1. GİRİŞ
Hızlı değişmenin ve küreselleşmenin getirdiği yenidünya düzeninde, rekabete ayak uydurabilmenin ve
kalkınmanın tek şartı hiç şüphesiz bilgiye sahip olmak ve teknoloji üretmektir. Özellikle hem ekonomi
hem de imalat sanayi üretiminde önemli bir yere sahip olan Türk tekstil ve hazır giyim sanayisinin
değişen dünya rekabet şartlarına uyum sağlaması ve sürdürülebilir olması gerekmektedir. Çünkü tekstil
sektörü, üretim, istihdam, ihracat hacmi ve kullandığı teknoloji açısından Türkiye’nin lider konumda
olduğu endüstrilerdendir. Bu nedenle üretici güç olarak üretimde bilgiye sahip olmak ve bu bilgiyi
teknoloji üretimine dönüştürebilmek, teknolojiyi takip etmek ve kullanabilmek böylece de uluslararası
piyasalarda rekabet üstünlüğü sağlamak için uzmanlaşma; uzmanlaşmak için de üniversitelere ve
sanayiye önemli görevler düşmektedir.
Tekstil ve hazır giyim sektörü, elyaf ve ipliği kullanım eşyasına dönüştürecek süreçleri kapsayan işlemleri
içerir. Bu tanıma göre; sektör elyaf hazırlama, iplik, dokuma, örgü, boya, baskı, apre, kesim, dikim üretim
süreçlerini kapsamaktadır. Elyaftan iplik ve mamul kumaşa kadar olan kısım tekstil, kumaştan giyim
eşyası elde edilene kadar olan süreç ise hazır giyim sektörünün içinde değerlendirilmektedir. Sektörün
nihai kullanıma yönelik ürünleri çok genel olarak hazır giyim, ev tekstili v.b. diğer hazır eşya, teknik
tekstiller olarak gruplandırılmaktadır. Bu kapsamda çorap, kazak, gömlek, pantolon, takım elbise gibi
giyim eşyası; perde, çarşaf gibi ev tekstili, halı ve diğer tekstil yer kaplamaları; ağ, ip, kablo, taşıyıcı
tekstil bandı, branda, koruyucu bez, filtre, paraşüt, fren bezi, keçe gibi diğer tekstil ürünleri yer alır[1].
“Ekonomik Faaliyetlerin Uluslararası Standart Sanayi Sınıflaması” Üçüncü Revizyon(ISIC Rev.3)da ISIC
17 tekstil ve ISIC 18 hazırgiyim sektörleri ile sınıflandırılmaktadır. Bu iki sektör alt gruplara
bölünmüştür. Tekstil ve hazırgiyim sektörleri dikey olarak yapılandırılmışlardır. Bu sınıflamalara ek
olarak, ISIC Rev.2, 1971 sınıflamasına göre tekstil sektörü 321., hazır giyim ise 322. kısımda
gösterilmekte; Uluslararası Standart Ticaret Sınıflamasına (SITC Rev 3) göre ise tekstil sektörü 65., hazır
giyim ise 84. kısımlarda yer almaktadır. Ayrıca, ISIC bazlı AB ülkelerinde NACE ve NAFTA üyesi
ülkelerde NAICS sınıflandırması da sektörde yaygın olarak kullanılan diğer sınıflamalardır[1,2,3]. İplik
ve kumaş üretimi farklıdır. Ürün akışı hammaddenin ipliğe dönüşmesi ile başlamakta daha sonra kumaş
dokuma ya da örme işlemleri gelmektedir. Sonrasında ipliğe eğirme dokuma ve örme kumaşa, doku
verme, baskı, boya, apre ve diğer önemli işlemler yer almaktadır.
2001 yılı pamuklu dokuma sektör araştırma sonuçlarına göre[4] hayatî sektörlerin başında, 20 milyar $’ı
aşan yıllık üretim değeri, 14 milyar $ tutarında yurtiçi tüketimi, 10 milyar $ dolayında ihracatı; GSMH
içinde %4.2, sanayi üretiminde %14.2 ve imalât sanayii üretiminde %16.3 oranında payı ve toplam
istihdama olan %10.3’lük katkısıyla, Tekstil ve Konfeksiyon gelmektedir.
Ayrıca, 2005 Sanayi Üretim Endeksine göre, İmalat sanayi sektörünün alt sektörlerinde Tekstil ürünleri
imalatı %10,88, Giyim eşyası imalatı %5,42 ve Tekstil ürünleri ve giyim eşyası imalatı %16,3 sektör
içerisindeki ağırlığını ifade etmektedir[5]. 2011 Sanayi Üretim Endeksine göre, İmalat sanayi sektörü
yıllık ortalaması 2009 yılında 99,9, 2010 yılında114,3’dür. Tekstil Ürünleri İmalatında yıllık ortalama
2009 yılı için 78,2 iken, 2010 yılında 88,2’ye; Giyim Eşyaları İmalatında ise 2009 yılı 85,4 iken 2010
yılında 92,4’e yükselmiştir. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2011 yılı Temmuz ayında bir önceki
yılın aynı ayına göre; İmalat sanayi sektörü endeksinde %7,2’lik bir artış görülmektedir[6].
