Whatsapp Tekstil Kursları Destek Hattı

TÜRK TEKSTİL TARİHİ

TÜRK TEKSTİL TARİHİ

Türkiye'deki tekstil üretimi Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş dönemlerine hatta Selçuklu dönemine kadar uzanır. Bu dönemlerde Avrupa'ya ulaşan Türk kumaşları büyük beğeni toplar. Ancak, endüstri dönemini tamamlayan Avrupa karşısında yalnızca tekstilde değil diğer sektörlerde de ülkenin rekabet gücü azalır ve diğer sektörlerle birlikte tekstil sektörü de gerileme sürecine girer. Cumhuriyet dönemiyle, 1933'lü yıllarda ülkede ilk kurulan endüstri dalı tekstil olur ve önce kamu daha sonra da özel sektör firmaları iplik, dokuma ve terbiye işletmeleri kurarlar. Kayseri'de kurulan ilk Sümerbank fabrikası ile modern anlamda tekstil sektörünün ilk temelleri atılır. Burada çalışacak elemanların birçoğu yurtdışında eğitim görür. Anadolu'nun pek çok yerinde kurulan fabrikalar bir yandan istihdam sağlayıp, işçi, teknik eleman ve kadrolar yetiştirirken diğer yandan kurulduklan bölgedeki sosyal yaşantıyı da geliştirir. Bir zamanlar iplik ve bez ithalatı yapan Türkiye, pamuk üretiminden iplik üretimine geçerek katma değerli ürünler üretmeye başlar. Geniş bir ürün yelpazesi olan ve çok sayıda fabrikayı bünyesinde barındıran Sümerbank, eğitim ve araştırma merkezine gereksinim duyar. Bu amaçla 1972'de Bursa'da Tekstil Araştırma ve Eğitim Merkezi (TEAM) kurulur. Her seviyede teknik eleman eğitimi, her türlü tekstil maddesinin analiz ve testlerinin yapılması konusunda faaliyetlerini sürdüren bu merkez oldukça faydalı olmuştur. 1970'li yıllardan sonra Sümerbank hantallaşır, gerekli esneklik ve teknolojik yeniliklere uyum sağlayamaz ve günün pazar koşullarına ayak uyduramaz hale gelir. Bu olumsuzluğa rağmen Sümerbank, Türkiye tekstil sektörünün gelişmesinde tarihi bir görevi yerine getirmiş ve ticari hayatı boyunca özel sektöre teknik eleman, kalifiye işçi ve insan kaynaklan yaratan bir okul olmuştur. 1980'li yıllara gelindiğinde, MKE'nin ürettiği yerli dokuma tezgahlan öncelikle kamu işletmelerinde göze çarpar. Ancak, daha sonraki yıllarda yapılan kullanılmış makine ithalatı, bu dokuma tezgahlan üretiminin sonunu getirir. Bugün büyük bir tekstil endüstrisi olan Türkiye, üretim makineleri ve tekstil endüstrisinde kullanılan kimyasal maddeler açısından büyük ölçüde dışa bağımlı durumdadır. Yıllar içinde gerekli ArGe çalışmalarının ve geniş bir alanı kapsayan tekstil endüstrisinin yalnızca tekstil üretimi konusuna ağırlık vermesi yüzünden bu duruma düşmüştür. Diğer yandan gelişmiş ülkelere baktığımızda, uzun yıllar boyunca araştırma kaynaklarının büyük bir bölümünün tekstil lif üretimi, makine üretimi ve kimyasal üretimine ayrıldığı görülür. En az kaynak ise tekstil üretimine ayrılır. Tekstil üretimi ise Türkiye'de tekstil endüstrisinin hemen hemen tümünü kapsamaktadır. Yapısı itibariyle tekstil sektörü elyaftan başlayarak iplik, dokuma, örme, boya-baskı ve terbiye işlemlerini kapsar. Yapılan işin niteliği itibariyle tekstil sektörü sermaye yoğun bir sektördür ve; • Tekstil üretimi, • Tekstil kimyasal lif üretimi, • Tekstil makine üretimi, • Tekstil kimyasal madde ve boyarmadde üretimi olarak dört ana grupta sınıflandırılabilir. Konfeksiyon (hazır giyim) sektörü ise genel olarak kumaşın giysiye dönüştüğü proje, üretim ile satış ve dağıtımın