Whatsapp Tekstil Kursları Destek Hattı

ÖRME MAKİNELERİNİN TEKNOLOJİ VE TASARIM PARAMETRELERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN ARAŞTIRILMASI

 

Duygu ERDEM
Süleyman Demirel Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Tekstil Mühendisliği Anabilim Dalı
 
1. GİRİŞ
Tekstil çağlardan beri insan hayatının vazgeçilmez bir parçası. İncir ağacının 
yapraklarını giysi olarak kullanan insanlar geçen zaman içinde önce doğal elyafı 
keşfetti, sonra da bunu işleyip tekstile ulaştı. Örtünme ihtiyacı olarak başlayan 
tekstil, zaman içinde önce kendi endüstrisini sonra da moda kavramını doğurdu.
Tekstilde ilk olarak dokuma kavramı ortaya çıkmış olsa da örme işlemi 
otomatikleştirildikten sonra dokumadan daha önemli bir yer almıştır.
Çünkü rahatına düşkün olan insanoğlu dokumaya göre çok daha yumuşak ve 
konforlu olan örme mamulleri daha çok sevmiş ve birçok kullanım alanına 
sokmuştur. Örme kumaşlar günümüzde iç giyimden dış giyime, çorap vb. birçok 
alanda sıkça kullanılmaktadır.
Örme tekniği ile üretilen yün çoraplar, başlıklar ve benzeri giysiler XVI. yüzyıla 
gelinceye kadar el ile örülerek üretilmiştir. Örme ürünlerin yaygınlaşması ancak 
mekanik örme makinesinin bulunmasından sonra olmuştur. XVI. yüzyılda örülmüş 
eşyaya karşı talebin hızla artışı örmenin mekanikleştirilmesi için itici bir güç 
olmuştur.
Örme makinesi ilk olarak 1589‟da İngiltere‟de Nottingham yakınındaki Culverton 
köyünün papazı olan William Lee tarafından bulunmuştur. Çalışması dokuma 
makinesine oranla çok daha karmaşık olan bu makine pedal ve kasnakla 
çalışmaktaydı ve dakikada 600 ilmek atarak şaşırtıcı bir hızla örmekteydi. Makinenin 
her bir ilmek için ayrı bir iğnesi vardı ve başlangıçta yalnız düz yüzeyler 
örebiliyordu. Örme makinesi 12 yaşındaki bir çocuk tarafından kullanılabilmekte ve 
ilk biçimi ile elle örmeye oranla 10–15 kez daha hızlı örgü yapabilmekteydi.
İstekler sürekli arttığı için zamanla makineler üzerinde değişiklikler yapılarak daha 
iyi sonuçlar elde edilmiş ve günümüz teknolojisine ulaşılmıştır. 2
1. 1. Örmeciliğin Tarihi
İplik yapımı, dokuma ve dikiş gibi tekniklerin M.Ö. 500-600 yıllarından beri 
uygulanıyor olmasına rağmen, el örmeciliği, çok daha sonraları, M.S. 600'lü yıllarda 
Mısırda keşfedilmiştir. El örmeciliği günümüzde yerini büyük ölçüde makine 
örmeciliğine bırakmıştır. Örme makinelerin icadı ve tarihsel gelişimi incelendiğinde, 
mekanik olarak ilmek oluşturma mekanizmasının temelde değişmediği görülecektir 
(Atasayan, 2005).
Örme tekniği ile üretilen yün çoraplar, başlıklar ve benzeri giysiler XVI. yüzyıla 
gelinceye kadar el ile örülerek üretilmiştir. Örme ürünlerin yaygınlaşması ancak 
mekanik örme makinesinin bulunmasından sonra olmuştur. XVI. yüzyılda örülmüş 
eşyaya karşı talebin hızla artışı örmenin mekanikleştirilmesi için itici bir güç 
olmuştur.
Örgüden yapılmış giyim eşyalarının geçmişi oldukça eskiye dayanmaktadır. 
Almanya‟nın Frankfurt kentindeki eski kayıtlarda 1365‟te “Örgücü Katherine” adlı 
bir kadının ve 1484‟de “Örgücü Hans” adlı bir erkeğin adına rastlanmaktadır. 
Almanya‟daki Buxtehuder kilisesinin mihrabı için 1405‟te ressam Bertram 
tarafından yapılmış bir tabloda Meryem Ana‟nın elindeki dört örgü şişi ile dizi 
dibinde oynamakta olan Hz. İsa için bir elbise ördüğü görülmektedir. 1500‟de ressam 
Stoss tarafından yapılmış olan dinsel nitelikli başka bir tabloda da Meryem Ana‟nın 
çatallı bir iğne ile geniş ilmekli bir file işi örgü yaptığı görülmektedir. Bu kanıtlar 
XIV. yüzyıldan bu yana örme giyim eşyalarının yaygın olarak üretildiğini 
göstermektedir. 3
Şekil 1. 1. Ruddington Örgücüler Müzesi‟nde sergilenen William Lee tarafından icat
edilmiş örme makinesi (Wikipedia, 2011)
Örme makinesi 1589‟da İngiltere‟de Nottingham yakınındaki Culverton köyünün 
papazı olan William Lee tarafından bulundu. Çalışması dokuma makinesine oranla 
çok daha karmaşık olan bu makine pedal ve kasnakla çalışıyordu ve dakikada 600 
ilmek atarak şaşırtıcı bir hızla örüyordu. Makinenin her bir ilmek için ayrı bir iğnesi 
vardı ve başlangıçta yalnız düz yüzeyler örebiliyordu. Örülen yüzeyin kenarlarının 
dikilmesi ile çorap elde ediliyordu. Zamanla Lee, belirli biçimlerde parçaların 
örülebilmesine olanak sağlayan bir sistem geliştirdi. Örme işleminin belirli bir 
basamağında tezgâhtaki belirli kancalar çekilerek işlem dışı bırakılıyordu. Örme 
makinesi 12 yaşındaki bir çocuk tarafından kullanılabiliyordu ve ilk biçimi ile elle 
örmeye oranla 10–15 kez daha hızlı örüyordu.
