori parçalarından.
Her kadının gardırobunda bulunması gereken olmazsa olmaz parçalar neler?
Topuklu ayakkabı, bandaj elbise, güneş gözlüğü, tote çanta, siyah pantolon, bot, deri kalem etek.
Esra ÇORUH / HT CUMARTESİ