- Yıkama flottesinin kumaş içerisinden geçişini arttırarak;
- Mekanik yıkama etkisini arttırarak
- Sıkma ve emmelerin sayısını ve gücünü arttırarak
sağlanmaya çalışılmaktadır.
Su (ve dolayısıyla enerji) tasarrufu için en etkin yol tam veya kısmi ters akım prensibi uygulanmasıdır. Yıkama makinesinin son teknesine verilen temiz su bu teknede fazla kirlenmediği için, kanala akıtılmayıp, bir önceki tekneye, o tekneden alınan suda ondan önceki tekneye vb. şeklinde istenirse ilk tekneye kadar gönderilebilir. İlk teknelerde su çok kirlendiğinden genellikle ilk teknelere ayrı temiz su verilmesi şeklindeki kısmi ters akım prensibi daha yaygındır.
Enerji tasarrufu için en etkin önlem, kanala akan sıcak pis suyun önce bir ısı eşanjöründen geçirilmesi ve böylece makineye gelen soğuk temiz suyun ön ısıtmasının bu atık ısıyla bedavaya sağlanmasıdır.
Kumaşların çözgü yönünde gerdirilmesini önlemek için son yıllarda üst sevk ruloları tahrikli olan ve bunların dönüş hızları otomatik kontrol ile ayarlanan tekne konstüksiyonları yardımlaşmaya başlamıştır. Normal yıkama tekneleri arasına, kumaşın enine açık yığılı şekilde bulunduğu bekletme üniteleri konulduğu taktirde, bu tekneler çok fazla kumaş alabildiğinden ve kumaş gerilimsiz durumda bulunduğundan, hem yıkama süresinin uzaması hem de kumaşta çözgü yönündeki iç gerilimlerin azalması sağlanmış olmaktadır.
Bir ara büyük iddialarla piyasaya çıkarılan yatay geçişli yıkama makinelerinde, düşey geçişli yıkama makinelerinden farklı olarak, tekne flotte dolu değildir ve dolayısıyla kumaş flotte içerisine daldırılıp çıkarılmamakta, sadece teknenin üstteki çıkış tarafında yatay durumdaki kumaş üzerine yıkama flottesi püskürtülmektedir. Etkin bir yıkama için kumaşa püskürtülen bu suyun, kumaş sevk silindirlerine geldiğinde, silindir ile kumaş arasında sıkışarak kumaşın içinden geçip alttaki kumaş tabakası üzerine akması gerekmektedir. Tekneye flotte doldurulmaması, ters akım prensibi uygulanmaması ve yıkama flottesinin kumaşın içerisinden geçmesi sayesinde, bu yıkama makinelerinde çok iyi yıkama etkileri, çok az su ve enerji tüketerek sağlanabilmektedir. Ancak yukarıda belirtilen kumaş yüzeyindeki suyun kumaşın makineden iyice gergin durumda geçirilmesi gerekmektedir ki, bu da kumaşın boyunun uzaması ve bu kumaştan mamul ürünlerin ileride kullanılırken yıkandığında çok çekmesi sakıncası nedeni ile, hiç istenmeyen bir çalışma şeklidir. Bu nedenle yatay geçişli yıkama makineleri iddia edildiği kadar geniş bir kullanım alanı bulamamışlardır.
2.3. Yünlü Yıkama Makineleri
Yünlü kumaşlar normal olarak halat halinde ve kesintili olarak yıkanmaktadırlar. Ancak son yıllarda yünlü karışım kumaşlarının enine açık durumda yıkanması, hatta enine açık durumda kesintisiz yıkanması da belirli bir önem kazanmaya başlamıştır.
Yıkamanın yapılış şekline bağlı olarak yünlü kumaşın görünümünü ve tutumunu büyük ölçüde etkilenmesi yünlü kumaşların doğru yıkanmasının önemini arttırmaktadır. Eski yünlü halat yıkama makinelerindekumaşların hareketi alt yıkamam merdanesi ile buna bir zincirle bağlı bulunan çekme çıkrığı tarafından sağlanmaktaydı. Teknenin içerisinden önce sıkma merdanelerinin arasına kadar, daha sonrada buradan üst kısımdaki çekme çıkrığına kadar çekilen kumaşta, bu çekmeler nedeniyle iç gerilimler oluşmaktadır. Kumaşın boyuna esnemesine neden olan bu iç gerilimler, aynı zamanda kumaşın tutumunun sertleşmesine de neden olmaktadırlar. Ayrıca yavaş geçiş hızı ve germeler nedeniyle kumaşta kırık (kırışık izi) oluşma tehlikesi yüksek olmaktadır.