1758 yılında Jededick Strutt yatay durumdaki iğne yatağına dikey durumda bir iğne 
yatağı ilave ederek ilk çift yataklı örme makinesini yapmıştır. 
1798‟de ise Monsieurdecroix iğneleri dairesel döndüren kovanı keşfetmiştir. Böylece 
yuvarlak örme makinesinin çatısı kurulmuş olur. 4
1805 yılında Joseph Marie Jacquard, Fransa‟nın Lyon kentinde dokuma makineleri 
için mekanik jakar tekniğini bulmuştur. Daha sonra bu teknik örme makinelerine 
adapte edilerek; delikli kartonlar vasıtası ile iğnelere desen hareketi verilmiştir. 
1847‟de İngiliz Matthew Townsend, dilli iğneyi bularak örmecilik tarihinde yeni bir 
çığır açmıştır. 
1857 yılında Chemnizt‟li A.Eisenstuck ilk defa çatı şeklinde çift plakalı örme 
makinesini geliştirerek bu makinenin patentini alır. 
1863 yılında ise Amerikalı mucit Isaac William Lamb dilli iğne ile donatılmış ilk düz 
örme makinesini yapmıştır. Bu örme makinesi temel örme prensiplerini bugüne 
kadar koruyabilen ilk örme makinesidir. 
1864‟te William Cotton, gagalı iğnele yatakları üzerine çalışmalar yapıp yatak 
konumlarını dikey hale getirir. 
1878 yılında D.Gris Wold, ilk ribana üretimini gerçekleştiren yuvarlak örme 
makinesinin patentini alır. Dikey silindir ve iğnelerine, yatay kapak ve iğneleri 
eklenmiştir. 
1918 yılında ilk çift silindirli, küçük çaplı yuvarlak örme makinesi ve iğne iticileri 
İngiltere‟deki Wildt firması tarafından üretilmiştir. 
1920‟li yılların sonlarına doğru düz ve yuvarlak örme makinelerinde renkli desenli 
örgülerin fabrikasyon üretimine başlanmıştır.
İkinci dünya savaşından sonra mekanik ve elektronik alanlardaki gelişmelerin örme 
teknolojisindeki yansımaları görülmeye başlamış, 1946‟dan sonra yuvarlak örme 
makinelerinde üretim performansı ve ürün çeşitliliğini artırıcı bir dizi gelişme 
yaşanmıştır. 5
Örme tekniği ile kumaş üretimi 1950‟li ve 1960‟lı yıllarda gitgide artmaya başlamış 
ve buna bağlı olarak da örme makineleri geliştirilmiştir. 
1980‟li yılların sonundan itibaren örme sektöründe elektroniğin kullanımı oldukça 
yaygınlaşmıştır. ITMA 91‟de sergilenen tüm makineler bilgisayar kontrollüdür. 
ITMA 99‟da ise daha çok CAD ünitelerinde yenilikler gözlenmiştir. Ayrıca üretim 
hızlarında artış sağlamaya yönelik yenilikler de geliştirilmiştir (Budun, 2007).
Örme makinelerindeki gelişmeler, 20. yüzyılda da elektronik sektöründeki 
gelişmelere paralel olarak baş döndürücü bir hızla ilerlemiştir. Günümüzde tümüyle 
elektronik olarak kontrol edilen örme makineleri sonsuz desen kapasitesine ve 
yüksek üretim hızına sahiptirler. İplik üretimi ve konfeksiyonda zaman kaybını 
önlemek amacıyla şekillendirilmiş giysi parçaları üretiminin yanı sıra, hiçbir 
konfeksiyon işlemine gerek kalmadan makineden alınıp giyilebilecek şekilde giysiler 
de elde edilebilmektedir. Yüksek teknolojiye sahip bu makinelerde daha kaliteli 
olarak elde edilen örme yüzeyler, her kullanım sahasına girmiş ve çok tercih edilen 
bir yapı haline gelmiştir (Bayazıt Marmaralı, 2004).
1.2. Örmeciliğin Tanımı
İpliklerin tek başına ya da topluca çözgüler halinde örücü iğne ve yardımcı elemanlar 
vasıtasıyla ilmekler haline getirilmesi, bunlar arasında da yan yana ve boylamasına 
bağlantılar oluşturulması ile bir tekstil yüzeyi elde etme işlemine örmecilik adı 
verilir.
Örme kumaşlar kullanılan iplik özellikleri ve uyulama yapılan makine özellikleri 
açısından diğer kumaş elde etme yöntemlerine ve malzemelerine göre faklıdırlar. 
Ayrıca örme kumaşlarda diğer tekstil yüzeylerine göre boyut stabilitesi yönünden 
daha esnek, daha elastik, daha yumuşak ve daha dolgun bir yapı elde edilir. 6
Örme yüzeyi; ilmek oluşturma, ilmeğin örücü iğneye takılması, yeni ilmeğin önceki 
ilmek içinden çekilmesi ve önceki ilmeğin yeni oluşturulan ilmek üzerinden 
aşırtılması sonucu meydana gelir (Yakartepe ve Yakartepe, 1995).
1.3. Örmeciliğin Sınıflandırılması
İplik veriliş durumuna göre:
·Tek iplikli (Atkı yönlü)
·Çözgü iplikli
Makine yapısına göre:
·Düz örme 
·Yuvarlak örme
Ancak örmecilikte iğne ve iplik ilişkilerinin birbirinden ayrı tutulmaması gerekir. 
Zira belirtilen örme usullerinin bazılarında iğne sabit hareketli bulunurken, 
bazılarında da bunun tam tersi yani iplik sabit iğne hareketli olarak örme 
yapılmaktadır.
