PAMUK VE YÜN
Dokuma
(Os. Mensucat.) (Aslı tokumadır.) Hayvani, nebati veya madeni tellerin (ipliklerin) alttan ve üstten geçirilerek haçvari örülmesinden husule gelen yumuşak fakat dayanıklı nesne ki bunların pamuktan olanlarına bez ve yünden olanlarına çulha, (çuha) veya kumaş ipekten olanlarına ipek kumaş denir.
Dokumalar tezgâhta yapılır. Tezgâhtarın İptidai olanları ağaçtan olup bu tezgâh üzerine yukarıdan aşağıya doğru uzatılan ve arif denilen ipliklerin aralarından atkı tâbir olunan ufki iplikle? geçirilerek ileri geri hareket eden bir tarak vnsılasiy3e dokunur. Asrımızda dokumalar döğülerek makine haline getirilmiştir. Dokumaların envai çeşidi vardır. Dokunuşlarının inceliğine, hârelerine, resimlerine, renklerinin boyalı tellerle veya basma olarak yapılmışlarına göre muhtelif isimler alırlar ki bunlara bez, amerikan, yerli dokuma, çözme, tülbend, patiska, mermerşahi, muslin, tül, basma, keten, yün kumaş, diba, yarım diba, sündüs, çatma, kadife, çuval bezi gibi isimler verilir. Dokumaların pek çok nevileri Türkler tarafından ve Şarkta icad edilmiştir. Avrupa’da Şal (Damas) kumaşı demek olan Damasko, Iran kumaşı manasına Pers ve Musul’dan muslin tâbirlerini kullanırlar. Ruslarda dokumaya tokan denir ki kelimenin aslı Türkçe olduğu meydandadır.
İplikleri birbiri arasından geçirmek suretiyle kumaş yapma işi ve bu suretle yapılan bez ve kumaşlara denir. İpliklerle kumaş dokumak sanatı insanların ilk sanatlarından biridir. Taş devrinden kalan bazı eserler daha o vakitleri dokuma sanatı mevcut olduğunu göstermektedir. Düz dokumalar birbirine amut vaziyetteki ipliklerin birbirleri arasından geçirilerek Örülmesi suretiyle yapılırdı. Uzunluğuna olarak yan yana dizilen iplere arış veya çözgü teli (chaîne) denir ki kumaşın bütün boyunca devam eder.
Bunlara amuden geçirilenlere de argaç veya atkı teli (Fr. Trame ) tâbir olunur ki kumaşın enînce atılmış olan ipliklerdir. Bu teller arış tellerinden birinin altından diğerinin üstünden geçmek suretiyle örülür. Yani bu yan yana ipliklerin birini tek, diğerini çîft numaralı farz ederek tek sayılıların altından ve çift sayılıların üstünden veyahut evvelkilerin üssünden ve sonrakilerin altından geçerek dokunur. Dokuma tezgâhlarının en basiti el tezgâhıdır. Dokunmadan evvel iplikleri hazırlarlar. Evvelâ çile halinde tedarik edilen arış iplikleri tezgâhın bir tarafındaki levend denilen sırığa sarılır, sonra bu iplikler yan yana muvazi olarak gerilir ve dokuyucunun önünde bulunan ve selvim ismi verilen ufkî kütüme sarılır. Sonra bu iplikler birbirinden ayrılarak müsavi mesafelerde tanzim edilir. Bundan sonra bir küçük tahta çubukla birer aşırı olmnak üzere tekler önde ve çiftler arkada olmak üzere ikî safhaya ayrılır. İpliklerin dik durması ve kolay işlenmesi içîn üzerlerine zamklı su sürülür. Atkı tel İ er i çileden e çil i p ıslatılır ve mekiklere sarılır. Bunlar hazırlandıktan sonra dokuma işine geçilir. Şekilde görüldüğrü üzere arışlar bîr taraftan bir (K) ağırlığı ile çevrilebilen ve levend ismi verilen ( E ) sırığına diğer taraftan da