Daha sonra geliştirilen “Hızlı halat yıkama makineleri” ‘nde kumaş geçiş hızı 60/210 m/dk arasında ayarlanabilmektedir. Bu makinelerde merdaneler arasından çıkan kumaşı çeken üst taraftaki çekme çıkrığı yerine, merdanelerin hemen arkasına ve biraz aşağıya tahrikli, yüzeyi tırtıklı bir silindir konulmaktadır. Yüksek hızlarda çalışırken merdaneler arasından geçen kumaş, tırtıklı silindir üzerine düştüğünde, bunun tarafından hızla teknenin tavanına ve oradan da çeperine fırlatılmaktadır. Buda çözgü yönünde bulunan iç gerilimlerin ortadan kalkmasına, kumaş tutumu yumuşamasını ve hatta çok az bir dinkleme etkisinin meydana gelmesini sağlamaktadır.
Halat halindeki yünlü kumaşlara çözgü yönündeki iç gerilimlerinden kurtararak yıkayan bir makine tipi de“sıkıştırma kanallı halat yıkama makineleri”dir. Bunlarda yıkama merdanelerinin hemen arkasında bir sıkıştırma kanalı vardır. Kanalın üst levhası, bir kollu eksantrik yardımıyla çıkış tarafında inip kalktığından kumaş halatlarını, silindirli dinkleme makinelerindeki gibi sıkıştırmaktadır. Hafif dinkleme etkileri de sağlandığından bu makinelere yıkama-dinkleme makineleri de denmektedir.
Son yıllarda yünlü karışımların yıkanmasında belli bir önem kazanan enine açık yıkama makinelerinde,eski klasik yüksek tekne tipi yerine, basık dikdörtgen prizma şeklinde tekneler tercih edilmeye başlanmıştır. Bunlarda kumaş sonsuz bir taşıma bandı üzerinde taşınırken üzerinde su püskürtülmektedir. Bu esnada kumaş tamamen gerilimsiz durumda bulunduğundan, lifler serbest olarak şişebilmekte ve kumaş iç gerilimlerinden kurtulabilmektedir. Kumaş ayrıca makinede bulunan, yıkama flottesinin kumaşla yoğun temasını sağlayan donanımlardan geçirilmektedir.
3. KURUTMA
Yaş bir işleme tabi tutulmuş veya yıkanmış bir kumaş, banyodan hiç sıkmadan çıkarıldığında üzerinde, yapısına bağlı olarak 0-700 kadar su bulunmaktadır. Bu suyun hepsi aynı durumda bulunmayıp , kumaş içerisinde bulunduğu yere ve tekstil mamulüyle arasındaki bağ durumuna göre şu ayrım yapılabilir.
a)Damlayan su
Liflere hiçbir şekilde bağlı olmayan bu su kısmı, kendi ağırlığının aşağıya doğru akar ve kumaşın alt ucundan damlar. Bu şekilde suyun mekaniksel etkilerle uzaklaştırılması çok kolaydır.
b)Yüzey suyu
İpliklerin yüzeyine adhezyon kuvvetleriyle bağlı olan bu su kısmının uzaklaştırılması için, daha yoğun mekaniksel kuvvetlere gerek vardır. Fakat bu suyun tamamı da ön kurutmayla uzaklaştırılabilir.
c)Kapilar suyu
İpliklerin içerisinde lifler arasındaki kapilarda (kılcal boşluklarda) bulunan ve liflerin yüzeyine adhezyon kuvvetleri ile bağlı olan bu suyun, ön kurutma sonucu, ön kurutmanın etkinlik derecesine bağlı olarak, az veya çok bir kısmı uzaklaştırılabilmektedir.
d) Şişme suyu
Liflerin içerisinde miseller arasında bulunan bu su kısmı, lif kesiklerinin şişmesine yol açmaktadır. Lif moleküllerine dipol kuvvetleriyle bağlı olan bu su kısmının mekaniksel kuvvetlerle uzaklaştırılması mümkün değildir. Şişme suyu liflerden ancak ısı enerjisi yardımıyla uzaklaştırılabilir.
e)Kristal suyu(higroskopik nem, doğal nem)
Şişme suyu gibi liflerin içerisinde misaller arasında bulunan bu su, normal kuru bir tekstil mamulünde bulunması gereken nemdir. Bu nedenle iyi kurutmanın sonunda, bu su kısmının liflerde kalması sağlanmasıdır.