Bu suretle örmeyi iplik iğne hareket durumuna göre;
·İğne sabit iplik – hareketli
·İğne hareketli - iplik sabit
şeklinde sınıflandırmak mümkündür (Tekstil Okulu, 2010).
1.3.1. Tek iplikli (atkı yönlü) örmecilik
Atkı yönlü veya tek iplikli örme olarak isimlendirilen örme tekniğinde örme ipliği 
örme iğnelerinin üzerine enine doğru bir hareketle sırayla yatırılır.7
İplik yatırımı düz örmede (triko makinelerinde) bir kenardan diğer kenara doğru, 
yuvarlak örmede ise dairesel şekilde konumlandırılmış iğneler üzerine enine doğru 
gerçekleşir. Atkı yönlü örmede iğneler tek tek hareketli olabilir.
Atkı yönlü örmecilikte örme ipliği tek tek sırayla makine üzerindeki bütün iğneler 
üzerinden geçer ve bütün iğnelerin hareketi ipliğin hareketi ile uyumlu bir şekilde 
düzenlenerek ilmekler ve örme kumaş oluşturulur.
Atkı yönlü örme tekniğinin özellikleri;
·Atkı yönlü örmede ilmekler yan yana meydana getirilir.
·Atkı yönlü örmede örme kumaş, ilmek sıralarının sırayla örülmesiyle oluşur.
·Atkı yönlü örmede örme makinesinin bir kurs ya da turundaki tüm ilmekler tek 
iplikle oluşur (Burada katlı iplikler tek iplik olarak düşünülmektedir).
·Atkı yönlü örme tekniğinin en önemli özelliği tek bir iplikle örme kumaşın elde 
edilebilmesidir. Atkı yönlü örme makinelerinde üretimi artırabilmek için birden 
fazla iplik iğnelere ardışık olarak beslenir.
·Atkı yönlü örmede örme kumaşın üretildiği yöne, yani başka bir deyişle kumaşın 
enine dik açıya yakın bir açıyla beslenir (www.tekstilokulu.net, 2010).
1.3.2. Çözgülü örmecilik
Leventlere aynı dokuma çözgüsü gibi sarılmış ipliklerin, topluca hareket eden 
iğnelere her iğneye bir iplik olacak şekilde yatırılmasıyla gerçekleştirilen örme 
tekniğidir.
Çözgülü örmecilik; özellikle naylon, polyester, asetat, viskoz devamlı filament yapılı 
iplikleri ile bir ölçüde pamuk ve yün ipliklerinin kullanıldığı en hızlı kumaş yapım 
tekniğidir. Her iplik bir iğne üzerinde ilmek oluşturur. İğneler üzerinde oluşan 
ilmeklerin yanlamasına yapılan hareketlerle birbirleriyle bağlantısı sağlanır. Böylece 
örme kumaş meydana getirilmiş olur.8
Çözgülü örmeler, örme makinesinin üzerine asılan ve üzerinde çok sayıda paralel 
iplik bulunan çözgü levendini önce hazırlanmasını gerektirir (Tekstil Okulu, 2010).
1.4. Temel Örme Kavramları
1.4.1. İlmek
Bir örme yüzeyi meydana getiren en küçük birim ilmektir. Yan yana ve üst üste 
oluşturulan ilmeklerin birbirine bağlanmasıyla örme kumaşlar meydana gelir 
(Bayazıt Marmaralı, 2004). Bağlantı öğesi olarak ilmek, diğer ilmeklere asılan ve 
böylelikle sağlamlık elde eden bir iplik halkasıdır (Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 
1993).
Bir ilmek baş, bacaklar ve ayaklar olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. İlmek 
ayakları, kendinden önceki sıraya ait ilmeklerin başları ile ilmek başı ise kendinden 
sonraki sıraya ait ilmeklerin ayakları ile bağlantı yapar. İlmek ayakları yan yana 
duran ilmekler arasındaki bağlantıyı sağlayan parçadır (Bayazıt Marmaralı, 2004).
Birbirine asılmış olan iplikler bağlantı noktası denilen iplik kesişim yerleriyle 
birbirine bağlanmışlardır. Her ilmek iki üst iki de alt bağlantı noktasına sahiptir 
(Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1993).
Şekil 1. 2. İlmek yapısı (Milli eğitim Bakanlığı Yayınları, 1993)9
Bir örgü yapısının boyutsal ve fiziksel analizi örgüyü oluşturan ilmeğin şeklinin ve 
boyutlarının, başka ilmeklere bağlanma yerlerinin ve fiziksel özelliklerinin bilinmesi 
ile mümkündür. Bir ilmeğe ait parametreler şunlardır:
a) İlmek iplik uzunluğu (l): Bir ilmeği meydana getiren ipliğin uzunluğunun iplik 
eksenindeki ölçümüdür. 
b) Sıra açıklığı (c): Sıra açıklığının geometrik anlamı, bir ilmeğin kumaş yüzeyinde 
etkili olan yüksekliği olup her ilmek sırasının kumaş boyunu artırma miktarını verir. 
Bir örgü kumaş parçası boyunun, o kumaşta bulunan sıra sayısına bölümü ile 
hesaplanır. 
c) Çubuk açıklığı (w): Çubuk açıklığının geometrik anlamı, bir ilmeğin kumaş 
yüzeyinde etkili olan genişliği olup her ilmek çubuğunun kumaş enini arttırma 
miktarını verir. Bir örgü kumaş parçası eninin, o kumaşta bulunan çubuk sayısına 
bölümü ile hesaplanır. 
d) İlmek alanı (N=c x w): Bir ilmeğin kumaş yüzeyinde kapladığı alan olup sıra 
açıklığı ile çubuk açıklığının çarpımına eşittir. Deneysel çalışmalarda sıra açıklığı, 
çubuk açıklığı ve ilmek alanı yerine aşağıda verilen parametreler daha yaygın olarak 
kullanılmaktadır. 
