Özge Ulusoy bir Condentry markası için bir koleksiyon hazırladı. Bu koleksiyonu konuşmak için buluştuğumuz Ulusoy ile öyle derin bir sohbete daldık ki çocukluğundan bugüne kadar konuşmadığımız ayrıntı kalmadı. Tabii hepsini sayfamıza sığdırmak imkânsızdı, en çarpıcı kısımlarını aktarmaya çalıştık.
PINAR HİÇDURMAZ
pinar.hicdurmaz@aksam.com.tr
Açıkçası buluşmaya gitmeden önce biraz tedirgindim. ‘Acaba nasıl biri, her soruma yanıt alabilir miyim?’ endişesi yaşıyordum. Bu yüzden çok klasik bir soruyla başlayıp önce bir nabız yoklaması yapmaya karar verdim ve “Önce sizi biraz daha yakından tanıyalım mı?” dedim. Özge Ulusoy bir çırpıda anlatmaya başlamaz mı; “Ankara’da doğdum ve 19 yaşıma kadar da orada büyüdüm. Küçük yaşta baleye başladım. Önce sadece bir hobiydi. Annem çok ilgilendi ama sonra meslek olarak seçmek istediğimde, bu sefer annem değil daha çok babam destek oldu. Okul hayatım da çok enteresan geçti. Hayatımda hiç forma giymedim, üniversitelilerle okudum. O yüzden de biraz erken büyüdüm. Sonra üniversite ikide, bu sefer de ablamın sıkıştırmasıyla Elite Model Look’a katıldım. Kazandım, bir ajansla anlaştım ve Hacettepe’den Mimar Sinan’a yatay geçiş yaptım. O yıl not ortalamam çok yüksekti. İnek bir öğrenciydim. Bu sayede sınıf atladım ve erken mezun oldum. Mezun olduğum yıl sakatlandım, diz kapağım çıktı. Uzun bir süre koltuk değneğiyle gezdim. Ara verince geri dönmekte tereddüt ettim. Hep genç yaşta bitecek meslekler seçtiğim için bir üniversite daha okuma kararı aldım. Yeditepe Üniversitesi Sanat Yönetimini kazandım. Sonra Miss Turkey’e girdim. Uğurkan Erez’le tanıştım. Yarışmada ikinci oldum ve ertesi sabah Cengiz Abazoğlu defilesindeydim.” Nihayet araya girebildim ve çekinmeme hiç gerek olmadığının cevabını da almıştım.
Ben ‘geçmişe dönelim’ dedim de siz pek hızlı gittiniz. Babanız hakimmiş. Siz “Çok destek oldu” dediniz. Ben de tam tersi ‘babanız istememiştir’ diye düşünmüştüm.
Yok, tam tersi. Ailem her zaman bana destek oldu. Kararlarıma genelde saygı duydular. Bazen onları dinlemediğim yerlerde, hatalar yaptım. Ama genel olarak benim aldığım kararlara güveniyorlar.
YANBANCI MODEL TERCİH EDİLİYOR
Neden güzellik yarışmasına katılmak istediniz, hedefiniz neydi?
Modellik yapmak istiyordum. Bu yüzden katıldım. Son yıllarda modellik mesleği de eski parlak günlerini geride bırakıyor.
Aslında tam tersi olması gerekmiyor mu? Daha çok marka, daha çok defile var...
Bu dedikleriniz doğru ama şöyle bir şey var; öncelikle yabancı modeller daha çok tercih ediliyor. Türkiye’de moda haftaları yapılmaya başlandı. Fakat modellik yapan bir genç kızın hayatını idame ettirmesi senede iki kez yapılan moda haftalarıyla mümkün değil. O yüzden de hepimiz yavaş yavaş başka dallara kayıyoruz. Ayrıca eskiden biz bir firmanın defilesini yaparken, onun tişörtlerini giyer, basına öyle röportajlar verirdik. Şimdi bunlar reklama girdiği için ekranda yayınlanamıyor. Bu yüzden özel firmaların defileleri azaldı.
Yeni başlayanların işi daha zor…
Yeni başlayan arkadaşlarımız işin büyüsüne çabuk kapılıp ‘bir anda şöhret olacağım, bütün hayatım değişecek, çok büyük paralar kazanacağım’ diye düşünüyorlar. Kendi geçmişime baktığımda 2003’te Türkiye güzeli oldum. Herkesin beni tanıması 2011’de Survivor yarışmasıyla oldu.
BİZİ KENDİ HALİMİZE TERK ETTİLER
Yeni Survivor’ı izliyor musunuz?