Kurutmalar sırasında suyun ısı enerjisi yardımıyla uzaklaştırılması, mekaniksel kuvvetlerle uzaklaştırmaya nazaran çok daha pahalıya mal olmaktadır. Bu bilgilerden de anlaşılacağı gibi, optimal kurutmanın 2 altın kuralı vardır:
1. Suyun mümkün olan kısmı mekaniksel kuvvetlerle uzaklaştırılmalıdır.
2. 2. Liflerin doğal nemi hiçbir şekilde uzaklaştırılmamalıdır. Kurutmanın sonunda doğal nemin uzaklaştırılması, kurutmanın başına nazaran çok daha yavaş bir şekilde meydana geldiğinden, kurutucu verimin düşmesine ve dolayısıyla kurutma maliyetinin artmasına neden olmaktadır.
3.1. Ön Kurutma
Ön kurutmada en çok uygulanan 4 yöntem
- Sıkma
- Santrfujlama
- Emme veya püskürtme
- Kılcal emme’dir.
3.1.1. Sıkma
Suyu uzaklaştırılacak mamulü belirli bir basınç altında bulunan merdaneler arasında geçirmek esnasına dayanır. Kesintisiz çalışabilen en kolay ve ucuz ön kurutma yöntemidir. Halat halindeki kumaşların sıkılması, ham kırık tehlikesinin yüksek olması, hem de sıkma etkisinin düzgünsüz olması nedeniyle çok yaygın değildir. Enine açık kumaşların sıkılmasında kullanılan cihazlara “su kalandırı” da denilmektedir. Fulardlarda anlattığımız kavisleme olayı nedeniyle, kenarların ortaya nazaran daha fazla sıkması problemi burada da söz konusudur.
Merdanelerin yüzeyinin sertliği arttıkça, merdanelerin çapı küçüldükçe ve doğaldır ki merdaneler arasındaki sıkma basıncı arttıkça, ön kurutma etkisi artmaktadır. Ancak bu artışın da bir sınırı olup, çok yüksek sıkma basınçlarıyla çalışıldığında kumaşta kalan su miktarı azalmazken, kumaşın ezilmesi artmaktadır.
Genellikle halat halinde çalışan yuvarlak örgü kumaşların sıkılması için 1980’li yıllarda “Balon sıkma makineleri” geliştirilmiştir. Bunlarda sıkma merdaneleri arasında gelmeden önce hortumun içerisine hava basılarak balon gibi şişmesi ve böylece kumaşın merdaneler arasına hiç kırışıksız durumda girmesi sağlanmaktadır.
3.1.2. Santrfujlama
Santrfujlarda suyun uzaklaştırılması merkezkaç kuvvet etkisiyle sağlanmakta olup, delikli santrfuj sepetinin çevresel hızının karesiyle doğru orantılı olarak değişmektedir. Terbiye dairelerinde kullanılan santrfujların devir sayısı genellikle 500-1500 dev./dak ‘dır.
Santrfujların iyi bir ön kurutma yapma avantajına karşılık, kırık tehlikesi ve kesintili çalışma dezavantajları vardır. Santrfujla çalışırken en çok dikkat edilmesi gereken husus, malın santrfuj sepetine düzgün yerleştirilmesidir. Yuvarlak örgü kumaşların ön kurutmasında balon sıkmanın yaygınlaşmasıyla önemi azalan santrfujlama, elyaf, çile iplik ve dikilmiş parçaların ön kurutmasında tek etkili yöntemdir. Bobinlerin ön kurutması için geliştirilmiş özel santrfuj konstrüksiyonları da mevcuttur.
3.1.3. Emme ve Püskürtme
Emme makineleri özellikle, kırık meydana gelme tehlikesi fazla ve bastırmaya karşı hassas olan kumaşların ön kurutmalarında kullanılmaktadır. Bunlarda enine açık durumdaki kumaş, bir veya birkaç tane emme yarığının üzerinden geçirilmektedir. Vakum pompaları yardımıyla bu yarıklardan 5000-6000 1/dak ‘ya kadar çıkabilen miktarlarda hava emilmektedir. Kumaş içerisinde emilen bu hava beraberinde kumaştaki suyun bir kısmını alıp götürmektedir.