e) Birim kumaş boyundaki sıra sayısı (cpc): Kumaşın 1 cm uzunluğunda bulunan sıra 
sayısı olup piyasada may sayısı olarak da adlandırılır ve cpc (course per cm) = 1/c 
(cm) eşitliği ile hesaplanır. 
f) Birim kumaş enindeki çubuk sayısı (wpc): Kumaşın 1 cm genişliğnde bulunan 
çubuk sayısı olup wpc (course per cm) = 1/w (cm) eşitliği ile hesaplanır. 
g) İlmek yoğunluğu (S): Birim kumaş alanında bulunan ilmek sayısıdır ve S = cpc x 
wpc eşitliğinden hesaplanır. Kumaş yoğunluğu olarak da adlandırılan bu değer, 
hesaplama yanında kumaş üzerinde birim alandaki ilmeklerin sayılması ile de 10
bulunabilir. Özellikle ince kumaşlarda ilmekleri saymak zor olacağından bir luptan 
yararlanılabilir (Bayazıt Marmaralı, 2004).
1.4.2. İlmek yüzleri
Şekil 1. 3. İlmek yüzleri (Milli Eğitim Yayınları, 1993)
Örgü yapısı içinde yer alan bir ilmeğin, bacaklarının belirgin olarak göründüğü 
yüzüne düz ilmek denir. Düz ilmeklerden oluşan örgü yüzeyinde, minik “v” 
şeklindeki ilmek bacakları belirgindir. Örgü kumaşın düz ilmeklerden oluşan yüzü 
genellikle ön yüz olarak kullanılır. 
Bir örgü yapısında bulunan ilmeğin, baş ve ayaklarının belirgin olarak göründüğü 
yüzüne ters ilmek denir. Örgü kumaşın ters ilmeklerden oluşan yüzü genellikle arka 
yüz olarak kullanılır. 
Makinenin ön tarafında durulup, örülen kumaşa bakıldığında ön yatakta (yuvarlak 
makinelerde silindirde) oluşturulan ilmekler düz ilmek, arka yatakta (yuvarlak 
makinelerde kapakta) oluşturulan ilmekler ters ilmek görünümünde olacaktır 
(Yakartepe ve Yakartepe, 1995).11
Yüz ilmekte, ilmek bacakları bir alttaki ilmek başının üstünden geçer. Ters ilmekte, 
ilmek bacakları bir alttaki ilmek başının altından geçer (Milli Eğitim Bakanlığı 
Yayınları, 1993).
1.4.3. İlmek düzeni
1.4.3.1. Sıra
Şekil 1. 4. Örgü yapıda ilmek sırası (Milli Eğitim Yayınları, 1993)
Örgüde enine yönde yan yana dizilen ilmeklere ilmek sırası denir. Bu, iğne 
yatağındaki iğnelerin bir sıra örülürken oluşturduğu ilmeklerdir. Basit yapılarda bir 
sıra, bir iplikten meydana gelir. Karmaşık yapılarda ise bir sıra farklı ipliklerden 
oluşabilir. 
Birim kumaş uzunluğundaki ilmek sıralarının sayısı sıra yoğunluğu olarak 
adlandırılır ve bu değer aşırtma pozisyonundaki iğnelerin hareket miktarının 
değiştirilmesi ile ayarlanabilir. Bu değer kumaş özellikleri yanında üretim miktarını 
da etkileyen önemli bir faktördür. Örneğin daha uzun ilmekler oluşturarak sıra 
yoğunluğu azaltıldığında, daha seyrek kumaş elde edilirken üretim miktarı da 
artacaktır (Bayazıt Marmaralı, 2004).12
1.4.3.1. Çubuk
Örgüde boyuna yönde üst üste yer alan ilmekler dizisine ilmek çubuğu denir. Bu, 
aynı iğnenin ördüğü iç içe geçmiş ilmek dizisidir. Karmaşık bazı yapılarda bir çubuk, 
farklı ipliklerden yapılabilir veya farklı iğneler arasında değiştirilebilir. 
Birim kumaş genişliğindeki ilmek çubuklarının sayısı çubuk yoğunluğu olarak 
adlandırılır ve bu kumaş özellikleri ile görünüşünü etkileyen önemli bir faktördür. Bu 
değer örgü yapısı, iplik parametreleri ve gerilimi yanında iğne büyüklüğü ve 
yoğunluğuna da bağlıdır. Örme makinesindeki iğne yoğunluğu (makine inceliği) 
makine yapımcıları taraf ından önceden belirlendiği için, örmecinin ilmek 
yoğunluğunu değiştirebilmesi oldukça sınırlıdır (Bayazıt Marmaralı, 2004).
Şekil 1. 5. Örgü yapıda ilmek çubuğu (Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1993)
1.4.2. Farklı ilmek yapıları
1.4.2.1. Askı
Bir sırada örülen ilmeğin ikinci sırada örülmeden üçüncü sıradaki ilmek ayağı ile 
yaptığı bağlantı sonucu oluşan iplik halkasına askı (nopen) denir. Daha önce 
oluşturulmuş ilmek bu nedenle boyuna doğru uzarken, o ilmeğin yanındaki ilmekler 
kısalır. Askıda iki üst bağlantı noktası vardır (Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 
1993).13
Şekil 1. 6. Örgü yapıda askı (Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1993)
Askı tek bir iğne veya yan yana birkaç iğne üzerinde yapılabileceği gibi çift yataklı 
makinelerde yataklardan birindeki tüm iğnelere de uygulanabilir. Bir iğnenin askı 
oluşturmak için yaptığı hareketler şunlardır:
a) Askı yapacak iğne yeni ipliği alacak, ancak kancasındaki eski ilmek gövdesine 
düşmeyecek kadar yükselir,
b) İğne geri çekilirken kancasına yeni iplik yatırılır,
c) Yeni bir sıra oluşturmak için iğne yükselirken kancasında hem eski ilmek hem de 
yeni yatırılan iplik vardır,
d) İğne ilmek oluşturmak için yükseldiğinde kancasındaki her iki iplik gövdesine 
düşer ve kancaya yeni iplik yatırılır,
e) Aşırtma yapılır ve yeni bir sıra oluşturulur.