Türkiye’de sektörde sürekli/istikrarlı bir politikanın izlenmemesi ve kamu kurumlarının ilgili
birimlerindeki koordinasyon eksikliği politika formülasyonu açısından sektördeki en temel problemler
arasında yer almaktadır. İstikrarlı bir ekonomik büyüme istihdam artışı sağlarken, topluma refah artışı
getirecek, geleceğe umut ve güvenle bakmayı sağlayacaktır. Diğer yandan özel sektör, sorunu ağırlıklı
olarak marka ve moda eksikliğinden kaynaklanan imaj, kalite ve tasarım yetersizliğine bağlamaktadır.
Ayrıca yabancı sermaye yatırımlarının azlığı, işveren ve işgörenlerin eğitim seviyelerinin düşüklüğü,
Teknolojik Araştırmalar: TTED 2012 (1) 1-12 Tekstil İşletmelerinin Profili Ve Üretime İlişkin Uygulamaları kullan….
3
modern işletmecilik yöntemlerinin uygulanamaması özel sektörün tespit ettiği diğer başlıca sorunlardır
[7].
Ülkelerin kalkınmışlık düzeyini o ülkedeki sanayinin gelişmişlik düzeyi belirlemektedir. Bir ülkedeki
sanayi dışa bağımlı olmadan kendi teknolojisini kendisi üretebiliyorsa, küreselleşen dünya pazarında
rekabet şansı da o derece yüksek olacaktır. Sanayinin kendi teknolojisini üretebilmesi için teknolojiyi
üretebilecek bilgiye kolayca ulaşabilmesi gerekir. Bu da ancak güçlü bir üniversite-sanayi işbirliği ile
mümkündür. Üniversite-sanayi işbirliği; üniversitelerin mevcut imkânları ile sanayinin mevcut imkânları
birleştirilerek bilimsel, teknolojik ve ekonomik yönden gelişmeleri için yaptıkları sistemli çalışmalar
bütünüdür. Böylece üniversitelerdeki mevcut bilgi birikimi ve yetişmiş insan gücü ile sanayinin mevcut
tecrübesi ve finansal gücünün bir sistem dâhilinde bir araya getirilmesidir. Bu işbirliğinin sonucu bilimde,
teknikte, teknolojide ve ekonomide gelişmedir. Teknoloji üretiminin ya da transferinin üç unsuru
yetişmiş insan gücü, bilgi birikimi ve finansman kaynağı sanayiciler olduğuna göre, bu üç unsurun bir
üretim gerçekleştirebilmesi için üniversite-sanayi işbirliğinin kurulması gerekmektedir. Üniversite ve
sanayi arasındaki işbirliği hem üniversitenin, hem de sanayinin gelişmesinde ve güçlenmesinde çok
önemli rol oynamaktadır. Gelişmiş ülkeler incelendiğinde, üniversite-sanayi işbirliğine gereken önemin
verildiği ve bu işbirliğinin çok iyi işletildiği görülecektir. Ülkemizin dünya ticaretinde en çok söz sahibi
olduğu alanlardan biri olan ve ihracatta ön sıralarda yer alan tekstil ise, eğitimin en fazla önem taşıdığı
sektörlerden birisidir.
Proje kapsamında yapılan bu çalışmada, tekstil sektöründe yer alan işletmeleri tanımaya ve
değerlendirmeye, sektörün performansına, sosyal sorumluluk bilincine ve rekabet gücünü etkileyen
örgütsel, yönetsel, üretimsel ve pazarlama gibi yönlerini belirtmeye, sayısal olarak veri tabanı
oluşturmaya ilişkin durum tespiti yapılmıştır. Tekstil sektörünün profili belirtilen alt amaçlar paralelinde
ortaya konulmuştur. Bu gelişmeler doğrultusunda, araştırma kapsamında aşağıdaki sorulara cevap
aranmıştır.
1. İşletme sahiplerinin işletmede çalışan yetkili personelin ve işletmelerin profili nasıldır?
2. Üretime ilişkin uygulamaları nasıldır ve karşılaştıkları sorunlar nelerdir?
2. METOT
Araştırma tekstil sektöründe, işletme profili ve üretimine yönelik betimsel bir araştırmadır. Tekstil
sektörünün yoğun olduğu illerde, evreni temsil niteliği dikkate alınarak belirlenen, tekstil alanında
faaliyet gösteren işletmelerden İstanbul, Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli, Bursa, Denizli, Ankara, Adana,
Kahramanmaraş ve Gaziantep’ te; entegre (15), dokuma (22), iplik (6), dokuma konfeksiyon (7), boya
(4), örme (4), baskı (4) olmak üzere, ulaşılabilen toplam 62 işletme araştırma örneklemini
oluşturmaktadır. Araştırmanın amaçlarına hizmet edebilme niteliği açısından; üst düzey yöneticiler, insan
kaynakları ve üretim planlama yöneticileri olmak üzere toplam 212 personel araştırma kapsamına
alınmıştır.
7
Araştırma kapsamında görüşülen işletme yetkililerinin görev dağılımlarında çoğunluğun (%60.1) bölüm
sorumlusu olduğu anlaşılmaktadır. Üst düzey yönetici %28.4, şirket sahibi/ortağı %7.7, vardiya amiri ise
%3.8 oranındadır. Bulgulara göre görev pozisyonlarından bölüm sorumlusu oranı oldukça yüksektir. Bu
durum işletme organizasyonu gereği olması gereken yapıyla da doğru orantılıdır. Sorumlu olduğu
Kayadibi P.**, Sarıoğlu H.*, Teknolojik Araştırmalar: TTED 2012 (1) 1-12
4
birimlerde üretim sürecinin tüm aşamalarında ortaya çıkan sorunların giderilmesi amacıyla ilgili üretim
birimleri ile koordinasyon sağlamak, sorunların kısa sürede giderilmesi ve tekrarlanmaması için gerekli
önlemleri almak veya alınmasını sağlamak bölüm sorumlusunun görev ve sorumluluğundadır [8].
