Whatsapp Tekstil Kursları Destek Hattı

Kitin, Kitosan ve Genel Kullanım Alanları

 

1.GİRİŞ
Dünya çapında, deniz ürünleri üreticisi şirketler tarafından büyük miktarda yengeç ve karides kabuğu 
değerlendirilmeden çevreye atılmaktadır. Özellikle son yıllarda atıkların yeniden değerlendirilmelerinin 
gündeme gelmesiyle birlikte, kabuklu su ürünleri çürümeye bırakılmak yerine, kimyasal veya biyolojik 
yöntemlerle yeniden değerlendirilmekte ve yeni ürünler elde edilmektedir. Bu şekilde edilen ürünlerin 
başında kitin ve başlıca türevi olan kitosan gelmektedir. 
Doğal bir biyopolimer olan kitosan, özellikle son 50 yıldır araştırmacılar için ilginç bir materyal olarak 
yerini korumaktadır. Kitine göre birçok avantaja da sahip olan kitosan başta gıda, kozmetik, ziraat, tıp, 
kağıt ve tekstil olmak üzere birçok endüstri dalında kullanım alanı bulmuştur. 
Tekstil terbiyesi işlemlerinde, çok miktarda su ve enerji tüketilmektedir. Bununla birlikte atık suya terk 
edilen boyarmaddeler, yardımcı maddeler ve atık suyun rengini gidermek için kullanılan kimyasal Demir, A., Seventekin N. Teknolojik Araştırmalar: TTED 2009 (2) 92-103 
93 
maddeler de ek bir kirliliğe yol açmaktadır. Tüm bu unsurlar, gittikçe katılaşan çevre kanunları için tehdit 
edici bir unsur oluşturmaktadır. Bu nedenle, tekstil endüstrisinde toksik özellikte ve atık su yükü 
oluşturan kimyasal maddelerin yerini alabilecek yeni madde arayışları devam etmektedir (2). 
Doğada bulunan kaynaklardan bol miktarda elde edilebilen bir biyopolimer olan kitosan, canlılara karşı 
toksik özelliğinin olmaması, biyolojik olarak parçalanabilirliği, biyouyumluluğu, kimyasal ve fiziksel 
özellikleri bakımından diğer biyopolimerlere göre üstün özellikler göstermesi nedeniyle birçok endüstri 
dalı gibi tekstil endüstrisi için de uygun bir madde olarak karşımıza çıkmaktadır. 
2. Kitin ve Kitosan Nedir? 
Kitin, selülozdan sonra dünyada en yaygın olarak bulunan ikinci biyopolimerdir. Yengeç, karides gibi 
kabuklu su ürünlerinin ana bileşeni olup, böceklerin iskeletinde ve mantarların hücre duvarlarının 
yapısında da bulunmaktadır. Dünyada yıllık kitin üretiminin yaklaşık 150x103
 ton civarında olduğu 
belirtilmektedir. Bunun 56x103
 tonu karidesten, 39x103
 tonu çeşitli deniz kabuklularından, 32x103
 tonu 
mantarlardan ve 23x103
 tonu istiridyelerden elde edilmektedir (1). Böcek kabuklarında yaklaşık % 23,5 
oranında kitin bulunurken bu oran yengeç ve karideste sırasıyla % 17 ile % 32 arasında değişmektedir. 
Kitinin birçok türevi bulunmakla beraber, bunlar arasında en önemlisi kitosandır. Kitosan, ilk kez 1811 
yılında Henri Bracannot tarafından keşfedilmiştir. Bracannot, mantarlarda bulunan kitini sülfürik asitte 
çözmeye çalışmış ancak başarılı olamamıştır. 1894’de Hoppe-Seyler, kitini potasyum hidroksit içerisinde 
180oC’de işleme sokmuş (deasetilasyon) ve asetil içeriği azaltılmış bir ürün olan “kitosan”ı elde etmiştir. 
1934 yılında kitosandan film üretimi ve lif eldesi konusunda olmak üzere iki patent alınmıştır. Aynı yıl, 
Clark ve Smith tarafından çok iyi oryante olmuş kitosan lifi üretimi de başarı ile gerçekleştirilmiştir [2]. 
Kitin ve kitosan hakkındaki ilk kapsamlı yayın, 1977 yılında Muzarelli tarafından yapılmıştır. Daha sonra 
bu konuda çeşitli uluslararası sempozyumlar ve araştırmalar ile devam eden incelemeler günümüze kadar 
gelmiştir. Bu çok yönlü polimerlerin yeni uygulama alanlarını bulmaya ve uygulamaya yönelik akademik 
ve endüstriyel araştırmalar halen kapsamlı ve yoğun bir şekilde devam etmektir (1-3) 
Kitin ve kitosan üretimi günümüzde özellikle Oregon, Washington, Virginia, Japonya ve Antartika’daki 
kabuklu deniz hayvanlarından üretilen konserve endüstrisine bağımlı olarak gerçekleştirilmektedir. Bu 
konuda özellikle Norveç, Meksika ve Şili gibi ülkeler çalışmalarını yürütmektedir. Örneğin “Flonac” 
ticari adıyla yengeç kabuklarından üretilen kitosan polimerinin 2000 yılı üretimi 1250 ton/yıl civarında 
olmuştur. Bir kilogramının üretim maliyeti ürün kalitesine ve üretim prosesine bağlı olarak 6 ile 32 USD 
arasında değişmektedir (3-5). 