Askı yapılabilmesi için üst kam parçası geri geri çekilir. Alt kam parçası geri 
çekilmediği için, iğneler kanala girerek atkı pozisyonuna kadar yükselir. Ancak bu 
durumda iğne yatağındaki tüm iğneler askı yapacaktır. Eğer ara ara bazı iğnelerin 
askı yapması isteniyorsa, makinelerin özel iğne seçim mekanizmalarına sahip olması 
gerekir (Bayazıt Marmaralı, 2004).14
1.4.2.2. Askı
Şekil 1. 7. Örgü yapıda atlama (Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1993)
İğnelerin ya tamamen ya da geçici olarak çalışmaması sonucu atlamalar oluşur. Bu 
durumda iplik ilmek oluşturmadan geçer. Eğer iğnelerde ilmekler varsa, bunlar da 
boyuna doğru uzar. Atlamalar enine elastikiyeti azaltır. Yanlara doğru olan ilmekler 
ve askılar atlamaları sınırlı bir alanda sabit tutar. Atlamada iki alt bağlantı noktası 
vardır (Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1993).
Atlama, askıda olduğu gibi, tek bir iğne veya yan yana birkaç iğne üzerinden 
yapılabileceği gibi çift yataklı makinelerde yataklardan birisindeki tüm iğnelere de 
uygulanabilir. Bir iğnenin atlama oluşturmak için yaptığı hareketler şunlardır:
a) Atlama yapacak iğne hiç yükselmemektedir, 
b) İlmek yapacak diğer iğneler ise yükselirler ve kancadaki ilmekler, dilleri açarak 
gövdeye düşerler,
c) Bu arada yükselen iğnelerin kancalarına yeni iplik yatırılır, 
d) İğnelerin aşağı hareketi ile aşırtma gerçekleşir ve yeni bir ilmek sırası meydana 
gelir,15
e) Bu arada atlama yapan iğnenin kancasında bekleyen eski sıraya ait ilmek, 
uzayarak bir sonraki sıraya kadar bekler.
Atlama yapılabilmesi için ileri geri hareketli olan ve iğnelerin ayaklarının içinde 
hareket ettiği kanalları oluşturan kam parçaları tümüyle geri çekilir. Ancak bu 
durumda iğne yatağındaki tüm iğneler atlama yaparlar. Eğer ara ara bazı iğnelerin 
atlama yapması isteniyorsa, makinelerin özel iğne seçim mekanizmasına sahip 
olması gerekir (Bayazıt Marmaralı, 2004).
1.4.2.3. Transfer
Bir iğnenin kancasında bulunan ilmeğin sağında, solunda yer alan veya karşı yatakta 
bulunan diğer bir iğneye aktarılmasıdır. Transfer sırasında üzerindeki ilmeği veren 
iğne artık çalışmayacağı için o ilmek çubuğu ortadan kalkar ve örgüde daralma 
meydana gelir. 
Desenlendirme veya şekillendirme amacıyla çok yaygın olarak kullanılan transfer 
işlemi, özel transfer iğneleri ve kam mekanizması bulunan makinelerde yapılabilir. 
Transfer için kullanılacak dilli iğnenin yan tarafında özel bir yay vardır. Bu yay alt 
tarafından iğneye sabit olarak bağlanmış olup, üst kısmı açılıp kapanabilir. 
Transfer sırasında üzerinden ilmek alınan iğneye verici iğne, ilmeği alan iğneye alıcı 
iğne denir. Transfer işleminin yapılabilmesi için verici iğnenin ilmek pozisyonundan 
daha fazla, alıcı iğnenin askı pozisyonundan daha az yükseltilmesi gerekir. 
Transfer işlemi sırasında iğnelere iplik beslenmez ve dolayısıyla kumaş üretimi 
olmaz. Bu nedenle transfer, makinelerin üretimini azaltan bir işlemdir (Bayazıt 
Marmaralı, 2004).16
1.4.2.4. İlmek düşürme
Örme işlemi sırasında iğneden düşen ilmek, kumaşta delik ve kaçık oluşmasına yol 
açar. Ancak belirli bir düzende seçilen iğnelerdeki ilmeklerin düşürülmesi değişik 
desenlerin oluşturulmasını sağlar. 
Bu yöntemde;
a) İlmek iğnenin kancasında iken iğne yükselmeye başlar,
b) İlmek iğnenin gövdesine düşer, iğne yeni iplik yatırılmadan geri harekete başlar, 
c) Gövdedeki ilmek dili kapatarak üzerine çıkar, 
d) Aşırtma hareketi ile ilmek iğne üzerinden düşer.
İlmeğini düşüren iğne tekrar örmeye katılırsa, kumaş üzerinde bir delik oluşur ve boş 
iğneye yatırılan iplik ilmek oluşturamadığı için askı görünümünü alır. İlmek düşürme 
işleminden sonra iğne hemen örmeye katılmazsa ilmek kaçığı görünümü oluşur ve 
düşürülen ilmeğe komşu çubuktaki ilmekler genişleyerek büyür (Bayazıt Marmaralı, 
2004).
1. 5. İğne
Mekanik örme tezgâhları icat olduğundan beri, örme iğneleri prosesin kalbi 
konumuna gelmiştir. Asırlar boyunca ortaya çıkmış olan üç tip iğne vardır. 