Bilindiği gibi üretimde ortaya çıkabilecek aksaklıkları anında fark etmek ve acilen önlemeye ve
gidermeye yönelik çalışmaları yapmak, kaliteli üretim yanında zaman ve maliyetten de tasarrufu
sağlayarak üretim ve karlılığın maksimum seviyeye çıkmasında etkendir. Örnekleme alınan işletme
yetkililerinin görev pozisyonlarına göre dağılımından, işletme hakkında araştırmanın amaçlarına
ulaşmada etken olacak cevapları almada yeterli olduğu varsayılmıştır.
İŞLETMENIN FAALİYET ALANLARI S % *
İplik 27 43,5
Büküm 25 40,3
Çözgü 28 45,2
Bobin sarma 27 43,5
Haşıl 19 30,6
Dokuma 35 56,3
Yuvarlak örme 9 14,5
Düz örme 1 1,6
Dokusuz yüzey 7 11,3
Kalite kontrol 27 43,5
Kumaş boyama 24 38,7
İplik boyama 12 19,4
Baskı boyama 12 19,4
Apre 32 51,6
Ar-ge 28 45,2
Konfeksiyon 21 33,9
Kesimhane 16 25,8
Ütü 13 21
Ambalaj 24 38,7
Tasarım 28 45,2
Cevapsız 1 1,6
* % de değerler toplam 62 sayı üzerinden alınmıştır.
Tablo 1’de İşletmenin faaliyet alanlarına ilişkin dağılım görülmektedir.
Verilerin toplanmasında, araştırmacı tarafından geliştirilen anket kullanılmıştır. Literatür taramaları ve
uzman görüşleri doğrultusunda oluşturulan anket taslağı üç işletmede deneme amaçlı uygulanarak anketin
kapsam ve geçerliliği sınanmış, ankete son şekli verilmiştir. Ankette; araştırma kapsamına alınan işletme
sahibi ve yetkili personelin profiline (yaşları, kıdem yılları, görev pozisyonları, eğitim durumları ve
eğitim alanları), işletme profiline (ticari unvanları, faaliyet yılları, işletme türleri, faaliyet alanları, çalışan
kapasiteleri, üretim şekilleri, kalite standartları ve yönetimleri), üretime ilişkin uygulamalarına(üretimi,
Teknolojik Araştırmalar: TTED 2012 (1) 1-12 Tekstil İşletmelerinin Profili Ve Üretime İlişkin Uygulamaları kullan….
5
ürün tasarımı, koleksiyon üretim sayısı, değişen şartlara uyum, değişim kararına etki eden faktörler,
değişim kararı ve iş değerlendirmesi) ve karşılaşılan sorunlara yönelik sorulara yer verilmiştir. Anket
araştırmacı tarafından araştırma örneklemine uygulanmıştır. Elde edilen veriler, SPSS 12.0 paket
programı ile çözümlenerek frekans ve yüzde dağılımları alınmıştır. Bulgular amaçlar doğrultusunda,
uygun başlıklar altında, basit ve çapraz tablolar halinde sunulup açıklanarak yorumlanmıştır.
3. BULGULAR ve YORUM
1. İşletme Sahibi ve Yetkili Personelin Profilleri
Bu bölümde işletme sahibi ve yetkili personele ait yaş, kıdem, eğitim durumları ve eğitim alanlarına
ilişkin bilgiler yer almaktadır.
%10,1 22 %24,5
52
%35,6
75
%14,4
31
%7,7 16 %4,4 9 %1,9 4 %1,4 3
0
20
40
60
80
100
25 Yaş
Altı
26-31 32-37 38-43 44-49 50-55 56-61 62-67
Yüzde Kişi
Şekil 3. İşletme Yetkililerinin Yaşlarına İlişkin Dağılım
Şekil 3’e göre işletme yetkililerin %35.6’sının 32-37 yaşları arasında olduğu bunu %24.5 ile 26-31
yaşları, %14.4 ile 38-43 yaşları aralığında bulunan bireylerin izlediği anlaşılmaktadır. Bulgulardan
işletme yetkililerinin çoğunluğunun (%74.5) 26-43 yaşları arasında olduğu, 25 yaş altının (%10.1) ve 50
yaş üstünün (%7.7) ise oldukça düşük oranlarda bulunduğu dikkati çekmektedir.
%17,4
37
%27,4
58
%25,9
55
%15,1
32
%3,8 8
%1,4 3 %4,3
9
%4,7
10
0
20
40
60
80
100
0 - 4 5 - 9 10 - 14 15 - 19 20 - 24 5 - 29 30 - 34 35 - 39
Yüzde Kişi
Şekil 4: İşletme Yetkililerinin Kıdem Yıllarına İlişkin Dağılım
Şekil 4’e göre işletme yetkililerinin %27.4’ünün 5-9 yıldır, %25.9’unun 10-14 yıldır çalışmaktadır.
Bulgulara göre işletme yetkilerinin kıdem yılları oldukça düşüktür. Ayrıca işletme sahibi ve yetkililerin
faaliyet yılları (Şekil 6) ve çalışan sayısına göre (Tablo 5), büyük işletmeler olduğu görülebilir.