Kabuklu su ürünleri artıklarının başta kitin olmak üzere çeşitli ürünlerin eldesi şeklinde 
değerlendirilmesiyle hem ekonomik açıdan kazanç hem de çevre açısından oldukça büyük yarar 
sağlanmış olmaktadır. Teknolojik Araştırmalar: TTED 2009 (2) 92-103 Kitin, Kitosan ve Genel Kullanım Alanları 
94 
3. Kitin ve Kitosanın Kimyasal Yapısı 
Bir biyopolimer olan kitin, esas olarak poli-[β-(1,4)-2-asetamid-2-deoksi-β-D-glukopiranoz] yapısında 
olup çok düşük oranda 2-amino-2-deoksi-β-glukopiranoz monomerlerini de içermektedir. 
Şekil 1. Selüloz (a), kitosan (b) ve kitinin (c) kimyasal yapıları (6) 
Kitosanın kimyasal yapısı, poli-[β-(1,4)-2-amino-2-deoksi-β-D-glukopiranoz] şeklindedir. Kitin ve 
kitosan polisakkaridleri, kimyasal olarak selüloza benzemekle birlikte kendi aralarında birtakım 
farklılıklar göstermektedir. Selülozda, ikinci karbon atomuna bağlı hidroksil (-OH) grubu bulunurken, 
kitinde asetamid (-NHCOCH3), kitosanda ise amin (-NH2) grubu bulunmaktadır. 
Şekil 2. Deniz hayvanı kabukları ve mantarlardan kitin eldesi (7) 
Genel olarak bakıldığında, yengeç, istakoz ve karides gibi deniz hayvanlarının kabuk kısmı % 30-40 
protein, % 30-50 kalsiyum karbonat ve kalsiyum fosfat ile % 20-30 kitinden oluşmaktadır. Kabuklu deniz 
hayvanlarının yapısındaki protein bazı insanlarda alerjiye sebep olabilmektedir. Dolayısıyla, proteinin 
tamamen uzaklaştırılması özellikle biyomedikal uygulamalarda kullanımı açısından son derece önemlidir. 
Yıkama 
LiCl/DMAc ile ekstrakisyon 
Ham kitin Suda çökeltme, kitinin toplanması ve 
kurutulması 
Deproteinizasyon 
(% 3.5’lik NaOH ile 65°C’de 
2 saat işlem) 
 3 saat işlem) 
Yıkama
Demineralizasyon 
(1 N HCl ile 30 dk oda 
sıcaklığında işlem) 
Deniz Canlısı Kabuğu 
Yıkama ve mekanik parçalama 
Mantar
Elde etme (hasat), yıkama ve kurutma 
Toz haline getirme ve NaOH ile işlem Demir, A., Seventekin N. Teknolojik Araştırmalar: TTED 2009 (2) 92-103 
95 
Bu amaçla, kitinin protein kompleksindeki kovalent bağlar deproteinizasyon ile koparılmaktadır. Ancak 
kullanılan kimyasal maddelerin biyopolimeri de depolimerize etme tehlikesi nedeniyle işlem esnasında 
dikkatli olmak gerekmektedir. 
Çizelge 1. Kitosanın Teknik Üretim Koşulları (6)
Adım Kimyasal Madde Sıcaklık(
oC) Süre 
Deproteinizasyon % 0.5-15 NaOH 25-100 0.5-72 saat 
Demineralizasyon % 2-8 HCl 15-30 0.5-48 saat 
Dekolorizasyon Çeşitli organik çözgenler 
(NaOCl, H2O2) 
20-30 Yıkama, 60 dk 
Deasetilasyon % 39-60 NaOH 60-150 0.5-144 saat 
Deproteinizasyon için NaOH, Na2CO3, NaHCO3, KOH, K2CO3, Ca(OH)2, Na2SO3, NaHSO3, Ca(HSO3)2, 
Na3PO4 ve Na2S gibi çeşitli kimyasal maddeler denenmiştir. Ancak yapılan araştırmalar sonucunda en 
uygun olan maddenin NaOH olduğu görülmüştür. Bu amaçla deasetilasyon işleminde 1M NaOH çözeltisi 
kullanılmaktadır. NaOH, kitinin kısmen deasetillenmesine ve biyopolimerin hidrolize olması sonucu 
molekül ağırlığının azalmasına neden olmaktadır. Đşlem herhangi bir sorun olmaksızın yerine getirildiği 
takdirde kitinin protein içeriği % 1 civarında kalmaktadır. Ayrıca, pepsin, papain, tripsin, ve proteaz gibi 
proteolitik enzimler de protein uzaklaştırma amacıyla kullanılmaktadır. Deproteinizasyon, aynı zamanda 
kitine belli bir kalite de kazandırmaktadır. Son olarak kitosan % 2’lik asetik asit çözeltisi ile ekstrakte 
edilip ardından filtre edilmekte, destile suda çöktürülüp kurutulmakta ve depolanmaktadır. (6, 8). 