yapıldığı emek yoğun bir sektördür. Son yıllardaki gelişmeler nedeniyle Endüstriyel / Teknik Tekstil ürünleri ve ev tekstili, halı, kilim vb. de tekstil sektörü ilgi alanına girmiştir. Bu iki sektör, tekstil ve hazır giyim sektörleri birbirini tamamlar ve geliştirir. TEKSTİL SEKTÖRÜNDE KUVVETLİ YÖNLER Tekstil ve hazır giyim sektörü gerek istihdam gerekse ihracat açısından Türkiye için son derece önemlidir. Zira bu sektör Türk ekonomisinin itici ve lokomotif gücünü oluşturmaktadır. Sektörle ilgili istatistiki rakamlarına bakıldığında, Tekstil sektörünün Türkiye ekonomisi açısından önemi daha rahat kavranabilecektir. Sektörün önemine işaret eden rakamlar kısaca aşağıda belirtilmiştir. • Tekstil ve hazır giyim sektörü Türkiye GSMH'nın %12'sini (tekstil %7,5, konfeksiyon %4,5) oluşturmaktadır, • İmalat sanayi üretiminin %18'ini üretmektedir, • Türkiye'nin toplam ihracatının yaklaşık % 40'ını tekstil ve hazır giyim sektörü gerçekleştirmektedir, • İmalat sanayi istihdamının %40'ını sağlamaktadır, • Sanayi işgücünün %20'sini ve toplam işgücünün %10'dan fazlası tekstil ve hazır giyim sektörü tarafından istihdam edilmektedir, • Tekstil ve hazır giyim sektörü 2.5 milyonun üzerinde çalışan sayısı ile toplam istihdama %21'lik katkı ve yaklaşık 10 milyon kişiye geçim olanaklan sağlamaktadır. TEKSTİL SEKTÖRÜNDE İYİLEŞTİRMEYE AÇIK ALANLAR Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörü olarak değerlendirilen tekstil ve hazır giyim sektörü, 1997 yılında uzak doğuda başlayıp 1998 Ağustos ayında Rusya'ya sıçrayan global krizden etkilenmiştir. Giderek küreselleşen dünya ekonomisinde rekabet yoğunlaşmış, düşük maliyet, yüksek kalite ve verimlilik gibi faktörler öne geçmiştir. Tekstil ve hazır giyim sektörünün tespit edilmiş olan temel yapısal ve finansal sorunları aşağıda özetlenmiştir. • Gelişi güzel ve bilinçsiz yapılan yatırımlar özellikle 1995 yılı sonrası, Gümrük Birliği (GB)'nin getireceği faydalar- beklentiler dikkate alınarak verilen devlet yatırım teşviklerinin çarpıklığı sonucunda bu sektörde (iplik sektörü başta olmak üzere) kapasite fazlalığına yol açılmıştır. • Yatırımların büyük çoğunluğunun yüksek faizli ve kısa vadeli borçlanma araçları kullanılarak yapılması işletmelerin zaten kötü durumdaki mali yapılarını daha da kötüleştirmiştir. • Sektör planlı ve aşın dikkatli davranılması gereken dönemde plansız davranmış, yaşanan global krizi ülkemiz lehine çevirmek yerine gereksiz yatırımlara devam etmiştir. • Türk tekstil endüstrisinin temeldeki en büyük sorunu araştırma-geliştirme (ArGe) eksikliğidir. • Tekstil makinelerinin büyük oranda gelişmiş ülkeler tarafından üretiliyor olması ve tekstil üretiminde teknolojinin her geçen gün yenilenerek üretim maliyeti içinde işçilik maliyetlerinin düşüyor olması ve miktar kısıtlamalan avantajının da etkisiyle gelişmiş ülkelerin ciddi boyutlarda tekstil üretimi ve ihracatı devam etmektedir. • Kaliteli ve ucuz üretim için kaliteli ve ucuz hammaddenin yanında işgücünün de ucuz ve verimli olması zorunludur. Türkiye'de işgücü verimliliği de düşüktür. Örneğin, işçilik ücretleri 10 dolar/saat olan ABD, işçilik ücretleri 2,5 dolar/saat olan Türkiye'den daha ucuza open-end iplik üretebilmektedir. • Toplam tekstil ürünleri ihracatımızın 2/3'ü tekstil makineleri ithalatı için döviz olarak yurt