Tablo 2: İşletmede Çalışan Yetkili Personelin Eğitim Durumları ve Eğitim Alanlarına İlişkin Dağılım
Tablo 2’e göre işletmede çalışan yetkili personelin eğitim durumları incelendiğinde yarsından çoğu
(%70.8) lisans mezunu olmak üzere %86.3’ünün yüksek öğretimli olduğu, %42.2’sinin tekstil eğitimi,
%30.7’sinin diğer meslek dallarında, %23.1’inin ise işletme/ekonomi eğitimi meslek dalında eğitim
aldıkları görülmektedir. Anketten elde edilen bilgilere göre diğer eğitim alanları olarak belirtilen meslek
Eğitim Alanı
Yüksek Lisans Lisans Önlisans ortaöğretim Genel Toplam
n % n % n % n % n %
İşletme/Ekonomi 6 12,2 34 69,3 6 12,2 3 6,1 49 23,1
Tekstil 5 5,6 60 67,4 7 7,8 17 17,8 89 42
Hazır Giyim - - 6 66,6 2 22,2 1 11,1 9 4,2
Diğer 6 9,2 50 76,9 1 1,5 8 12,3 65 30,7
Genel Toplam 17 8 150 70,8 16 7,5 29 13,7 212 100
Kayadibi P.**, Sarıoğlu H.*, Teknolojik Araştırmalar: TTED 2012 (1) 1-12
6
dallarının kimya, makine, endüstri gibi çeşitli mühendislik dallarından hukuk ve öğretmenliğe kadar
çeşitlilik gösterdiği anlaşılmaktadır.
Tekstil eğitimi almış olan yetkili personelin yarısından fazlası (%67.4) lisans mezunu olmak üzere
%80.8’i yüksek öğrenimlidir. Yüksek lisanslıların çoğunluğunun işletme ve ekonomi alanında eğitim
aldığı, bunu sırasıyla diğer meslek dalları ve tekstil alanının izlediği anlaşılmaktadır.
Araştırma kapsamına alınan işletme yetkililerinin yaklaşık yarısının tekstil eğitimi almış olması,
“personelin eğitim gördüğü alanda istihdam edilmesi”hususunun mesleki ve teknik eğitimin başlıca
amaçlarından biri olması itibariyle olumlu ve umut verici bir bulgu olarak değerlendirilebilir.
Tablo 3: İşletme Sahiplerinin Eğitim Durumları ve Eğitim Alanlarına İlişkin Dağılım
Tablo 3’e göre, işletme sahiplerinin %46,8’i yüksek lisans, %22,6’sı ortaöğretim mezunudur. İşletme
sahiplerinin eğitim alanları incelendiğinde %38,7’sinin tekstil eğitimini aldığı bunu sırasıyla
işletme/ekonomi eğitimi (%32.3) ve diğer meslek dallarında eğitim alanların izledikleri görülmektedir.
Bulgulara göre işletme sahiplerinin yaklaşık % 80’i en az önlisans seviyesinde eğitimlidir, bunların ise
1/3’i tekstil eğitimi almıştır. İşletmelerin yaklaşık yarısından çoğunun 1–19 yıllık geçmişe sahip olduğu
(Şekil 6) düşünülürse yeni kurulan işletmelerde eğitimli olmanın ve alan eğitiminin önem kazanmakta
olduğu söylenebilir.
2. İşletme Profili
Bu bölümde işletmelerin ticari unvanları, faaliyet yılları, marka tescili, çalışan sayısı, kalite belgesi ve
toplam kalite yönetimi gibi işletme profiline ilişkin bilgiler yer almaktadır.
16,1%
1,6%
77,5%
1,6%
3,2%
Limitet Şirket
Adi Komandit Şirket
Anonim Şirket
Yabancı Ortaklık
Cevapsız
Şekil 5. İşletmelerin Ticari Unvanlarına İlişkin Dağılım
Şekil 5’e göre işletmelerin ticari unvanlarına bakıldığında %77,5’i anonim, %16,1’i limitet şirket olduğu
görülmektedir. Bu dağılımdan işletmelerin büyük çoğunlukla anonim şirketi yapısında olduğu
anlaşılmaktadır.
%27,3
17
%27,3
17
%6,4
4
%14,5
9
%1,6 1
%17,5
10
%1,6 1 %4,8 3
0
20
40
60
80
100
1 - 9 Yıl 10 - 19 Yıl 20-29 Yıl 30-39 Yıl 40-49 Yıl 50-59 Yıl 80- Yıl Cevapsız
Yüzde Kişi
Eğitim Durumu Yüksek
Lisans
Lisans Önlisans Ortaöğretim Genel Toplam
n % n % N % n % n %
İşletme/ekonomi 10 50 2 10 2 10 6 30 20 32,3
Tekstil 11 45,8 4 16,7 1 4,2 8 33,3 24 38,7
Hazır Giyim 2 66,7 1 33,3 - - - 3 4,8
Diğer 6 40 4 26,7 5 33,3 - - 15 24,2
Genel Toplam 29 46.8 11 17.7 8 12.9 14 22.6 62 100
Teknolojik Araştırmalar: TTED 2012 (1) 1-12 Tekstil İşletmelerinin Profili Ve Üretime İlişkin Uygulamaları kullan….
7
Şekil 6. İşletmenin Faaliyet Yılına İlişkin Dağılım
Şekil 6’e göre işletmelerin faaliyet yılı dağılımına bakıldığında %27,3’lük oranlarla 1-9 yıl ve 10-19 yıl
arasında faaliyet gösterdiği, bunu %17,5 ile 50-59 yıl ve %14,5 ile 30-39 yılın izlediği görülmektedir.