Kitosan, her tekrarlayan birimdeki primer (C-6), ve sekonder (C-3) hidroksil grupları ile amin (C-2) 
grubu olmak üzere toplam üç tane reaktif gruba sahiptir. Bu reaktif gruplar kolayca kimyasal 
modifikasyona uğrayabilmekte ve kitosanın mekaniksel ve fiziksel özellikleri ile çözünürlüğünü 
değiştirmektedir. 
 
Kitinin azot içeriği, deasetilasyon derecesine göre % 5-8 (genellikle % 6.9) arasında değişmektedir. Azot 
içeriği selüloza göre yüksek olan kitin ve kitosan (selülozda azot miktarı % 1.25 civarında) özellikle atık 
sularda metal bağlayıcı (kelatlama maddesi) olarak büyük avantaj sağlamaktadır. 
3.1. Kitosanın Özelliklerine Etki Eden Parametreler
Kitosanın özelliklerine etki eden parametreler; deasetilasyon derecesi, molekül ağırlığı, viskozite, 
çözünürlük ve renk şeklinde sıralanabilmektedir. 
3.1.1. Deasetilasyon Derecesi 
Kitin ve kitosan arasındaki temel farklılık, yapılarındaki asetil içeriğinden kaynaklanmaktadır. 
“Deasetilasyon Derecesi (DD)” kitinin yapısında bulunan aminoasetil gruplarından asetil grubunun 
uzaklaştırılma derecesidir. Böylece geride sadece amin grubu kalmaktadır. Kitosanın deasetilasyon 
derecesinin, başta çözünme özelliği olmak üzere birçok parametre üzerinde büyük etkisi bulunmaktadır. 
Kitinin belli derecede deasetillenmesi (% 60 ve üzeri) sonucunda “kitosan” elde edilmektedir (9, 10). 
Deasetilasyon derecesi, deniz kabuklularının cinsine ve üretim yöntemine göre % 56-99 arasında 
değişebilmektedir. 
Kitosanın kitine göre iki büyük avantajı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi kitini çözmek için lityum 
klorür ve dimetilasetamid gibi toksik özellikte olabilen çözgenler kullanılmasına karşın kitosanın seyreltik 
asetik asit içinde kolayca çözünebilmesidir. Đkinci avantajı ise birçok kimyasal reaksiyon için aktif kısım
olan serbest amin gruplarına sahip olmasıdır. Deasetilasyon derecesinin belirlenmesi için ninhidrin testi, 
lineer potansiyometrik titrasyon, yakın-infrared spektroskopi gibi çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Bu 
yöntemler arasında en çok kullanılanı IR spektroskopisi olmasına karşın, IR spektroskopisi sonunda farklı 
baselineların ortaya çıkması nedeniyle yöntemler hakkında halen çeşitli tartışmalar söz konusudur. 
3.1.2. Molekül Ağırlığı 
Kitosanın doğal ve sentetik polimerlere uygulamasında önemli olan diğer bir parametre de molekül 
ağırlığıdır. Kitin ve kitosanın molekül ağırlığı, elde edildiği kaynağa ve özellikle deasetilasyon 
koşullarına (sıcaklık, zaman ve NaOH konsantrasyonu) bağlı olarak değişmektedir. Ortamda bulunan 
çözünmüş oksijen, kitosanın parçalanmasına neden olmakta ve molekül ağırlığını düşürmektedir. Diğer 
yandan, çok yüksek sıcaklıklar da kitosanın molekül ağırlığına olumsuz etki etmektedir. Örneğin 280oC 
ve üzerindeki sıcaklıklarda kitosan parçalanmaya başlamakta, polimer zinciri kopmakta ve böylece 
molekül ağırlığı düşmektedir. 
Molekül ağırlığının belirlenmesinde jel permetasyon kromotografisi, ışık saçılma spektroskopisi ve 
viskozimetrik yöntemler gibi çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. (11). 
3.1.3. Viskozite 
Sıcaklık, viskozite, deasetilasyon ve pH derecesi gibi parametreler kitosanın özelliklerine etki etmektedir. 
Viskozite, demineralizasyon süresinin artması ile düşmektedir. Yaklaşık 4oC’de depolanan kitosan 
çözeltisinin viskozite açısından en iyi stabiliteyi gösterdiği görülmüştür. 
3.1.4. Çözünürlük 
Kitin, çok miktardaki molekül içi ve moleküller arası hidrojen bağları ile yarı kristalin yapıda bir 
polimerdir. Bu nedenle seyreltik asitlerde ve birçok organik çözgende çözünememektedir. Kitosan, 
katyonik yapısı sayesinde pH<6 ortamında bazı çözeltilerde kolayca çözünebilmektedir. Diğer yandan, Demir, A., Seventekin N. Teknolojik Araştırmalar: TTED 2009 (2) 92-103 
 inorganik asitler içerisinde kitosanın çözünürlüğü oldukça düşüktür. Kitosanın çözünmesi amacıyla 
genellikle asetik asit, formik asit ve laktik asit gibi organik asitler kullanılmaktadır. Bunlar arasında en 
çok kullanılan çözgen asetik asittir. 