Esnek uçlu iğne en eski iğne tipidir. Basit yapısı ve ucuzluğu sayesinde dört 
yüzyıldır hala kullanımda kalmayı başarmıştır. Bu tip iğneleri kullanan yeni 
makineler günümüzde nadiren üretiliyor olsa da, bunlardan birçoğu dünya çapındaki 
pek çok işletmede hala kullanılmaktadır. Üretim sırasında kancayı açıp kapamak 
için, esnek uçlu iğne yardımcı bir elemana, bir prese ihtiyaç duymaktadır. Bu 
yardımcı eleman üretim hızını kötü yönde etkiler ve modern örme makinelerinde bu 
iğne tipinin kullanımını sınırlar.17
Şimdiye kadarki en başarılı iğne Townsend ve Moulden tarafından 150 yıl önce icat 
edilmiş olan dilli iğnedir. İğnenin dili sabitlenmiştir ve çengeli açıp kapamak için bir 
pim etrafında dönmektedir. Bu iğnenin icadı bir efsaneye göre bir cep bıçağının 
kırılmasından esinlenilerek olmuştur. 
Son gelişme sürgülü iğnedir. Bu iğne çözgülü örme endüstrisinde devrimler yaratmış 
olsa da atkılı örme endüstrisinde henüz ticari olarak kendine bir yer edinememiştir. 
İğnenin çengelinin açılıp kapanması için bir kapatma elemanı iğnenin ana kısmının 
içindeki bir delikte kayma hareketi yapar (Raz, 1993).
1.5.1. Esnek uçlu iğne
Yukarıda da bahsedildiği gibi esnek uçlu iğne ilk üretilen iğnedir. Makine 
çenelerinde yaklaşık bir inçte yaklaşık 60 iğne olacak şekilde ve iğneler arasında 
yeterince boşluk olduğundan emin olunacak şekilde tek bir metal parçasından 
üretildiği için en ucuz ve en kolay tiptir. İğneler kendi yataklarında ileri geri hareket 
ettiğinde yapılan hareket, tek tek baskı ve iğne hareketi problemleri yüzünden 
ortaklaşa bir hareket olmak zorundadır. Atkılı örmede sıralı hareket bu yüzden, 
ilmekleri iğne gövdesi boyunca hareket ettiren diğer ilmek kontrol elemanları 
tarafından gerçekleştirilir. Esnek uçlu iğneler düz kumaş tiplerinin üretiminde 
rekabet edebilecek durumda değildirler ve kullanımları günümüzde özel yapıların 
üretimiyle sınırlanmıştır (Spencer, 1998).18
1.5.1.1. Esnek uçlu iğnenin temel kısımları
Şekil 1. 8. Esnek uçlu iğnenin temel kısımları (Bayazıt Marmaralı, 2004)
Esnek uçlu iğnenin 5 temel parçası vardır:
1. Gövde, ilmeğin etrafında şekil aldığı iğne kısmıdır.
2. İğne kafası, yeni ilmeği eski ilmeğin içinden geçirmek için çengel şeklini aldığı 
gövde kısmıdır.
3. Uç, eski ilmek iğne ucuna doğru kayarken bu ilmeği yeni ilmekten ayırabilmek 
için kullanılan çengelin aşağıya doğru dönen kıvrımının devamıdır.
4. Yuva veya girinti, uç bastırıldığında gövdeye girdiği kısımdır ve bu hareketle yeni 
ilmek kapatılır.
5. İğne ayağı, makine içinde ayrı bir pozisyonda bir kavis alabilir (Spencer, 1998).19
1.5.1.2. Esnek uçlu iğnede örme hareketi20
Şekil 1. 9. Esnek uçlu iğnede örme hareketi (Knowledge for Innovation, 2011)
1. Son oluşturulan ilmek başlangıç pozisyonunda iğnenin gövdesindedir. 
2. İğne yukarı hareket ettiğinde gövdedeki ilmek aşağıya doğru daha çok kayar. 
Bu arada iğneye yeni iplik beslenebilir. 
3. Platin yeni beslenen ipliği bastırarak iğne gövdesine yaklaştırır ve iğnenin 
aşağı doğru hareketiyle çengelin içine girmesine olanak sağlayacak bir 
pozisyona getirir.
4. Baskı (pres) olarak bilinen bir yardımcı eleman yeni beslenen ipliği çengelde 
hapsederek eski ilmeğin beslenen ipliğin üzerinden aşarak ilmek 
oluşturmasına izin verir. 
5. Yeni ilmek oluşturulmuş ve başlangıç pozisyonuna dönülmüştür (Spencer, 
1998). 21
1.5.2. Dilli iğne
Pierre Jeandeau 1806 yılında ilk dilli iğnenin patentini almıştır fakat pratik kullanım 
için patentler Matthew Townsend tarafından 1849‟da alınmıştır ve böylece esnek 
uçlu iğnenin 260 yıllık saltanatına meydan okunmuştur. Bu iğnenin üretimi esnek 
uçlu iğneye göre daha pahalı bir süreçtir ancak hareket ve ilmek kontrolü avantajı 
vardır ve böylece iğnelerin ayrı ayrı hareketi ve kontrolünün sağlanmasıyla iğne 
seçimi mümkün kılınmıştır. Bu sebepten dolayı, bu iğne atkılı örmecilikte en geniş 
çaplı kullanımı olan iğnedir ve bazen otomatik iğne olarak tanımlanır. Son 
zamanlarda üretilen dilli iğneler çok yüksek kalitede kumaş üretimine olanak 
sağlamaktadır. 
İğne yukarı hareket ettiğinde eski ilmek iğnenin çengelinden kurtarılır çünkü ilmek 
çengelin içinden aşağı doğru kayarak dile temas eder, dil açılır ve ilmeği dilin 
üzerinden gövdenin üstüne kaydırır. İğnenin aşağıya hareketiyle iplik beslenince 
çengel otomatik olarak kapanır çünkü gövdenin üzerinde olan eski ilmek gövdeyle 
temas halinde yukarı doğru kayar ve dili yukarı doğru iterek kapatır, böylece yeni 
beslenen iplik çengelin içine hapsedilmiş olur. Dilli iğneler bu yüzden, iğneler ileri 
geri hareket ettikçe otomatik olarak örme işlemini gerçekleştirirler. Raşel çözgülü 
örme makineleri hariç bu iğneler kendi yuvalarında bağımsız olarak hareket 
ettirilebilirler. İstenilen her açıda kullanılabilirler fakat genellikle dilin kırılmasını 
önleyecek ve dilin açılmasını kolaylaştıracak açılarda kullanılırlar. 
