Whatsapp Tekstil Kursları Destek Hattı

Türk tekstil makine sanayinin analizi

 

Türk tekstil makine sanayinin analizi

Günümüz insanı için giyinme, tıpkı beslenme gibi vazgeçilmesi mümkün olmayan temel bir ihtiyaçtır. Bu sebeple tekstil sektörü de her geçen gün artan bir ivme ile gelişme göstermektedir.  Ancak, biz burada genel tekstil ürünlerinden ziyade, tekstil makinalarının gelişimini ele alacağız. Bunun için de öncelikle ülkemizdeki tekstil üretimine bir göz atmamız gerekiyor. Türk tekstil tarihi Türkiye’deki tekstil üretimi Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş dönemlerine hatta Selçuklu dönemine kadar uzanır. Bu dönemlerde Avrupa’ya ulaşan Türk kumaşları büyük beğeni toplar. Ancak, endüstri dönemini tamamlayan Avrupa karşısında yalnızca tekstilde değil diğer sektörlerde de ülkenin rekabet gücü azalır ve diğer sektörlerle birlikte tekstil sektörü de gerileme sürecine girer. Kayseri’de kurulan ilk Sümerbank fabrikası ile modern anlamda  tekstil sektörünün ilk temelleri atılır. Bir zamanlar iplik ve bez ithalatı yapan Türkiye, pamuk üretiminden iplik üretimine geçerek katma değerli ürünler üretmeye başlar. 1970’li yıllardan sonra Sümerbank hantallaşır, gerekli esneklik ve teknolojik yeniliklere uyum sağlayamaz ve günün pazar koşullarına ayak uyduramaz hale gelir. Bu olumsuzluğa rağmen Sümerbank, Türkiye tekstil sektörünün gelişmesinde tarihi bir görevi yerine getirmiş ve ticari hayatı boyunca özel sektöre teknik eleman, kalifiye işçi ve insan kaynakları sağlayan bir okul olmuştur. 1980’li yıllara gelindiğinde, MKE’nin ürettiği yerli dokuma tezgahları öncelikle kamu işletmelerinde göze çarpar. Ancak, daha sonraki yıllarda yapılan kullanılmış makine ithalatı, bu dokuma tezgahları üretiminin sonunu getirir. Yapısı itibariyle tekstil sektörü elyaftan başlayarak iplik, dokuma, örme, boya-baskı ve terbiye işlemlerini kapsar.

 

Makina sektöründe bir sivil inisiyatifin başkanı olarak sektörün genel yapısını nasıl değerlendirirsiniz?

“Geçtiğimiz son on yıla bakıldığında dünya makina sektörünün 2009 senesine kadar sürekli artış eğiliminde olduğunu
görüyoruz. 2001 senesinde 858 milyar USD olan genel makina ticaret hacmi 2008 senesine gelindiğinde iki kat artarak 1,9 trilyon USD’ye çıkmıştır.

2009 küresel ekonomik kriz ile 1,4 trilyon USD’ye gerileyen sektör 2010’da toparlayarak 1,7 trilyon USD olmuştur. Bu
süre içerisinde makina ticaretinin canlı olduğu ülkelere bakmak için ithalat ve ihracattaki artışlara göz atmalıyız. On yıllık artış oranlarının ortalaması sıralandığında makina ihracatındaki ilk beş ülkenin Çin, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Türkiye ve Hindistan olduğunu ve makina ithalatındaki ilk beş ülkenin ise Suudi Arabistan, Rusya, Hindistan, Endonezya ve Çin olduğunu görmekteyiz. Elimizdeki bu veriler genel makina sektörümüzün hangi pazarlarda güçlenmesi gerektiğine dair aşikar bilgileri vermektedir. Ama mevcut durumumuzdan bir adım öteye gitmek, ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini bir nebze dahi olsa güvence altına almak istiyorsak planlı olarak hareket etmemiz şarttır. Çünkü sektörümüzün bir strateji belgesine sahip olmadığı son on yıl için kaba bir hesap yaparsak Türk makina sektörünün kendi kendine yaptığı ihracatı her sene yaklaşık yüzde 22 oranında büyümüştür. Bu demek oluyor ki Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Nihat Ergün’ün Mayıs 2011’da açıkladığı “Makina Sektörü Strateji Belgesi”ne sanayicimizden bürokratına, üniversitemizden imalatçısına her birlikte sahip çıkarsak işte o zaman Cumhuriyetimizin 100. yılına makina sektörümüz  için belirlenen 100 milyar USD’lik ihracat hedefini rahatlıkla geçeriz.”
 