Kitosanın çözünürlüğünü etkileyen sıcaklık, çözgen konsantrasyonu ve partikül büyüklüğü gibi birçok 
parametre bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar iyi bir çözünürlük için kitosanın en az % 75-80 
deasetilasyon derecesine sahip olması gerektiğini göstermiştir. 
Asidik ortamda NH2 grubu -NH3
+ şeklinde bulunmakta ve ortamdaki anyonik gruplarla elektrostatik 
olarak etkileşime girmektedir. Protonlaşmış durumda katyonik polielektrolit davranışı göstermekte, 
viskoz çözeltiler oluşturmakta ve zıt yüklü molekül ve yüzeylerle etkileşime girebilmektedir. Kitosanın 
çözünürlüğü, kimyasal modifikasyonları, film veya lif oluşumu gibi kullanımları açısından da oldukça 
önemli bir parametredir.Çizelge 2’de kitosanın çeşitli organik asitler içinde çözünebilirlik durumu 
gösterilmiştir.
Kabuklu deniz hayvanlarının yapısındaki pigment, kitin ile kompleks oluşturmaktadır (4-keto ve 3,4,4’-
diketo-β-keroten türevleri). Toz halindeki kitosan oldukça yumuşak olup rengi açık sarıdan beyaza kadar 
çeşitli tonlarda değişebilmektedir. Kitinden kitosan eldesi esnasında renk giderilmesi aseton ile 
ekstraksiyon ve ardından % 0.3 NaOCl ile oda sıcaklığında yapılan 5 dk işlem sonunda 
gerçekleşmektedir. Çeşitli literatürlerde, renk giderme işlemi için alternatif olarak; KMnO4, NaHSO3, 
Na2S2O4 veya H2O2 gibi kimyasalların da kullanılabileceği ifade edilmektedir. 
3.2. Kitosanın Kullanım Alanları 
Kitosan günümüzde tıptan gıdaya, ziraatten kozmetiğe, eczacılıktan atık su arıtımına ve tekstil sektörüne 
kadar sayısız alanda kullanılabilmektedir. 
Kitosan çeşitli ülkelerde büyük ölçüde kullanılmasına karşın ülkemizde bu oran daha düşüktür. Tekstil 
sanayinde de birçok amaç için kullanılmaktadır. Bunlar arasında; antimikrobiyal özellik kazandırması, 
yünlü kumaşlarda çekmezlik sağlaması, reaktif boyamada tuz miktarını azaltması, pamuğun asit 
boyarmaddelerle boyanabilirlik kazanması, antistatik özellik kazandırılması, deodorant maddesi olarak 
kullanılması sayılabilmektedir. 
Ayrıca, kitosan ile diğer liflerin karışımından üretilen çeşitli antimikrobiyal lifler de bulunmaktadır. 
Su arıtımı Kirlenmiş atık sular için koagülasyon ve flokülasyon 
Atık sudaki metal iyonlarının uzaklaştırılması ve geri kazanımı 
Bitki katkı maddesi 
Antimikrobiyal madde 
Bitki tohumu kaplanması 
Gübre yapımı 
Ziraat 
Insektisid ve nematositlerde 
Biyoteknoloji Kromatografik yöntemlerde 
Enzim immobilizasyonunda 
Doğal kıvamlaştırıcı 
Hayvan yemlerini de içeren yiyecek katkı maddesi 
Yiyecek işlemede (örneğin şeker işleme) 
Filtreleme ve temizleme 
Hipokolestrolemik madde (zayıflama maddesi) 
Gıda 
Atık yiyeceklerin tekrar işlenmesi 
Saç şekillendirici yapımı 
Cilt nemlendirmede (nemlendirici kremlerde) 
Antikolestrol ve yağ bağlayıcı olarak zayıflama maddesi 
Kozmetik 
Aftershave, deodorantlarda koku giderici madde 
Hayvan ve insanlar için yara bandı yapımında 
Sargı bezi yapımında ve yara tedavisinde (yara tedavisini % 30 
oranında hızlandırmaktadır.) 
Yanık tedavisinde acıyı dindirme ve iyileştirme etkisi 
Kanı pıhtılaştırıcı madde 
Hidrojel yapımı 
Antikoagülant ve antitrombojenik materyaller 
(sülfatlanmış-kitin türevleri olarak) 
Hemostatik madde 
Kontakt lens yapımı 
Medikal Alan 
Đlaç salımı
Kitosan, medikal tekstiller alanında oldukça önem kazanmıştır. 1960'ların ortalarından beri Japonya başta 
olmak üzere pek çok Asya ülkesinde bu konuda çalışmalar yapılmaktadır. Özellikle yara tedavisinde doku 
sağlanması için kitosan oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Ayrıca, medikal yapay deri, cerrahi 
dikiş iplikleri, yapay kan damarları, kontrollü ilaç salımı, kontakt lens yapımı, yara bandı, sargı bezi, 
kolestrol kontrolü (yağ bağlayıcı), tümör inhibitörü, antifungal, antibakteriyal, ve hemostatik etki 
göstermesi vb. şeklinde sıralanabilmektedir (13) . 