dışına geri ödenmektedir. Teknoloji üretmeyen bir ülke konumunda olmak ayrıca bir sorundur. • Marka yaratılamaması çok önemli bir sorundur. • Esnek üretime uymayan katı iş mevzuatı mevcuttur. • Bürokratik mevzuatın ağırlığı, hukuki altyapı eksikliği, fikri mülkiyet haklarının korunmasındaki hukuki boşluk. • Tekstil ve konfeksiyon sanayileri arasında gerekli sinerjinin bulunmayışı. • Kayıt dışı ekonominin büyüklüğü. • ArGe eksikliği üniversite sanayi ve meslek kuruluşlan arasındaki diyalogun zayıflığı, uluslararası ArGe fonlarından yararlanamama. • Sektörle ilgili veri tabanı eksikliği. • Sektörel bilgilendirici ve yönlendirici strateji ve politika eksikliği. • Ülke içi ve dışı benchmarking alışkanlıklarının olmaması. • Sektörle ilgili özel bilişim teknolojilerinin olmaması. • Çağdaş bir eğitim sisteminin bulunmayışı, her yaşta eğitim seferberliğinin olmaması. • Teknoloji üretememe, tekstil makineleri ve tekstil kimyası sanayilerinin zayıflığı. • Ülke imajının yetersizliği. • İhracatla ilgili mevzuatta tutarsızlık, devamsızlık gibi giderilmesi gereken olumsuz etkenler • Bölgelerarası yapılan pamuk nakillerinin nedeni ile farklı kalite pamuk kanşımları (abraj) oluşmaktadır. Pamuk nakillerinin ana sebebi bölgeler arası pamuk fiyatlarında görülen farklılıklardır. Ege , Çukurova ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri arasında Ege pamuğu lehine fiyat farkı oluşmaktadır. (Tekstil Hazır Giyim Sektörü Yol Haritası (Ufuk 2010 ), Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği, 2003) TEKSTİL SEKTÖRÜNDE TEHDİTLER • Sektördeki firmaların büyük çoğunluğunun KOBİ'lerden oluşması ve KOBİ'lerde genellikle sermayenin yetersizliği, işletmelerin bozuk finansal yapılarının temel nedenini oluşturmaktadır. Öz kaynak yetersizliği global kriz ve uzak doğu rekabeti sektörü olumsuz etkilemektedir. • Yeterli yerli üretim ve hatta aşın kapasite fazlalığına rağmen, dahilde işleme rejimi (ithal edilen bir ürünün yurt içinde işlenip tekrar yurt dışında satılmasını teşvik eden mevzuat) kapsamında yapılan tekstil ürünleri ithalatının büyük boyutlarda hala yapılıyor olması ciddi olumsuzluklar yaratmaktadır. Bu tür ithalatın hazır giyim sektörünün ihracat şansını azalttığı da bilinmektedir. • Tekstil mamullerinin maliyetlerinde doğrudan etkili olan hammadde, enerji ve işçiliğin yüksek seyretmesi, dış ticaret için önemli sorun olmaktadır. • Sektörde ciddi bir pazar problemi yaşanmaktadır. Dünyada tekstil ve konfeksiyon arzının artacağı ve hatta talepten fazla olacağı dikkate alınarak mal satabilmenin zorlaşacağı, pazarlamanın öneminin daha da artacağı tahmin edilmektedir. Bu nedenle pazarlama zorluğu önemli bir sorun olarak değerlendirilmelidir. • Gelişmiş ülkelerin tekstil üretim ve ticaretindeki etkinliği devam ekmekte iken, hazır giyim üretim ve ihracat azalmakta, ithalat ise hızla artmaya devam etmektedir. Bu durum, yapılacak yeni düzenlemelerle ülke lehine çevrilebilir. • Global perakende pazarlarında bulunamama, dağıtım kanallarını yönlendirme becerisi yetersizdir. • 2005 yılında kotaların kaldırılması ile rekabet daha da artacaktır. • Mevcut ve /veya potansiyel bölgesel entegrasyonlar ve ikili antlaşmalar Tekstil Sektörü için tehdit oluşturmaktadır. • Ulaşım maliyetindeki düşüşler, pazara yakınlık avantajının yitirilmesine