Evet, izliyorum.
Nasıl oldu da katılmayı kabul ettiniz?
Açıkçası Acun (Ilıcalı) beni ilk aradığında dans yarışmasına çağıracak diye düşünmüştüm, bale geçimişimden dolayı. ‘Survivor’ deyince konuşuruz dedim. Çünkü daha önce hiç Survivor izlememiştim. Ofise gittik, tabii ki beni ikna etti. Oraya giderken bizi bu kadar zorlu şartlarda tutacaklarını hiç düşünmüyordum. Mesela ‘tuvaletimiz olacak, arada dişimizi fırçalayacağız. Kesin arkada otel vardır’ diyordum, herkesin de düşündüğü gibi. ‘Ormana tuvaletimizi yapmayacağız herhalde’ydi aklımdaki. Nitekim bizi helikopterden adaya attılar ve bütün iletişimi kestiler.
Ne yaptınız?
İlk 10 gün çok zorlandım. Bir sürü garip hastalık yaşadım. Bağırsaklarım bozuldu, alerjilerim oldu... 10 gün sonra anladım ki insan vücudu her ortama adapte olabiliyormuş. 70 gün kaldım. Arının üstüne basıyordum, ayağımdan çıkarıp yürümeye devam ediyordum. Üstümde fare yürüyordu, umurumda olmuyordu. Şu anda hayatımda bu tip şeylerle ilgili hiçbir korkum kalmadı. biz daha eğlenceliydik
Şu anda sürekli ziyaret eden bir fareleri var…
Bizde de vardı ama bu kadar görüntü yakalayamamışlardı. Akşamları bir uğruyordu, sağ olsun halimizi hatırımızı soruyordu. Bu kadar zorlu olacağını hiç düşünmüyordum, hiç acımadılar bize.
Size nasıl bir getirisi oldu bu yarışmanın?
Hayatımdaki en güzel deneyimlerden biri. Hem kariyerim açısından bir dönüm noktası hem de oradan döndüğümde; bedensel ve zihinsel olarak arınmış döndüm. Çünkü orada o kadar çok boş zamanınız var ki; bir kayanın üstünde oturup denize bakarak, bütün hayatınızı gözden geçirme fırsatınız oluyor. Ayrıca orada olmak beni Allah’a daha da yakınlaştırdı. Sürekli dua ediyorum. Dünyayla tek iletişiminiz; ‘Allah’ım anneme, babama sağlık ver, bana burada sağlık ver, yardım et’ten ibaret.
Dönünce bu sefer de normal yaşantınıza uyum sorunu yaşadınız mı?
İlk gün arkadaşlarım benim için bir parti yaptılar. Ertesi gün beni hastaneye kaldırdılar. Anksiyete geçirmişim, bir anda ıssız bir ortamdan normal bir yaşantıya geçtiğim için. Adapte olmam da zaman aldı. Dişim kırıktı, kaşım yarıktı (gülüyor). Onları düzeltirdim. Orada sağlımıza çok dikkat ediliyordu, sürekli sağlık ekibi vardı. Ama bu bahsettiklerim genel sağlık durumumuz için geçerli. Temizlik, bakım bunlar için geçerli değildi. 70 günde üç kere saçımı yıkadım, üçü de ödül. Saçımı hiç taramadım. Döndüğümde ensemdeki saçlarımı kestirmek zorunda kaldım çünkü kıtık olmuştu. Genelde kedi ve köpeklerde olur.
Tekrar Survivor’a çağırılırsanız, gider misiniz?
Acun’un benim hayatımdaki yeri gerçekten çok önemli. Bir daha çağırırsa giderim. Onun her projesinde olurum. Fear Factor belki…
Şu anki yarışmada favoriniz kim?
Akın. Akın aynı zamanda benim plates hocam. Yaklaşık 1,5 yıldır onun stüdyosunda ders alıyorum. Onu daha da eskiden tanıyorum. Ünlülere geçti ama zaten onun oyunculuk deneyimi de vardı.
Genel anlamda bu yılı nasıl buluyorsunuz?
Tek eksik bulduğum şey; eğlence yok.
Daha çok sporculardan oluştuğu için olabilir mi sizce?
Evet. Acun hep şunu diyordu; ‘olimpiyat standartlarında bir survivor yapacağım.’ Ama biraz da olsun komiklik, eğlence arıyorum. Biz daha eğlenceliydik.
HAFTADA BİR GÜN ZARARLI NE VARSA YİYORUM
Kitap çıkardınız. Yeni bir kitap projeniz var mı?
