Whatsapp Tekstil Kursları Destek Hattı

Kişisel gözlemlerime göre 1950-2012 arasında geçen 62 yılda ülkemizde KOBİ'ler 10 değişik aşamadan geçmiştir:

1. Osmanlı İmparatorluğu'ndan miras olarak taşınan "devlet kapısında hayat boyu iş bulma" algısı 1970'lı yıllara kadar topluma egemen olmuştur; hala bugün kamu hizmetine girmek "en güvenli iş" algısı silinebilmiş değildir. Toplumun nüfus büyüklüğü herkese kamuda iş verecek ölçeği aşınca, kendi işini kurma önem kazanmıştır. Daha önce "zenaatkarlığa" dayalı iş alanları genişlemiştir; yeni işler devreye girmektedir.

2. Devletin öncülük ettiği kuruluşlardaki "çırak okulları" ve daha sonra "sanat enstitüleri/meslek liseleri" mezunları tezgahı tanımış; emekli oldukları zaman ya da daha başında kendi işlerini kurmaya yönelmişlerdir. Belli bir plan ve disiplinle iş kurulmasını yönetmediğimiz için, ülke ihtiyacını aşan, özellikle de rekabetteki gelişmelere yanıt vermeyen ve uyum gösteremeyen bir yapı oluşmuştur.

3. Toplumun gelir düzeyi arttıkça, "toplu iğne bile üretemiyoruz" algısını aşmak için "özel girişimci yetiştirme" desteklenmeye başlamıştır. Bu destekler, kendi işini kurmak isteyenler için itici güç olmuştur.

4. DPT'nın kuruluşu ile birlikte yapılan planlarda özel kesimin özendirilmesi daha disiplinli hale gelmiş, teşvikler sadece küçük ve orta işyerleri için değil büyük girişimler için de etkili olmuştur.

5. Ülkenin "döviz sorunu" nedeniyle o dönemlerde bütün dünyada yaygın olan "ithal ikameci" politikalar ülkemizde de uygulanmıştır. Bu dönemde "ne üretsen satıyor" anlayışı hakimdir; "satıcı piyasaların egemenliği" iş kurmayı çekici hale getirmiştir.

6. Ülke 1980'lere geldiğinde bütün dünyada "piyasanın görünmez eli" bir inanç haline gelmişti. Bu nedenle ülkemizde de "mikroekonomik liberalizasyon reformları" yapılmış, dışa açık ekonomi politikaları işyerlerini rekabetle yüzleştirmiştir.

7. Rekabet olgusu "kurumsallaşmayı" gündeme getirmiş, anonim şirket kurmayı kurumsallaşma ile karıştıran bir anlayış oldukça yaygın bir anlayış olmuştur.

8. Dışa açık ekonomi politikaları, rekabet olgusu piyasa yapıcısı kuruluşlarla küçük ve orta ölçek yapı arasındaki karşılıklı bağımlılıkları değiştirmiştir. Başta otomotiv sanayi olmak üzere yan sanayinin önemi kavranmış, kalite ve maliyet-odaklı üretim bilinci yükselmiştir.

9. Standart teknolojilere dayalı üretim, bol ve ucuz emek odaklı bir gelişmeyi yapılandırmıştır. Her sektörde çok sayıda işyeri kurulmuş, bu gelişme işyerlerimizi "cüce işletme" üzerinde yapılandırmıştır. Bugün birçok sektörde işletme sayısını tam olarak saptama, onların kapasite kullanma düzeylerini belirleme, sinerjik işbirliklerine yönetmenin "veri bazını" oluşturma konusunda çok eksikliyiz.

10. Dünya ölçeğinde artan rekabet büyük krizle birlikte derinleşmiş, yoğunlaşmış ve yaygınlaşmıştır; daha teknik anlatımla "iş çevresi" değişmiştir; yeni yapılanma ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Standart teknolojilerle düşük işgücü maliyetine dayalı üretim yerine, daha karmaşık ve daha yüksek değerli ürünlere geçilmesi gerektirmektedir.

Şimdi ne yapmalıyız?

Geçen hafta Kahramanmaraş'ta "12. Ulusal Ceviz Çalışma Grubu Toplantısına" katıldım. En yetkili ağızlardan, ne kadar ceviz ağacımız olduğunu, üretim miktarı, ithalat ve kaçak girişler konusunda "net bilginin olmaması" açık yürekle dile getirildi. Öğrendiklerimi kapsamlı bir yazı ile sizlerle paylaşacağım. Tarım ve hayvancılık işyerlerinden tutun da, imalat kesimine ve hizmet işletmelerine ene büyük sorunumu "kendi olanak ve kısıtlarımızı" bilmemek, iş yapma tarzımı belirleyen "kültürel algılarımız" üzerinde yeterince tartışmamaktır.

Son 60 yılda her alanda çok hızlı değişmeler yaşıyoruz. KOBİ'lerimizi de ezberlerimizi bozarak, yerleşik doğrularımızı unutarak, kalıp düşüncelerimizi kırarak, önyargılarımızla savaşarak yeniden değerlendirmemiz gerekiyor. Bu konudaki birikimim bana "çok kritik bir eşikte" olduğumuzu söyletiyor. Bu yeni aşamada yeraltı ve yer üstü kaynaklarımızı, fiziki sermayemizi, insan gücümüzü ve teknolojik birikimimizi çok titiz, güncel ve kısa dönemli bakışların tuzağına düşmeden yönetmemiz gerektiğini söylüyor.

Dr. Rüştü Bozkurt / İşletme/Yönetim Uzmanı