neden olmaktadır. TEKSTİL SEKTÖRÜNDE FIRSATLAR • Türk tekstil sanayi dünya sıralamasında 13. büyük ve hazır giyim sektörü 6. büyük tedarikçi durumundadır. • Türkiye, tekstil ve konfeksiyonda Avrupa Birliği (AB)'nin Çin'den sonra ikinci büyük tedarikçisi konumundadır, • Halihazırda pamuk ithal etmesine rağmen dünyanın 6. büyük pamuk üreticisi olan Türkiye, GAP'ın tamamlanmasıyla pamuk üretimini ikiye katlayarak hammadde sorunu yaşamayacaktır. • Türkiye, dünyanın en büyük kapasiteye sahip ülkeleri arasında ring sistemde 7. sırada, open-end sistemde ise 4. sıradadır. • Türkiye iplikte kullanılan teknoloji açısından ilk sırayı paylaşmaktadır. İYİLEŞTİRMEYE AÇJK ALANLAR VE TEHDİTLER İÇİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ • Ülke ekonomisi için taşıdığı büyük öneme rağmen Türk Tekstil Sanayii sahipsizdir. Tekstil Sanayii Devlet içinde çeşitli Bakanlıklar ve Müsteşarlıklar bünyesinde en fazla birer Daire Başkanlığı seviyesinde temsil edilmektedir. Türkiye'nin tekstil sanayii için Hükümetler değiştikçe değişmeyen uzun vadeli bir devlet politikası yoktur. Dolayısıyla, yapılması gereken en önemli husus, bu sahipsizliğe, başı boşluğa ve koordinasyonsuzluğa acilen son vermektir. (TBMM Tekstil Terbiye Alt Komisyonu Raporu 2001) • Tekstil sanayinin güçlü yapısını devam ettirebilmesi ve daha da güçlü hale gelebilmesi için, tarımcı, ıslahçı, üretici, çırçıra, iplikçi, dokumacı, örmeci, boya-terbiye ve konfeksiyoncunun bu bilinç içinde ve birbirinin sorununu bilen bir biçimde işbirliği içerisinde olmalıdır. Firmalar arası iletişim ve işbirliği geliştirilmelidir. Ortak ArGe projeleri bu gelişimin anahtarı olabilir. • Devlet desteği ile yeni pazar arayışlarına gidilmelidir. Uygulanacak teşvikler, eğitim, özendirici mevzuat vb. uygulamalar sadece sektörün gelişimini değil devletin gelirlerini ve sosyal hayatın seviyesini de artıracaktır. Pazar çeşitlendirmesi amacıyla yeni yöntemler benimsenmeli ve hedef pazarlara yönelik belirli bir program yapılmalıdır. Bu doğrultuda Polonya, Ukrayna, Türkiye ve Afrika Pazar hattının açılması için gerekli girişimlerde bulunulabilir. Ayrıca internet ve bilgi teknolojileri kullanımıyla katlanarak büyümekte olan elektronik- pazar yerlerinde şimdiden yer alınmalıdır. • Vergi ve gümrük mevzuatında tekstil endüstrisini rahatlatacak düzenlemeler yapılmalıdır. Gelecekte ortaya çıkması muhtemel klasik veya tarife dışı engellerin ortadan kaldırılması ya da mevzuatın firmalara tanıtılması amacıyla ArGe ve eğitim çalışmalan başlatılmalıdır. • Hammaddenin sanayiciye dünya fiyatlanyla ulaştırılması sağlanmalı, sanayicinin kullandığı enerji dünya fiyatlarının üstünde olmamalıdır. Hammadde kalitesinin dolayısıyla ürün kalitesini artıracak olan ArGe projelerine başlanmalıdır. • Pamuk başta olmak üzere tekstilde zorunlu standartların uygulanabilir şekle dönüştürülmesi gerekmektedir. Standartların belirlenmesi konusunda söz sahibi olabilmek için uluslar arası geçerliliğe sahip ileri teknolojilerle donatılmış enstitü ya da firmaların kurulması gereklidir. • Dünya pazarlarında rekabet yapabilmek için sadece ucuz ürün piyasaya sürmek yeterli olmayıp, kaliteli ürünlere yönelmeli ve kalitenin sürekliliği sağlanmalıdır. Tam zamanında üretim ve teslimin esnek üretim, kalite, rekabet koşullan içerisinde, tekstil