In-vivo testler, kitosanın insan vücuduna herhangi bir yan etkisi bulunmadığını göstermiştir. Kitosan, 
tablet olarak kullanılması halinde tükürük veya midede bulunan lipaz enzimi tarafından 
parçalanabilmektedir. Parçalanma sonucunda amin şekerleri gibi toksik özellikte olmayan ürünler açığa 
çıkmaktadır. 
Kitosan diğer yandan kolestrol düşürücü etkiye de sahiptir. Polikatyonik yapısı nedeniyle negatif yüklü 
lipidler ile etkileşime girerek kolestrolü düşürmektedir (14). Demir, A., Seventekin N. Teknolojik Araştırmalar: TTED 2009 (2) 92-103 
99 
Berger J. et. al. (2004), biyomedikal uygulamalarda kitosan hidrojellerinin kullanılabilirliğini 
araştırmışlardır. Hidrojel yapımında en fazla kullanılan çapraz bağlayıcılar, glioksal ve glutaraldehittir. 
Glutaraldehit, kitosanın amin gruplarına imin grubu üzerinden bağlanmaktadır. Bu tip dialdehitler 
herhangi bir aditif olmadan doğrudan reaksiyon gerçekleştirebilme özelliğine sahiptir. Ayrıca, çapraz 
bağlayıcı olarak; dietil squarat, oksalik asit veya genipin de kullanılabildiği ifade edilmektedir. Kovalent 
bağlı hidrojeller, implantlar veya bandaj yapımında kullanılabilirken, iyonik bağlı hidrojeller özellikle ilaç 
salınım sistemlerinde uygun kullanım alanı bulmuştur. Kitosan, toksik özellikte olmaması, çevreye zarar 
vermeden biyolojik olarak parçalanabilir özellikte olması ve vücut içerisinde, tamamen zararsız ürünlere 
(amino şekeri) parçalanmasından ötürü herhangi bir yan etkisi de bulunmamaktadır (14). 
Şekil 5. Kitosan hidrojellerin yapısı (kovalent bağ, pozitif yüklü kitosan, kitosan, ilave polimer, iyonik çapraz 
bağlayıcı, iyonik etkileşim )
Kitosan, yara iyileşmesini hızlandırmada da oldukça etkin rol oynamaktadır. Başta diyabet hastaları 
olmak üzere vücuttaki yaraların iyileşme hızı hastalar için büyük önem taşımaktadır. Kitin ve kitosan 
uzun süredir yara iyileştirme özellikleri bakımından araştırılmış ve olumlu sonuçlar alınmıştır. Kitosan 
heparin (- yüklü) ile polielektrolit kompleks oluşturma özelliği sayesinde yara tedavisine etkin rol 
oynamaktadır. Heparin, kanın pıhtılaşmasını önleyen (antikoagülan) bir polisakkariddir. Oluşan bu 
kompleks ve beraberinde hücre büyüme faktörünün de artmasıyla doku gelişimini desteklemektedir. Cho 
vd. (1999), suda çözünebilir kitosanı, tavşanların yaralı sırtına yapıştırmış ve yaranın hızla iyileşme 
gösterdiğini bulmuşlardır (15). 
Son yıllarda, kitosandan elde edilen bandajlar önem kazanmıştır. Bunlar özellikle Irak savaşı sırasında 
kullanım alanı bulmuştur. Z. Medica firması tarafından üretilen bu bandajlar sayesinde kanın 
durdurulması sağlanarak yaraların hızla iyileştiği ve birçok askerin yaşamını kurtardığı ifade edilmiştir. 
Bu ürünlerin, kanamayı durdurma hızının yaklaşık 60 ml/dak olduğu ve bandajların, karides yengeç gibi 
deniz canlılarına karşı alerjik reaksiyon gösteren askerler üzerinde dahi herhangi bir alerjik reaksiyon 
yaratmadığı literatürde belirtilmiştir (16).
Muzzarelli (1966), yeni bir kitosan türevi olan 5-metilpirolidinon kitosanı elde etmiş ve yara üzerine 
uyguladığında lisozim etkisiyle üretilen oligomer yapıya dönüştüğünü görmüştür. Kitinle ilgili ilk 
çalışmaların ardından Beschitin® (Unitika) adlı kitin esaslı ve nonwovendan üretilmiş yara sargısı 
Japonya'da piyasaya sürülmüştür (17). 