Emme için güçlü vakum pompaları gerekli olduğundan, diğer ön kurutma yöntemlerine nazaran maliyeti daha yüksektir. Fakat yinede ısı enerjisiyle yapılan bir kurutmanın 1/10 ‘u kadardır. Bu nedenle son yıllarda sıkarak yapılan etkili bir ön kurutmadan sonra kurutucuya girmeden önce kumaşı bir emme donatımından da geçirerek kumaştaki ısı enerjisiyle uzaklaştırılacak suyu -20 kadar daha azaltma şeklindeki çaılşmayı uygulayanların sayısı artmaktadır.
Japonların geliştirdiği “roller-jet-squeezer” cihazında havanın kumaş içerisinden yüksek hızla geçişi emerek değil, komprasörlerden çıkan basınçlı hava ile sağlanır.
Hollandalıların geliştirdiği machnozzle tipinde ise kumaş içerisinden ses hızından daha yüksek bir hızla basınçlı su buharı geçirilmektedir.
3.1.4. Kılcal Emme
Sıkmalarda normal lastik kaplı veya çelik merdaneler yerine, üzeri binderlerde yapıştırılmış hidrofil elyafla kaplı özel merdaneler kullanıldığında, hidrofil liflerin emiciliği nedeniyle kumaşta kalan su miktarı % 10-25 kadar daha düşük olmaktadır.
Q-S (Quetsch- saug , sıkma- emme) Tekniğinde emdirilmiş ve sıkılmış kumaş, kuru kumaşla birlikte bir sıkmadan daha geçirilmektedir. Bu esnada yaş kumaştaki flottenin bir kısmı, kuru kumaş tarafından emildiğinden yaş kumaşta kalan flotte (su) miktarı azalmış olmaktadır.
Hydrofuga makinesinde kumaş sıkma merdaneleri arasından, hidrofil malzemeden yapılmış ve su alma yeteneği çok yüksek iki sonsuz keçenin arasında geçmektedir. Bu üçlü merdaneler arasından çıktıklarında ezilmiş olan keçeler açılırken, aralarında bulunan kumaştaki suyu emmektedir.
3.2. Esas Kurutma
Mekaniksel etkilerle sağlanan ön kurutmadan ayırt edebilmek için ısı enerjisiyle yapılan kurutmalara “esas kurutma” denir. Terbiye dairelerinde en fazla enerji tüketilen işlemlerden biriside, bu esas kurutmalar ile benzeri makinelerde yapılan termofiksaj, kondenzasyon ve termosolleme işlemleridir.
Isı enerjisi ile yapılan kurutmalarda halen 5 ana prensip uygulanabilmektedir:
- Konveksiyon kurutma
- Kontakt kurutma
- Işınlama (radyasyon) ile kurutma
- Yüksek frekansla (mikrodalgalarla) kurutma
- Yakarak kurutma
Önemli bir kullanma alanı bulamamış olan yakarak kurutmanın dışında kalan 4 yöntem hakkında kısa bilgi aşağıda verilecektir.
3.2.1. Konveksiyon Kurutma
Konveksiyon kurutma sırasında, sıcak kurutma gazının nemli tekstil mamullerine teması sonucu, iki taraflı bir ısı ve kütle transferi meydana gelmektedir:
- Sıcak kurutma gazından nemli tekstil mamulüne doğru ısı transferi;
- Nemli tekstil mamulünden kurutma gazına doğru da su buharı transferi
Konveksiyon kurutmada gerek ısı, gerekse kütle transferi için, kumaşın, liflerin yüzeyindeki ince hava sınır tabakasının aşılması söz konusudur. Dolayısıyla bu sınır tabaka ne kadar ince olursa, ısı ve kütle transferi hızları, dolayısıyla kurutma hızı o kadar artar. Sıcak hava kumaşa paralel olarak püskürtüldüğünde kumaşı yalayıp geçeceğinden sınır tabaka en kalın olmaktadır. Sıcak hava kumaşa alttan ve üstten dik olarak püskürtüldüğünde sınır tabaka kalınlığı azalmakta, sıcak hava kumaşın içerisinden geçirildiğinde ise en ince olmaktadır. Dolayısıyla bumlar içinde en seri kurutma, sıcak havanın kumaşın içerisinden geçirildiği kurutucularda sağlanmaktadır.