sektöründe Toplam Kalite Yönetimi (TKY) kavramının yerleşmesi ve öne çıkartılması zorunludur. Aynca TKY'nin tedarik zincirindeki tüm unsurlara ve tedarikçi firmalara da uygulanması suretiyle rekabet gücünün artırılması öncelikli hedeflerden biri olmalıdır. Elektronik tedarik zinciri yönetimi gibi günümüz teknolojilerinin kullanılması ile geleceğe yönelik altyapının da oluşturulması gereklidir. Ülkemizde çok az sayıda firma bu avantajı kullanmaktadır. Daha çok perakendeci firmaların (Migros, Tansaş vb.) rağbet ettiği bu sistemler gelecekte mecburi uygulamalar haline gelecektir. Bu modern sistemler hakkında yeterli/ bilgili personel sıkıntısı olan tekstil de hazır giyim sektörüne akademik kuruluşlardan eğitim ve danışmanlık hizmetleri verilebilir. • Türk Tekstil ve Konfeksiyon Sanayii'nde yeterli üretimi yapılmayan teknik tekstiller gibi özel ürünlerin "ürün çeşitliliği sağlayıcı yatırımlar" olduğu göz önüne alınmalı ve kapasite artıncı bu tür yatırımlar kısıtlanmamalıdır (TBMM Tekstil Terbiye Alt Komisyonu Raporu 2001) . • Çevre ekolojisi başta olmak üzere üretim ve insan ekolojisi konularında standartlar çıkarmaya çalışan Almanya gibi ülkelerin ve Avrupa'nın koyduğu kota, antidamping, yeşil nokta, Ekotex, azo boyar madde engelleri nasıl aşacağını sektör, sistematik ve bilimsel yaklaşımlarla çözmek zorundadır. Çevreye ve insan sağlığına zarar vermeyen ürüne yönelmeli ve gerekli testlerin yapılabildiği kontrol laboratuvarlannın sayısı artırılmalıdır. Aynca bu laboratuvarlann ve ArGe merkezlerinin işlemlerinin, uluslar arası ortamda geçerli olabilmesi için gerekli olan onay, kontrol gibi faaliyetlerin yurt içi kaynaklarla yapılabilmesi için bir ihtisas enstitüsü kurulması gereklidir. • Banka-sektör ilişkisi sektörü rahatlatacak şekilde gözden geçirilmelidir. Eximbank kredisi limitlerinin artırılması, bunların ihtiyaç sahibi üretici ve ihracatçıya ulaştırılması zorunludur. Kredi ve finansman desteği işlemlerinde yatırımların uygunluk onaylarının aranması ve bu konularda da akademik kurumların katılımının artırılması, bu konudaki sıkıntıların büyük bir kısmının ortadan kaldırılmasını sağlayabilir. Aynca doğrudan yabancı yatırımların önündeki engeller kaldırılmalıdır. Bu sayede finansman sıkıntısı hafifletilebilir. Yalnız yatırım projelerinin tanıtılması ve yurtdışı kaynak bulunabilmesi için konuyla ilgili bilgi ağlarına erişim gereklidir. • Moda marka yaratılmalıdır. Konfeksiyonda dünya standartlarım yakalayabilmek için verimlilik ve eğitime yönelik çalışmalara ağırlık verilmelidir. Yurtdışı uygulamalarında da görüldüğü gibi eğitimli personel açığını ve mevcut personelin ileri seviyeye eğitim ihtiyacını akademik kuruluşlar sağlayabilir. • Gerek sermaye yoğun yapısı nedeniyle, fazla bir istihdam sağlamadığından, gerekse Dünya'da ve Türkiye'de büyük bir kapasite fazlalığı bulunduğundan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da tekstil ve özellikle pamuk iplikçiliği sanayilerinin daha fazla büyütülmesinde fayda yoktur. Buna karşın, tekstilden farklı olarak az bir yatırımla yüksek istihdam sağlayan konfeksiyon sanayii, bu özelliğiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu için çok uygun bir sektördür. Ancak burada da unutulmaması gereken husus, konfeksiyon sanayiinde başardı olabilmek için yalnız