Çözüm önerileriniz nelerdir? “

Şahsen hiç bir makina sektörünün sihirli bir değnek dokunuşu ile düzeleceğini düşünmüyorum. Her alt makina sektörü ihtisas alanında karşılaştığı sorunları tek tek ortaya koyduğunda makina sektörümüzün temel sorunlarını barındıran harmonik bir ses açıca çıkacak. Bunları sıralarsak; yüksek hammadde (Demir, Çelik, Paslanmaz), ve enerji maliyetleri, piyasadaki motor tedariğindeki sıkıntıları; kalifiye insan gücünün yetişmemesi, kredili satışlarda makinanın kendisinin teminat olarak kabul edilmemesi ve bu temel sorunlarının en başta geleni ikinci el makina ithalidir. Bu sorunu kendi sektörüm açısından değerlendirmeyi çok uygun buluyorum bu sebeble tekstil makina, aksesuar ve kimyasalları sektörümüzü tanıtayım.”

 

Tekstil makinaları sektörünü ele alacak olursak, gelinen noktada neler söylemek istersiniz?

“Kuruluşundan 2007’ye kadar yönetim kurulunda görev aldığım ve Ocak 2007’den beri Başkanlık görevini sürdürdüğüm TEMSAD Tekstil Makina ve Aksesuar Sanayicileri Derneği sektörümüzün ihracatının başladığı 1998 senesinde kuruldu. 1999 senesinde Türk tekstil makina ve aksamları sektörünün ihracatı 27 milyon USD olmuştur ve 2009 yılında ekonomik krizden etkilenmeden 272 milyon USD’ye ulaşmıştır. 2001’de 30 milyar USD’den 2010’da 307 milyar çıkan Çin’in genel makina ihracatı gibi bizim sektörümüzde 10 sene içerisinde 10 kat artmıştır ve bu Çinli imalatçıların elindeki ucuz hammadde ve işçilik avantajları olmadan başarılmıştır. 2011 senesinde ise ihracatımız % 9,6 artarak 290 milyon USD olmuştur ve sektörümüz dünya sıralamasında 13. sıraya yükselmiştir. Bu rakamlara karşın tekstil makina ithalatımız kriz dönemi haricinde sırasını korumuştur. Ülkemiz tekstil makinaları ve aksamları ithalatında Çin, ABD ve Hindistan gibi yaklaşık 3 milyar nüfusa hitap eden ülkelerin ardından gelmektedir. Başka bir deyişle Dünya’da ortalama 25 milyar USD’lik ticaret hacmi olan sektörümüzün en büyük dördüncü pazarı Türkiye’dir. 2009 senesinde 458 milyon USD ile 7. sıraya gerileyen ithalatımız, 2010 senesinde %136 artarak 1,1 milyar USD olmuştur. 2010 senesi için dünya tekstil makina ithalatının artış yüzdesine göre sıraladığımızda ülkemiz %136 ile birinci oluyor. 2011 senesinde ise % 60’lık bir artış daha görülüyor ve 1,8 milyar USD ile tekstil makina ve aksamları ithalindeki dördüncülük konumumuzu koruyoruz. Mevcut gümrük mevzuatından dolayı kesin rakamları bilmiyoruz ama krizden sonra artan bu ithalatın maalesef % 60’ı ikinci el makinadır. Şahsen ülkemiz bütün bu ikinci el makina alımlarının orta ve uzun vadede getireceği zararı kaldıracak kadar zengin olduğunu düşünmüyorum. 2011 yılı itibarıyla yaklaşık 2 milyar dolarlık bir makine ithalatımız, buna karşın 300 milyon dolarlık da ihracatımız bulunuyor. İthal edilen makinalar İplik, dokuma, örgü, yardımcı malzemeler, terbiye ve konfeksiyon makinaları. İthal gelen makinaların Türkiye’de üretimi bulunmuyor. Türkiye’de sadece bu makinelerin yedek parçaları üretiliyor.”