Kitosan, yara iyileşmesi prosesinde; polimorfonükleer hücre (PMN) ve makrofajların aktivasyonu, 
fibroblast aktivasyonu, sitokin üretimi, dev hücre migrasyonu ve kollajen sentezinin stimülasyonu gibi 
(a) Kitosanın kendi içinde çapraz bağlaması (b) Polimer ağı 
(c) Yarı geçirgen ağ yapısı (d) Đyonik çapraz bağlanmış kitosan yapısı Teknolojik Araştırmalar: TTED 2009 (2) 92-103 Kitin, Kitosan ve Genel Kullanım Alanları 
100 
aşamalarda önemli rol oynamaktadır. Ayrıca, mikroorganizmalara karşı koruyucu etki göstermekte ve 
doku oluşumunu simüle etmektedir. PMN migrasyonu, yara iyileşmesinde önemli adımlardan birisi olup 
PMN migrasyonunda oluşan sorunlar yara iyileşmesini geciktirmenin yanı sıra birçok enfeksiyona neden 
olmaktadır. Kitin ve kitosanın PMN aktivitesini arttırdığı evcil hayvanlarda yapılan denemelerde 
gösterilmiştir. Kitosanın onarıcı hücrelerin organizasyonunu aktive etmesi nedeniyle hayvanlarda yapılan 
ön denemelerde büyük açık yaraların iyileştirilmesinde faydalı olduğu bildirilmiştir (18). 
Kitosan, hemostatik özellikte bir polimerdir. Hemostatik mekanizması klasik pıhtılaşmadan bağımsız 
olup eritrosit hücre membranı ile kitosan arasındaki etkileşmeye bağlıdır. Tavşanların dillerinde yapılan 
kesiklerde kitosan uygulanan grupta, kitosan içermeyen çözelti uygulanan gruba göre kanama zamanında 
azalma olduğu gösterilmiştir. Kitosan sülfat ve karboksil grupları eklenmiş kitosan sülfat türevlerinin ise 
heparine benzer yapı göstermeleri nedeniyle koagülan özellikte olan kitosanın aksine antikoagülant etkisi 
bulunmaktadır (19, 20). 
Film oluşturabilme özelliği nedeniyle kitosan, yapay böbrek zarı yapımında da kullanım alanı bulmuştur. 
Bu amaçla, aşı polimerizasyonu ile ve suda çözünebilen polimerler ile modifiye edilmektedir. 
Kitosan/poli(vinil alkol) (PVA) karışımı membranlar, Miya et. al. tarafından araştırılmış ve kitosanın 
PVA ile oldukça homojen bir karışım oluşturduğu ve karışımın kopma mukavemetinin her bir 
komponentten daha yüksek olduğu ifade edilmiştir. Modifiye membranlar, geçirgenlik ve uyumluluk 
açısından oldukça iyi sonuçlar vermiştir. 
Çizelge 4. Kitin/Kitosan Esaslı Ticari Ürünler ( 21) 
Ürün Uygulama Alanı Üretici Firma 
Evalson R Kişisel Bakım Chito-Boss, Ancona, Đtalya 
Depolimerize kitosan Saç bakımı Wella, Almanya 
Kitosan içeren makarna Diyet ürünlerinde 
(hipokolestrol maddesi) 
NihonKayaku, Inc., Tokyo, Japonya 
Kitosan sıvı (CM-kitin) Cilt bakımı Ichimarn, Farukosu, Gifu, Japonya 
Nonwoven kitin kumaş Yanık tedavisinde Yunichika, Inc., Kyoto, Japonya 
Kitin lifi Biyolojik olarak 
parçalanabilir ameliyat ipliği 
Yunichika, Inc., Kyoto, Japonya 
Kitosan-kollajen 
kompozit 
Yapay deri Katakurachikkarin, Inc., Tokyo, Japonya 
Đlaçların kontrollü salımı, son derece önem taşımaktadır. Biyolojik açıdan uyum gösteren kitosan, çeşitli 
ilaç formülasyonlarında uygun bir matris olarak karşımıza çıkmaktadır. Çeşitli ilaçlar, kitosan matrisi 
içerisine (film, mikrokapsül, kaplanmış tablet vb.) yerleştirilmektedir. Farklı şekillerde kitosan içerisine 
hapsedilmiş ilaçlar da bulunmaktadır. Kitosanın serbest amin grubu katyonik özellik kazandırması 
nedeniyle negatif yüklü ilaçlar, polimerler ve biyoaktif moleküllerle etkileşimini sağlamaktadır. Jel 
oluşturabilmesi, kopolimer gibi çok çeşitli formlarda bulunması ilaç salım sistemlerinde büyük avantaj 
sağlamaktadır. Midede tahrişi engelleyen antasit ve antiülser aktivitelere sahip olması da ideal materyal 
haline getirmektedir (22, 23) 
Kitosanın fonksiyonel grupları, kalsiyum esaslı birçok materyal ile kompozit oluşturmabilmesi sayesinde 
ortopedik ve periodontal uygulamalarda kullanım alanı bulmuştur. Bu şekilde oluşturulan polimer matriskalsiyum esaslı bileşik sistemlerinin, sert doku yerine kullanılabilirlikleri üzerine araştırmalar 
yapılmaktadır. Bu tip kompozitlerin avantajı, polimerin hidroksapatit ile kombinasyonunun matris 
emildikçe implantta kemiksi gelişim sağladığı gösterilmiştir. Kalsiyum-kitosan esaslı kompozitler, kemik 
protezlerinde kaplama yapılarak vücuda implante edilerek kemik hücrelerini güçlendirmektedir. Bu 
şekilde kalsiyum bileşiklerinin migrasyonu da polimer matrisine bağlanması nedeniyle engellenmektedir. 