3.2.1.1 Ramözler (Gergefli Kurutma Makineleri)
En pahalı kurutma makineleri olmalarına rağmen, kumaşın en ve boy ayarı sağlanabildiği için, hiç olmazsa en son kurutmalarda en iyi kurutma makinesi ramözlerdir. Ramözlerde kumaşın makine içerisinde taşınması, ramözün iki tarafındaki, büyük baklalardan oluşan sonsuz zincirler yardımıyla yapılmaktadır. Zincirin baklaları üzerinde iğneler veya mandallar bulunmaktadır. Kumaş iki yanından bu iğnelere takılarak veya mandallar tarafından tutularak zincirle birlikte hareket etmektedir. Zincirler arasındaki aralığı makinenin girişinden ilk kurutma bölmesine kadar olan kısımda fazlalaştırarak kumaşın enini arttırmak mümkün olduğu gibi, bu aralığı gittikçe azaltarak kumaşın serbest şekilde enine büzülmesini sağlamakta da mümkündür.
İğneli taşıyıcılı ramözlerde kumaşın boyunu da ayarlayabilmek mümkündür. Eğer makineye kumaş, zincir hareket hizasından daha yüksek bir hızla sevk edilirse, zincirlere bol bir şekilde takılmakta ve kurutucudan geçerken çözgü yönünde çekerek boyu kısalmaktadır. Dolayısıyla bu kumaştan dikilmiş ürünler kullanılırken yıkandıklarında fazla çekmemektedir. Eğer makineye kumaş, zincir hızından daha düşük bir hızla sevk edilirse, zincirlere iyice gergin bir şekilde takılmakta ve yıkayınca çok çekeceğinden, bu makbul olmayan bir çalışma şeklidir.
Ramözlerde sıcak kurutma gazı kumaşa düze denilen delikler veya yarıklardan dik olarak püskürtülmektedir. O nedenle kurutma hızı oldukça yüksektir. Ancak düz ramözler az kumaş aldıklarından yinede yüksek hızlarda çalışılamamaktadır. Bu nedenle özellikle ağır yünlü kumaşların kurutulması için çok katlı ramözlerde imal edilmektedir.
Çok katlı ramözlerde genellikle kumaşın girişi ve çıkışı aynı yönde olduğundan, bunları bir işçi rahatlıkla çalıştırabilmektedir. Halbuki tek katlı ramözlerin çalıştırılması için normal olarak iki işçi gerekmektedir.
3.2.1.2. Taşıma Bantlı Ve Hava Yastıklı Kurutucular
Bu tip kurutucularda da kumaşa düze denilen delik veya yarıklardan dik olarak hava püskürtülmektedir. Hava yastıklı kurutucularda, düzelerin özel yapı ve yerleştiriliş şekilleri sayesinde tekstil mamulünün altında bir hava yastığı oluşmakta ve böylece mamulün hiçbir yere girmeden kurutucudan geçmesi sağlanmaktadır. Alt ve üst hava akımlarının mamulün tipine göre ayarlanmasındaki zorluklara karşılık, mamulün kurutucudan hiç bir yere değmeden geçme avantajı vardır.
Taşıma bantlı kurutucularda, kumaş kurutucunun içerisinden sonsuz delikli bir bant üzerinde taşınarak geçirilmektedir. Kumaşı hareket ettirmek için boyuna çekmek gerekmediğinden gerilimsiz çalışan bir kurutucu tipidir. Ancak taşıma bandı üzerine serili durumda bulunan kumaş, yine de daha önceden oluşmuş iç gerilimlerinden kurtulma fırsatı bulamamaktadır. Eğer alt ve üst düzeler tam birbirlerine karşı pozisyonda bulunmayıp, kaymış vaziyette bulunurlarsa, kumaş taşıma bandı üzerine serili durumda kalmayıp sinüs hareketleri yapacağından, iç gerilimlerinden kurtulması daha iyi olmaktadır. Hele özel düze konstrüksiyonlarıyla, kumaşın taşıma bandından kalkarak yukarıda bir yerlere çarpması ve sonra banda geri düşmesi gibi yoğun bir hareketlilik, bir çeşit yoğurma etkisi sağlanabilirse, bu kumaştan dikilmiş mamullerin kullanımları sırasında çekmeleri iyice azalmaktadır.