selvim tâbir olunan (T) kütüğüne sarı'dır. Dokunan kumaş bu (T) sı-rıg-nıa sarılır, b b' çerçevesi tek ve çift iplikleri ayırır. Bu iplikler H H ve L L ile gösterilen iki çerçeveye şakuli olarak gerilmiş aynı adetteki iplikler arasından geçer. Bu çerçevelere gücü denir. Tekler bir çerçevenin, çiftler ikinci çerçevenin aşağıya yukarıya hareketiyle, yukarı, aşağı iner ve birbirlerinden ayrılarak aralarında bir açıklık husule gelir. Bu çerçevelerin arası birbirinden 20 ilâ 50 santimetre fasılalıdır. Çerçevelerin üst çubuklarının iki ucuna (C) ipinin uçları bağlanmış ve bu ipler iki tarafa İ asılı birer R makaralarından geçirilmiştir. Ait çubukları da İki uçlarından birer iple ayakla idare olunan İki başaktan ayrı ayrı her birine bağlanmıştır; yani tek sayılı teller bîr başağa çift saplı teller de İkinci başağa bağlıdır; o suretle kİ bunlar munavebeten tahrik edilince, mesela M başağı aşağı indirilince ona merbut olan L L çerçevesi de aşağıya iner ve bunun L çerçevesi içindeki tellerin ortasındaki ilmikler içinden geçe;) iplikleri aşağı çeker. Bunun aşağı inmesi C ipini de çekeceği cihetle onun Öbür ucuna bağlı olan H H çerçevesi yukarıya kalkar ve H çerçevesi kendine mahsus telleri yukarıya kaldırarak ipliklerin aralarını açar ki buradan mekik atılarak atkı teli geçirilir. Sonra bu teller bir taraktan geçer. Bu tarak dokunmuş iplikleri sıkıştırmağa ve kumaş haline getirmeğe yarar. Bu suretle dokunan kumaş T kütüğüne sarılır. Kumaş ilerledikçe bu kütük çevrilerek kumaş ona sarılır. Dokumacı ustası tezgâhın önüne oturur B tarağını ileriye F noktası cihetine doğru İter. Bu esnada ayağıyla M başağına basar. H H çerçevesi iner ve L L çerçevesi kalkar bu suretle tekli ve çiftli ipliklerin arasında bir zaviye boşluğu husule gelir. O vakit dokumacı, içinde atkı teli sarılı olan mekiği bir eliyle bu aralığa atarak geçirir ve öbür eliyle yakalayarak diğer taraftan çıkarır mekiğin telini boşaltarak atkıyı vücuda getirir. Ondan sonra B tarağını kendine doğru telini sıkıştırır. Bu ameliyatı kolaylaştırmak için tarağın iki yanlarına birer kütü konmuştur ki mekik bu kutu içine düşer ve elle yakalamak zahmeti kalmaz. Bu kutudaki bir tertibat sayesinde çekilen bir iple mekik kendi kendine sacdan sola ve soldan sağa gider. Birkaç sıra atkı teli işlendikten sonra yukarı ki ipliklerin sarılı olduğu levend denilen silindirle kumaşın sarılı olduğu selvim çevrilerek kumaş biraz sarıldıktan sonra yine İşe devam olunur.
Mekanik tezgâhlar ise el tezgâhlarından pek farklı değildir. Yalnız bunda tellerin yukarı aşağı inip çıkmaları, tarağın ileri gitmesi, mekiğin sağdan sola gidip gelmesi, kumaşın sarılması makine iledir. Arışların inip çıkması Jacquard'ın icadı olan ve tezgâha raptedilen bir makine tertibatı ile kendi kendine vukua gelir. Dokuma tellerinin atkı teliyle örülmelerinin basit şekli yukarda zikredilmişti. Fakat bu telleri birbiri içinden muhtelif şekillerde geçirmek suretiyle muhtelif dokuma tarzları da elde edilmiştir. Bu tellerin dokunma şekline Örgü (Fr. Armure) denir.
tekstilsayfasi.blogspot.com