 

Türkiye’de üretimi olmayan bu makinaların ithalatından başka bir alternatif var mı?

 

“Şu an için bunun başka bir seçeneği yok ama biz eğer tekstil ülkesiysek ve tekstilden vazgeçmeyeceksek, mutlaka bu makinaları üretmek zorundayız, yoksa biz fasonculuktan öte gidemeyiz. 25 milyar dolarlık tekstil ihracatı yapıp, bunun
20 milyar dolarlık tutarını da makine, kimyasallar ve hammadde için geri ödeme yaparsan, bu durum ekonomimize ve
ülkemize bir şey kazandırmaz. Bizim kendi teknolojimizi geliştirmemiz gerekiyor. Makine üretimi ve teknolojinin gelişimi
tekstilin oyduğu yerde gelişir. Bu açıdan Türkiye, yabancı makine üreticilerinin de araştırma sahası konumundadır. Bizim bir yerden başlamamız gerekiyor.”

 

2012 yılı çalışmalarınız ve öngörüleriniz nelerdir? 

 

“Sektör olarak, sesimizi daha yukarılara duyurarak, sektörel teşvik konusunda israr edeceğiz. Türkiye’nin tekstil
makinaları imalatının bir an önce gerçekleşmesi konusunda taleplerimiz devam edecek ve bu konuda Hükümet
ve sanayici olarak işbirliğine gidilmesi  gerektiğini söylüyoruz. Böylece ithalatın önüne geçmek istiyoruz. Bakanın
söylediği cari açık konusuna da katkı sağlamış olacağız. Böylece ülkemiz kazanmış olacaktır. Kamuda farkındalık
oluşturmak. Üyelerimizin üretmiş olduğu ürünleri, dünyanın değişik ülkelerinde tanıtım amaçlıyoruz. Ayrıca
workshoplara da devam edeceğiz. Yabancı makine üreticilerinin sahip olduğu donanımlara biz de sahip olmak
istiyoruz. Tekstil makine sektörüne koruma getirilmesini talep ediyoruz. Finans konusunda da destek bekliyoruz.”

 

Hükümetin de gündeminde olan teşvik sistemi hakkında neler söylemek istersiniz? 

Daha önceki teşvik sistemi çok verimli değildi. Makinacıların öncelikli beklentisi, üretimdeki bürokratik engellerin  kaldırılmasıdır. Belirli bir strateji takip edilerek, ülkenin ihtiyacı olan ürünlere öncelik verilmeli. Makine imalatı ve tekstil ülkesi olduğumuza göre tekstil makinaları imalatı son derece önemlidir. Dolayısıyla makine üreticilerinin ortak sorunu aynı. Türkiye’de imalatı yapılan tekstil makinalarının koruma altına alınarak, yabancı makina girdisinin azaltılması konusunda yardımcı olunması gerekiyor. TEMSAD olarak bizim talebimiz, sektörel teşviktir. Biz bu konuda taleplerimizi iletiyoruz. 2023 hedeflerine ulaşmak için mutlaka farklı makine imalatı gerçekleştirmemiz gerekiyor.”

 

Makine üretimi için altyapımızın durumu nedir? 

“Bugün 50’ye yakın üniversite ve yüksek okulda tekstil eğitimi veriliyor ama maalesef bir tane tekstil makine  mühendisliği yok. Son 15 yıl içerisinde teknik eğitim okulları büyük bir darbe yedi ve bunun da acilen iyileştirilmesi gerekiyor. Tekstil sektöründe belli bir birikimimiz ve tecrübemiz var. Eğitimdeki yeni yapılanma içerisine tekstille ilgili de bir tekstil makine sektörünün de tohumu atılmasını talep ediyoruz.”
tekstilteknik.com