İşletmelerin faaliyet yıllarının 20 yılın altında yoğunlaştığı ve Şekil 3 ve 4’de görülen yaş ve kıdem
yılları ile karşılaştırıldığında, işletme yetkililerinin genç erişkin yaş(WHO, 2007) ve düşük kıdem yılları
ile paralellik gösterdiği anlaşılmaktadır.
Tablo 4. Marka Tesciline İlişkin Dağılım
MARKANIZIN TESCİLİ S %
Evet 40 64,5
Hayır 13 21
Cevapsız 9 14,5
Toplam 62 100
İşletmelerin marka tescil durumlarına bakıldığında (Tablo 4) %64,5’inin markasını tescil ettirdiği
anlaşılmaktadır. Başarı için anahtarın ’marka yaratmak’ olduğu bir gerçektir. Bu nedenle işletmelerin
küreselleşen dünya pazarlarında kaliteli ve katma değeri yüksek ürünler sunarak rekabet güçlerini
arttırabilmeleri için kendi markalarını yaratmaları zorunludur. Bilindiği gibi Avrupa Ülkeleri arasında
önemli bir yeri bulunan Türk Tekstil sektörünün temsilcilerinin, konumunu korumak ve sektörde başarı
için bu gerçeği kavramış olmaları umut vericidir.
Tablo 5. İşletmede Çalışan Sayısına İlişkin Dağılım
Araştırmaya göre, işletmelerin çoğunluğunun(%67,7) 500 ve daha az kişi ile çalıştıkları görülmektedir.
Buna göre, işletmelerin 3624 Sayılı KOSGEB Kanununa göre, büyük ölçekli işletmeler olduğu
söylenebilir[9].
Tablo 6. Kalite Belgesi İlişkin Dağılım
Sahip olunan kalite belgelerinin neler olduğuna yönelik dağılıma bakıldığında işletmelerin %43,5’inin
ISO 9001 ve %6,5’inin ISO 9002 belgesine sahip olduğu, %27,4’ünün ise herhangi bir toplam kalite
belgesine sahip olmadığı belirlenmiştir.
Kaliteli yönetim ve üretimin, işletmelerin uluslararası ticaret ortamında rekabet gücünü koruyabilmesi,
çevre yönetim sistemlerinin ve kalitenin belirleyici olduğu pazarlarda pazar payını artırabilmesi, eğitimli
işgücü ve yüksek teknolojinin kullanımıyla kaliteli mamuller üretilmesi, en üst düzeyde müşteri
memnuniyetinin gözetilmesi, çevre ve sosyal sorumluluk ilkelerine uygun üretim yapılmasında çok büyük
payı bulunmaktadır.
İŞLETMEDE ÇALIŞAN SAYISI S %
250-500 42 67,7
500-750 10 16,2
750-1000 3 4,8
Cevapsız 7 11,3
Toplam 62 100
KALİTE BELGESİ S %
ISO 9001 27 43,5
ISO 1400 1 1,6
ISO 9002 4 6,5
ISO 9001-2000 1 1,6
ISO 9000 1 1,6
Yok 17 27,4
Cevapsız 11 17,7
Toplam 62 100
Kayadibi P.**, Sarıoğlu H.*, Teknolojik Araştırmalar: TTED 2012 (1) 1-12
8
Tablo 7. Toplam Kalite Yönetimi Yaklaşımına İlişkin Dağılım
İşletmelerin Toplam Kalite Yönetimi(T.K.Y.) yaklaşımlarına ilişkin dağılıma bakıldığında %66,1’inin
olumlu, %11,3’ünün kısmen olumlu olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca işletmelerin sadece %1,6’sının
T.K.Y. uygulamayı düşünmediği dikkati çekmektedir. Bulgulara göre, işletmelerin çoğunlukla T.K.Y.
yaklaşımları olumlu görülmekle beraber kalite gibi olmazsa olmaz bir kriterde yenilikçi kalite
yaklaşımlarının tamamıyla benimsenmemiş olduğu gerçeği de anlaşılmaktadır.
İşletmelerin profilini belirlemeye yönelik sorular kapsamında, İşletmede insan kaynakları bölümünün yer
alıp almadığı da araştırılmış, işletmelerin %61,3’ünün insan kaynakları bölümüne sahip olduğu
görülmüştür.
Modern yönetim metotları işletmenin belirli hedeflere ulaşmasında fiziksel kaynaklar kadar insan
kaynaklarının da önemini vurgulamaktadır. Bulgulardan (Tablo 6 Tablo 7) işletmelerde geleneksel
yönetim anlayışı yerine modern yönetim anlayışının benimsenmeye başladığı sonucu çıkarılabilir.
3. Üretime İlişkin Uygulamalar
Bu bölümde işletmelerin ürün tasarımı uygulamaları, değişen şartlara uyum, değişim kararına etki eden
faktörler, değişime nasıl karar verildiği ve iş değerlendirmesi gibi üretime ilişkin bilgiler yer verilmiştir.
Tablo 8.Ürün Tasarımı Uygulamalarına İlişkin Dağılım
*% de değerler toplam 62 sayı üzerinden alınmıştır.