Ayrı ayrı hareket eden dilli iğneler, bir ünite halinde hareket eden ve gövdelerinde 
ilmek oluşturabilmek için bir kılavuz ya da iğne kafasına ihtiyaç duyan esnek uçlu 
iğneler ve çözgülü örme makinelerinde kullanılan iğnelerden farklı olarak her iğne 
için kendi ilmek yapılarını oluşturabilirler. 
İğnelerin ileri geri hareketi esnasında yükseklik değişimi ile askı, atlama ve ya ilmek 
oluşur ve derinlik ilmek uzunluğunu belirler. Özel olarak tasarlanmış dilli iğneler, 
seçimli yükseltme ile rib düzeninde ilmek transferini kolaylıkla yapabilirler. İki iğne 22
ayağına sahip haroşa iğneleri karşı yataktan örgü yapabilmek için eski ilmeğin 
içinden kayarlar ve böylece zıt yönde ilmekler oluşur (Spencer, 1998).
1.5.2.1. Dilli iğnenin temel kısımları
Şekil 1. 10. Dilli iğnenin temel kısımları (Bayazıt Marmaralı, 2004)
Dilli iğnenin 9 temel parçası vardır:
1. Çengel, yeni ilmeği çeker ve muhafaza eder.
2. Yuva, dilin keskin kısmını karşılar (şekilde gösterilmemiştir).
3. Çeneler, dilin keskin kısmının olduğu yerde mesnetle perçinlenmiştir (şekilde 
gösterilmemiştir).
4. Perçin, düz ya da vidalı olabilir. Dilim keskin kısmını muhafaza etmek için 
yuvalara sıkıştırma yoluyla dağıtılmıştır.
5. Dilin keskin kısmı, dilin iğne üzerindeki yerini belirler.
6. Dilin kaşık şeklindeki kısmı, keskin kısmının bir uzantısıdır ve çengel ve çengelin 
gövdeye doğru uzantısı arasında, dil kapalı olduğu zaman bağlantı sağlar.
7. Gövde, ilmeği kayma ya da bekleme pozisyonundayken taşır.23
8. İğne ayağı, iğne kamlarla temas ettiğinde iğnenin ileri geri hareket etmesine 
olanak sağlar. İki uçlu ters iğne tiplerinde her uçta bir çengel vardır, bir çengel 
örme yaparken, aktif olmayan çengel ileri-geri hareket eder ve sürgü olarak 
adlandırılan bir kam elemanı tarafından iğne ayağı olarak kontrol edilir.
9. Kuyruk, iğne ayağının alt kısmında bir uzantıdır. İğneye ek bir destek verir ve 
iğneyi gideceği yol boyunca korur (Spencer, 1998).
1.5.2.2. Dilli iğnede örme hareketi
Şekil 1. 11. Dilli iğnede örme hareketi (Groz Beckert, 2011)24
1. İğne çengelinin üst kısmı döngünün başlangıç noktasının en üst kısmıyla aynı 
hizadadır, daha önce beslenen iplik ile oluşturulan ilmek çengelin içinde 
hapsedilmiştir. Böylece iğneler arasında ileri-geri hareket eden sabitleyici iğne 
kafaları tarafından, iğnenin yükselişi sırasında ilmeklerin yükselmesi engellenir.
2. İğne ayağı, değiştirme kamının eğimli kısmından geçerken, iğne kafası tarafından 
bastırılan eski ilmek çengelin içinde kayarak dille buluşur, çevirir ve dili açar 
(dilin açılması).
3. İğne kamın en alt noktasına ulaştığında eski ilmek çengelden kayar ve dili 
gövdedeki yuvasına düşürür (değiştirme yüksekliği).
4. İğne alçalmaya başlar ve dil, eski ilmeğin altında hareket etmesi sebebiyle 
başlangıç noktasının altındadır. Aynı zamanda yeni iplik, besleyici kılavuzdaki 
deliğin içinden alçalan iğne çengeline beslenir. Bu pozisyonda beslenen ipliğin 
dilin altında kalma riski yoktur. 
5. Eski ilmek dilin alt kısmıyla temas ederek çengelin üzerine doğru kapanmasına 
sebep olur (iplik besleme ve dilin kapanması).
6. İğne başı harekete başlanılan noktanın daha da aşağısına inerken, eski ilmek 
iğnenin dışına kayar ve yeni ilmek bunun içinden geçer. İğnenin aşağı inişi 
tamamlandığında, iğne kafasının aşağı iniş miktarının yaklaşık iki katı olan ilmek 
uzunluğu belirlenmiş olur. Uzaklık, ayarlanabilir bir değer olan iğne kamının 
derinlik ayarıyla tanımlanır (ilmek uzunluğu oluşumu) (Spencer, 1998).
1.5.3. Sürgülü iğne
Kayan bir dile sahip olan sürgülü iğnenin patenti ilk olarak 1856 senesinde 
Leicesterli Jeacock tarafından alınmıştır. 1960‟ların başlarında oldukça sancılı bir 
dönemden geçtikten sonra günümüzde çözgülü örme endüstrisini domine etmiştir. 
Ancak çeşitlilik ve iğne seçiminin en az örme hızı kadar önemli olduğu atkılı 
örmecilikte bir prototip olmaktan öteye geçememiştir. 25
Şekil 1. 12. Sürgülü iğnenin temel kısımları (Offermann ve Tausch-Marton, 1981)
Sürgülü iğne ayrı ayrı kontrol edilen iki farklı parçadan oluşmaktadır: çengel ve 
kapatma elemanı (dil, piston vb.). bu iki ünite tek bir parçaymış gibi yükselip 
alçalırlar fakat yükselişin en üst noktasında çengel açılmak için, inişin başlangıcında 
ise kapanmak için daha hızlı hareket eder.