Şu anda böyle özel titreşimli taşıma bantlı kurutucular, yuvarlak örgü kumaşların kurutulmasında en fazla kullanılan kurutucu tipini oluşturmaktadır.
3.2.1.3. Hot-fluelar
Kumaşın hot-fluelardan geçişi rulolu teknelerdekine benzemektedir. Kurutucunun alt ve üst tarafında birer sıra sevk silindiri vardır ve kumaş bu sevk silindirleri üzerinden yukarıdan aşağıya doğru ve aşağıdan yukarıya doğru hareket ederekten kurutucudan geçmektedir. Bu geçiş şekli nedeniyle hot-flueların kumaş alma kapasitesi yüksektir.
Diğer taraftan ise hot-fluelarda sıcak kurutma havası kumaşa paralel olarak püskürtüldüğünden, kurutma hızı çok yavaştır. Hot-fluelarda en ve boy ayarının yapılamaması, hatta kumaşı hareket ettirmek için boyuna germenin söz konusu olması, hot-flueların en önemli sakıncalarıdır.
Bu nedenlerle hot-fluelar uzunca reaksiyon sürelerinin gerekli olduğu kondenzasyon ve termosolleme işlemlerinde reaktör olarak veya ara kurutmalarda kullanılma alanı bulunmaktadır.
3.2.1.4. Askılı Kurutucular
Askılı kurutucularda, kurutucunun iki tarafındaki sonsuz zincirlere bağlı kollar vardır ve kumaş bu kolların üzerine az veya çok sarkacak şekilde yerleşerek taşınmaktadır. Bu esnada kumaşa kendi ağırlığı dışında herhangi bir kuvvet etki etmediğinden, germeye karşı hassas kumaşların gerilimsiz bir şekilde kurutulmasında kullanılabilmektedir.
Uzun sarkmalı tiplerde, yer çekimi nedeniyle fikse olmamış flottenin aşağıya doğru süzülme ve kumaşın kayması sonucu kurutucu tabanına yığılma tehlikesi söz konusudur. Bu nedenle kıs sarkmalı kurutucular daha yaygındır.
3.2.1.5. Emme Tamburlu Kurutucular
Bu tip kurutucularda tekstil mamulü bir veya daha fazla, kumaş hareketi yönünde dönen delikli tambur üzerinden geçirilmektedir. Kurutucunun yan tarafında bulunan fanlar tarafından üflenen sıcak hava, delikli tamburların içindeki vakum nedeniyle, tamburun içine doğru emilmektedir. Emilen sıcak hava tamburlarının üzerindeki tekstil mamulünün içerisinden de geçeceğinden, mamul ile sıcak havanın teması en yoğun şekilde sağlanabilmektedir, yani kurutma en hızlı şekilde gerçekleşmektedir.
Tamburun içerisindeki vakum nedeniyle tambur yüzeyine yapıştığından, dönene tamburla birlikte mamulün hareketi de sağlanmış olmaktadır. Yani hareket ettirmek için mamulü boyuna çekmeye gerek yoktur.
Kumaşın, hareket ettirmek için boyuna gerdirilmemesi avantajına karşılık, tambur yüzeyine yapışma nedeniyle kurutma sırasında iç gerilimlerinden kurtulamama dezavantajı vardır. O nedenle titreşimli taşıma bantlı kurutucuların yuvarlak örgü kumaşların kurutulması alanındaki önemi azalmıştır. Bunun dışında oldukça basit ve ucuz olan ve emme tamburlu kurutucuların, özgül enerji tüketimlerinin nispeten düşük olması avantajları da vardır.
3.2.2. Kontakt Kurutma
Kontakt kurutmanın esasını, maddelerin birbirine teması sırasında, ısının sıcak maddeden daha soğuk olan maddeye transferi oluşturmaktadır .
Kontrakt kurutma için en fazla kullanılan kurutucu tipi “Silindirli kurutucular”’dır. Bunlar, genellikle 570 mm. çapında içi boş çelik silindirlerden oluşmaktadır. Silindirler üst-üste, yan-yana veya eğik pozisyonda yerleştirilebilmektedirler. Yaygın olan silindirlerin üst-üste yerleştirildiği “dik silindirli kurutucular” dır. Silindirlerin ısıtılması bunların içerisindeki basınçlı buharın zar yoğuşması yoluyla sağlanmaktadır.