kaliteli bir şekilde kesip dikebilmenin yeterli olmadığıdır. Başarılı olabilmek için, global kültür ile bütünleşmiş ve müşteri ülkeler zevkini iyi bilen yetenekli ve tecrübeli stilist ve modelistler tarafından dünya modasına uygun olarak yaratılacak kreasyonlar ve koleksiyonların hazırlanabilmesi, hatta tüketiciye kadar dağıtımının sağlanabilmesi gerekmektedir. (TBMM Tekstil Terbiye Alt Komisyonu Raporu 2001) • Tekstil ve hazır giyim eğitim- öğretimi yapan ortaöğretim kurumlan başta olmak üzere lisans ve yüksek lisans öğretimi yürüten eğitim kurumlan tekstil sektörü ile yakın işbirliği içinde olmalı ve bu şekilde bilgili, becerikli teknik elemanlar yetiştirilmelidir. Başta ArGe olmak üzere kaliteli hammadde ve işgücünün verimliliğini artıracak eğitim yatınmlan gibi bir çok alanlarda, gerek devletin gerekse firmalarımızın bugünkünden daha fazla kaynak aktarması zorunludur. Bunun için tekstil endüstrisinin yoğun olduğu bölgelerin ihtiyaçlan doğrultusunda önemli projelerin ele alındığı Tekstil ve Hazır Giyim Araştırma Geliştirme Enstitüsü adı altında araştırma ve uygulama merkezleri kurulması desteklenmesi ve özlenen üniversite sanayi işbirliğinin etkin bir şekilde işletilmesi sağlanmalıdır. • Sanayi teşvik ve desteklenme politikalarının yakından izlenmesi zorunlu hale gelmiştir. İplik sektörü teşvik dışında tutulmalı, örme, dokuma ve konfeksiyon sektörleri ile tekstil makineleri yedek parçası üretimi teşvik edilmelidir. Konuyla alakalı diğer sanayi kollarının (elektronik, biyoteknolojik, tıp kimya) bu faaliyetlere katılım teşvik ve koordine edilmelidir. Çapraz katkılarından dolayı ortak ArGe projelerine özellikle destek verilmelidir. • Teknolojide dışa bağımlılıktan bir şekilde kurtulmanın yollan araştırılmalıdır. İplik, dokuma, boya, terbiye, konfeksiyon dallarında geniş kapsamlı bir tekstil makineleri üretimi planlanmalıdır. Tekstil- boya- terbiye işlemlerinde kullanılan kimyasallar ve boyarmaddelerin iç piyasada ucuz ve kaliteli üretimin sağlanması amacıyla gerekli teşvikin yapılması zorunludur. • Gelişmiş ülkelerin tedarik kaynaklarını Asya ülkelerine kaydırdıklan dikkate alındığında, işgücü ve diğer girdi maliyetleri açısından pahalı duruma gelen ülkemiz firmalarının da, Asya'da gelişmekte olan ülke pazarlarında işbirliği imkanlarını şimdiden araştırma faaliyetlerini yoğunlaştırmalan gerekmektedir. (2005 Sonrası Dünya Tekstil Sektörü, TC. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, Aralık 2002) • Sektördeki organize eksikliğini giderecek yeni, etkin, tek merkezden kontrol yönlendirme ve politika üretme yoluna gidilmeli ve bu amaçla gerekli altyapı çalışmalarını gerçekleştirecek ve hızlı koordinasyonu sağlayacak bir birim kurulmalıdır. • Dünyada ve ülkemizde yaşanan krizler sonrasında, Devlete ve yasalara karşı tüm vecibelerini eksiksiz yerine getiren, kayıt altındaki ihracatçı-imalatçı firmalar, sigortasız işçi çalıştıran, gelir veya kurumlar vergisi, muhtasar, vb. ödemeyen kayıt dışı çalışan firmalar karşısında haksız rekabete maruz kalmıştır.. Bunun önüne geçilmeli ve kayıt dışı ekonomi, kayıt altına alınmalı ve firmaların kayıt dışına çıkmalan önlenmelidir. Türkiye'nin "kayıtdışı istihdam, kayıtdışı ekonomi ve haksız rekabet cenneti" olduğuna dair imaj silinmelidir (TBMM Tekstil Terbiye Alt Komisyonu Raporu 