Diğer bir kullanım alanı ise direkt kemik veya sert doku ile yer değiştirmesi şeklindedir. Ayrıca, kemikte 
zamanla aşınma sonucu meydana gelen boşlukları doldurabilmektedir (22) . Demir, A., Seventekin N. Teknolojik Araştırmalar: TTED 2009 (2) 92-103 
101 
Kuo-Huang et. al. (2004) tarafından yapılan çalışmada, kitosan ve kitosan/alginat filmlerinin doku iskeleti 
olarak kullanım olanakları incelenmiştir. Kitosanın deasetilasyon derecesindeki artışla birlikte hücre 
tutunması ve çoğalması da artmıştır. Bu şekilde hücre çoğalması ve tutunması ile deasetilasyon 
derecesinin doğrudan ilişkili olduğu ortaya çıkmıştır. Diğer yandan, molekül ağırlığının önemli bir katkı 
sağlamadığı sonuçlardan açık bir şekilde görülmüştür. Kitosan/alginat filmlerde saf kitosana göre 
fibroplast tutunmasının belirgin şekilde artış meydana getirdiği ve burada esas rolü alginatın oynadığı 
belirtilmiştir. Alginat sayesinde kitosan filme tutunabilmiştir. Kitosanın polikatyonik yapısında iki -NH3
grubu hücrenin tutunmasına ek bir katkıda bulunmaktadır. Benzer şekilde kitosanın hidrofilliğe de 
olumlu etkisi olduğu, oluşan kompleksin temas açısının düşmesiyle homojen bir dağılım gerçekleştiği 
görülmüştür. Ayrıca, hücre tutunmasına kolaylık sağladığı ve böylece doku iskelesi olarak kullanımının 
son derece uygun olabileceği ifade edilmiştir (24). 
Özetle kitosan, yukarıda bahsedilen özelliklerinin yanı sıra biyouyumluluğu, antimikrobiyal aktivitesi, 
diğer materyallerle kompozit oluşturabilmesi, hücresel tutunmaya ve çoğalmaya olanak sağlaması gibi 
özellikleri sayesinde de kullanım alanı bulmuştur. Kitosan, kullanılacağı yere/dokuya göre mekanik 
özellikleri güçlendirilebilmektedir (22, 25) 
SONUÇ: 
Doğada selülozdan sonra ikinci en yaygın biyopolimer olan kitin birçok alanda yaygın biçimde 
kullanılmasına karşın sıkı molekülerüstü yapısı nedeniyle bazı durumlarda sorunlarla 
karşılaşılabilmektedir. Bu nedenle kitin yerine, deasetilasyonu sonucu elde edilen ve başlıca türevi olan 
kitosan kullanılmaya başlanmıştır. Kitosan, başta medikal alanda olmak üzere ziraatten gıdaya, tıptan 
kozmetiğe kadar birçok alanda kullanım alanı bulmuştur. 
Kitosanın kullanımını belirleyen özellikleri başta deasetilasyon derecesi ve molekül ağırlığı olmak üzere 
pH, viskozite ve renk şeklinde sıralanmaktadır. Bunun yanı sıra seyreltik asitlerde çözünebilen kitosanın 
suda çözünebilir formda türevlerini elde etmek üzere yapılan çalışmalar sonuç vermiş olup özellikle 
biyoteknoloji alanında denenmektedir. 
Yukarıda bahsedilen sektörler yanında kitosan, tekstil alanında da geniş biçimde kullanılmaktadır. Bunlar 
arasında antimikrobiyallik, boyama, yünde keçeleşmezlik vb. sayılabilmekte ve bu konuda çalışmalar 
sürmektedir. Kitosanın bu şekilde kullanım olanaklarının genişletilmesiyle, doğa büyük miktarda atık 
yükü oluşturan deniz kabuklularının önüne geçilmesinin yanısıra aynı zamanda biyopolimer kullanımıyla 
başta insan sağlığı olmak üzere herhangi bir yan etki göstermeyen ürünlerin kullanımı avantajından da 
yararlanılmaktadır. Teknolojik Araştırmalar: TTED 2009 (2) 92-103 Kitin, Kitosan ve Genel Kullanım Alanları 
102 
LĐTERATÜR 
1) Guang, W.Y, 2002, The Effect of Chitosan and Its Derivatives on the Dyeability of Silk, Ph.D. 
Thesis, Hong Kong Polytechnic University. 
2) http://www.vanderbilt.edu/AnS/psychology/health_psychology/chitosan1.htm1; Guang Wu Yi, 2002; 
Dutta et al, 2002). 
3) El-Tahlawy K.F., El-bendary M.A., Elhendawy A.G., Hudson S.M., 2005, The Antimicrobial Activity 
of Cotton Fabrics Treated with Different Crosslinking Agents and Chitosan, Carbohydrate Polymers, 
60, p. 421-430. 
4) Ayhan H., 2002, Kompozitler, Temmuz, Bilim ve Teknik Dergisi, p.11. 