3.2.3. Kızılötesi Işınlarıyla Kurutma
Işınlama yoluyla kurutmanın esasını, ısının, elektromanyetik dalgalar halinde daha sıcak olan maddeden daha soğuk olan maddeye doğru transferi oluşturmaktadır.
Su en çok 3 mm civarındaki elektromanyetik dalgaları absorbe ettiğinden, kurutmada daha ziyade emisyon maksimumu 2-3 mm olan kızgın IR ışınlayıcıları kullanılmaktadırlar. Bu ışınlayıcıların yüzey sıcaklığı 600-1000 °C civarındadır. Dolayısıyla bunlarla tam kurutma yapılsa kurutmanın sonuna doğru buharlaşacak su miktarı azaldığında kumaş ısınmaya başlar ve lifin cinsine göre sıcaklık 450-500°C ’e çıktığında da yanacaktır. O nedenle IR kurutucular, ön kurutmadan sonra kumaşta P – 70 civarında olan su miktarını %-35 ‘e düşürünceye kadar yapılan kurutmalardır.
3.2.4.Yüksek Frekans Kurutucuları
Bu kurutucuların esası, kurutulacak mamulün yüksek frekanslı alternatif akıma bağlı iki tane kondansatör levhası arasından geçirilmesine dayanmaktadır. Su molekülü bir dipol oluşturduğundan, su molekülleri kondansatör levhalarının veya – yüklü oluşuna göre belirli bir yerleşme şekli almak istemektedirler. Fakat yüksek frekanslı alternatif akım kullanıldığından, kondansatör levhalarının yükü devamlı olarak değişmekte ve buna bağlı olarak da su moleküllerinin yerleşme şekli de devamlı olarak değişmek istemektedir. Saniyede milyonlarca hatta yüz milyonlarca kere tekrarlanan bu değişme sırasında moleküllerin sürtünmesi sonucu açığa çıkan ısı,suyun buharlaşmasını sağlamaktadır.
Yüksek frekanslı kurutucuların 10-100 MHz frekanstaki alternatif akımla çalışan dielektriki kurutucular ve 1000-3000 MHz frekanstaki alternatif akımla çalışan mikrodalga kurutucuları olmak üzere iki tipi bilinmektedir. Tekstilde genellikle dielektriki kurutucular, mikrodalgalı kurutuculara tercih edilmektedir.
Yüksek frekanslı kurutucuların, diğer kurutucu tiplerine nazaran bazı avantajları şu şekilde özetlenebilir:
- Bunlarda, hacimli mamuller de içi dışı aynı düzgünlükte seri bir şekilde kurutulabilir.
- Kurutma her tarafta birden meydana geldiğinden, hızlı bir kurutma sağlarlar ve kurutma sırasında migrasyon tehlikesi yoktur.
- Kurutucu açılıca hemen çalışmaya başlar.
- Elektrik kesildiğinde kurutma da hemen durur, IR kurutucularda olduğu gibi mamulün yanma veya zarar görme tehlikesi yoktur.
- Aşırı kurutma tehlikesi yoktur.
Yüksek frekanslı kurutucuların en önemlisi sakıncaları ise: Kurutucuların pahalı olması; pahalı elektrik enerjisi tüketmeleri ve bobin kurutmada el emeği gereksinimlerinin basınçlı kurutuculara nazaran çok daha fazla olmasıdır.
4. TEKSTİL MAMULLERİNİN ÖN TERBİYESİ
Tekstil terbiyesinin başlangıcında, diğer terbiye işlemlerine bir hazırlık olarak, mamuldeki rahatsız edici yabancı maddeleri uzaklaştırmak ve mamulün görünümünü güzelleştirmek için yapılan işlemlerin tümüne birden “Ön terbiye işlemleri” denir. Ön terbiye işlemleri genellikle “ekstraksiyon” işlemleridirler. Merserizasyon ve optik beyazlatma gibi işlemler ekstraksiyon işlemi olmamalarına rağmen, aynı yerde yapıldıklarından, bunlar da birer ön terbiye işlemi olarak kabul edilmektedirler.