Ürün tasarımı uygulamalarına ilişkin dağılıma bakıldığında (%33,8) dış piyasa kaynaklı koleksiyonlara
ağırlık verildiği bunu (%32,4) iç piyasa kaynaklı koleksiyonların izlediği anlaşılmaktadır. iç piyasa
kaynaklı ürün tasarımı yapmak, işletmeyi iç pazardaki müşterilere bağımlı yapar ve birçok açıdan kısıtlar.
İşletme dış pazara açılamama, pazarlama gücü, büyüme ve rekabet gücünü artıramama gibi risklerle
karşılaşır. Dış piyasa kaynaklı ürün tasarımı yapmak, bir ülkenin ve şirketlerinin büyümesi ve rekabet
gücünü artırması bakımından önemlidir. Ancak kopya çalışmaların marka anlamında işletmeye hiçbir
getirisi yoktur. Bu nedenle öncelikli olan özel özgün tasarımlara yönelmektir. Bunun için iç ve dış piyasa
trendlerinin dikkate alınması doğal olarak gereklidir.
Tablo 9. Değişen Şartlara Uyuma İlişkin Dağılım
İşletmelerin değişen şartlara uyuma ilişkin soruya %67,7 ile evet, %27,4 ile kısmen yanıtıyla uyum
sağladıklarını ifade ettikleri anlaşılmaktadır (Tablo 9).
TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ YAKLAŞIMI S %
Olumlu 41 66,1
Kısmen olumlu 7 11,3
T.K.Y. uygulanmamaktadır. 4 6,5
T.K.Y. uygulanması düşünülmemektedir. 1 1,6
Cevapsız 9 14,5
Toplam 62 100
ÜRÜN TASARIMI S %*
İç piyasa kaynaklı 20 32,4
Dış piyasa kaynaklı 21 33,8
Özel koleksiyon 18 29
Cevapsız 3 4,8
DEĞİŞEN ŞARTLARA UYUM S %
Evet 42 67,7
Kısmen 17 27,4
Hayır 3 4,8
Toplam 62 100
Teknolojik Araştırmalar: TTED 2012 (1) 1-12 Tekstil İşletmelerinin Profili Ve Üretime İlişkin Uygulamaları kullan….
9
İşletmelerin rekabeti taşıyacak yüksek verim, değişen teknoloji, yenilik, kalite, yaratıcılık, tasarım ve
moda üstünlüğüne ulaşabilmek için değişen şartlara uyum sağlama yolunda çaba göstermeleri beklenir ve
olması gereken de budur. Türkiye’de tekstil üreticilerinin Ar-Ge kullanımı ve tasarım gelişiminde değişen
şartlara uyum sağlama esneklikleri ve yetenekleri Türkiye’nin rekabet gücü üzerinde önemli bir etkendir.
Tablo 10. Değişim kararına Etki Eden Faktörlere İlişkin Dağılım
*% de değerler toplam 62 sayı üzerinden alınmıştır.
Değişim kararına etki eden faktörlerin dağılımına bakıldığında %69,4’ü rekabet, %58,1’i teknolojik
gelişim, %51,6’sı talep değerlendirmeleri, %35,5’i moda olduğu belirlenmiştir (Tablo 10). Bulgular
(%69,4) işletmelerin küreselleşen dünya pazarlarında sürdürülebilir rekabet edebilme yeteneğini
kuvvetlendirmek ve rekabet ortamına uyum sağlamak başta olmak üzere yüksek teknoloji edinimi ve
kullanımı ile dünya pazarındaki konumunu güçlendirme ihtiyacının değişim kararlarında etken olduğunu
göstermektedir. Bu etkenleri modanın izlemesi ise doğaldır. Ayrıca uluslararası ticarette, iş gücü maliyeti
ve üretim hacmine bağlı avantajlar önemini yitirirken, çevresel performans ve sosyal standartlara uyum
gibi unsurlar, yeni rekabet avantajları olarak karşımıza çıkmaktadır. Değişim kararına etki eden
faktörlerden biri olan tekstil sektöründe teknoloji kullanımı (%58,1) etkinlik, etkililik ve uluslararası
rekabet gücü açısından büyük önem taşımaktadır.
Değişim yöneticilerin bir taraftan daha dinamik, daha hızlı karar alma mekanizması kurmasını sağlarken,
diğer yandan kriz zamanlarında karşılaşılan güçsüzlükleri ortadan kaldırarak hızlı ve doğru kararlar
almasına olanak sağlar.
Tablo 11. Değişim Kararına İlişkin Dağılım
*% de değerler toplam 62 sayı üzerinden alınmıştır.
İşletmede değişime nasıl karar verildiğine bakıldığında %41,9’unun yönetim kurulu kararı ile, %29’unun
işverenin talimatları ile, %22,7’sinin ise işletme çalışanlarının görüşü doğrultusunda değişim kararı
aldıkları belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, işletmelerin çoğunluğunun hiyerarşiyi ve yeterliliği
ön plana alan profesyonel anlayışla çalıştıkları, küçümsenmeyecek bir bölümün (%29) ise yetki ve
sorumluluğun paylaşımından yana olmadığı anlaşılmaktadır.