5) Çalkı, Ş., Kılınç, B., 2004, E.Ü. Su Ürünleri Dergisi, Cilt: 21, Sayı: 1-2; p. 145-152 
6) Lim, S.H., 2002, Synthesıs Of A Fiber-Reactive Chitosan Derivative And its Application to Cotton 
Fabric as an Antimicrobial Finish and a Dyeing-Improving Agent. 
7) Khor, E., 2001, Chitin, Fulfilling a Biomaterials Promise, Dept. Of Chemistry, National University of 
Singapore, Rep. Of Singapore. 
8) Fouda, M. M., 2005, Use of Natural Polysaccarides in Medical Textile Applications, Doktora Tezi, 
Essen University. 
9) Jonathan Z. Knaul, Samuel M. Hudson, Katherine A. M. Creber, Crosslinking of Chitosan Fibers with 
Dialdehydes: Proposal of a New Reaction Mechanis, Journal of Polymer Science: Part B: Polymer 
Physics, Vol. 37, 1079–1094 (1999) 
10) Vilchez, S., Jovancic, P., Manich, A.M., Julia M. R., Erra P., 2005, Chitosan Application on Wool 
Before Enzymatic Treatment, Journal of Applied Polymer Science, Vol. 98, p. 1938-1946.
11) Agboh O.C., Qin Y., 1997, Chitin and Chitosan Fibers, Polymers for Advanced Technologies, Vol. 8, 
p. 355-365 
12) Knittel, D., Schollmeyer, E.,1998, Chitosan und seine Derivate für die Textilveredlung Teil 1: 
Ausgansposition, Textilveredlung 33, Nr. 3/4 
13) Montazer, M., Afjeh, G., 2007, Simultaneous X-Linking and Antimicrobial Finishing of Cotton 
Fabric, Journal of Applied Polymer Science, Vol. 103, p. 178-185. 
14) Berger, J., Reist, M., Mayer, J.M., Fel, O., Peppas, N.A., Gurny, R., 2004, Structure and interactions 
in covalently and ionically crosslinked chitosan hydrogels for biomedical applications, European 
Journal of Pharmaceutics and Biopharmaceutics 57, p.19–34
15) Cho Y.W., Chung S.H., Yoo G., Ko S. W., 1999, Water soluble chitin as a wound healing accelerator, 
Biomaterials, Vol. 20, p. 2139-2145.
16) Shahidi, F., Arachchi J.K.V., Jeon, Y.J., 1999, Food Applications of chitin and chitosans, Trends in 
Food Science &Technology 10, p. 37-51Demir, A., Seventekin N. Teknolojik Araştırmalar: TTED 2009 (2) 92-103 
103 
17) Muzzarelli, R.A.A., Tanfani, F., Emanuelli, M., Mariotti, S.N., 1982, (Carboxymethylidene) chitosans 
and N-(carboxymethyl) chitosans: novel chelating polyampholytes obtained from chitosan glyoxylate. 
Carbohyd. Res. 107, p.199 –214.
18) Usami, Y., Okamoto, Y., Takayama, T.,Shigemasa, Y., Minami, S., 1998, Chitin and chitosan 
stimulate canine polymorphonuclear cells to release leukotriene B4 and prostaglandin E2, J. Biomed. 
Mat.Res., 42, p. 517-522
19) Duman, S.S, Şenel, S., 2004, Kitosan ve Veteriner Alandaki Uygulamaları, Veteriner Cerrahi Dergisi, 
10 (3-4), p. 62-72
20) Wollinaa, U., Heideb, M., Müller-Litzb, W., Obenauf D., Ashc. J., 2003, Functional Textiles in 
Prevention of Chronic Wounds,Wound Healing and Tissue Engineering; Curr Probl Dermatol. Basel, 
Karger, vol 31, p. 82–97 
21) Dıinesh K., Singh and Alok R. R., J.M.S,Rev. Macromol. Chem. Phys., Biomedical Applications of 
Chitin, Chitosan, and Their Derivatives, 40(1), 69–83 (2000) 
22) Queen, H.y A. Electrospinning Chitosan-based Nanofibers for Biomedical Applications –MSc Thesis, 
2006
23) Şahin, U.K., Gürsoy N.Ç., 2005, Tekstil endüstrisinde kitin ve kitosan uygulamaları, Tekstil Teknik, 
Ağustos, p.176, 245
24) Hwang, J.K., Kim, H-J., Yoon, S.J., Pyun, Y.R., 1998, Bactericidal activity of chitosan on E. coli., 
Advances in Chitin Science, Vol. III, p. 340–344
25) Ilgaz S., Duran D., Mecit D., Başal G., Gülümser T., Tarakçıoğlu I., 2007, Medikal Tekstiller, Tekstil 
Teknik Dergisi Şubat, p. 138-162
26) Öktem T., Korkmaz A., Seventekin N., “Chitin ve Chitosan’ın Tekstil Sanayisinde Kullanım 
Olanakları”, Tekstil Terbiye ve Teknik, Ağustos 1999, 50- 53. 
27) Demir A., “Tekstil Terbiyesinde Chitin Ve Chitosanın Kullanım Olanaklarının Araştırılması” Doktora 
Tezi, 2007.