4.1. Pamuklu Malların Ön Terbiyesi
Ön terbiye işlemlerinin en fazla önem taşıdığı mallar pamuklulardır.Pamuk liflerindeki doğal yağ ve mumumsu maddeler ön terbiye işlemleriyle uzaklaştırıldıklarında, bu elyaftan özel preperasyon maddeleri ilave edilmeden iplik yapılmamaktadır. Bu nedenle eczanelerde satılan hidrofil pamuk üretimi hariç, pamuk elyaf halindeyken ön terbiye işlemleri görmez. Merserize dikiş ve nakış iplikleri ile boyalı ipliklerin dışında, pamuk ipliklerinin ön terbiyesi de pak yaygın değildir. Bu nedenle pamuklu malların ön terbiyesi, pamuklu ham bezlerin ön terbiyesi örneğiyle anlatılacaktır.
Terbiye işletmesine gelen ham bezlerin birbirine benzeyen ve aynı işlemler uygulanacak olanları kasar dairesi girişinde bir araya getirilerek partiler oluşturulur. Bu arada ham bezlerin bir ham kontrolden geçirilerek basit hataların düzeltilmesinde, büyük hatalı kısımların ayrılmasında fayda vardır. Fakat emek-yoğun bir işlem olduğu için, yünlülerden farklı olarak ham kontrol işlemi pamuklularda pek uygulanmamaktadır.
İstenildiği taktirde ham bezdeki pürtük, iplik ucu, uçuntu ve diğer yanıcı maddeler, kumaşı bir fırça-makas makinesinden geçirerek de uzaklaştırılabilmektedir.
Pamuklu bir ham bez ön terbiye dairesinde; Yakma, Haşır sökme, Hidrofilleştirme, Ağartama, Optik beyazlatma ve Merserizasyon işlemlerinden geçirilebilir. Terbiye mühendisinin en önemli görevi, bu işlemlerden mala:
- Hangilerinin
- Hangi sıraya göre
- Hangi yöntemlerle
- Hangi makinelerde
- Hangi şartlarda
uygulanacağına doğru karar vermektir. Bütün pamuklu ham bezlerle bu işlemlerin hepsinin uygulanması şart olmadığı gibi, uygulanacak işlemlerin her birinin ayrı ayrı yapılması da şart değildir. Arzu edilen, işlemlerin mümkün olan durumlarda birleştirilmesidir. En iyi terbiye işlemlerini yapmak tek başına fazla bir şey ifade etmeyeceği gibi, en ucuza mâl etmek de tek başına bir şey ifade etmez. Makbul olan, gerektiği kadar iyi kaliteyi en ucuza mâl edebilmektir.
4.1.1. Yakma
Yakma işleminde amaç, kumaşı oluşturan ipliklerden çıkan lif uçlarını uzaklaştırmaktadır. Yakma işlemi sırasında bezin kuru olması gerektiğinden ve yakma sonucunda bezde bir sararma meydana geldiğinden, genellikle yakma ön terbiye dairesine gelen kuru ham bezin ilk gördüğü işlemdir.
Elektrikli ve levhalı yakma makineleri de konstrükte edilmişlerse de, en geniş uygulama alanı bulan, Gazlı yakma makineleridir. Gazlı yakma makinelerinin en hassas yerleri bekleridir. Düzgün bir yakma etkisi sağlanabilmesi için alev enerjisinin, uzunluğunun devamlı olması makinenin bütün eni boyunca sabit tutabilmesi şarttır. Genellikle yakma makinelerinde iki veya daha fazla bek sırası bulunmaktadır ve isteğe göre kumaşın bir yüzü veya iki yüzü de yakılabilmektedir.
Yakmadan çıkan kumaşta kalabilecek kıvılcımların için için yanmaya neden olmasını önleyebilmek için, kumaş makineyi terk etmeden önce iki tane merdane arasından geçirilir. Fakat genellikle yakmadan sonra haşıl sökme işlemi yapılacağından, yakma makinesinden çıkan kumaş hemen haşıl sökme flottesinin bulunduğu tekneye sokularak, hem kıvılcımların emin bir şekilde söndürülmesi, hem de haşıl sökme flottesiyle emdirme sağlanmış olur.
Bir gazlı yakma makinesinde sağlanan yakma etkisi , birinci derecede şu faktörler tarafından belirlenmektedir.
- Alev kuvveti
- Kumaş geçiş hızı
- Kumaş ile bek aras&