Çözgülü örme makinelerinde iki tip sürgülü iğne kullanılır. Dilin çengel tüpünün 
içinde hareket ettiği tüp boru şeklinde iğne 1938 yılında tanıtılmıştır ve 1940 ve 
1950‟lerde James Morton‟un yüksek hızlı FNF trikot çözgülü örme makinesinde 
esnek uçlu iğneyle çalışan makinelere rakip olarak başarılı bir şekilde kullanılmıştır. 
İkinci tip ise, kapatma kablosunun düz çengel elemanının düz çengel elemanının 
yüzeyindeki bir yiv boyunca bir tüpün içinde değil de dışarıda kaydığı, açık gövde 
iticili sürgülü iğne tipidir ve günümüzde yaygın olarak kullanılır. İticili tipi üretmek 
daha kolay ve daha ucuzdur, bu iğnenin iki parçası ayrı ayrı yerleştirilebilir ve 
boyutları daha sıkı ilmeklere sahip örgüler yapmaya olanak verecek şekilde daha 
küçüktür. 26
Sürgülü iğnenin maliyeti diğer iğnelere göre daha fazladır. Örme işlemi esnasında 
her parça bir kam sistemi tarafından ayrı olarak kontrol edilmelidir. İplik besleme de 
son derece kritik olabilir. Örneğin dilli iğnede dilin üzerine beslenen iplik çengele 
girmeyecektir hâlbuki sürgülü iğnede dil kayacağı için dilin üstüne besleme yapılsa 
bile her koşulda çengele düşecektir. 
Sürgülü iğne dil ya da çenenin atalet problemlerinin olmadığı basit, kısa ve sorunsuz 
bir harekete sahiptir ve açılıp kapanmak için örülmüş ilmeğe dayanmaz. İnce 
konstrüksiyonu ve kısa çengeli, onu yüksek hızlarda örülen düz ve ince çözgülü 
örmeler için özellikle uygun kılar. Zincir ilmekleri, iğneler tarafından ilmekler 
yükseltilmeksizin sürekli yapabilir ve dayanıklı yapısı elastik iplikler ya da eğrilmiş 
ipliklerdeki kalın kısımlar tarafından meydana gelecek eğilmelere karşı koyabilir. 
Ayrıca pamuk birikintileri kapatma elamanı tarafından hareket esnasında çengelden 
atılabilir (Spencer, 1998).
1.5.3.1. Sürgülü iğnede örme hareketi
1. Başlangıç pozisyonunda ilmek iğne ve sürgü arasında hapsedilmiştir ve iğne 
hareket etmeye başlar.
2. İğne üst, sürgü alt konumdayken kılavuz tarafından iplik yatırılır. Önceki 
sıraya ait olan ilmek iğne gövdesindedir.
3. İğne aşağı inerken sürgü yükselir.
4. İğnenin aşağı hareketi devam ederken kanca tamamen kapanır ve yeni 
yatırılan iplik kancada tutulmuş olur.
5. İğne daha da aşağı çekildiğinde aşırtma gerçekleşir ve yeni ilmek sırası oluşur 
(Bayazıt Marmaralı, 2004).2728
Şekil 1. 13. Sürgülü iğnede örme hareketi (Groz Beckert, 2011)
1.5. Platin
Şekil 1. 14. Örme platinleri (Santeks Makine, 2011)
Platin birbirinden bağımsız olarak tek tek veya topluca hareket eden, her iğne 
aralığında bir tane bulunacak şekilde yer alan ince metal plakalardır. Makine 
üzerinde iğnenin kancasının bulunduğu tarafta ve iğne ile dik açı yapacak şekilde yer 
alır. 
Esnek uçlu iğneli atkılı örme makinelerinde kullanılan platinler, iğnelerin esnek 
ucunun altına düz bir şekilde yatırılan ipliğin iğnenin etrafına sarılmasını sağlayarak 
ilmek oluşumuna yardımcı olur. Platinlerin, esasen iki görevi vardır. Birincisi, 
iğnelerin yükselmesi sırasında ileri çıkarak kumaşın iğnelerle birlikte yükselmesini 
engellemek, ikincisi ise iğnelerin aşağı hareketi sırasında geri çekilerek aşırtmaya 
yardımcı olmaktır (Bayazıt Marmaralı, 2004).29
2. KAYNAK ÖZETLERİ
Giriş bölümüne ilave olarak bu bölümde örme makineleri ile ilgili literatür 
çalışmaları kapsamında günümüze kadar yapılan çalışmalar incelenmiştir. Ancak 
ilgili literatür ışığında araştırılan konu ile ilgili direkt bir çalışmaya rastlanamamıştır. 
Araştırmalar daha çok örme makinelerinin tasarımından ziyade örme makineleri 
hakkında tanıtıcı genel bilgiler ve örme makinelerinin sınıflandırılması gibi konular 
üzerine yoğunlaşmıştır. 
Bu yüzden bu bölümde daha önce bu konularda yapılan çalışmalara değinilecektir. 
2.1. Örme Makineleri Hakkında Tanıtıcı Bilgiler
2.1.1. Makine inceliği (E)
İğne yatağı üzerinde 1 " (=25,4 mm) mesafede bulunan iğne sayısına incelik denir ve 
“E” ile gösterilir. Elde edilecek örgünün kalınlığı makine inceliğine bağlıdır. Örneğin 
düz makine inceliğine bağlıdır. 
Örneğin düz örme makinelerinde kullanılan incelikler;
El örgüsü görünümünde çok kalın giysiler için E 2-5
Kalın giysiler için E 5-7
İnce giysiler için E 7-10
Çok ince giysiler için E 10-12 dir.
Yuvarlak örme makinelerinde kullanılan incelikler ise;
Tek yataklı makinelerde:
Dış giysilikler için E 7-34
İç giysilikler için E 18-3230