Tablo 12. İş Değerlendirmesine İlişkin Dağılım
DEĞİŞİM KARARINA ETKİ EDEN FAKTÖRLER S %
Talep değerlendirmeleri 13 51,6
Teknolojik gelişim 16 58,1
Moda 9 35,5
Rekabet 22 69,4
Cevapsız 2 6,5
DEĞİŞİME NASIL KARAR VERİLİR? S %
Yönetim kurulu kararı ile 26 41,9
İşverenin talimatları ile 18 29
İşletme çalışanlarının görüşü doğrultusunda 14 22,7
Diğer 2 3,2
Cevapsız 2 3,2
İŞ DEĞERLENDİRMESİ S %
Prim -teşekkür 3 4,8
İş tecrübesi 3 4,8
Performans 16 25,8
İnsan kaynakları 2 3,2
Puan sistemine göre 2 3,2
Haftalık kurul toplantısı 1 1,6
Cevapsız 35 56,6
Toplam 62 100
Kayadibi P.**, Sarıoğlu H.*, Teknolojik Araştırmalar: TTED 2012 (1) 1-12
10
İş değerlendirmesi ile ilgili soruya araştırma kapsamına alınan işletme yetkililerinin %43,6’sının cevap
verdiği görülmektedir. Bu cevaplardan çoğunlukla (%25,8) performans değerlendirmesi olmak üzere
%4,8’lik oranlarla iş tecrübesi ve prim-teşekkür’ün öncelikli olduğu anlaşılmaktadır. İşletmenin iş
değerlendirilmesin temelinde personelin performans düzeyi etken olmaktadır. İşletmelerin iş görenlerle
ilgili etkili ve objektif kararlar alabilmek, onların başarı ve başarısızlıklarını yakından izleyebilmek ve
yeteneklerini geliştirici, düzeltici değiştirici önlemleri zamanında alabilmek için performanslarının
değerlendirilmesi gereklidir [10]. Bu nedenle İşletmelerin verimliliklerinin ve etkinliklerinin
artırılmasında çok önemli bir süreç olan performans ölçüm ve denetim sistemleri, tüm işletme süreçlerini
ve faaliyetlerini kapsamakta ve işletme yönetiminde büyük önem taşımaktadır.
4. Üretime İlişkin Sorunlar
Üretime ilişkin sorunlarda, işletmenin tam kapasite ile çalışmama ve işgücü sorununun çözümüne ilişkin
sorular yer almaktadır.
Tablo 13: İşletmenin Tam Kapasite İle Çalışmama Nedenlerinin Önem Derecesine İlişkin Dağılımı
* Ağırlıklı Toplam=(1. derece frekansı x 3+2.derece frekansı x2+3.derece frekansı x1)(Zeisel,1982;Pınar ve Ateş 1983).
İşletmenin tam kapasite ile çalışmama nedenlerine bakıldığında %47,6’sının talep yetersizliği olduğu,
bunu işgücü sorunlarının (%17) izlediği görülmektedir.
Tablo 14: İşletme sahiplerinin ve işletmede çalışan yetkili personelin İşletmenin iş gücü sorununun
çözümü için düşüncelerine ilişkin dağılım
İ
İşletmenin iş gücü sorununun çözümü için düşüncelerine bakıldığında (%24,9) okul-sanayi işbirliği,
(%23,3) alan eğitimi ve (%22) İşletme içi eğitim ile iş gücü sorununun çözülebileceğine inandığı
görülmektedir.
Bulgulara göre tekstil eğitiminde eğitim açısından öncelikli problem eğitim ve istihdam ilişkisinin doğru
orantılı olmadığı gerçeğidir [11].
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Araştırmada elde edilen bulgulara göre aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır.
Nedenler
Önem derecesi Ağırlıklı
1 2 3 Toplam %
Uzaklık 3 - - 9 6,3
Talep 23 - 1 70 47,6
Finansman 5 1 1 10 6,8
Hammadde 2 1 2 10 6,8
İşgücü 6 3 1 25 17
Brokratik engeller 5 1 - 17 11,5
Diğer 2 - - 6 4
Toplam 147 100
Çözümler
Önem derecesi Ağırlıklı
1 2 3 Toplam %
Eğitim kurumu 23 7 12 42 13,8
Alan eğitimi 41 18 12 71 23,3
Okul-Sanayi işbirliği 37 23 16 76 24,9
İşletme içi eğitim 31 18 18 67 22
İlgili kuruluşlar ile eğitim faaliyetleri 20 12 17 49 16
Toplam 305 100
Teknolojik Araştırmalar: TTED 2012 (1) 1-12 Tekstil İşletmelerinin Profili Ve Üretime İlişkin Uygulamaları kullan….
11
İşletme yetkililerinin çoğunluğu 26–43 yaşları arasında genç erişkin yaş (WHO) olup 5–14 yıl gibi
oldukça düşük kıdeme sahip bulunmaktadır. İşletmede çalışan yetkili personelin yarısından çoğunun
lisans mezunu olduğu, bunların yarısının ise tekstil eğitimi almış olduğu bunu sırasıyla tekstil harici
çeşitli meslek dallarının ve işletme/ekonomi alanında eğitim alanların izlediği anlaşılmaktadır.
İşletme profiline bakıldığında, işletmelerin büyük çoğunlukla anonim şirketi yapısında 20 yıl ve altında
faaliyet gösteren genç şirketler olduğu anlaşılmaktadır. Araştırma kapsamına alınan işletmelerin yarısı
dokuma ve entegre işletmeleridir.