O kitap aslında hakkımda merak edilenlere cevap gibi oldu. Gelirini de Koruncuk Vakfı’na bağışladım. İkinci kitabı da çıkaracağım. İleride de bir çocuk kitabı da yazmak istiyorum. İlkokuldayken böyle bir denemem olmuştu. Bir çocuk kahramanım vardı, daha hiç yurtdışına çıkmadığım halde o hayali karakterime bütün dünyayı dolaştırmıştım, ödül de aldım hatta. Yine hayali bir kahraman yaratıp onun maceralarını anlatabilirim.
Formunuzu nasıl koruyorsunuz?
Plates yapıyorum. Sağlıklı beslenmeye dikkat ediyorum. Hiç aç kalmıyorum. Haftada bir gün o da pazar, kendime izin veriyorum. Zararlı ne varsa; yağlı, pis yiyorum ve pazartesi spora gidip o günü unutuyorum. Ayrıca akşam 7’den sonra yemiyorum, günde 2,5 litre su içiyorum.
HER MODELİN TEKSTİL BİLGİSİ VARDIR
Magazin programı sunuyorsunuz ve magazincilerin de en çok takip ettiği isimlerden birisisiniz. Bazen bu durum olumsuz eleştirilere de neden oluyor...
Sosyal medyayı çok yakından takip ediyorum. Eğer bu mesleği yapıyorsam; “Beni çekmeyin, özel hayatıma müdahale etmeyin” deme hakkına sahip değilim. Tabii ki iş saygı çerçevesini aştığında, sinirlendiğim oldu. Aslına bakarsanız magazincilerle beraber çalışıyoruz. Bir firmanın yüzü olduğumda onlar benimle gelip konuşmazlarsa, o firmanın yüzü olmamın hiçbir amacı kalmaz. Bu programa başlayınca daha bizden biri gibi yaklaşıyorlar bana.
BELLİ KRİTERLERİM VAR
Bu durum ilişkilerinizde sorun yaratıyor mu?
Mesleğim bu. Bir ilişki yaşayacaksam karşımdaki kişinin belli başlı kriterlerine bakıyorum. Beğenmiyorsam, o kişiyi değiştirmek yerine başka biriyle görüşmeyi tercih ediyorum. Karşımdakinden de bunu beklerim. Bugüne kadar beraber olduğum kişiler de mesleğime hep saygı duydular. Hiçbiri “Aman ben gözükmeyeyim” demedi. Şu anki erkek arkadaşım da bunu kabul ederek, benimle birlikte olduğu için bugüne kadar sorun olmadı.
Artık ana konuya dönelim mi? Codentry işbirliği nasıl oldu?
Öncelikle koleksiyon hakkında çok güzel yorumlar aldım. Tabii ki olumsuz eleştireler de var. “Bunu da yaptı” diyenler de oldu. Ama şunu düşünmüyorlar; bu mesleğe başladığımda prova mankenliği dahi yaptım. O yüzden bir elbisenin kol evinden tutun da bir sürü tekstil bilgisine sahibim. Sadece ben değil, uzun yıllardır modellik yapan bütün arkadaşlarım bu bilgilere sahip. Adil Işık ile Survivor’dan döndüğümde çalışmaya başladık, markanın yüzü olmuştum. Daha sonrasında aile gibi olduk. Bir süredir de denim koleksiyonu yapmayı istiyordum. Türkiye’de çok büyük kot üreticileri var, hepsini de beğeniyorum. Ama hâlâ kalıpta, yıkamada sıkıntı yaşıyorum. Bu yüzden gidip yabancı markalara bir ton para harcıyorum.
Kendi ihtiyaçlarınızdan doğdu yani?
Diyorlar ki; “Her şeyi kendine göre mi?” yaptı. Aksine pantolonlarda hep şuna dikkat ettim, kalçayı daha yukarıda, bacağı daha uzun gösterelim. 70 parçalık kapsül koleksiyon hazırladım. Bunu üstüne basa basa söylüyorum; “Ben bir tasarımcı değilim, tasarım eğitimi de almadım.” Bu yüzden oturup hiçbir şeyi çizmedim. Çok başarılı bir tasarım ekibiyle çalıştım.
Bu işbirliği devam edecek mi?
Evet, sırada mayo, bikini var. Plajda çok vakit geçiriyorum ve yine jean de olduğu gibi pahalı markalardan alıyordum. Kapsamlı bir koleksiyon hazırladık. Biraz daha mayo ağırlıklı oldu.
aksam.com