Kurulduğu 2002 yılından beri yuvarlak örgü makineleri alanında tamirat, tüpten açık ene çevirmek, yedek parça, sarf malzemeleri gibi bir çok alanda hizmet veren Kervan Makine- Cıngıllar ortak imalatı olana "Troya" açık en yuvarlak örme makinasını Tüyap'da düzenlenen Tekstil Makineleri fuarında sektörün beğenisine sundular.
Örme sektöründe yılda yaklaşık 2500 ile 3500 arasında yuvarlak örme makinesinin satıldığına dikkat çeken firma ortaklarından Abdullah Başpınar, ürettikleri "Troya" açık en örme makinesini ilk kez Tüyap'daki Tekstil Makineleri fuarında sergiledik ve yoğun ilgi ile karşılaştık. "Troya" Türkiye'nin ilk ve %100 yerli yapım yuvarlak örme makinesi unvanını hak etti. Türk tekstil sektörü, yavaş yavaş ithal makine kullanımından uzaklaşarak Türkiye'de imal edilmiş tekstil makinelerini tercih ediyor. Servis ağı ve satış sonrası hizmet kalitesini artıran Türk tekstil makine üreticileri sayesinde yerli makinelerin iç pazardaki payı hızla artıyor. Üretmiş olduğumuz makine ile beraber, ülke ekonomisine çok büyük katkılarda bulunacağız" dedi.
Türkiye'ye ayda ortalama 250'nin üzerinde örgü makinesi satıldığına değinen Başpınar'ın hesabına göre yıllık 150 milyon Euro sırf bu alanda yurt dışına gidiyor. Kervan olarak bu rakamı bir nebze de olsa aşağıya çekmeyi hedeflediklerini kaydeden Başpınar, şu açıklamalarda bulundu. "Türkiye'de bu tarz makineyi ilk biz ürettik. Üretim yerimiz İstanbul Güngören'de ilk yıl 25 adet makine üretmeyi planlıyoruz ama gelen talebe göre bu sayıyı artıracak kapasitedeyiz. Parçalarının %90'ı Türkiye'de üretilen makinemizin örme sektöründe büyük ses getireceğine inanıyoruz. Sonuçta Türk malı bir makine varken, sektörün bizi tercih edeceğini düşünüyorum. Ülkemize de çok büyük hizmet vereceğimiz için çok mutluyuz."
TEŞVİKTE KOLAYLIK SAĞLANSIN
Tekstil makine sektöründe faaliyet gösteren firmanın yetkilisine göre, piyasalarda herkesin bekle ve gör izlemesinden dolayı yaşanan bir durgunluk hakim. Türkiye'de ilk kez üretilen bir makine için teşvik ile alakalı bir çalışmalarının olmadığını söyleyen Başpınar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Geçtiğimiz ay yürürlüğe yeni bir Ar-Ge yasası girdi. Ayrıca TÜBİTAK ile KOSGEB'in de çeşitli teşvikleri olduğunu biliyorum ama hepsinde o kadar çok prosedür ve teferruat var ki; örneğin her aşama için farklı belgeler isteniyor. O kadar prosedür ile vakit harcamak yerine biz makineyi bitirdik. Bir de şöyle bir durum var, projenin herhangi bir noktada kabul edilmeme olasılığı da var. Teşvik ile ilgili devletin yardımcı olması ya da kolaylık sağlaması lazım. Yakın bir gelecekte ürettikleri makine ile ilgili TEMSAD ile iletişime geçeceklerini de sözlerine ekleyen Başpınar, önümüzdeki yıllarda makine ihracatını da düşündüklerini belirtti. Başpınar, hedef pazarlar olarak da İran, Rusya, Suriye, Ürdün, Cezayir, Fas, Tunus ve Türki Cumhuriyetleri potansiyel olarak görüyor.
SATIŞ SONRASI DESTEĞE AĞIRLIK VERECEĞİZ
Kutuda makine satmayacaklarının altını çizen Başpınar, yakın bir gelecekte vermeye başlayacakları satış sonrası servisle de adlarından söz ettireceklerini söyleyerek, "Makineyi kendi ürettiğimiz için çıkabilecek hr türlü soruna karşı önceden hazırlıklıyız. Türkiye içerisindeki en büyük avantajımız, satış sonrası destek ağımız olacak. Biz makinemize tam garanti veriyoruz. Çıkabilecek her türlü soruna, anında müdahale ederek sorunsuz hale getirebileceğiz. Müşterilerimiz, Türkiye'nin neresinde olursa olsun hizmeti onların ayaklarına götüreceğiz" dedi.
TÜRKİYE'DE TEKSTİL BİTMEZ
Türk tekstil sektörünü de değerlendiren Başpınar, Türkiye'de tekstilin hiç bir zaman bitmeyeceğini kaydetti. "Belki az bir daralama yaşanır ama üretim hiçbir zaman bitmez" deyin Başpınar, sözlerini şöyle sürdürdü "Türkiye'nin inanılmaz bir coğrafi avantajı var. Bir tarafımız Avrupa, diğer tarafımız Asya, kuzeyde Rusya, güneyde ise gelişmekte olana İran, Irak, Suriye ve Mısır gibi ülkeler var. Türk tekstili olarak sadece yüzde %10-15'ini iç piyasaya veriyoruz. Geri kalan hep ihracat, iç pazar daralsa bile yeni pazarlar mutlaka oluşacaktır" Kervan Makine şirket ortağı Abdullah Başpınar, başta Çin olmak üzere bir çok ülkenin işçilik giderlerinin ucuzluğunu, o ülkelerin henüz tüketim ile tanışmamış olmasına bağladı. Çin ve Mısır'dan örnekler veren Başpınar'a göre bu ülkeler, tüketim ile tanıştıktan sonra maliyetler açısından Türkiye seviyelerine çıkacak.