2001). • İplik üretiminde de çeşitlemeye gidilmelidir. Asetat iplik, konfeksiyon olmaya müsait polyamid iplik, tops karışımları, flament iplik, tops pamuk ipliği, polyeter iplik, mikro iplikler, örme'de 40 numara ve üzeri iplikler, değişik karışımlı iplikler, fantezi örme ipliği, moda değişimlerine dönük özellikli iplikler ve trikotaj ipliği ile her türlü fantezi iplikte üretim gereklidir. (Tekstil Hazır Giyim Sektörü Yol Haritası (Ufuk 2010 ), Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği, 2003) SONUÇ Günümüz insanı için giyinme, tıpkı beslenme gibi vazgeçilmesi olanaksız temel bir gereksinimdir. Bu sebeple tekstil sektörü de her geçen gün artan bir ivme ile gelişme göstermektedir. Pamuk üretiminden hazır giyim üretimine kadar güçlü bir potansiyele sahip olan Türkiye tekstili dünya çapında söz sahibidir. Türkiye ekonomisi içinde en yüksek paya sahip ve üretim- ihracat bakımından tüm endüstri dallarının önünde yer alan tekstil sektörü, ülkedeki toplam çalışanların %40'ına istihdam sağlanmaktadır. Bu bakımdan ne olursa olsun tekstil sektörü Türkiye için stratejik önemi olan bir sektördür. Ancak, değişen tüketici istekleri ve sınırsız bir ürün çeşitliliğine sahip dünya piyasalarında ayakta kalabilmek ve rekabet gücünü koruyabilmek için, çağı yakalamak ve yeni teknolojik ürünler sunmak gereklidir. Bu nedenle tekstil ve hazır giyim sektörü için ArGe çalışmalan hayati önemde bir zorunluluktur. Çünkü Uzak doğu ülkelerindeki ucuz işçilikle rekabet edebilmenin en önemli yolu Uzak Doğu ülkelerinde de kolaylıkla üretilebilen basit ürünlerin üretiminden uzak doğu ülkelerinde şu an için yapılamayan ya da her firma tarafından kolayca yapılamayan katma değeri yüksek ürünlere yönelmektir. Aynca Türkiye hazır giyimden ziyade teknik tekstil,ev tekstili,tekstil makineleri.tekstil kimyasallan gibi emek yoğun olmayan ancak katma değeri çok olan alanlara eğilmelidir. Özellikle Hazır Giyim Sektöründe, işgücü maliyeti bakımından bizden daha avantajlı olan Uzak doğu ülkelerinde doğrudan yatırım ya da ortaklıklar kurulmalıdır. Ne olursa olsun Türkiye bir tekstil ülkesidir. Tekstil sektörünün en çok katma değer sağlayan süreçleri tasarım, marka üretme ve pazarlama süreçleridir. Devlet,sektör kuruluşlan ve tek tek firmalar, İstanbul gibi bir dünya kentinin Moda Merkezi haline getirilmesi, dünya çapında modacı ve tasarımcıların ülke dışından istihdam edilmesi ve yerli tasarımcıların yetiştirilmesi, dünya çapında büyük mağazalar zincirlerinin oluşturulması ve mevcutlarla ortaklıklar kurulması gibi konularla ilgili stratejiler geliştirmelidirler. Her sektörde olduğu gibi tekstil sektöründe de ülke olarak, sektör olarak ve firma olarak bilgi üretmeli, bilgiyi yönetmeli ve kullanmalıyız. Bunun için kuruluşlar üniversitelerle yakın ilişki içinde olmalı özellikle tasarım, tekstil pazarlaması, teknik tekstil konularında uzmanlar yetiştirilmelidir. KAYNAKLAR • Tekstil ve Hazır Giyim Endüstrisi İçin Sürdürülebilir Gelişme (MFA'dan ATC'ye 2005), Araştırma Raporu, 2003 • Tekstil Hazır Giyim Sektörü Yol Haritası (Ufuk 2010 ), Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği, 2003 • 2005 Sonrası Dünya Tekstil Sektörü, TC Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, Aralık 2002 • TBMM Tekstil Alt Komisyonu Raporu, 2001

disktekstil.org