Üretime ilişkin uygulamalarda, birbirine yakın oranlarda iç ve dış piyasanın kaynak alındığı %29’unun
özgün koleksiyon çalışmaları yaptığı belirlenmiştir. İşletmelerin büyük çoğunluğunun değişen şartlara
uyum sağladığı anlaşılmaktadır. İşletmelerin küreselleşen dünya pazarlarında sürdürülebilir rekabet
edebilme yeteneğini kuvvetlendirmek ve rekabet ortamına uyum sağlamak başta olmak üzere yüksek
teknoloji edinimi ve kullanımı ile dünya pazarındaki konumunu güçlendirme ihtiyacının değişim
kararlarında öncelikle etken olduğu bunu modanın izlediği anlaşılmaktadır. İşletmeler değişim kararlarını
çoğunlukla yönetim kurulu kararı (%58,1) ile almaktadırlar. İşletmede iş değerlendirilmesinin temelinde
personelin performans düzeyi etken olmaktadır.
Üretime ilişkin sorunlar kapsamında, işletmenin tam kapasite ile çalışmama nedenlerinin talep yetersizliği
olduğu(%47,6) ve bunu işgücü sorunlarının (%17) izlediği görülmektedir. İşletmenin iş gücü sorununun
ise okul-sanayi işbirliği(%24,9), alan eğitimi(%23,3) ve işletme içi eğitim(%22) ile çözülebileceğine
inanıldığı anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak sanayinin küresel anlamda sürdürülebilir bir rekabet gücüne sahip olması için maliyet, kalite
ve çeşitliliği en etkin şekilde birleştirmesi, teknoloji, Ar-Ge, ve eğitim politikalarının eksikliği ya da
kalitesinin yetersizliği, AB pazarında sahip olduğu payı sürekli kılması ve yükselen bir büyüme eğilimi
elde etmesi hedeflenmelidir. Moda, marka, katma değer yaratma ve perakendeyi içerecek şekilde ürün,
hizmet, tedarik zinciri, rekabet anlayışı ve farklılaşma bilincinin geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Ayrıca periyodik olarak sektöre yönelik profil araştırmalarının tekrarlanması sektörle ilgili kaynak
oluşturma, mevcut durumu tespit etme, varsa soruna yönelik problem çözme, önlem alma, teknolojik
donanımı, kalite sitemini ve yönetimini iyileştirme de katkı sağlaması açısından gerekli görülmektedir.
Üniversite sanayi işbirliği sağlanarak, sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücü ile yüksek teknoloji, bilgi
birikimi, etkili Ar-Ge ve özgün tasarım çalışmaları gerçekleştirilebilir. Böylece Üniversite ve Eğitim
kurumları aracılığıyla, tekstil sanayi sektörü yaratıcı, yenilikçi ve kaliteli üretim ile rekabet gücü
kazanacaktır. Sahip olunan deneyimler, bilgi birikimi ve işgücü bu alanda küreselleşen dünyada söz
sahibi olmasını mümkün kılacaktır.
6. KAYNAKLAR
1. Öngüt, Ç.Emrah., 2007. “Türk Tekstil ve Hazır Giyim Sanayiinin Değişen Dünya Rekabet
Şartlarına Uyumu” Planlama Uzmanlığı Tezi, Yayın No : DPT : 2703, İktisadi Sektörler ve
Koordinasyon Genel Müdürlüğü.
2. DPT Dokuzuncu Kalkınma Planı 2007. Tekstil, Giyim ve Deri Sanayii(2007-2013), Özel İhtisas
Komisyonu Raporu, Ankara.Yayın No: DPT :2715, ÖİK:668.
3. Eraslan, İ.H.,Bakan, İ.,Helvacıoğlu Kuyucu, A.D., 2008. “Türk Tekstil ve Hazırgiyim Sektörünün
Uluslararası Rekabetçilik Düzeyinin Analizi” İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
Yıl:7 Sayı:13 Bahar 2008 s.265-300
4. Atik, H.A., 2001. “Pamuklu Dokuma Sektör Araştırması”, Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş.
Kayadibi P.**, Sarıoğlu H.*, Teknolojik Araştırmalar: TTED 2012 (1) 1-12
12
Araştırma Müdürlüğü, Ağustos, Ankara.
5. DİE Aylık Sanayi Üretim Endeksi Haber Bülteni / Temmuz 2005.
6. TÜİK Haber Bülteni Sanayi Üretim Endeksi, Temmuz 2011.
7. Ar Akdeniz.,Tokol,T.,2010. “Tekstil Sektöründeki İşletmelerin Yeşil Pazarlamadan Kaynaklı
Kazanımları” Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, Kış-2010 C.9 S.31 (148-168), ISSN:1304- 0278
Winter-2010 V.9 Is.31.
8. Sarıoğlu, H., Karakuş, S., 2007. “Tekstil Eğitimi Mezunlarının İlgili Sektörde İstihdamı”.
M.E.Basımevi. I. Uluslararası Mesleki ve Teknik Eğitim Teknolojileri Kongresi,
9. Serinkan, C., Cabar, H., 2008. “KOBİ’lerin yönetim ve organizasyon sorunları: Denizli’deki tekstil
işletmelerinde bir araştırma”, Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, ISSN:1303-5134, Cilt: 5 Sayı: 1
10. Atılgan, T. 2001. “Türk Tekstil Sektöründe Fırsat ve Riskler”. Tekstil İşveren, Türkiye Tekstil
Sanayii İşverenleri Sendikası Aylık Dergisi, Sayı:261.
11. Sarıoğlu, H., Karakuş, S., 2007. “Tekstil Meslek Liselerinde Tasarım Eğitiminin Önemi”.
Cilt 1., M.E.Basımevi. I. Uluslar arası Mesleki ve Teknik Eğitim Teknolojileri Kongresi,
12. World Health Organization (2007) http:// www. who.int /ageing/primary_health_care /en /index.html.